Ayyüzlüm
Yeni Üyemiz
Bir Cuma Vakti..
Gecenin sessizliğini bozan bir ses yükseliyor mahallenin bir ucundan.
‘Allahu Ekber, Allahu Ekber’ sesleri yankılanıyor tüm haşyetiyle uykuları bölerek.
Kimileri sitem etse de bu sese, ruhu okşanan mümin kalkıyor sıcacık yatağından. Davete icabet etmek gerekir diye düşünüp, hazırlığını yapıyor Rahman’ın (c.c) davetlisi.
İki rekat sünnet namazını kılıp çıkıyor evinden…
Yapılan bu davetten hoşnut olmuş olmalı ki, yürüyor ağır ağır kimsesizler sokağından erler meydanı olan camii avlusuna. Avluya girince hasbihal ediyor ahbaplarıyla.
Selam size, Selam size…
Müezzin efendi kamet getiriyor: namaz kılınıyor, tesbihat yapılıyor, Kur’an okunuyor ve erler meydanı yavaş yavaş terkediliyor. Bugün günlerden Cuma’dır. Daha yapılacak çok iş var.
Büyükleri ziyaret edip hayır dualarını alacak, kabirleri ve hastaları ziyaret edecek, yetimleri gözetip yaralarına merhem olacak ve daha birçok hayırlı iş yapacak Rahman’ın (c.c) misafiri…
Zahmetli bir iş belki bunlar ama Rahmet tecelli edecek ve tebessümle yapacak tüm bunları Rahman’ın (c.c) misafiri…
Ve Cuma namazı vakti geliyor. Hanımlar sohbet meclislerine, Beyler camiye…
Kimsesizler sokağına ne olmuş böyle! Daha sabah namazında kimsecikler yokken şimdi iğne atsan yere düşmeyecek…
Cuma’nın bereketi olsa gerek; kıskandırıyor diğer günleri ve bağrına basıyor tüm mahallelileri. Alıp götürüyor sonsuzluğa dertleri, kederleri…
Biraz sonra kapısı çalınacak Zeynep ninenin. Ayşeler, Fatmalar Cuma ziyaretine gelmişler garibin. Nasılda seviniyor mahallenin tombul ninesi. Gelinlik kızlar gibi heyecanlanıyor ve sarıp sarmalıyor gelenleri. Küçükte olsa hediyeleşmek iyidir diyor ve gelenlere veriyor ördüğü yün eldivenleri. Müsaade istiyor gençler, el öpüp ayrılıyorlar.
Zeynep nine, arkalarından dua ederde,
Gençlik yılları geçer, gözünden perde perde..
Kabristanlığı ziyarete gelenler var. Burası viran şehir. Gelip gidene hatırlatıyor geleceğini. Kimi ağıt yakıyor, kimi Kur’an okuyor, kimiyse mezar taşına nazar edip muhasebesini yapıyor. Kurtuluş çaresi arıyorlar bu şehirden.
Ama ne gelir elden varılacak şehir burası,
Garip ama gerçek! Hayatın entrikası…
Hasta ziyaretleri, vakit namazları, yeme, içme, eğlenme derken gün batmaya yüz tutuyor.
Çayı demledi evin annesi ve misafirler bekleniyor. Sobanın yanında uyuyan kedi Mısır tanelerinin patırtısına uyanıyor ürkekliğiyle.
Hergün Cuma olsun diyor evin küçük yavrusu, haksızda değil doğrusu..
Misafirler geliyor; çaylar içiliyor, sohbetler yapılıyor ve geçmiş günlerin anıları dilleniyor. Ve birazdan misafirlerde gidiyorlar..
Günün hüznü çöküyor ev sahibine ve diğer mahalle sakinlerine. Artık yatma vakti: Çünkü Cuma bitmiştir. Yarın yine sabah olacak ama kimsesizler sokağı yine sessiz kalacak..
