MURATS44
Özel Üye
Hadisler Işığında Alimlerin Cinlerle İlgili Görüşleri
Kurân-ı Kerîm dışında Hz. Peygamber Efendimizden rivayet olunan Hadis-i şeriflerde de cinlerle ilgili pek çok bilgi bulunmaktadır. Hadisi şerifler ışığında alimlerin görüşlerini ele alacak olursak cinler hakkın da çok önemli bilgiler verilmektedir. Mesala Abdürrezzâk'ın tasniflerinde. Peygamber (s.a.v.); "O, karşıma kendi sûretinde geldi." Ebu'd Derda (r.a.)'nın rivayetinde; "Yüzüme çarpmak için elinde ateşten bir şıhâp olarak geldi."Bu münasebetle şunu arz etmek lazımdır ki. hayat sahibi mahluklar âlem-i maddideki insan ile. envâını saymakla tüketemediğimiz hayvanattan ibaret değildir. "Allah'tan başka. Allah'ın askerlerinin şekil ve adetlerini kimse bilemez." Bunlardan akıl sahibi olarak, Resulullah'ın (a.s.) haber vermesiyle bilgimiz olup asfîyânın da bazen şahit olduğu iki taife var ki. "Melekler ve cinler" Bunlar istedikleri şekle girebilmektedirler. Melâike-i kiramın tamamı ervâh-ı ulviyye ve mukaddese olup, emri ilahiye itaatten zerrece ayrılmazlar. Durumları, semâvât-ı ulviyye olduğu halde bir takınılan Emr i Rabbani ile meskenimiz olan arza kadar iner ve yine urûç eder. cin denilen taife-i mahlûkat ise. bizimle arz üzerinde mesken kurmaktadır. Bunların da insan gibi, mü'mini, kâfiri vardır. Kâfirlerine şeytan ismi verilir. Melâıke'nin de. Çin'in de varlıkları Peygamber (s.a.v.)'in verdiği haber ve nassı kati (kesin delil) ile bilindiğinden "bu türlü mahlukat yoktur" demek Ayetleri ve Resulullah'ı inkara kadar gider ki Allah korusun küfürdür.
Hacc esnasında da Mina'da birkaç gün ikamet olunurdu. Bu aylar ve yerler her sene bütün Arap kabilelerinin toplandığı yerlerdi. Bu yüzden istifade etmeleri için kabileler çağrılırdı. Kalbinde zerre kadar imânı olanlara davetçi gönderilirdi. Hz. Muhammed(s.a.v.) in Mekke'ye dönüşlerinde, tam hac aylarıydı. sahabe-i Kiramdan bazılarıyla birlikte Ukaz Çarşısını teşrif etmek istemişti. İşte Hz. Peygamber (s.a.v.) bu sefer içinde Batn-ı Nahlede iken Cin kıssası vukua gelmiştir. 'Şüphesiz biz semâda burçlar yarattık. Semâyı, gözünü açan erbâb-ı nazara hoş gelecek gibi tezyin ettik, ondan herhangi recm olunmuş. Rahmeti ilahiyyeden tard edilmiş şeytanın istirak-i sem'de yani kulak hırsızlığı nevinden bir haber almaya çalışa ki, böylesine de açık bir ateş parçası (izlemesi için) musallat ettik. (15/16-18)
Bu ayet Celâleyn Tefsirinde: şöyle izah ediliyor. "Varsa keşfedilmeyenler hariç, gök bilimcileri on iki burç tespit etmişlerdir. Koç, boğa. yengeç, ikizler, arslan. başak. terazi, akrep, yay. oğlak, kova ve balık burçları. Bunlar yedi büyük gezegenin menzilleridir."
Yedi büyük gezegen ise; Merih. Zühre, Utarit, Ay. Güneş. Müşteri ve Zülal'dir. Süre-i Saffa'taki "Muhakkak ki biz en yakın göğü (Dünya semasını) bir süsle, yıldızlarla süsledik ve (göğü) bütün İnatçı şeytanlardan koruduk. Artık onlar (o şeytanlar) "Melei Alâ" (Eşref meleklerden oluşan en yüce meclis) da olup bitenlere kulak veremezler ve her yandan kavrularak atılırlar (Taşlarıırlar) onlar için sürekli bir azap vardır. Meğer ki liderinden) bir söz kapan bin olsun. İşte onu delip geçen bir alev izleyip durur." (37/6, 7. 8. 9. 10.)
"Ey Allah'ın Resulü cinin şunu da söyledikleri sana vahyolunduğunu haber ver. Biz semaya doğru çıktık da pek şiddetli bekçilerle, şühûb-i sakibe (yakıcı alev) ile dopdolu bulduk. vaktiyle bizler kulak verip haber alabilmek için semanın, yüksek sahasının ötesinde berisinde pusular kurar beklerdik. Şimdi ise her kim kulak vermeye kalkışırsa, kendini bekleyen bir sihâb-i (alev) karşısında buluyor."
