Hasret ruzgari
Aktif Üyemiz
Bedende, elbisede ve namâz kılacak yerde necâset, pislik bulunmamakdır. Baş örtüsü, başlık, sarık, mest ve na’lın da elbiseden sayılır. Boyuna sarılı atkının sarkan kısmı, namâz kılan ile birlikde hareket etdiği için elbise sayılır ve burası temiz olmazsa, namâz kabûl olmaz. Yaygının, basdığı ve başını koyduğu yeri temiz olunca, başka yerinde necâset bulunursa, namâz kabûl olunur. Çünki yaygı, atkı gibi bedene bitişik değildir. Fekat kapalı şişe içinde, idrâr taşıyanın namâzı câiz olmaz. Çünki, şişe bevlin meydâna geldiği yer değildir. [Bundan anlaşılıyor ki, cebinde kapalı kolonya, ispirto, tentürdiyot şişesi veyâ kapalı kutudaki kanlı mendil, necs bez varken namâz kılmak câiz değildir.] İki ayağın basdığı ve secde etdiği yerin temiz olması lâzımdır. Necâset üstüne örtülü bez, cam, naylon üstünde namâz kabûl olur. Secdede etekleri kuru necâsete değerse, zararı olmaz.
Deride, elbisede, namâz kılınan yerde, (dirhem mikdârı) veyâ dahâ çok kaba necâset yok ise, namâz kabûl olur ise de, dirhem mikdârı bulunursa, tahrîmen mekrûh olur ve yıkamak vâcib olur. Dirhemden çok ise, yıkamak farz olur. Az ise sünnetdir. Şerâbın damlasını da yıkamak farzdır. İmâmeyne [İmâm-ı Ebû Yûsüf ve İmâm-ı Muhammede] göre ve diğer üç mezhebde kaba necâsetlerin hepsinin zerresini bile yıkamak farzdır. Necâset mikdârı, bulaşdığı zemân değil, namâza dururken olan mikdârıdır.
Dirhem mikdârı, katı necâsetlerde, bir miskâl, ya’nî dört gram ve seksen santigram ağırlıkdır. Akıcı necâsetlerde, açık el ayasındaki suyun yüzü genişliği kadar yüzeydir. Bir miskâlden az olan katı necâset elbisenin, avuc içinden dahâ geniş yüzüne yayılınca namâza mâni’ olmuyor.
Necâset iki dürlüdür:
1-Kaba Necâset: İnsandan çıkınca, abdest veyâ gusle sebeb olan herşey, eti yinmiyen hayvanların, (yarasa hâric) ve yavrularının yüzülmüş, dabağlanmamış derisi, eti, pisliği ve bevli, insanın ve bütün hayvanların kanı ve şerâb, leş, domuz eti ve kümes hayvanlarının pisliği ve yük hayvanlarının, koyun ve keçinin necâsetleri, galiz, ya’nî kabadır.
2-Hafîf Necâset: Hafîf olan necâsetlerden, bir uzva ve elbisenin bir kısmına bulaşınca, bu kısm veyâ uzvun dörtde biri kadarı namâza zarar vermez.
Eti yinen dört ayaklı hayvanların bevli ve eti yinmiyen kuşların pisliği hafîfdir. Güvercin, serçe ve benzerleri gibi eti yinen kuşların pisliği temizdir.
Şerâbın, imbiklenmesi ile elde edilen rakı ve ispirto kaba necâset olup, içilmesi şerâb gibi harâmdır. Namâz kılarken, kan, ispirto ve alkollü içkiler, elbiseden ve deriden yıkanıp temizlenmelidir. Uçmakla temiz olmaz. Bunlar bulunan şişe ve benzerleri cebden çıkarılmalıdır.
Necâset, her temiz su ile, abdest ve gusl alınmış su ile, sirke ve gül suyu gibi akıcı mâyı’lerle temizlenir. Abdestde, guslde kullanılan suya (müsta’mel su) denir. Bu su temizdir. Fekat, hadesi temizleyici değildir. Bununla necâset temizlenir. Fekat, abdest alınmaz ve gusl edilmez.
