HASAN CAN
Active member
İSLÂMİYYETDE FÂİZ, BANKA VE VAKF
İslâmiyyetde, banka kurmak, banka ile iş yapmak câiz midir? Önce şunu bildirelim. İslâmiyyetde fâiz harâmdır. Fâiz, yalnız islâmiyyetde değil, semâvî dinlerin, ya’nî hak olan, doğru olan dinlerin hepsinde harâmdır. Fâizin azı da, çoğu da harâmdır. En büyük günâhlardandır. Fâizin ve bankanın ne demek olduğunu iyi anlamak lâzımdır. Dînimiz ticârete ve büyük sınâ’î teşekküllerin meydâna gelmesine ve ferdin istihsâl kapasitesinin genişlemesine yarıyan ve fâiz ile alış-veriş yapmıyan şirketlerin, bankaların kurulmasına izn, hattâ emr vermekdedir.
Dînini iyi öğrenen bir müslimân, harâm işlemeden ve fâiz felâketine düşmeden her çeşid ticâreti yaparak halâl mal kazanır. Halâl ve bereketli kazancı ile millete ve memlekete çok fâideli olur. (Hadîka)da diyor ki, (İmâm-ı Muhammed Şeybânîye, mütehassıs olduğu tesavvuf bilgisinde niçin bir kitâb yazmadığını sorduklarında, zühd ve takvâ, ancak, bütün işlerde ahkâm-ı islâmiyyeye uymakla, bâtıl, fâsid ve mekrûh sözleşmelerden sakınmakla elde edilebilir. Bunlar da, fıkh kitâblarından öğrenilir. Alış-veriş ve başka sözleşmeleri yapacak kimsenin bunların sahîh ve halâl olması şartlarını öğrenmesi lâzımdır. Bunun için, bu işlerin ilmihâlini öğrenmek her mükellefe farz-ı ayndır. Bu farzın yerine getirilmesi için, bey’ ve şirâ kitâbını yazdım buyurdu).
FÂİZ NEDİR?: Bütün fıkh kitâbları diyor ki, fâiz, ödünc vermekde, rehnde ve alış-verişde, alıcıdan veyâ vericiden birinin ötekine karşılıksız olarak vermesi şart edilen fazla mala denir. Başkasına verilmesi şart edilirse, fâiz olmaz. Fekat bey’ fâsid olur denildi. Bey’de, şart edilmeden verilen hediyye, fâiz olmaz. Hediyyenin ayrı bir mal olması ve ayrıca teslîm edilmesi îcâb eder. Meselâ bir kimse, bir altın lira verip dört çeyrek altın satın alsa ve ayrıca bir mikdâr para hediyye etse fâiz olmaz. Bey’ de fâsid olmaz. Çünki, satarken hediyye vermek şart edilmemişdir. Hediyye vermekde şart edilen fazla birşey de, fâiz olmaz. Bir ay bana hizmet etmek şartı ile, şu malı, meselâ evimi sana hediyye etdim dese, o da kabûl edip alsa, fâiz olmaz. Fekat, şart fâsid olup, hizmet etmesi lâzım gelmez. Hizmet ederse de, zararı olmaz. (Hediyye) veyâ (Hibe), mevcûd ve ma’lûm bir aynı birine karşılıksız temlîk etmekdir. Belli bir karşılık istiyerek vermek de câizdir. Deyni ya’nî alacağını borclusuna veyâ borclusundan başkasına hediyye câizdir. Fekat, başkasına hediyye ederken, kabz eylemesini de emr eylemesi ve onun kabz etmesi lâzımdır. Kabz edince, deyn ayn olmakdadır. Ya’nî yukarıdaki ta’rîfde bulunan (Ayn) kelimesi, (Sözleşmede veyâ sonradan ayn olan) demekdir. [Bey’ ve şirâda da, görülmiyen nakd, kabz edilince ayn olmakda, sözleşme yerinde lâzım olan ta’yîn hâsıl olmakdadır.] Hediyyeyi kabûl etmek sünnetdir. Mükellef olmak ve kendi mülkünü hediyye etmek şartdır. Hediyye, söz veyâ hâl ile olan (Îcâb) ve (Kabûl) ile hâsıl ve sözleşme yerinde kabz edilmekle temâm olur. Lüzûmsuz şartla bâtıl olmaz. Şartı yapsa da olur, yapmasa da olur. Hediyye verirken, belli birşeyi, karşılık istemek, birisine olan borcunu ödemesini şart etmek câizdir. Hediyyenin ve karşılığının, ayrılmadan önce verilmeleri lâzımdır. Ta’âm bulunan çantayı, eşyâ bulunan evi, yük bulunan hayvanı hediyye sahîh olmaz. Bunları boş iken veyâ yalnız yüklerini hediyye etmek sahîh olur. Ya’nî (Meşgûl) değil, (Şâgil) hediyye edilir. Koyundaki yün, dikili ağaç, ağaçdaki meyve, memedeki süt hediyye edilemez. Ayırması zarar verecek parça, ayrılarak hediyye edilemez. Bir liralık altını, dört çeyrek altın ile değişdirirken, iki karşılıkdan birinin ağırlığı fazla olur, bunu halâl ederse câiz olur. Çünki, ayırması zarar verecek şeyi ayırmadan hediyye etmiş olur. Eti, dahâ ağır ete satarak fazlasını hibe etmek ise, câiz olmaz. Çünki, fazlasını ayırmak zarar vermez. Alacağını borcluya hibe eden, artık bunu geri istiyemez. Yedi şeyden biri varsa, ayn olan hediyye de teslîmden sonra geri alınamaz. Bunlar bulunmazsa, hâkim karârı ile geri almak sahîh olur ise de, mekrûhdur.
