16- Risale-i Nur (Şiir)

HASAN CAN

Active member
Risale-i Nur

Mazhar-ı esma u sıfat-ı Bediüzzamandır bu.
Mev ud-ü risaletten bizlere fazl-ı ihsandır bu.
Kenz-i mahfide muhit-i mekteb-i irfandır bu.
Hava-i zulmette işrak eden şems-i tabandır bu.


Mişkat-ı misbahtan menşur-u hakikat-ı Kur'ân dır bu.
Mevsim-i asarda yekta bir gülistandır bu.
İrşad-ı feth-i keşifte serencam-ı hidayettir bu.
Sefine-i necatta sırr-ı menzile vusule kaptandır bu.


Leyle-i zulmet-i cehilde nur-u çırağ-ı Yezdandır bu.
Gamgin gönüllerde behçet-i ferah feza-yı şadümandır bu
Şems-i Kur'ân dan akseden nur-u irfandır bu.
Sultanü l-eser ve zübdetü l-meani-i tefsir-i Furkandır bu.


Şeref-i Ehl-i Beyt ve teşci-i Gavs-ı Azamdır bu.
Etba-i Ehl-i Sünnet ve iklim-i marifette sultandır bu.
Maden-i marifet ve ibraz-ı şefkatte ümmü l-enamdır bu.
Cism-i velayette evliyaya ruh-u feza-yı candır bu.


Kevkeb-i muhakkıkinde mü minlere ata-yı Sübhandır bu.
Vahdet-i mevcud ve rahının semasında kehkeşandır bu.
İlm ü marifet bahrinde dürr-i yekta-yı mercandır bu.
İlm ü hakikatte şuledar mahitab-ı ahirzamandır bu.


Müstağrak-ı envar-ı safada gelen bahardandır bu.
Teslim-i rıza ve nezahet-i istiğnada aynı iz andır bu.
Risale-i Nur talebelerine hakikat-i kıble-i imandır bu.



Halil İbrahim (r.h.)
 

HASAN CAN

Active member
Risale-i Nur

Bu Nur, eser-i tefsiridir o semavi kitabın,
İlan eder hakikati, emr-i hakkı bildirir.
İsyanlara, zulümlere maruz olan cihanın,
Bu asırda gözyaşını nur saçarak dindirir.


Bu eserdir muztarip gönüllere teselli.
Bu kararsız alemin her buhranında nur saçar.
Bu eserdir her zulmette selametin rehberi.
Ehl-i İmân bu sayede, bu eserle hür yaşar.


Masumlara bir öğüttür, gençlerin de rehberi,
Her mazluma "Ağlama" der. "Güleceksin yarın sen."
Tesellisi çok yücedir, ibretlidir dersleri,
Beli bükük ihtiyara müjde verir derinden.


Bu eserdir insanları dehşetlerden dur eden.
Kudret eli hamisidir, hayret-feza hükmü var.
Muannidler teslim olur hükmüne, mağrur iken.
Her serseri filozofu meftun eden Nur u var!


Bu nur eser her bilginin, her mü minin sertacı,
Dertlilerin dermanıdır, her münkiri tokatlar.
Şirklerin hem hedimidir, hem her kaygu ilacı,
Zındık, zalim ilişirse başında volkan patlar!


Ey güç yetmez dehşet veren haletlerden ağlayan!
Fanilere aldanarak kırıldıkça bağırma.
Ey zailden, acizlerden medet umup bağlanan!
Gir bu Nurun alemine, fanileri çağırma.


Ayıl artık gaflet sarhoşluğundan, durma, uyan!
Hevesatın bir ejderdir, kalbini kemirecek.
Yarın mesut olacaktır yoklukta Hakkı bulan.
Nura ver nakd-i ömrü, yarın sana verilecek;
Huzuruna uhrada ihtişamlar serilecek.