İSTİNCÂ: Önden ve arkadan necâset çıkınca, bu yerleri temizlemeğe istincâ denir. İstincâ, ya’nî tahâretlenmek, sünnet-i müekkededir. Ya’nî halâda abdest bozuldukdan sonra, erkek ve kadının, taş ile veyâ su ile, önünü ve arkasını temizliyerek idrâr ve pislik bırakılmaması sünnetdir. Fekat, başkasının yanında avret yerini açmadan su ile istincâ yapamıyacaksa, pislik fazla olsa bile, su ile istincâden vaz geçer. Avret yerini açmaz. Namâzı öyle kılar. Açarsa fâsık olur. Harâm işlemiş olur. Tenhâ bir yer bulunca su ile istincâ yapar ve namâzı iâde eder. Çünki, bir emri yapmak, bir harâmı işlemesine sebeb olursa, harâmı işlememek için, o emr [te’hîr edilir veyâ] terk edilir, yapılmaz.
Kemik, taâm, gübre, tuğla, saksı ve cam parçaları, kömür, hayvan yemi ve başkasının malı ile ve muhterem, ya’nî para eder şeyler, meselâ ipek ile, câmi’den atılan şeylerle, zemzem suyu ile, yaprak ile, kâğıd ile istincâ tahrîmen mekrûhdur. Boş kâğıda da saygı lâzımdır. Muhterem olmayan ismler, dîne yaramıyan yazılar bulunan kâğıdlar ve gazete ile istincâ câizdir. Fekat İslâm harfleri ile yazılmış hiç bir kâğıd ile istincâ edilmez. Önü ve arkayı kıbleye dönerek ve ayakda ve özrsüz çıplak abdest bozmak mekrûhdur. İdrâr toplanan yerde gusl câiz değildir. Fekat, bevl akar gider, toplanmazsa, bunlar câiz olur. İstincâda kullanılan su necs olur. Elbiseye sıçratmamalıdır. Bunun için istincâ yaparken, avret yerini açmak, tenhâ yerde yapmak lâzımdır. Musluk başında, elini donunun içine sokup, idrâr yerini avucdaki suya sürerek yıkamakla istincâ olmaz. İdrâr damlası bulaşınca, avucdaki su necs olur ve damladığı çamaşır pis olur.
Bu suyun damladığı yerlerin toplamı avuc içinden fazla olursa, namâz kabûl olmaz.
İSTİBRÂ: Erkeklerin yürüyerek, öksürerek veyâ sol tarafa yatarak (İstibrâ) etmesi, ya’nî idrâr yolunda damlalar bırakmaması vâcibdir. İdrâr damlası kalmadığına kanâ’at gelmeden abdest almamalıdır. Bir damla sızarsa, hem abdest bozulur, hem de elbise kirlenir. Çamaşıra avuc içinden az sızarsa, abdest alıp kıldığı namâz mekrûh olur. Çok sızarsa, namâz kabûl olmaz. İstibrâda güçlük çekenler, arpa kadar nebâtî pamuk fitili idrâr deliğine koymalıdır. Sızan idrârı pamuk emer. Yalnız pamuğun ucunun dışarda kalmaması lâzımdır.
Deride, elbisede, namâz kılınan yerde, (dirhem mikdârı) veyâ dahâ çok kaba necâset yok ise, namâz kabûl olur ise de, dirhem mikdârı bulunursa, tahrîmen mekrûh olur ve yıkamak vâcib olur. Dirhemden çok ise, yıkamak farz olur. Az ise sünnetdir. Şerâbın damlasını da yıkamak farzdır. İmâmeyne [İmâm-ı Ebû Yûsüf ve İmâm-ı Muhammede] göre ve diğer üç mezhebde kaba necâsetlerin hepsinin zerresini bile yıkamak farzdır. Necâset mikdârı, bulaşdığı zemân değil, namâza dururken olan mikdârıdır.
Dirhem mikdârı, katı necâsetlerde, bir miskâl, ya’nî dört gram ve seksen santigram ağırlıkdır. Akıcı necâsetlerde, açık el ayasındaki suyun yüzü genişliği kadar yüzeydir. Bir miskâlden az olan katı necâset elbisenin, avuc içinden dahâ geniş yüzüne yayılınca namâza mâni’ olmuyor.
