Hasret ruzgari
Aktif Üyemiz
Bize göre, (Mu’cize), Peygamber olduğunu söyliyen kimsenin, doğru söylediğini bildiren şeydir. Mu’cizenin şartları vardır:
1 — Allahın, mu’tâd sebebler olmadan yapmasıdır. Çünki, Onun Peygamberini tasdîk etdirecekdir.
2 — Hârik-ul’âde olmalıdır. Âdet olan şeyler, meselâ güneşin hergün şarkdan doğması, ilkbehârda çiçeklerin açması, mu’cize olmaz.
3 — Bunu, başkalarının yapamaması lâzımdır.
4 — Peygamber olduğunu bildiren kimsenin istediği zemân hâsıl olmalıdır.
5 — İstediğine uygun olmalıdır. Meselâ şu ölüyü dirilteceğim, deyince, başka hârika hâsıl olursa, meselâ dağ ikiye ayrılırsa, mu’cize olmaz
6 — İsteyip de hâsıl olan mu’cize, kendisini yalanlamamalıdır. Meselâ, şu hayvan ile konuşacağım, deyince, hayvan (Bu yalancıdır) derse, mu’cize olmaz.
7 — Mu’cize, peygamber olduğunu söylemeden önce hâsıl olmamalıdır. Îsâ aleyhisselâmın beşikde konuşması, kuru ağaçdan tâze hurma isteyince, eline hurma gelmesi, Muhammed aleyhisselâm çocuk iken, göğsünün yarılıp, kalbinin yıkanıp temizlenmesi, başının üstünde bulut bulunması, ağaçların, taşların kendisine selâm vermeleri gibi, önceden hâsıl olan hârikalar, mu’cize değildi. Kerâmet idiler. Bunlara (İrhâs) denir. Peygamberliği kuvvetlendirmek içindirler. Bu kerâmetlerin Evliyâda da hâsıl olmaları câizdir. Peygamberler, peygamberlikleri kendilerine bildirilmeden önce, Evliyâ derecesinden aşağıda değildirler. Kerâmetleri görülür. Mu’cize, peygamber olduğunu bildirdikden az zemân sonra hâsıl olabilir. Meselâ, bir ay sonra şöyle olur deyince, hâsıl olduğu zemân mu’cize olur. Fekat, hâsıl olmadan önce, onun peygamber olduğuna inanmak lâzım olmaz.
Mu’cizenin, Peygamberin doğru söylediğini göstermesi, yalnız aklın îcâbı değildir. Ya’nî bir işin, bunu bir yapanın bulunduğunu belli etmesi gibi değildir. Çünki, aklın birşeyi, başka şeyin delîli, alâmeti olduğunu anlaması için, o iki şey arasında bir bağlantı bulunması lâzımdır. Delîl görülünce, bağlantısı bulunan şeyin varlığı anlaşılır. Başka şeyin varlığı anlaşılmaz. Mu’cize böyle değildir. Meselâ, göklerin parçalanması, yıldızların dağılmaları, dağların dağılıp toz olmaları, dünyânın sonu geldiği, kıyâmet kopacağı zemân olacakdır. O zemân Peygamber gönderilmek zemânı değildir. Bunlar, her Peygamberin haber vermiş oldukları mu’cizelerdir. Fekat, işitenlerin, bunların mu’cize olduklarını bilmeleri lâzım gelmez. Bir velîden hâsıl olan kerâmetin, Peygamber olduğunu söyliyen diğer kimse ile bağlılığı olmadığı hâlde, o Peygamber için mu’cize olması da böyledir. Buraya kadar bildirdiklerimizi, Seyyid Şerîf Cürcânî hazretleri (Şerh-ı mevâkıf) kitâbında uzun uzun yazmakdadır.
Âlimlerin çoğuna göre, mu’cize gösterirken, açıkca (Tehaddî) etmek, ya’nî, (Siz de yapınız! Yapamazsınız!) demek şart değil ise de, mu’cizenin ma’nâsında tehaddî vardır. Kıyâmet hâllerinden ve ileride olacak şeylerden haber vermekde tehaddî olamıyacağı için, bunlar kâfirlere karşı mu’cize değildir. Mü’minler bu haberlerin mu’cize olduklarına inanırlar. Evliyânın kerâmetleri de, peygamberlik iddi’â etmedikleri için ve tehaddî bulunmadığı için, mu’cize olmazlar. Tehaddî bulunmıyan böyle hârika işlerin, peygamberlik iddi’â eden kimsenin doğruluğunu göstermemeleri, mu’cizelerin de göstermemesini îcâb etdirmez.
