MURATS44
Özel Üye
Şehveti, Gazabı, Bedeni, Duyu Organlarını, Aklı ve Kalbi Doğru Yolda Kullanmak
Bundan önceki anlattıklarımızdan, şehvet ve gazabın, yemek - içmek ve bedeni korumak için yaratıldığı anlaşıldı. Demek ki, her ikisi de bedene hizmet ediyorlar. Yemek ve içmek, bedenin yemidir, gıdasıdır. Beden duygulara hamal olarak yaratılmıştır. O hâlde beden, hislere [duygulara] hizmet ediyor. Duygular ise, aklın haber toplaması için birer casus olarak yaratılmıştır. Böylece onun tuzağı olurlar. Onların vasıtasiyle, Allahü Teâlâ'nın sun'undaki hayranlık verici şeyleri bilir. Demek ki duygular, akla hizmet ediyorlar. Akıl ise, kalb için yaratılmış olup onun mumu ve kandili olmak, ona ışık tutmak içindir. Bunun nuru ile Allahü Teâlâ'yı görür. Kalbin cenneti budur. Şu hâlde, akıl da kalbin hizmetçisi oldu. Kalbi ise, Allahü Teâlâ'nın cemâline bakmak için yaratılmıştır. O bununla meşgul olunca köle ve hizmetçiler de o huzurda bulunmuş olur. Allahü Teâlâ bunun için buyuruyor: «Cinleri ve insanları, yalnız. Bana ibâdet etmeleri ve Beni tanımaları için yarattım» (1).
Demek ki, kalbi yarattılar ve bu memleket ile askeri ona verdiler. Bu binek vasıtasiyle toprak âleminden, a'lâ-yı ılliyyîne sefer eylemesi için, bu beden bineğini ona esir eylediler. Bu nimetin hakkını gözetmek ve kulluk şartlarını yerine getirmek isterse padişah gibi, memleketinin ortasında oturmaya lâyık olur. Allahü Teâlâ'ya döner ve maksadı Allah olur. Ahireti, vatanı ve devamlı duracağı yeri; dünyayı konak yeri; bedeni binek vasıtası; elini, ayağını ve diğer organlarını hizmetçi, aklını vezir, şehvetini maliye müdürü, gazabını emniyet müdürü, duygu organlarını istihbarat memuru eyler. Her birine bir başka yerde vazife verir. O, o şehrin haberlerini toplar. Beynin ön tarafında bulunan hayal kuvvetini, istihbarat şefi yapar. Böylece istihbarat memurlarının getirdiği bütün haberler onda toplanır. Beynin arkasında bulunan ezberleme kuvvetini emniyet âmiri yapıp, istihbarat vesikalarını, istihbarat şefinden alır, muhafaza eder ve zamanında akıl vezirine arzeder. Memleketten gelen haberlere göre vezir, memleketin tedbirini ve padişahın sefer hazırlıklarını sağlar. Askerlerden biri gibi görünür. Şehvet, gazab ve diğerleri padişaha baş kaldırırsa, ona itaat etmezlerse ve ona giden yolu tutarlarsa, onlarla cihad etmek, yola getirmek çaresiyle meşgul olur. Onları öldürmek istemez. Çünkü, onlar olmadan memleket işleri yürümez. Burada tedbir, onları itaat etmeye zorlamaktır. Böylece, ilerde vaki olacak seferde, ona düşman değil, dost ve yardımcı olurlar, hırsız ve yol kesici değil... Böyle yaparsa kurtulur, said [mutlu, mesud] olur. Nimetin hakkını vermiş olur. Bu nimetin mükâfatına vaktinde kavuşur. Eğer buna muhalif hareket ederse, baş kaldıran düşmanlarla ve yol kesicilerle anlaşırsa, padişahın nimetine küfür etmiş olur. Şaki olur. İşlediği suçun cezasını bulur.