KİMYA-İ SAADET İnsan Bedeninde Allahu Teala'nın Şaşılacak Sun'u

HASAN CAN

Active member
-
-
İnsan Bedeninde Allahu Teala'nın Şaşılacak Sun'u


İnsanın kalb hâllerinden anlattıklarımız, böyle bir kitap için kâfidir. Bundan fazlasını öğrenmek isteyenler için Acâibü'l - Kalb kitabımız vardır. O kitabda ve bu kitabda, bir insanın kendini tanıması tamamen anlatılamadı. Anlattıklarımız kalbin bâzı sıfatlarının izahıdır [açıklamasıdır]. Bu, insanın bir rüknüdür. Diğer rüknü de bedendir. Bedenin yaratılmasında da şaşılacak hâller çoktur. Dıştaki ve içteki her bir uzuvda; garib, duyulmamış mânâlar, faydalar vardır.

İnsanın bedeninde binlerce damar, sinir ve kemik vardır. Her birinin şekli ve sıfatı başkadır. Her birinin vazifesi ayrıdır. Senin ise onlardan haberin yoktur. Senin bildiğin şu kadardır: El ve ayak, tutmak ve yürümek içindir. Dil, konuşmak içindir. Ama gözün on ayrı kısımdan yapıldığını, bunlardan biri vazifesini yapmazsa görme işi olmayacağını bilmezsin ve yine bu kısımların her birinin ne yaptıklarını ve hangi sebeple görmeye tesir ettiklerini bilemezsin. Gözün madde olarak büyüklüğünü herkes bilir. Ona ait bilgiler ise cildlerle kitaplarda ancak anlatılmıştır. Bunu da bilmemene şaşmamak lâzım. Karaciğer, dalak, öd kesesi, böbrek ve buna benzer iç organların vazifelerini de bilemezsin. Karaciğerin vazifesi, mideden kendisine gelen çeşitli gıdaları kan renginde bir hâle getirmek ve yedi uzva, yâni bütün vücuda yayacak şekle sokmaktır. Kan, ciğerde oluşunca üstünde sarı renkli bir köpük bulunur. Bir de tortu bırakır. Bu ise lenftir. Dalağın vazifesi bu safrayı, lenfi kandan almaktır. Sarı renkli köpük safradır. Öd kesesinin vazifesi bu safrayı emmek, toplamaktır. Kan, ciğerden çıkınca, gayet ince ve suludur. Böbreğin vazifesi, kandan suyu almaktır. Ancak böylece kan, safrasız ve lenfsiz kendi renginde ve kıvamında damarlara ulaşır.
Safra kesesinde bir arıza olursa, safra kana karışır. Sarılık hastalığı meydana gelir. Safra ile alâkalı diğer hastalıklar da baş gösterir. Dalak iyi çalışmazsa lenf kana karışır. Lenfavî hastalıklar meydana gelir. Böbrekler çalışmazsa su kana karışır, istiska [deri altı su toplama - ödem] hastalığı meydana gelir.

Bunun gibi, insanın dışındaki ve içindeki her parçayı bir iş için yaratmışlardır. Beden bunlarsız sağlam olamaz. Belki, insanın bedeni, âlemin bir nümunesidir, muhtasarıdır. Âlemde yaratılan her şeyin insanda bir numunesi [misali] vardır. Kemik dağ gibi, damarlar nehirler gibidir. Kıllar ise ağaçlara, beyin göklere, duygu azaları yıldızlara benzemektedir. Bunu uzun anlatırsak çok sürer. Âlemdeki her şeyin insanda bir numunesi, bir benzeri vardır. Domuz, kurt, at, şeytan, cin ve melek gibi. Daha önce bunlara işaret eyledik. Âlemde olan her san'atın onda bir benzeri vardır. Midedeki kuvvet, aşçı gibidir. Yemekleri hazmeder. Saf gıdaları ciğere, tortu ve posalarını bağırsaklara gönderen şıracı gibidir. Gıdaları ciğerde kan hâline getiren boyacıdır. Kanı göğüste beyaz süt yapan, iki yumurtada beyaz nutfe [meni] yapan çamaşırcı, böbrekler de ciğerden su çekip mesaneye götüren saka, büyük abdesti dışarı atan, çöpçü gibidir. Safrayı ve lenfi harekete getirip, bedene zarar veren kuvvet, hırsız gibidir. Safrayı ve hastalıkları gideren kuvvet, adil bir başkana benzer ki, uzatırsak bunun da sonu gelmez.

