MURATS44
Özel Üye
Son asrın yetiştirdiği fedakar ve cefakar alimlerden Bediüzzaman Said-i Nursi Hazretleri de risalelerinde cinlerden bahsetmektedir. Said Nursi, Sözlerde, "İşte beşerin, sanat ve fennin imtizacından süzülen, maddi ve manevi fevkalâde hassasiyetinden tezahür eden ispirtizrna gibi celb i ervah ve cinlerle muharebeyi, şu âyet, en nihayet hududunu çiziyor ve en faideli suretlerim tayın ediyor ve ona yolu dahi açıyor. fakat şimdiki gibi; bazan kendine emvat namını veren cinlere ve şeytanlara ve ervah-ı hadiseye müsahhar ve maskara olup oyuncak olmak değil, belki tılsımat-ı Kurânıye ile onları teshir etmektir, şerlerinden kurtulmaktır." demektedir. Yine Mektubat'ta, cinler taifesinin Hz. Muhammed. (s.a.v.)'in peygamberliğini tasdik ettiklerini belirterek. "Hayvanat taifesi, ölüler taifesi, cinler taifesı. melaikeler taifesi, o Zat ı Mübarek'ı tanıyorlar ve nübüvvetini tasdik ediyorlar ki. onlar, onu tanıyanların. herbir taifesi, bazı mu'cizatını göstermekle gösteriyorlar ve nübüvvetinin tasdikini ilân ediyorlar" şeklinde konuşuyor. Mektubatın 154. sayfasında cenazelerin. cinlerin, melaıkelerin. Resulü Ekrem Aleyhissalatü Vesselamı tanıdıklarından bahsederek, "Bunun da çok hadiseleri var. Numune için, şöhret bulmuş ve mevsuk imamların haber vermiş olduğu birkaç numuneyi, evvela cenazelerden göstereceği? Amma cin ve melaike ise, o mütevatirdir. onların misalleri bir değil bindir. İşte ölülerin konuşmasının misallerinden..." diyerek konu ile ilgili misallere geçiyor.
Yine Mektubat'ın 158. sayfasında velilerin cinlerle görüştüklerini kaydeden Bediuzzaman, "Resul i Ekrem (S.A.V.)'ın nuruyla, terbiyesiyle ve onun arkasında gitmeliyle, binler Şah-ı Geylanî gibi aktablar. asfiyalar, melaikeler ve cinler ile görüşmüşler ve konuşu yortar ve bu hâdise, yüz tevatür derecesinde ve çok kesrettedir. Evet ümmet i Muhammed'in (s.a.v.) melaike ve Cin ve tekellümleri ise, Resul-i Ekrem Aleyhissalatü vesselamın terbiye ve irşad-ı İ'cazkaranesinin bir eseridir" demekledir.
Mektubat'ın 178. sayfalarında Peygamberimizin doğumuyla meydana gelen bazı enteresan olaylardan söz eden Bediuzzaman,. "Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselam dünyaya geldikten sonra, bahusus veladet gecesinde, yıldızların düşmesinin çoğalmasıdır ki; şu hâdise On beşinci Sözde kat'iyyen bürhanlarıyla isbat ettiğimiz üzere; şu yıldızların sukutu şeyatin ve cinlerin gaybi" haberlerden kesilmesine alâmet ve işarettir. İşte rnadem Resul-i Ekrem Aleyhissalatü vesselam vahiy ile dünyaya çıkti; elbette yarım yamalak ve yalanlar ile karışık, kâhinlerin ve gaıbden haber verenlerin ve cinlerin ihbaratına sed çekmek lâzımdır ki. vahye bir şüphe iras etmesinler ve vahye benzemesin. Evet bi'setten evvel kâhinlik çoktu, Kurân nazil olduktan sonra onlara hatime çekti. Hattâ çok kâhinler imana geldiler, çünki daha cinler taifesinden olan muhbirlerini bulamadılar. Demek Kurân hatime çekmişti. İşte eski zaman kâhinleri gibi. şimdi de medyumlar suretinde yine bir nevi kahinlik Avrupa'da ispritizmacıların içlerinde baş göstermiş. Her ne ise" şeklinde konuşuyor. Bediüzzaman Said Nursi cinlere de peygamber gelmesiyle ilgili olarak Şualar 337de şu sözleri söylüyor "Hakikaten senin bu sualinin çok ehemmiyeti var. Fakat Risale-ı Nur'un en ehemmiyetli vazifesi beşeri dalaletten ve küfr-ü mutfaktan kurtarmak olmasından, bu çeşit meselelere sıra gelmiyor, onlardan bahis açmıyor, selef-i sâlihin dahi çok bahsetmemişler Çünkü öyle gaybı ve görünmeyen işlerde sü'-i istimal düşer. Hem şarlatanlar, hodfüruşluklarına bir vesile yapabilirler.
Nasılki şimdi ispirtizmacılar "Cinler ile muhabere namıyla şarlatanlık yapıyorlar; dinin zararına âlet ederler diye çokça medarı bahsedilmez, nem Hâtemül Enbiya'dan sonra, cinlere de peygamber gelmemiş' Görüldüğü gibi son asrın alimleri de cinlerle ilgili bilgi verirken, Allah'ın yarattığı ve mükellef kıldığı varlıklar olan cinler taifesinin, insanlarla iç içeliğini dile getiriyorlar.