TÜTÜN GÜNÂH MIDIR?
(Dürr-ül-muhtâr)ın beşinci cildinde buyuruyor ki:
Şâfi’î mezhebindeki âlimlerden Necmeddîn-i Gazzî diyor ki: (Tütün, önceleri yok idi. İlk olarak, 1015 [m. 1606] de, Şâmda kullanıldı. İçenler, serhoş etmediğini iddi’â ediyorlar. Buna inanılsa bile, gevşeklik verdiği meydândadır. Bu ise, harâm olmağa sebeb olur. Çünki imâm-ı Ahmedin, Ümm-i Selemeden “radıyallahü anhâ” bildirdiği haberde, (Serhoş eden ve gevşeklik veren şeyler yasak edildi) buyuruldu. Bir iki kerre içmek günâh olmaz. Hükûmet yasak edince, harâm olur. Devâm edilirse, büyük günâh olur. Çünki, küçük günâhlara devâm etmek büyük günâhdır).
Hanefî mezhebine gelince; büyük âlim İbni Nüceym-i Mısrî “rahmetullahi teâlâ aleyh”, (Eşbâh) kitâbında buyuruyor ki, (Âyet-i kerîmede ve hadîs-i şerîflerde harâm olduğu bildirilmiyen şeyler, aslı üzere halâl olur. Veyâ halâl ve harâm diye hükm olunamaz. Hanefî ve Şâfi’î âlimlerinin çoğu “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în”, böyle şeyler halâl olur dedi. İbni Hümâm, (Tahrîr) kitâbında da böyle söylüyor. Bunun için, Besmele ile kesildiği bilinmiyen hayvana ve zararı görülmiyen ota halâl denir). Tütün de böyledir. Âlimlerin çoğuna göre, halâldir. Birkaçına göre ise, hükm verilemez. [(Uyûn-ül-besâir)de, Hamevî (Eşbâh)ı şerh ederken, (Bundan, tütün içmenin halâl olduğu anlaşılmakdadır) buyuruyor.] Hanefî âlimlerinden, Şâm müftîsi, Abdürrahmân İmâdî, (Hediyye) adındaki kitâbında, (Tütün; soğan, sarmısak gibi mekrûhdur) buyurdu. İbni Âbidîn, bu satırları açıklarken buyuruyor ki:
(Vehbâniyye) şerhinde, (Tütün içmek ve satmak yasak edilmelidir) diyor. [Dördüncü Murâd hân “rahmetullahi teâlâ aleyh”, tütün içilmesini yasak etmişdi. Bunun zemânında bulunan Şernblâlî “rahmetullahi teâlâ aleyh” de, (Halîfe mubâhları yasak edince harâm olur) diyenler gibi, tütüne yasak demişdir. Dikkat edilirse, yasak edilmelidir, dediği hâlde, yine harâm veyâ mekrûh dememişdir.]
Tütün içmek, orucu bozar. İsmâ’îl bin Abdülganî Nablüsî, (Dürer) şerhinde diyor ki, (Zevcenin soğan ve sarmısak gibi ağzı kokutan şeyleri yimesi yasak edilebilir. Tütün kokusunu sevmiyen kimse de, tütün içmesini men’ edebilir).
Mısrda, Mâlikî âlimlerinin büyüklerinden Alî Echürî, tütünün halâl olduğunu bildiren kitâb yazmış, burada dört mezheb âlimlerinin, tütünün halâl olduğunu bildiren fetvâlarını nakl etmişdir. Allâme Abdülganî Nablüsî de tütünün mubâh olduğunu bildiren, (Essulh-u beynel-ihvân) kitâbını yazmışdır. Bu kitâb ve tercemesi, Nûr-i Osmâniyye kütübhânesinde vardır. Harâm ve mekrûh diyenlere cevâb vermekdedir. (Ba’zı kimselere zarar verirse, yalnız bunlara harâm olur. Başkalarına harâm olmaz demekde ve bal, safra hastasına zarar verir. Fekat, başkalarına harâm değildir. Hattâ şifâdır. Herşey aslında halâldir. Harâm veyâ mekrûh diyebilmek için, delîl lâzımdır. Şerâb habîslerin en kötüsü olduğu hâlde ve Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” islâmiyyetin bildiricisi olduğu hâlde, şerâba harâm diyemedi. Âyet-i kerîme ile yasak edilmesini bekledi. O hâlde, tütün içmek mubâhdır, halâldir. Kokusu mekrûhdur. Tab’an mekrûhdur. Şer’an mekrûh değildir) demekdedir.
İbni Âbidîn, devâm ederek buyuruyor ki, (Tütün içmek Şâfi’î mezhebinde harâm değildir. Kitâblarında, tenzîhen mekrûh denilmekdedir. Hattâ, zevce tütünü bırakınca, zarar görmezse, meyve gibi olur. Zevcin, tütün parası vermesi lâzım olur. Tütünü bırakınca, kadın zarar görürse, ilâç gibi olur. Tütün parasını vermesi, vâcib olmaz dediler. Câmi’ içinde tütün içmek, soğan, sarmısak yimek harâmdır.)
Tütüne harâm diyenlerin dayandığı, vesîka olarak ileri sürdükleri, (Berîka) kitâbının sâhibi Hâdimî “rahmetullahi teâlâ aleyh” seksenbeşinci sahîfesinde diyor ki: Âyet-i kerîmede, (Habîs olan şeyler harâmdır) buyuruldu. (Vâhidî) tefsîrinde, (Âyet-i kerîmedeki habîs, leş, kan ve domuz eti demekdir.
(Dürr-ül-muhtâr)ın beşinci cildinde buyuruyor ki:
Şâfi’î mezhebindeki âlimlerden Necmeddîn-i Gazzî diyor ki: (Tütün, önceleri yok idi. İlk olarak, 1015 [m. 1606] de, Şâmda kullanıldı. İçenler, serhoş etmediğini iddi’â ediyorlar. Buna inanılsa bile, gevşeklik verdiği meydândadır. Bu ise, harâm olmağa sebeb olur. Çünki imâm-ı Ahmedin, Ümm-i Selemeden “radıyallahü anhâ” bildirdiği haberde, (Serhoş eden ve gevşeklik veren şeyler yasak edildi) buyuruldu. Bir iki kerre içmek günâh olmaz. Hükûmet yasak edince, harâm olur. Devâm edilirse, büyük günâh olur. Çünki, küçük günâhlara devâm etmek büyük günâhdır).
Hanefî mezhebine gelince; büyük âlim İbni Nüceym-i Mısrî “rahmetullahi teâlâ aleyh”, (Eşbâh) kitâbında buyuruyor ki, (Âyet-i kerîmede ve hadîs-i şerîflerde harâm olduğu bildirilmiyen şeyler, aslı üzere halâl olur. Veyâ halâl ve harâm diye hükm olunamaz. Hanefî ve Şâfi’î âlimlerinin çoğu “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în”, böyle şeyler halâl olur dedi. İbni Hümâm, (Tahrîr) kitâbında da böyle söylüyor. Bunun için, Besmele ile kesildiği bilinmiyen hayvana ve zararı görülmiyen ota halâl denir). Tütün de böyledir. Âlimlerin çoğuna göre, halâldir. Birkaçına göre ise, hükm verilemez. [(Uyûn-ül-besâir)de, Hamevî (Eşbâh)ı şerh ederken, (Bundan, tütün içmenin halâl olduğu anlaşılmakdadır) buyuruyor.] Hanefî âlimlerinden, Şâm müftîsi, Abdürrahmân İmâdî, (Hediyye) adındaki kitâbında, (Tütün; soğan, sarmısak gibi mekrûhdur) buyurdu. İbni Âbidîn, bu satırları açıklarken buyuruyor ki:
(Vehbâniyye) şerhinde, (Tütün içmek ve satmak yasak edilmelidir) diyor. [Dördüncü Murâd hân “rahmetullahi teâlâ aleyh”, tütün içilmesini yasak etmişdi. Bunun zemânında bulunan Şernblâlî “rahmetullahi teâlâ aleyh” de, (Halîfe mubâhları yasak edince harâm olur) diyenler gibi, tütüne yasak demişdir. Dikkat edilirse, yasak edilmelidir, dediği hâlde, yine harâm veyâ mekrûh dememişdir.]
Tütün içmek, orucu bozar. İsmâ’îl bin Abdülganî Nablüsî, (Dürer) şerhinde diyor ki, (Zevcenin soğan ve sarmısak gibi ağzı kokutan şeyleri yimesi yasak edilebilir. Tütün kokusunu sevmiyen kimse de, tütün içmesini men’ edebilir).
Mısrda, Mâlikî âlimlerinin büyüklerinden Alî Echürî, tütünün halâl olduğunu bildiren kitâb yazmış, burada dört mezheb âlimlerinin, tütünün halâl olduğunu bildiren fetvâlarını nakl etmişdir. Allâme Abdülganî Nablüsî de tütünün mubâh olduğunu bildiren, (Essulh-u beynel-ihvân) kitâbını yazmışdır. Bu kitâb ve tercemesi, Nûr-i Osmâniyye kütübhânesinde vardır. Harâm ve mekrûh diyenlere cevâb vermekdedir. (Ba’zı kimselere zarar verirse, yalnız bunlara harâm olur. Başkalarına harâm olmaz demekde ve bal, safra hastasına zarar verir. Fekat, başkalarına harâm değildir. Hattâ şifâdır. Herşey aslında halâldir. Harâm veyâ mekrûh diyebilmek için, delîl lâzımdır. Şerâb habîslerin en kötüsü olduğu hâlde ve Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” islâmiyyetin bildiricisi olduğu hâlde, şerâba harâm diyemedi. Âyet-i kerîme ile yasak edilmesini bekledi. O hâlde, tütün içmek mubâhdır, halâldir. Kokusu mekrûhdur. Tab’an mekrûhdur. Şer’an mekrûh değildir) demekdedir.
İbni Âbidîn, devâm ederek buyuruyor ki, (Tütün içmek Şâfi’î mezhebinde harâm değildir. Kitâblarında, tenzîhen mekrûh denilmekdedir. Hattâ, zevce tütünü bırakınca, zarar görmezse, meyve gibi olur. Zevcin, tütün parası vermesi lâzım olur. Tütünü bırakınca, kadın zarar görürse, ilâç gibi olur. Tütün parasını vermesi, vâcib olmaz dediler. Câmi’ içinde tütün içmek, soğan, sarmısak yimek harâmdır.)
Tütüne harâm diyenlerin dayandığı, vesîka olarak ileri sürdükleri, (Berîka) kitâbının sâhibi Hâdimî “rahmetullahi teâlâ aleyh” seksenbeşinci sahîfesinde diyor ki: Âyet-i kerîmede, (Habîs olan şeyler harâmdır) buyuruldu. (Vâhidî) tefsîrinde, (Âyet-i kerîmedeki habîs, leş, kan ve domuz eti demekdir.