Bunlardan maksat, bedenin içinde iş yapan nice organlar olduğunu bilmendir. Her biri bir işle meşgul olurken, sen tatlı tatlı uykudasın. Onlar sana hizmetten bir ân bile geri durmuyorlar. Sen ise onları tanımıyorsun. Aynı zamanda sana olan hizmetlerine de şükretmiyorsun!

Bir kimse hizmetçisini bir gün sana hizmet ve yardıma gönderse, bütün gün belki hayatın boyunca ona teşekkür edersin. Ama bu kadar san'atkârları bedenin içinde hizmetinde bulunduran, hayatın boyunca onları sana hizmetten bir an geri bırakmayanı hatırlamazsın.

Bedenin yapısını, terkibini ve her azanın faydalarını bilmeye ilm-i teşrih denir. Bu, derin bir ilimdir, insanlar bunu bilmezler ve dokunmazlar. Okuyanlar tıb ilminde müderris [profesör] olmak için okurlar. Halbuki tıb ve tıb ilmi de muhtasardır, kısadır. Lüzumlu ise de, din ile alâkası yoktur.

Fakat bedenine Allahü Teâlâ'nın yarattıklarındaki akıllan durduracak incelikleri görmek için bakıldığında, Allahü Teâla'nın sıfatlarından üç sıfat kendiliğinden olur:

Birincisi, bilir ki, bu kalıbın [bedenin] ustası ve bu şahsın yaratıcısının kudreti tamdır. Noksanlık ve acizlik O'nun kudretine yanaşamaz. Zira, bir damla sudan böyle bir insan yaratabiliyor. Bunu yapabilen, ölümden sonra diriltmeyi daha kolay yapar.

İkincisi, bu bedeni yaratanın ilminin, her şeyi kuşatan bir ilim olduğunu bilir. Zira, böyle şaşılacak şeylerin, böyle şaşılacak faydalarla bir arada bulunması, ancak en üstün bir ilimle olabilir.

Üçüncüsü, kullarına lütuf, rahmet ve inayetinin sonu yoktur. Zira, yaratılması lüzumlu olanlardan bir tane bırakmayıp, hepsini yarattı. Onlar zaruri lâzımdırlar. Kalb, ciğer, beyin ve canlılık gibi. İnsanın ihtiyacı olduğu, fakat zaruri olmadığı şeyleri de yarattı. El, ayak, göz ve dil gibi. Hepsini o verdi. Lâzım olmayan, zaruri de olmayan fakat fazlalık da olmayıp güzelliğe sebep olanları da verdi: Saçın siyahlığı, dudağın kırmızılığı, kaşın kavisliği ve kirpiklerin düzgünlüğü ve buna benzer şeyler.

Bu lütuf ve inayetini yalnız insanoğluna vermedi. Bütün yaratıklarına, sivrisineğe, arıya ve sineğe de verdi. Evet, bunlardan her birine lâzım olanları verdi. Şekillerini ve suretlerini, güzel çizgilerle ve renklerle süsledi.

O hâlde insanın vücudunun yaratılmasına dikkatle bakmak, Allahü Teâlâ'nm sıfatlarını bilmenin anahtarıdır. Bu şekilde ve bu sebeple bu ilim kıymetli olur. Hekimlerin bu ilme ihtiyacı olmasında, bu şeref yoktur.

Şiirdeki, kitap yazmadaki ve san'attaki incelikleri ne kadar çok bilirsen, şairin, yazarın ve san'at sahibinin büyüklüğü, kalbinde artar. Allahü Teâlâ'nın işlerindeki incelikler ve aklın eremediği mânâlar, bunları yapan Allahü Teâlâ'nın büyüklüğünün anahtarıdır. Bu da kendini bilmekten bir kısımdır. Fakat kalb ilmine göre muhtasardır. Çünkü bu, beden ilmidir. Beden ise binek hayvanı gibidir. Kalb, üstündeki süvariye benzer. Maksat süvarinin yaratılmasıdır, bineğin değil. Çünkü binek hayvanı, ona binen içindir. Binici, binek hayvanı için değildir. Bu kadarını söylemekle insanın kendisini böyle kolay anlayamayacağını bildirdik. Hâlbuki, sana senden daha yakın hiçbir şey yoktur. Kendini tanımayıp, başkalarını tanıdığını, bildiğini iddia eden, kendini doyuracak yemeği olmadığı hâlde şehirdeki fakirlerin hepsinin kendi yemeğini yemekte olduklarını iddia etmesine benzer ki, gayet çirkin ve yakışık almayan bir şeydir.
 

