HASAN CAN
Active member
CİNÂYETLER (Redd-ül-muhtâr) sâhibi “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyor ki: Cinâyet, yaralamak veyâ öldürmek demekdir.
Katl, insan öldürmek demekdir. Öldürene kâtil, ölene maktûl denir. Beş dürlü katl harâmdır:
1 — Amden, bilerek, istiyerek öldürmekdir. Öldürmek için, bir insanın herhangi yerine, bıçak, tabanca gibi öldürücü şeyle vurmakdır. Demirden olan herşey, bıçak demekdir. Her ma’den de demir gibidir. Ağaç, cam ve taşdan yapılan sivri, keskin şeyler de demir gibidir. Ateşde yakmak, ateşi sönmüş sıcak fırında, kaynar suda öldürmek de katldir. Ensesine, kalbine iğne sokup öldürmek, ağır şeyle döğerek öldürmek de iki imâma göre amden katldir.
Amden adam öldürmek, küfre sebeb olan şeyleri [ihtiyârı ile] söylemekden dahâ büyük günâhdır. Çünki, küfr sözü söylemek için, ölüm ile zorlanan kimsenin, kalbi îmân ile dolu olarak söylemesi câizdir. Fekat, başkasını öldürmez isen seni öldürürüz deseler, ölümden kurtulmak için başkasını öldürmek câiz olmaz. Fekat, kalbinden mürted olmak, adam öldürmekden dahâ büyük günâhdır. Mü’mini amden katl eden kimse, kâfir olmaz. Mü’min olduğu için öldürürse veyâ öldürmek halâldir diyerek öldürürse, kâfir olur.
Bir insanı haksız olarak, amden öldüren kimseye (Kaved) lâzım olur. Kaved, kısâs olarak, onu da öldürmek demekdir. Maktûlün velîlerinden biri afv ederse veyâ velî ile kâtil, belli bir mal, para ile uyuşurlarsa, kısâs yapılmaz. Uyuşulan mal alınır. (Berîka)da, (hıkd) kötü huyu anlatılırken yazılı hadîs-i şerîfde, (Kul haklarını ödeyen, her nemâzdan sonra onbir ihlâs-i şerîf okuyan ve kâtilini afv ederek ölen Cennete girecekdir) buyuruldu. Amden katlde, keffâret lâzım olmaz. Çünki, büyük günâhdır. Keffâret ise, ibâdetdir. İkisi bir araya gelemez. (Buhârî)deki hadîs-i şerîfde, (Ekber-i kebâir, birşeyi Allahü teâlâya ortak etmek, adam öldürmek, anaya, babaya karşı gelmek, yalancı şâhidlik yapmakdır) buyuruldu. Zinâ, sirkat ve fâiz alıp vermek de, böyle büyük günâhdır.
(Tuhfet-ül-fükahâ) sâhibi “rahmetullahi teâlâ aleyh” diyor ki, bir kimse, babasını birinin silâhla öldürdüğünü görse veyâ babasını öldürdüğünü iki şâhid yanında buna söylese, sonra: (O benim velîmi öldürmüşdü. Babanı kısâs için veyâ mürted olduğu için öldürdüm) dese, çocuk böyle olduğunu bilmese, bunu öldürmesi mubâh olur. İki âdil şâhid, birisine, falan kimse senin babanı öldürdü deseler, o kimseyi öldürmesi mubâh olmaz. Çünki şâhidlerin sözü ancak mahkemede huccet olur. Görmek veyâ ikrâr gibi insana huccet olmaz.
Katl, insan öldürmek demekdir. Öldürene kâtil, ölene maktûl denir. Beş dürlü katl harâmdır:
1 — Amden, bilerek, istiyerek öldürmekdir. Öldürmek için, bir insanın herhangi yerine, bıçak, tabanca gibi öldürücü şeyle vurmakdır. Demirden olan herşey, bıçak demekdir. Her ma’den de demir gibidir. Ağaç, cam ve taşdan yapılan sivri, keskin şeyler de demir gibidir. Ateşde yakmak, ateşi sönmüş sıcak fırında, kaynar suda öldürmek de katldir. Ensesine, kalbine iğne sokup öldürmek, ağır şeyle döğerek öldürmek de iki imâma göre amden katldir.
Amden adam öldürmek, küfre sebeb olan şeyleri [ihtiyârı ile] söylemekden dahâ büyük günâhdır. Çünki, küfr sözü söylemek için, ölüm ile zorlanan kimsenin, kalbi îmân ile dolu olarak söylemesi câizdir. Fekat, başkasını öldürmez isen seni öldürürüz deseler, ölümden kurtulmak için başkasını öldürmek câiz olmaz. Fekat, kalbinden mürted olmak, adam öldürmekden dahâ büyük günâhdır. Mü’mini amden katl eden kimse, kâfir olmaz. Mü’min olduğu için öldürürse veyâ öldürmek halâldir diyerek öldürürse, kâfir olur.
Bir insanı haksız olarak, amden öldüren kimseye (Kaved) lâzım olur. Kaved, kısâs olarak, onu da öldürmek demekdir. Maktûlün velîlerinden biri afv ederse veyâ velî ile kâtil, belli bir mal, para ile uyuşurlarsa, kısâs yapılmaz. Uyuşulan mal alınır. (Berîka)da, (hıkd) kötü huyu anlatılırken yazılı hadîs-i şerîfde, (Kul haklarını ödeyen, her nemâzdan sonra onbir ihlâs-i şerîf okuyan ve kâtilini afv ederek ölen Cennete girecekdir) buyuruldu. Amden katlde, keffâret lâzım olmaz. Çünki, büyük günâhdır. Keffâret ise, ibâdetdir. İkisi bir araya gelemez. (Buhârî)deki hadîs-i şerîfde, (Ekber-i kebâir, birşeyi Allahü teâlâya ortak etmek, adam öldürmek, anaya, babaya karşı gelmek, yalancı şâhidlik yapmakdır) buyuruldu. Zinâ, sirkat ve fâiz alıp vermek de, böyle büyük günâhdır.
(Tuhfet-ül-fükahâ) sâhibi “rahmetullahi teâlâ aleyh” diyor ki, bir kimse, babasını birinin silâhla öldürdüğünü görse veyâ babasını öldürdüğünü iki şâhid yanında buna söylese, sonra: (O benim velîmi öldürmüşdü. Babanı kısâs için veyâ mürted olduğu için öldürdüm) dese, çocuk böyle olduğunu bilmese, bunu öldürmesi mubâh olur. İki âdil şâhid, birisine, falan kimse senin babanı öldürdü deseler, o kimseyi öldürmesi mubâh olmaz. Çünki şâhidlerin sözü ancak mahkemede huccet olur. Görmek veyâ ikrâr gibi insana huccet olmaz.