Hasret ruzgari
Aktif Üyemiz
Bir günlük yiyeceği olmıyanın, bunu istemesi câiz olduğuna fetvâ verilmişdir. Takvâ ve azîmet ise, hiç istememekdir. Ölüm ve hastalık tehlükesi gibi zarûret hâlinde, mubâh olur. Elbisesi olmıyanın, bu şartlarda, giyecek istemesi mubâh olur. Çalışıp kazanabilen kimsenin dilenmesi câiz değildir. Din bilgilerine çalışıp da, kazanmağa vakt bulamıyanın, istemesi câiz olur. Yazı yazarak kazanabilenin istemesi câiz değildir. (Mişkât) şerhinde[1] diyor ki, (çalışamıyan hastanın, bir günlük yiyecek dilenmesi câizdir. Fazlası câiz değildir. Nâfile nemâz ve nâfile oruc sebebi ile çalışmağa vakt bulamıyanın zekât ve sadaka istemesi câiz değildir. Bu kimse için, başkasının sadaka istemesi câiz olur.)
Sadaka istemekde üç zarar vardır. Allahü teâlânın, ni’meti az gönderdiğini haber vermekdir ki, harâmdır. Kendini zelîl etmekdir. Mü’minin Allahdan başkasına boyun bükmesi câiz değildir. İstenilen kimseye de eziyyet etmekdir. Zarûret olmadıkca, bu da harâmdır. Bunun için, takvâ sâhibleri, kimseden birşey istememişlerdir. Bişr-i Hâfî[2], Sırr-î Sekatîden başka kimseden birşey istemezdi. (Onun mal verince, sevineceğini biliyorum, onu sevindirmek için istiyorum) derdi.
Sadaka istemekde üç zarar vardır. Allahü teâlânın, ni’meti az gönderdiğini haber vermekdir ki, harâmdır. Kendini zelîl etmekdir. Mü’minin Allahdan başkasına boyun bükmesi câiz değildir. İstenilen kimseye de eziyyet etmekdir. Zarûret olmadıkca, bu da harâmdır. Bunun için, takvâ sâhibleri, kimseden birşey istememişlerdir. Bişr-i Hâfî[2], Sırr-î Sekatîden başka kimseden birşey istemezdi. (Onun mal verince, sevineceğini biliyorum, onu sevindirmek için istiyorum) derdi.