MURATS44
Özel Üye
Fransızca Larausse'ta "genie" kelimesi açıklanırken şöyle denilmektedir: Bu isim ( Demon Favarable: Uyar şeytan ve melek demek olan Latince "genius" kelimesinden), eskilerin inanışına göre herkesin iyi kötü hayatına hakim olan divinipte,; yani ilahlık; lutin yani rüyada hoş görünerek aldatan ruh; gnume, yani yahudi tılsımcılarına göre yerin içinde yaşayıp oradaki defineleri beklediği iddia edilen ve gnume denilen olağanüstü cüceler ve "sylhpe" (silf), yani ortaçağlarda "seltt" denilen ve Cermen mitolojisinde de hava cinni denilen varlıkları ifade eder.
Ayrıca bir işi yapmak için beceri, zevk, doğal istek, insan zihninin varabileceği en yüksek derece, cin fikirlilik, keskin zeka ve bu zeka ile nitelenen şahıs, yani dahi anlamlarına gelir. Bundan batılıların da cin hakkında eski ve yeni anlayış ve inanışları anlaşılmış olur. Bu da gösteriyor ki, müşrikler eskiden cinleri tanrılık derecesine çıkararak onları ilahlaştırıyorlardı. Dev, peri, melek , şeytan ve cin adlarıyla anılan iyi ve kötü esrarengiz ruhani yaratıklar veya hayal ürünü varlıkları, türlü türlü ilah tanıyarak onlara tapan ve suretşerini tasvir edip canlandıra, onların özelliklerine göre tılsımlar ve büyüler yapan Sabiiler, Süryaniler, Kildaniler, Yunanlılar, Romalılar ve Cahiliye Arapları gibi diğer müşrikler bütün bunları "Cinn" genel adıyla ilahlaştırıyor, "Böyle iken Allah'a cinlerden ortak koştular" ve "Birde onunla cinler arasında bir hısımlık/yakınlık/akrabalık uydurdular" ayetleriyle açıklandığı üzere Allah'a ortak edip ona oğullar kızlar uyduruyorlardı. Sonrakilerde beceriklilik edip, iyi iş yapma ve insanoğlunun erişebileceği en yüksek derece diye cinni, jeniyi, cin fikirlilik, büyük zeka ve dahi manalarıyla ululayıp yüceltmişlerdir. Arapça'da deha, hakkından gelinmez bela manasındadır.
Yahudilerin Cin Hakkında Görüşleri
Yahudilerin " Kabala" denilen tılsımcıları, büyücüleri ve kahinleri bunları ilahlaştırmamakla beraber Sabiiler gibi tılsım ve büyücü için esrarlı vasıtalar olarak peşlerine düşmüşlerdir. Bunlar ta Hz. Nuh'a, Hz. İbrahim'e ve Hz. Musa' ya karşı gelenler tarafından izlenegelmiş şeytanlıklar olup, Hz. Süleyman'a karşı da yapılmış ve böylece onun mülkünde fitne çıkarılmıştır. Fakat neticede Allah'ın yardımı ile o şeytanca iş yapan jeniler, cinniler, yapı ustası ve dalgıç şeytanlar ve diğerleri Hz. Süleyman'ın emrine verilmiş ve çifte prangalara bağlanarak esir alınmış ağır ve ince işlerde kullanılmışlardı. Hz Süleyman'ın vefatı üzerine bu esirlikten kurtulmuş olan şeytanlar, "Süleyman mülkünü bu ilimlerle yönetirdi, cinleri, şeytanları bununla emri altına alırdı" diye birtakım tılsım ve büyü kitapları yazmışlardı. Bu hususa bakarak Bakara suresinde geçen; "Tuttular Süleyman'ın mülküne dair şeytanların uydurduğu şeylerin ardına düştüler. Oysa Süleyman inkar etmedi. Fakat o Şeytanlar kafirdiler. İnsanlara sihri öğretiyorlar ve Babil'de Harut ve Marut adlarındaki iki melek üzerine indirilenleri de öğretiyorlardı." ayeti işaret etmektedir.
Sonraki Yahudiler Allah'ın kitabı olan Tevrat'ı arkalarına atıp bir taraftan Süleyman (a.s) 'ın mülküne ve onun devleti idare şekline dair ona yalandan bir takım küfürle ilgili işler yakıştırarak, o şeytanların ilim adına insanları aldatmak üzere sihir öğretme gayesiyle, küfür ile uydurdukları eserlerin, bir yandan da büyü ve tılsımla meşgul olan Babiller'den kalma Harut ve Marut hikayeleri gibi şeylerin ardına düşerek, karıyı kocasından ayıracak büyü ve tılsımın peşine düşmüşlerdi. Dini ve mucizeyi bir büyücülük sayanlar da bunlara inanırlardı.
Asur ve Babil Dininde
Cinler Asur ve Babil Dininde iyilik veya kötülük yapan yarı insan yarı hayvan yaratıklardır. Asur Alçak kabartmalarında insan vücutlu kuş başlı ve kanatlı veya boğa vücutlu ve insan başlı cinler görülür.