Cevap: 11-kerbelâ vak’ası
O hazretin etinden ve kanından hâsıl olmuşdur. Ben anlıyorum ki, Irak ehâlîsi onu kendi yanlarına çağırırlar. Fekat, yardım etmeyip, yalnız bırakırlar. Eğer, senin eline düşerse, Onun kıymetini bil! Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” Ona olan yakınlığını ve muhabbetini hâtırla! Onun yapdıklarına karşılıkda bulunma! Onunla aramızda kurmuş olduğum sağlam bağları sen koparma! Onu incitmekden, Onu üzmekden çok sakın!) Hazret-i Mu’âviyenin Yezîde olan bu vasıyyeti (Cilâül’uyûn) kitâbının 321. ci sahîfesinde yazılıdır. Bu kitâbı, şî’î liderlerinden Muhammed Bâkır bin Murtadâ Feyzî Horasânî yazmışdır. Molla Muhsin adı ile meşhûr olup, 1091 [m. 1679] senesinde ölmüşdür. Şî’î ahundlarından Muhammed Takî Hânın yazmış olduğu fârisî (Nâsih-ut-tevârîh) kitâbında diyor ki, Mu’âviye, oğlu Yezîde şu vasıyyeti de yapmışdır: (Oğlum, nefsine, hevesine uyma! Kendini Hüseynin hakkından çok koru! Yarın Hakkın huzûruna çıkacağın zemân, Hüseyn bin Alînin kanının boynunda bulunmamasına çok dikkat et! Yoksa, o gün râhata, huzûra kavuşamazsın. Sonsuz azâblara yakalanırsın!) Bundan sonra kitâbının 6. cı cildinin 111. ci sahîfesinde, Abdüllah ibni Abbâsın bildirdiği hadîs-i şerîfi şöyle yazmışdır. (Yâ Rabbî, Hüseynin hurmetini ve şerefini gözetmekde gevşek davranana bereket verme!). Hazret-i Mu’âviye “radıyallahü anh” hazret-i Hüseyne karşı bütün sözlerinde, hep edebli ve hürmetli davrandığı gibi, yazılarında da, Ona karşı hiç saygısızlıkda bulunmamışdır. Hâlbuki, imâm-ı Hüseyn, Ona karşı yazdığı mektûblarında, sert kelimeler kullanırdı. Hattâ, Yezîd ve Abdüllah böyle kelimeleri görünce, hazret-i Mu’âviyeye, (Sen de böyle sert cevâb ver!) dediklerinde, onlara karşı, hazret-i Mu’âviye gülerek: (İkiniz de yanlış konuşuyorsunuz. Ben, Hüseyn bin Alîyi nasıl ayblayabilirim? Benim gibi birinin, bir kimseyi ayblaması ve herkesi buna inandırmağa çalışması, akllı bir kimsenin yapacağı iş değildir. Hüseyni nasıl ayblayabilirim? Allaha yemîn ederim ki, Onun ayblanacak bir yeri yokdur. Ona mektûb yazarım. Fekat; Onu korkutucu, üzücü şeyler yazmam) dedi. Şî’î yazar, (Nâsih-ut-tevârîh) kitâbının 6. cı cildi 78. ci sahîfesinde, (Hulâsa, Hüseyni incitecek birşey yazmamışdır) demekdedir.
Hazret-i Mu’âviye, hazret-i Hüseyne karşı hep edebli ve saygılı davrandığı gibi, Ona hizmet de ederdi. (Nâsih-ut-tevârîh) kitâbında, açık olarak diyor ki: (Hazret-i Hüseyne her sene binlerce dirhem gümüş göndermeği âdet edinmişdi. Bundan başka, kıymetli eşyâ ve hediyyeler de gönderirdi). Bu kadar edebine ve hizmetine karşı, hazret-i Hüseynden hakâret, sıkıntı gördüğü zemân, bunlara ehemmiyyet vermezdi.