1 — Allahın, mu’tâd sebebler olmadan yapmasıdır. Çünki, Onun Peygamberini tasdîk etdirecekdir.
2 — Hârik-ul’âde olmalıdır. Âdet olan şeyler, meselâ güneşin hergün şarkdan doğması, ilkbehârda çiçeklerin açması, mu’cize olmaz.
3 — Bunu, başkalarının yapamaması lâzımdır.
4 — Peygamber olduğunu bildiren kimsenin istediği zemân hâsıl olmalıdır.
5 — İstediğine uygun olmalıdır. Meselâ şu ölüyü dirilteceğim, deyince, başka hârika hâsıl olursa, meselâ dağ ikiye ayrılırsa, mu’cize olmaz
6 — İsteyip de hâsıl olan mu’cize, kendisini yalanlamamalıdır. Meselâ, şu hayvan ile konuşacağım, deyince, hayvan (Bu yalancıdır) derse, mu’cize olmaz.
7 — Mu’cize, peygamber olduğunu söylemeden önce hâsıl olmamalıdır. Îsâ aleyhisselâmın beşikde konuşması, kuru ağaçdan tâze hurma isteyince, eline hurma gelmesi, Muhammed aleyhisselâm çocuk iken, göğsünün yarılıp, kalbinin yıkanıp temizlenmesi, başının üstünde bulut bulunması, ağaçların, taşların kendisine selâm vermeleri gibi, önceden hâsıl olan hârikalar, mu’cize değildi. Kerâmet idiler. Bunlara (İrhâs) denir. Peygamberliği kuvvetlendirmek içindirler. Bu kerâmetlerin Evliyâda da hâsıl olmaları câizdir. Peygamberler, peygamberlikleri kendilerine bildirilmeden önce, Evliyâ derecesinden aşağıda değildirler. Kerâmetleri görülür. Mu’cize, peygamber olduğunu bildirdikden az zemân sonra hâsıl olabilir. Meselâ, bir ay sonra şöyle olur deyince, hâsıl olduğu zemân mu’cize olur. Fekat, hâsıl olmadan önce, onun peygamber olduğuna inanmak lâzım olmaz.
Mu’cizenin, Peygamberin doğru söylediğini göstermesi, yalnız aklın îcâbı değildir. Ya’nî bir işin, bunu bir yapanın bulunduğunu belli etmesi gibi değildir. Çünki, aklın birşeyi, başka şeyin delîli, alâmeti olduğunu anlaması için, o iki şey arasında bir bağlantı bulunması lâzımdır. Delîl görülünce, bağlantısı bulunan şeyin varlığı anlaşılır. Başka şeyin varlığı anlaşılmaz. Mu’cize böyle değildir. Meselâ, göklerin parçalanması, yıldızların dağılmaları, dağların dağılıp toz olmaları, dünyânın sonu geldiği, kıyâmet kopacağı zemân olacakdır. O zemân Peygamber gönderilmek zemânı değildir. Bunlar, her Peygamberin haber vermiş oldukları mu’cizelerdir. Fekat, işitenlerin, bunların mu’cize olduklarını bilmeleri lâzım gelmez. Bir velîden hâsıl olan kerâmetin, Peygamber olduğunu söyliyen diğer kimse ile bağlılığı olmadığı hâlde, o Peygamber için mu’cize olması da böyledir. Buraya kadar bildirdiklerimizi, Seyyid Şerîf Cürcânî hazretleri (Şerh-ı mevâkıf) kitâbında uzun uzun yazmakdadır.
Âlimlerin çoğuna göre, mu’cize gösterirken, açıkca (Tehaddî) etmek, ya’nî, (Siz de yapınız! Yapamazsınız!) demek şart değil ise de, mu’cizenin ma’nâsında tehaddî vardır. Kıyâmet hâllerinden ve ileride olacak şeylerden haber vermekde tehaddî olamıyacağı için, bunlar kâfirlere karşı mu’cize değildir. Mü’minler bu haberlerin mu’cize olduklarına inanırlar. Evliyânın kerâmetleri de, peygamberlik iddi’â etmedikleri için ve tehaddî bulunmadığı için, mu’cize olmazlar. Tehaddî bulunmıyan böyle hârika işlerin, peygamberlik iddi’â eden kimsenin doğruluğunu göstermemeleri, mu’cizelerin de göstermemesini îcâb etdirmez.
Son düzenleme: