KABR ZİYÂRETİ VE
KUR’ÂN-I KERÎM OKUMAK Kabr ziyâreti sünnetdir. Haftada bir, hiç olmazsa, bayramlarda ziyâret edilir. Perşembe veyâ Cum’a veyâ Cumartesi günü ziyâret dahâ sevâbdır. (Şir’at-ül-islâm) sonunda diyor ki, Kabr ziyâreti sünnetdir. Ziyâret eden, meyyitin çürüdüğünü düşünerek ibret alır. Osmân “radıyallahü anh” kabr yanından geçerken çok ağlar, sakalları ıslanırdı. Meyyit de, edilen düâdan fâidelenir. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” akrabâsının ve Eshâbının “radıyallahü teâlâ anhüm” kabrlerini ziyâret ederdi. Selâm ve düâdan sonra, kıbleye arka verip, kabre karşı oturulur. Kabre elini yüzünü sürmek, toprağı öpmek hıristiyanların âdetidir. Hadîs-i şerîfde, (Bir kimse, tanıdığının kabrine gidip selâm verince, onu tanır ve selâmına cevâb verir) buyuruldu. Ahmed ibni Hanbel “rahimehullahü teâlâ” diyor ki, (Kabristândan geçerken İhlâs, iki Kul e’ûzüleri ve Fâtiha okuyup, sevâbı meyyitlere hediyye edilmelidir. Sevâbı onlara gider.) Enes bin Mâlikin “radıyallahü teâlâ anh” bildirdiği hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Âyet-el-kürsî okuyup, sevâbı meyyitlere gönderilince, Allahü teâlâ, bunu bütün meyyitlere ulaşdırır.)
(Hazânet-ür-rivâyât)da diyor ki: (Diri iken ziyâret edilen âlimleri, vefâtından sonra ziyâret etmek için uzak yerlere gitmek de câizdir. İstifâde etmek bakımından, Peygamberlerin “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” ve Evliyânın ve Âlimlerin “rahime-hümullahü teâlâ” ziyâreti arasında fark yokdur. Yalnız dereceleri arasında fark vardır.)
[Bir müslimân, oturduğu odanın dıvarına bir levha asar ve levha üzerine, bir sevdiğinin ismini yazarsa veyâ onun kabri üzerine taş dikip, taşın üzerine yazarsa, odaya giren ve bu kabri ziyâret eden müslimânlar, levha ve taş üzerindeki ism sâhibinin rûhuna Fâtiha ve düâ okuyunca, Allahü teâlâ ism sâhibine rahmet eder, günâhlarını afv eder. Odanın dıvarına ve mezâr taşına ism yazmak, onu hâtırlamak için değildir. İsm sâhibine Fâtiha ve düâ okunması içindir. Bunun için islâm memleketlerinde, odanın dıvarlarına ve mezârlar üzerine ism yazmak âdet olmuşdur. Bir velînin ismi yazılırsa, bu ismi okuyup, sâhibinden şefâ’at, düâ istenince, velî işitip, istiyen kimsenin dünyâ ve âhıret murâdları için, düâ eder ve düâsı kabûl olur.]
Kadınların ziyâret etmesi de câiz ise de, Resûlullahdan başkasının kabrini ziyâret etmemeleri dahâ iyidir.
KUR’ÂN-I KERÎM OKUMAK Kabr ziyâreti sünnetdir. Haftada bir, hiç olmazsa, bayramlarda ziyâret edilir. Perşembe veyâ Cum’a veyâ Cumartesi günü ziyâret dahâ sevâbdır. (Şir’at-ül-islâm) sonunda diyor ki, Kabr ziyâreti sünnetdir. Ziyâret eden, meyyitin çürüdüğünü düşünerek ibret alır. Osmân “radıyallahü anh” kabr yanından geçerken çok ağlar, sakalları ıslanırdı. Meyyit de, edilen düâdan fâidelenir. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” akrabâsının ve Eshâbının “radıyallahü teâlâ anhüm” kabrlerini ziyâret ederdi. Selâm ve düâdan sonra, kıbleye arka verip, kabre karşı oturulur. Kabre elini yüzünü sürmek, toprağı öpmek hıristiyanların âdetidir. Hadîs-i şerîfde, (Bir kimse, tanıdığının kabrine gidip selâm verince, onu tanır ve selâmına cevâb verir) buyuruldu. Ahmed ibni Hanbel “rahimehullahü teâlâ” diyor ki, (Kabristândan geçerken İhlâs, iki Kul e’ûzüleri ve Fâtiha okuyup, sevâbı meyyitlere hediyye edilmelidir. Sevâbı onlara gider.) Enes bin Mâlikin “radıyallahü teâlâ anh” bildirdiği hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Âyet-el-kürsî okuyup, sevâbı meyyitlere gönderilince, Allahü teâlâ, bunu bütün meyyitlere ulaşdırır.)
(Hazânet-ür-rivâyât)da diyor ki: (Diri iken ziyâret edilen âlimleri, vefâtından sonra ziyâret etmek için uzak yerlere gitmek de câizdir. İstifâde etmek bakımından, Peygamberlerin “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” ve Evliyânın ve Âlimlerin “rahime-hümullahü teâlâ” ziyâreti arasında fark yokdur. Yalnız dereceleri arasında fark vardır.)
[Bir müslimân, oturduğu odanın dıvarına bir levha asar ve levha üzerine, bir sevdiğinin ismini yazarsa veyâ onun kabri üzerine taş dikip, taşın üzerine yazarsa, odaya giren ve bu kabri ziyâret eden müslimânlar, levha ve taş üzerindeki ism sâhibinin rûhuna Fâtiha ve düâ okuyunca, Allahü teâlâ ism sâhibine rahmet eder, günâhlarını afv eder. Odanın dıvarına ve mezâr taşına ism yazmak, onu hâtırlamak için değildir. İsm sâhibine Fâtiha ve düâ okunması içindir. Bunun için islâm memleketlerinde, odanın dıvarlarına ve mezârlar üzerine ism yazmak âdet olmuşdur. Bir velînin ismi yazılırsa, bu ismi okuyup, sâhibinden şefâ’at, düâ istenince, velî işitip, istiyen kimsenin dünyâ ve âhıret murâdları için, düâ eder ve düâsı kabûl olur.]
Kadınların ziyâret etmesi de câiz ise de, Resûlullahdan başkasının kabrini ziyâret etmemeleri dahâ iyidir.