Risale-i Nur'un kusurlu hadimi
Zekai
 

HASAN CAN

Active member
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Şimdiye kadar gizli münafıklar Risale-i Nur a kanunla, adliye ile ve asayiş ve idare noktasından hükumetin bazı erkanını iğfal edip tecavüz ediyorlardı. Biz, müsbet hareket ettiğimiz için, mecburiyet olduğu zaman tedafüi vaziyetinde idik. Şimdi planları akim kaldı. Bilakis tecavüzleri Risale-i Nur'un dairesini genişlettirdi. Bu defa yeni hurufla Asa-yı Musa yı tab etmek niyetimiz, ihtiyarımız olmadığı halde, tecavüz vaziyeti Risale-i Nur a veriliyor gibidir. Bu hadisenin ehemmiyetli bir hikmeti şu olmak gerektir:
Risale-i Nur, bu mübarek vatanın manevi bir halaskarı olmak cihetiyle, şimdi iki dehşetli manevi belayı def etmek için matbuat alemiyle tezahüre başlamak, ders vermek zamanı geldi veya gelecek gibidir zannederim.
O dehşetli beladan birisi: Hıristiyan dinini mağlup eden ve anarşiliği yetiştiren şimalde çıkan dehşetli dinsizlik cereyanı, bu vatanı manevi istilasına karşı Risalei n-Nur, sedd-i Zülkarneyn gibi bir sedd-i Kur'âni vazifesini görebilir ve alem-i İslamın bu mübarek vatanın ahalisine karşı pek şiddetli itiraz ve ithamlarını izale etmek için matbuat lisanıyla konuşmak lazım gelmiş diye kalbime ihtar edildi.
Ben dünyanın halini bilmiyorum. Fakat Avrupa da istilakarane hükmeden ve edyan-ı semaviyeye dayanmayan dehşetli cereyanın istilasına karşı Risale-i Nur hakikatleri bir kale olduğu gibi, alem-i İslamın ve Asya kıt asının hal-i hazırdaki itiraz ve ithamını izale ve eskideki muhabbet ve uhuvvetini iade etmeye vesile olan bir mucize-i Kur'âniyedir. Bu memleketin vatanperver siyasileri çabuk aklını başına alıp Risale-i Nur u tab ederek resmi neşretmeleri lazımdır ki, bu iki belaya karşı siper olsun.
Acaba bu yirmi sene zarfında iman-ı tahkikiyi pek kuvvetli bir surette bu vatanda neşreden Risale-i Nur olmasaydı, bu dehşetli asırda, acip inkılap ve infilaklarda bu mübarek vatan, Kur'ân ını, imanını dehşetli sadmelerden tam muhafaza edebilir miydi? Her neyse... Risale-i Nur a, daha vatana, idareye zararı dokunmak bahanesiyle tecavüz edilmez; daha kimseyi o bahaneyle inandıramazlar. Fakat cepheyi değiştirip, din perdesi altında bazı safdil hocaları veya bid a taraftarı veya enaniyetli sofi meşreplileri bazı kurnazlıklarla Risale-i Nur a karşı-iki sene evvel İstanbul da ve Denizli civarında olduğu gibi-istimal etmek ve Risale-i Nur a ve şakirtlerine ayrı bir cephede tecavüz etmeye münafıklar çabalıyorlar. İnşaallah muvaffak olamazlar.
 

HASAN CAN

Active member
Risale-i Nur şakirtleri, tam ihtiyatla beraber, bir taarruz olduğu vakitte münakaşa etmesinler, aldırmasınlar. Aldanan ehl-i ilim ve imansa, dost olsunlar, "Biz size ilişmiyoruz. Siz de bize ilişmeyiniz. Biz ehl-i imanla kardeşiz" deyip yatıştırsınlar.
Saniyen: Mübareklerin pehlivanı hem Abdurrahman, hem Lütfi, hem Büyük Hafız Ali manalarını taşıyan büyük ruhlu Küçük Ali kardeşimiz bir sual soruyor. Halbuki o sualin cevabı Risale-i Nur da yüz yerde var. "Risale-i Nur'un erkan-ı imaniye hakkında bu derece kesretli tahşidatı ne içindir? Bir ami mü minin imanı büyük bir velinin imanı gibidir, diye eski hocalar bize ders vermişler?" diyor.
Elcevap: Başta Ayetü'l-Kübrâ meratib-i imaniye bahislerinde; ve ahire yakın müceddid-i elf-i sani İmam-ı Rabbani beyanı ve hükmü ki, "Bütün tarikatlerin müntehası ve en büyük maksatları, hakaik-i imaniyenin inkişafıdır. Ve bir mesele-i imaniyenin kat iyetle vuzuhu, bin kerametlerden ve keşfiyatlardan daha iyidir"; ve Ayetü'l-Kübrâ nın en ahirdeki ve Lahikadan alınan o mektubun parçası ve tamamının beyanatı cevap olduğu gibi, Meyve Risalesi nin tekrarat-ı Kur'âniye hakkında Onuncu Meselesi, tevhid ve İmân rükünleri hakkında tekrarlı ve kesretli tahşidat-ı Kur'âniyenin hikmeti, aynen bitamamiha onun hakiki tefsiri olan Risale-i Nur da cereyan etmesi de cevaptır.
Hem, iman-ı tahkiki ve taklidi ve icmali ve tafsili ve imanın bütün tehacümata ve vesveseler ve şüphelere karşı dayanıp sarsılmamasını beyan eden Risale-i Nur parçalarının izahatı, büyük ruhlu Küçük Ali nin mektubuna öyle bir cevaptır ki, bize hiçbir ihtiyaç bırakmıyor.
İkinci Cihet: İman, yalnız icmali ve taklidi bir tasdike münhasır değil; bir çekirdekten, ta büyük hurma ağacına kadar ve eldeki aynada görünen misali güneşten ta deniz yüzündeki aksine, ta güneşe kadar mertebeleri ve inkişafları olduğu gibi; imanın o derece kesretli hakikatleri var ki, bin bir esma-i İlahiye ve sair erkan-ı imaniyenin kainat hakikatleriyle alakadar çok hakikatleri var ki, "Bütün ilimlerin ve marifetlerin ve kemalat-ı insaniyenin en büyüğü imandır ve iman-ı tahkikiden gelen tafsilli ve bürhanlı marifet-i kudsiyedir" diye ehl-i hakikat ittifak etmişler.
Evet, iman-ı taklidi, çabuk şüphelere mağlup olur. Ondan çok kuvvetli ve çok geniş olan iman-ı tahkikide pek çok meratip var. O meratiplerden ilmelyakin mertebesi, çok bürhanlarının kuvvetleriyle binler şüphelere karşı dayanır. Halbuki taklidi İmân bir şüpheye karşı bazan mağlup olur.
Hem iman-ı tahkikinin bir mertebesi de aynelyakin derecesidir ki, pek çok mertebeleri var. Belki esma-i İlahiye adedince tezahür dereceleri var. Bütün kainatı bir Kur'ân gibi okuyabilecek derecesine gelir.
 