MURATS44

Özel Üye

TAVSİYE
İmam Gazali'nin Kimya-i Saadet Kitabına ait diğer başlıklara sırasına göre aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.

--İçindekiler
Ahireti Tanımak :

(Bu unvanda on beş fasıl vardır)

Fasıl 1: Beden ve Ruhla Alakalı Cennet ve Cehennem
Fasıl 2: Ölüm'ün Hakikati
Fasıl 3: Senin Benliğin Bu Bedenle Değildir
Fasıl 4: İnsani Ruhun İtidalini Korumak
Fasıl 5: Haşrın, Neşrin, Ba'sın ve İadenin Manası
Fasıl 6: Bu Dünyada Cennet ve Cehennemi Müşahede
Fasıl 7: Kabir Azabının Manası
Fasıl 8: Kabir Azabının Hakikati ve Dereceleri
Fasıl 9: Kabirdeki Ejderhalar Baş Gözüyle Görülmez
Fasıl 10: Kabir Azabı Herkes İçin Değildir
Fasıl 11: Kabir Azabından Emin Olmayı Deneme Yolu
Fasıl 12: Ruhla Alakalı Üç Cins Cehennem Ateşi
Allah-u Teala'yı Tanımak

(Bu unvanda on fasıl vardır)

1. Fasıl: Kendini Bilmek, Allahu Tealayı Bilmenin Anahtarıdır
2. Fasıl: Allah-u Teala'nin Tenzih ve Takdisini Bilmek
3. Fasıl: Allah-u Teala'nın Saltanatı
4. Fasıl: İnsanın Azalarının Kuvvetleri ve Sıfatları ile Olan Bağlılığı
5. Fasıl: Tabiiyyicilerin ve Müneccimlerin Karıncaya Benzetilmesi
6. Fasıl: İnsanların Körler Zümresine Benzetilmesi
7. Fasıl: Yıldızların ve Burçların Padişahın Kudretine Teşbihi
8. Fasıl: Dört Teşbihin Manasını Bilmek
9. Fasıl: Dine Uymak Saadet Yoludur
10. Fasıl: Ehli İbahenin Yanlış ve Cahillik Yolları
Dünyayı Tanımak

(Bu unvanda beş fasıl vardır)

Fasıl 1: İnsanın Dünyada Bulunmasının Sebebi
Fasıl 2: Dünyanın Hakikatı, Afeti ve Maksadı
Fasıl 3: Dünyanın Aslı Üç Şeydir: Yemek, Elbise ve Mesken
Fasıl 4: Dünyanın Büyücülüğü Hakkında Misaller
Fasıl 5: Dünyadaki Herşey Mezmum Değildir

(Bu unvanda onsekiz fasıl vardır)

1. Fasıl: İnsan, Kaç Şeyden Yaratılmıştır?
2. Fasıl: Kalbin Hakikatını Bilmek
3. Fasıl: Kalbin Hakikatı
4. Fasıl: İnsanın Bedene İhtiyacı
5. Fasıl: Kalb Askerinin Bilinmesi
6. Fasıl: Şehveti, Gazabı, Bedeni, Duyu Organlarını, Aklı ve Kalbi Doğru Yolda Kullanmak
7. Fasıl: İnsandaki İyi ve Kötü Sıfatların Hali
8. Fasıl: Kendi Hareket ve Durumunu Kontrol Etme
9. Fasıl: İnsanın Aslının Melekler Cevherinden Olduğu
10. Fasıl: Kalb Aleminin Şaşılacak Halleri
11. Fasıl: Kalb Penceresi, Uyanıklıkta da Alem-i Melekut'a Açık Olur
12. Fasıl: Her İnsan, Fıtrat Üzere Doğar
13. Fasıl: Kudret Sebebiyle Kalbin Üstünlüğü
14. Fasıl: Peygamberliğin ve Evliyalığın Hakikati
15. Fasıl: İlim, Bu Yolda Bir Perdedir
16. Fasıl: İnsanın Saadeti, Allahu Teala'yi Bilmektedir
17. Fasıl: İnsan Bedeninde Allahu Teala'nın Şaşılacak Sun'u
18. Fasıl: İnsan Bu Dünyada Son Derece Aciz ve Noksandır.
 
Üst Alt