İslâmiyyetde, banka kurmak, banka ile iş yapmak câiz midir? Önce şunu bildirelim. İslâmiyyetde fâiz harâmdır. Fâiz, yalnız islâmiyyetde değil, semâvî dinlerin, ya’nî hak olan, doğru olan dinlerin hepsinde harâmdır. Fâizin azı da, çoğu da harâmdır. En büyük günâhlardandır. Fâizin ve bankanın ne demek olduğunu iyi anlamak lâzımdır. Dînimiz ticârete ve büyük sınâ’î teşekküllerin meydâna gelmesine ve ferdin istihsâl kapasitesinin genişlemesine yarıyan ve fâiz ile alış-veriş yapmıyan şirketlerin, bankaların kurulmasına izn, hattâ emr vermekdedir.
Dînini iyi öğrenen bir müslimân, harâm işlemeden ve fâiz felâketine düşmeden her çeşid ticâreti yaparak halâl mal kazanır. Halâl ve bereketli kazancı ile millete ve memlekete çok fâideli olur. (Hadîka)da diyor ki, (İmâm-ı Muhammed Şeybânîye, mütehassıs olduğu tesavvuf bilgisinde niçin bir kitâb yazmadığını sorduklarında, zühd ve takvâ, ancak, bütün işlerde ahkâm-ı islâmiyyeye uymakla, bâtıl, fâsid ve mekrûh sözleşmelerden sakınmakla elde edilebilir. Bunlar da, fıkh kitâblarından öğrenilir. Alış-veriş ve başka sözleşmeleri yapacak kimsenin bunların sahîh ve halâl olması şartlarını öğrenmesi lâzımdır. Bunun için, bu işlerin ilmihâlini öğrenmek her mükellefe farz-ı ayndır. Bu farzın yerine getirilmesi için, bey’ ve şirâ kitâbını yazdım buyurdu).
FÂİZ NEDİR?: Bütün fıkh kitâbları diyor ki, fâiz, ödünc vermekde, rehnde ve alış-verişde, alıcıdan veyâ vericiden birinin ötekine karşılıksız olarak vermesi şart edilen fazla mala denir. Başkasına verilmesi şart edilirse, fâiz olmaz. Fekat bey’ fâsid olur denildi. Bey’de, şart edilmeden verilen hediyye, fâiz olmaz. Hediyyenin ayrı bir mal olması ve ayrıca teslîm edilmesi îcâb eder. Meselâ bir kimse, bir altın lira verip dört çeyrek altın satın alsa ve ayrıca bir mikdâr para hediyye etse fâiz olmaz. Bey’ de fâsid olmaz. Çünki, satarken hediyye vermek şart edilmemişdir. Hediyye vermekde şart edilen fazla birşey de, fâiz olmaz. Bir ay bana hizmet etmek şartı ile, şu malı, meselâ evimi sana hediyye etdim dese, o da kabûl edip alsa, fâiz olmaz. Fekat, şart fâsid olup, hizmet etmesi lâzım gelmez. Hizmet ederse de, zararı olmaz. (Hediyye) veyâ (Hibe), mevcûd ve ma’lûm bir aynı birine karşılıksız temlîk etmekdir. Belli bir karşılık istiyerek vermek de câizdir. Deyni ya’nî alacağını borclusuna veyâ borclusundan başkasına hediyye câizdir. Fekat, başkasına hediyye ederken, kabz eylemesini de emr eylemesi ve onun kabz etmesi lâzımdır. Kabz edince, deyn ayn olmakdadır. Ya’nî yukarıdaki ta’rîfde bulunan (Ayn) kelimesi, (Sözleşmede veyâ sonradan ayn olan) demekdir. [Bey’ ve şirâda da, görülmiyen nakd, kabz edilince ayn olmakda, sözleşme yerinde lâzım olan ta’yîn hâsıl olmakdadır.] Hediyyeyi kabûl etmek sünnetdir. Mükellef olmak ve kendi mülkünü hediyye etmek şartdır. Hediyye, söz veyâ hâl ile olan (Îcâb) ve (Kabûl) ile hâsıl ve sözleşme yerinde kabz edilmekle temâm olur. Lüzûmsuz şartla bâtıl olmaz. Şartı yapsa da olur, yapmasa da olur. Hediyye verirken, belli birşeyi, karşılık istemek, birisine olan borcunu ödemesini şart etmek câizdir. Hediyyenin ve karşılığının, ayrılmadan önce verilmeleri lâzımdır. Ta’âm bulunan çantayı, eşyâ bulunan evi, yük bulunan hayvanı hediyye sahîh olmaz. Bunları boş iken veyâ yalnız yüklerini hediyye etmek sahîh olur. Ya’nî (Meşgûl) değil, (Şâgil) hediyye edilir. Koyundaki yün, dikili ağaç, ağaçdaki meyve, memedeki süt hediyye edilemez. Ayırması zarar verecek parça, ayrılarak hediyye edilemez. Bir liralık altını, dört çeyrek altın ile değişdirirken, iki karşılıkdan birinin ağırlığı fazla olur, bunu halâl ederse câiz olur. Çünki, ayırması zarar verecek şeyi ayırmadan hediyye etmiş olur. Eti, dahâ ağır ete satarak fazlasını hibe etmek ise, câiz olmaz. Çünki, fazlasını ayırmak zarar vermez. Alacağını borcluya hibe eden, artık bunu geri istiyemez. Yedi şeyden biri varsa, ayn olan hediyye de teslîmden sonra geri alınamaz. Bunlar bulunmazsa, hâkim karârı ile geri almak sahîh olur ise de, mekrûhdur.