Konunun öncesi için : 2- 2- Îmân ve İslâm - www.RasuleHasret.com
–3–
İSLÂMIN ŞARTLARI
Bütün âlemleri, her ân varlıkda durduran ve her ân hâzır ve nâzır olan ve bütün iyiliklerin ve ni’metlerin vericisi olan Allahü teâlânın yardımı ile şimdi, Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” mübârek sözünü açıklamağa başlıyoruz.
Müslimânların kahraman imâmı, Eshâb-ı kirâmın yükseklerinden, hep doğru söyleyici olmakla meşhûr, sevgili büyüğümüz, Ömer bin Hattâb “radıyallahü anh” buyuruyor ki:
(Öyle birgün idi ki, Eshâb-ı kirâmdan birkaçımız Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimizin huzûrunda ve hizmetinde bulunuyorduk). O gün, o sâat, öyle şerefli, öyle kıymetli ve hiç ele geçmez bir gün idi. O gün, Resûlullahın sohbetinde, yanında bulunmakla şereflenmek, rûhlara gıdâ olan, canlara zevk ve safâ veren mübârek cemâlini görmek nasîb olmuşdu. Bu günün şerefini, kıymetini anlatabilmek için, (Öyle birgün idi ki...) buyurdu. Cebrâîl aleyhisselâmı insan şeklinde görmek, onun sesini işitmek, kulların muhtâc olduğu bilgiyi, gâyet güzel ve açık olarak, Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” mübârek ağzından işitmek nasîb olan bir gün gibi, şerefli ve kıymetli bir vakt bulunabilir mi?
(O vakt, ay doğar gibi, bir zât yanımıza geldi. Elbisesi çok beyâz, saçları da pek siyâh idi. Üzerinde toz toprak, ter gibi yolculuk alâmetleri görünmüyordu. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” Eshâbı olan bizlerden hiçbirimiz onu tanımıyorduk. Ya’nî, görüp bildiğimiz kimselerden değildi. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûrunda oturdu. Dizlerini, mübârek dizlerine yanaşdırdı). Bu gelen, Cebrâîl ismindeki melek idi. İnsan şekline girmişdi. Cebrâîl aleyhisselâmın böyle oturması, edebe uymuyor gibi görünüyor ise de, bu hâli, mühim birşeyi bildirmekdedir.
Konunun devamı için : 4- 4- Îmânın Şartları - www.RasuleHasret.com
–3–
İSLÂMIN ŞARTLARI
Bütün âlemleri, her ân varlıkda durduran ve her ân hâzır ve nâzır olan ve bütün iyiliklerin ve ni’metlerin vericisi olan Allahü teâlânın yardımı ile şimdi, Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” mübârek sözünü açıklamağa başlıyoruz.
Müslimânların kahraman imâmı, Eshâb-ı kirâmın yükseklerinden, hep doğru söyleyici olmakla meşhûr, sevgili büyüğümüz, Ömer bin Hattâb “radıyallahü anh” buyuruyor ki:
(Öyle birgün idi ki, Eshâb-ı kirâmdan birkaçımız Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimizin huzûrunda ve hizmetinde bulunuyorduk). O gün, o sâat, öyle şerefli, öyle kıymetli ve hiç ele geçmez bir gün idi. O gün, Resûlullahın sohbetinde, yanında bulunmakla şereflenmek, rûhlara gıdâ olan, canlara zevk ve safâ veren mübârek cemâlini görmek nasîb olmuşdu. Bu günün şerefini, kıymetini anlatabilmek için, (Öyle birgün idi ki...) buyurdu. Cebrâîl aleyhisselâmı insan şeklinde görmek, onun sesini işitmek, kulların muhtâc olduğu bilgiyi, gâyet güzel ve açık olarak, Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” mübârek ağzından işitmek nasîb olan bir gün gibi, şerefli ve kıymetli bir vakt bulunabilir mi?
(O vakt, ay doğar gibi, bir zât yanımıza geldi. Elbisesi çok beyâz, saçları da pek siyâh idi. Üzerinde toz toprak, ter gibi yolculuk alâmetleri görünmüyordu. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” Eshâbı olan bizlerden hiçbirimiz onu tanımıyorduk. Ya’nî, görüp bildiğimiz kimselerden değildi. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûrunda oturdu. Dizlerini, mübârek dizlerine yanaşdırdı). Bu gelen, Cebrâîl ismindeki melek idi. İnsan şekline girmişdi. Cebrâîl aleyhisselâmın böyle oturması, edebe uymuyor gibi görünüyor ise de, bu hâli, mühim birşeyi bildirmekdedir.
Konunun devamı için : 4- 4- Îmânın Şartları - www.RasuleHasret.com
Son düzenleme: