Hasret ruzgari
Aktif Üyemiz
Yapılması emr olunan işlerde, hâdiselerde birçok fâideler olur ki, akl bunu anlıyamaz. Hattâ, bu fâidelerin var olduklarına inanmaz. Bunların varlıklarını gösteren alâmetleri bildireceğiz. Ba’zı ilâcların az mikdarları, ba’zı insanları öldürdükleri hâlde, dahâ çok mikdarları, başkalarına zarar vermiyor. [Bunun misâlleri (Se’âdet-i Ebediyye) kitâbında bildirilmiş ve buna (İdiyosenkrazi) ve (Allerji) ismleri verilmişdir.] Tecribe ile anlaşılmış olan bu hâle çok kimse inanmaz. Aksini isbât etmeğe kalkışır. Peygamberlerin varlığına inanmıyan ve bunun için bir takım sebebler ileri süren eski yunan felsefecileri ve maddeye tapanlar da böyledir. Onlar, Allah ve Peygamber ve cin, melek, Cennet, Cehennem hakkındaki bilgileri, akllarının erebildiği şeyler gibi sanıyor ve bu tasarladıkları şeyleri inkâr ediyorlar. Hiç rü’yâ görmemiş olana, rü’yâ anlatılsa ve bütün hislerin, aklın ve düşüncenin durduğu bir hâl vardır ki, insan bu hâlde iken aklın eremediği şeyleri görüyor denilse, inanmaz. Böyle şey olamaz der. Eğer denilse ki, dünyâda küçük birşey vardır. Bir şehre konulsa, şehrin hepsini yir. Sonra, kendini de yir denilse, hemen, böyle şey olamaz cevâbını verir. Hâlbuki bu sözler, ateşi, yangını ta’rîf etmekdedir. Dinlere ve âhıret hayâtına inanmıyanlar da bunun gibidir. Doğru sözlü olup olmadığı bilinmiyen bir fen adamı, kendi zan ve şübhesi ile, belli zemânda, bir felâket olacağını haber verince, buna inanıyor ve gerekli tedbirleri alıyorlar da, doğruluğu ile meşhûr olan ve mu’cizeler gösteren bir Peygamberin haber verdiği dünyâ ve âhıret tehlükelerine inanmıyorlar. Çok acı ve sonsuz azâblara yakalanmamak için, tedbîr almıyorlar. Peygamber tarafından, fâideleri bildirilmiş olan ibâdetleri, çocuk oyununa, deli hareketlerine benzetiyorlar.
Süâl: Felsefecilerin, maddecilerin ve tabîblerin haber verdikleri fâideli şeyler, tecribe ederek anlaşıldığı için, bunlara inanılır. Bu ibâdetlerin fâideleri tecribe edilmediği için, inanılmıyor.
Süâl: Felsefecilerin, maddecilerin ve tabîblerin haber verdikleri fâideli şeyler, tecribe ederek anlaşıldığı için, bunlara inanılır. Bu ibâdetlerin fâideleri tecribe edilmediği için, inanılmıyor.