HASAN CAN

Active member
Hem bir mertebesi de hakkalyakindir. Onun da çok mertebeleri var. Böyle imanlı zatlara şübehat orduları hücum da etse bir halt edemez. Ve ulema-i ilm-i kelamın binler cild kitapları, akla ve mantığa istinaden telif edilip, yalnız o marifet-i imaniyenin bürhanlı ve akli bir yolunu göstermişler. Ve ehl-i hakikatin yüzer kitapları keşfe, zevke istinaden o marifet-i imaniyeyi daha başka bir cihette izhar etmişler. Fakat, Kur'ân ın mucizekar cadde-i kübrası, gösterdiği hakaik-i imaniye ve marifet-i kudsiye, o ulema ve evliyanın pek çok fevkinde bir kuvvet ve yüksekliktedir.
İşte, Risale-i Nur bu cami ve külli ve yüksek marifet caddesini tefsir edip, bin seneden beri Kur'ân aleyhine ve İslamiyet ve insaniyet zararına ve adem alemleri hesabına tahribatçı külli cereyanlara karşı Kur'ân ve İmân namına mukabele ediyor, müdafaa ediyor. Elbette hadsiz tahşidata ihtiyacı vardır ki, o hadsiz düşmanlara karşı dayanıp ehl-i imanın imanını muhafazasına Kur'ân nuruyla vesile olsun. Hadis-i şerifte vardır ki: "Bir adam seninle imana gelmesi, sana sahra dolusu kırmızı koyunlardan daha hayırlıdır." "Bazan bir saat tefekkür, bir sene ibadetten daha hayırlı olur." Hatta Nakşilerin hafi zikre verdiği büyük ehemmiyet, bu nevi tefekküre yetişmek içindir.
Umum kardeşlerime birer birer selam ve dua ediyoruz.
b126.gif

Kardeşiniz
Said Nursi



• • •

Aziz, sıddık kardeşlerim,
"İhlas" ve mektupların suretlerinin hafiyeler tarafından alınması, sizi müteessir etmesin. Zaten o mektupları ve "İhlas" ve ihbar-ı Aleviyeyi onlara okutmak, Risale-i Nur hesabına ve fütuhatına lazımdı. Hem bu hadise zamanında İstanbul da bolşevizm aleyhindeki nümayiş hadisesi, Risale-i Nur a karşı perde altında hücum eden iki kuvvet birbirine vaziyet almaya başladığı cihetle, Risale-i Nur fütuhatına büyük bir vesiledir. Muvakkat bize karşı bazı ilişmeler olsa da, hiç ehemmiyeti yok. Çünkü, bolşevizmin, Müslümanlar içinde anarşilik mahiyetinde küfr-ü mutlak ve fikr-i tabiatla yerleştirilmesine mukabil, ancak ve ancak Risale-i Nur'un fevkalade kuvvetli hakikatleri çıkabilmesinden, milliyetperver ve vatanperver ve siyasetçiler ve dindarlar, Risale-i Nur'un arkasına girmeye ve onunla barışmaya ve onunla siper almaya bir yol açılıyor nazarıyla bakıyoruz.


Said Nursi
 
Üst Alt