Keşke Hergün Cuma Olsa…
hayırlı cumalar rasule hasret sevdalıları
Gecenin sessizliğini bozan bir ses yükseliyor mahallenin bir ucundan.
‘Allahu Ekber, Allahu Ekber’ sesleri yankılanıyor tüm haşyetiyle uykuları bölerek.
Kimileri sitem etse de bu sese, ruhu okşanan mümin kalkıyor sıcacık yatağından. Davete icabet etmek gerekir diye düşünüp, hazırlığını yapıyor Rahman’ın (c.c) davetlisi.
İki rekat sünnet namazını kılıp çıkıyor evinden…
Yapılan bu davetten hoşnut olmuş olmalı ki, yürüyor ağır ağır kimsesizler sokağından erler meydanı olan camii avlusuna. Avluya girince hasbihal ediyor ahbaplarıyla.
Selam size, Selam size…
Müezzin efendi kamet getiriyor: namaz kılınıyor, tesbihat yapılıyor, Kur’an okunuyor ve erler meydanı yavaş yavaş terkediliyor. Bugün günlerden Cuma’dır. Daha yapılacak çok iş var.
Büyükleri ziyaret edip hayır dualarını alacak, kabirleri ve hastaları ziyaret edecek, yetimleri gözetip yaralarına merhem olacak ve daha birçok hayırlı iş yapacak Rahman’ın (c.c) misafiri…
Zahmetli bir iş belki bunlar ama Rahmet tecelli edecek ve tebessümle yapacak tüm bunları Rahman’ın (c.c) misafiri…
Ve Cuma namazı vakti geliyor. Hanımlar sohbet meclislerine, Beyler camiye…
Kimsesizler sokağına ne olmuş böyle! Daha sabah namazında kimsecikler yokken şimdi iğne atsan yere düşmeyecek…
Cuma’nın bereketi olsa gerek; kıskandırıyor diğer günleri ve bağrına basıyor tüm mahallelileri. Alıp götürüyor sonsuzluğa dertleri, kederleri…
Biraz sonra kapısı çalınacak Zeynep ninenin. Ayşeler, Fatmalar Cuma ziyaretine gelmişler garibin. Nasılda seviniyor mahallenin tombul ninesi. Gelinlik kızlar gibi heyecanlanıyor ve sarıp sarmalıyor gelenleri. Küçükte olsa hediyeleşmek iyidir diyor ve gelenlere veriyor ördüğü yün eldivenleri. Müsaade istiyor gençler, el öpüp ayrılıyorlar.
Zeynep nine, arkalarından dua ederde,
Gençlik yılları geçer, gözünden perde perde..
Kabristanlığı ziyarete gelenler var. Burası viran şehir. Gelip gidene hatırlatıyor geleceğini. Kimi ağıt yakıyor, kimi Kur’an okuyor, kimiyse mezar taşına nazar edip muhasebesini yapıyor. Kurtuluş çaresi arıyorlar bu şehirden.
Ama ne gelir elden varılacak şehir burası,
Garip ama gerçek! Hayatın entrikası…
Hasta ziyaretleri, vakit namazları, yeme, içme, eğlenme derken gün batmaya yüz tutuyor.
Çayı demledi evin annesi ve misafirler bekleniyor. Sobanın yanında uyuyan kedi Mısır tanelerinin patırtısına uyanıyor ürkekliğiyle.
Hergün Cuma olsun diyor evin küçük yavrusu, haksızda değil doğrusu..
Misafirler geliyor; çaylar içiliyor, sohbetler yapılıyor ve geçmiş günlerin anıları dilleniyor. Ve birazdan misafirlerde gidiyorlar..
Günün hüznü çöküyor ev sahibine ve diğer mahalle sakinlerine. Artık yatma vakti: Çünkü Cuma bitmiştir. Yarın yine sabah olacak ama kimsesizler sokağı yine sessiz kalacak..
Keşke Hergün Cuma Olsa…
hayırlı cumalar rasule hasret sevdalıları