Kurân-ı Kerîm dışında Hz. Peygamber Efendimizden rivayet olunan Hadis-i şeriflerde de cinlerle ilgili pek çok bilgi bulunmaktadır. Hadisi şerifler ışığında alimlerin görüşlerini ele alacak olursak cinler hakkın da çok önemli bilgiler verilmektedir. Mesala Abdürrezzâk'ın tasniflerinde. Peygamber (s.a.v.); "O, karşıma kendi sûretinde geldi." Ebu'd Derda (r.a.)'nın rivayetinde; "Yüzüme çarpmak için elinde ateşten bir şıhâp olarak geldi."Bu münasebetle şunu arz etmek lazımdır ki. hayat sahibi mahluklar âlem-i maddideki insan ile. envâını saymakla tüketemediğimiz hayvanattan ibaret değildir. "Allah'tan başka. Allah'ın askerlerinin şekil ve adetlerini kimse bilemez." Bunlardan akıl sahibi olarak, Resulullah'ın (a.s.) haber vermesiyle bilgimiz olup asfîyânın da bazen şahit olduğu iki taife var ki. "Melekler ve cinler" Bunlar istedikleri şekle girebilmektedirler. Melâike-i kiramın tamamı ervâh-ı ulviyye ve mukaddese olup, emri ilahiye itaatten zerrece ayrılmazlar. Durumları, semâvât-ı ulviyye olduğu halde bir takınılan Emr i Rabbani ile meskenimiz olan arza kadar iner ve yine urûç eder. cin denilen taife-i mahlûkat ise. bizimle arz üzerinde mesken kurmaktadır. Bunların da insan gibi, mü'mini, kâfiri vardır. Kâfirlerine şeytan ismi verilir. Melâıke'nin de. Çin'in de varlıkları Peygamber (s.a.v.)'in verdiği haber ve nassı kati (kesin delil) ile bilindiğinden "bu türlü mahlukat yoktur" demek Ayetleri ve Resulullah'ı inkara kadar gider ki Allah korusun küfürdür.
Hacc esnasında da Mina'da birkaç gün ikamet olunurdu. Bu aylar ve yerler her sene bütün Arap kabilelerinin toplandığı yerlerdi. Bu yüzden istifade etmeleri için kabileler çağrılırdı. Kalbinde zerre kadar imânı olanlara davetçi gönderilirdi. Hz. Muhammed(s.a.v.) in Mekke'ye dönüşlerinde, tam hac aylarıydı. sahabe-i Kiramdan bazılarıyla birlikte Ukaz Çarşısını teşrif etmek istemişti. İşte Hz. Peygamber (s.a.v.) bu sefer içinde Batn-ı Nahlede iken Cin kıssası vukua gelmiştir. 'Şüphesiz biz semâda burçlar yarattık. Semâyı, gözünü açan erbâb-ı nazara hoş gelecek gibi tezyin ettik, ondan herhangi recm olunmuş. Rahmeti ilahiyyeden tard edilmiş şeytanın istirak-i sem'de yani kulak hırsızlığı nevinden bir haber almaya çalışa ki, böylesine de açık bir ateş parçası (izlemesi için) musallat ettik. (15/16-18)
Bu ayet Celâleyn Tefsirinde: şöyle izah ediliyor. "Varsa keşfedilmeyenler hariç, gök bilimcileri on iki burç tespit etmişlerdir. Koç, boğa. yengeç, ikizler, arslan. başak. terazi, akrep, yay. oğlak, kova ve balık burçları. Bunlar yedi büyük gezegenin menzilleridir."
Yedi büyük gezegen ise; Merih. Zühre, Utarit, Ay. Güneş. Müşteri ve Zülal'dir. Süre-i Saffa'taki "Muhakkak ki biz en yakın göğü (Dünya semasını) bir süsle, yıldızlarla süsledik ve (göğü) bütün İnatçı şeytanlardan koruduk. Artık onlar (o şeytanlar) "Melei Alâ" (Eşref meleklerden oluşan en yüce meclis) da olup bitenlere kulak veremezler ve her yandan kavrularak atılırlar (Taşlarıırlar) onlar için sürekli bir azap vardır. Meğer ki liderinden) bir söz kapan bin olsun. İşte onu delip geçen bir alev izleyip durur." (37/6, 7. 8. 9. 10.)
"Ey Allah'ın Resulü cinin şunu da söyledikleri sana vahyolunduğunu haber ver. Biz semaya doğru çıktık da pek şiddetli bekçilerle, şühûb-i sakibe (yakıcı alev) ile dopdolu bulduk. vaktiyle bizler kulak verip haber alabilmek için semanın, yüksek sahasının ötesinde berisinde pusular kurar beklerdik. Şimdi ise her kim kulak vermeye kalkışırsa, kendini bekleyen bir sihâb-i (alev) karşısında buluyor."