Necâset iki dürlüdür:
1-Kaba Necâset: İnsandan çıkınca, abdest veyâ gusle sebeb olan herşey, eti yinmiyen hayvanların, (yarasa hâric) ve yavrularının yüzülmüş, dabağlanmamış derisi, eti, pisliği ve bevli, insanın ve bütün hayvanların kanı ve şerâb, leş, domuz eti ve kümes hayvanlarının pisliği ve yük hayvanlarının, koyun ve keçinin necâsetleri, galiz, ya’nî kabadır.
2-Hafîf Necâset: Hafîf olan necâsetlerden, bir uzva ve elbisenin bir kısmına bulaşınca, bu kısm veyâ uzvun dörtde biri kadarı namâza zarar vermez.
Eti yinen dört ayaklı hayvanların bevli ve eti yinmiyen kuşların pisliği hafîfdir. Güvercin, serçe ve benzerleri gibi eti yinen kuşların pisliği temizdir.
Şerâbın, imbiklenmesi ile elde edilen rakı ve ispirto kaba necâset olup, içilmesi şerâb gibi harâmdır. Namâz kılarken, kan, ispirto ve alkollü içkiler, elbiseden ve deriden yıkanıp temizlenmelidir. Uçmakla temiz olmaz. Bunlar bulunan şişe ve benzerleri cebden çıkarılmalıdır.
Necâset, her temiz su ile, abdest ve gusl alınmış su ile, sirke ve gül suyu gibi akıcı mâyı’lerle temizlenir. Abdestde, guslde kullanılan suya (müsta’mel su) denir. Bu su temizdir. Fekat, hadesi temizleyici değildir. Bununla necâset temizlenir. Fekat, abdest alınmaz ve gusl edilmez.
İSTİNCÂ: Önden ve arkadan necâset çıkınca, bu yerleri temizlemeğe istincâ denir. İstincâ, ya’nî tahâretlenmek, sünnet-i müekkededir. Ya’nî halâda abdest bozuldukdan sonra, erkek ve kadının, taş ile veyâ su ile, önünü ve arkasını temizliyerek idrâr ve pislik bırakılmaması sünnetdir. Fekat, başkasının yanında avret yerini açmadan su ile istincâ yapamıyacaksa, pislik fazla olsa bile, su ile istincâden vaz geçer. Avret yerini açmaz. Namâzı öyle kılar. Açarsa fâsık olur. Harâm işlemiş olur. Tenhâ bir yer bulunca su ile istincâ yapar ve namâzı iâde eder. Çünki, bir emri yapmak, bir harâmı işlemesine sebeb olursa, harâmı işlememek için, o emr [te’hîr edilir veyâ] terk edilir, yapılmaz.
Kemik, taâm, gübre, tuğla, saksı ve cam parçaları, kömür, hayvan yemi ve başkasının malı ile ve muhterem, ya’nî para eder şeyler, meselâ ipek ile, câmi’den atılan şeylerle, zemzem suyu ile, yaprak ile, kâğıd ile istincâ tahrîmen mekrûhdur. Boş kâğıda da saygı lâzımdır. Muhterem olmayan ismler, dîne yaramıyan yazılar bulunan kâğıdlar ve gazete ile istincâ câizdir. Fekat İslâm harfleri ile yazılmış hiç bir kâğıd ile istincâ edilmez. Önü ve arkayı kıbleye dönerek ve ayakda ve özrsüz çıplak abdest bozmak mekrûhdur. İdrâr toplanan yerde gusl câiz değildir. Fekat, bevl akar gider, toplanmazsa, bunlar câiz olur. İstincâda kullanılan su necs olur. Elbiseye sıçratmamalıdır. Bunun için istincâ yaparken, avret yerini açmak, tenhâ yerde yapmak lâzımdır. Musluk başında, elini donunun içine sokup, idrâr yerini avucdaki suya sürerek yıkamakla istincâ olmaz. İdrâr damlası bulaşınca, avucdaki su necs olur ve damladığı çamaşır pis olur.
Bu suyun damladığı yerlerin toplamı avuc içinden fazla olursa, namâz kabûl olmaz.
İSTİBRÂ: Erkeklerin yürüyerek, öksürerek veyâ sol tarafa yatarak (İstibrâ) etmesi, ya’nî idrâr yolunda damlalar bırakmaması vâcibdir. İdrâr damlası kalmadığına kanâ’at gelmeden abdest almamalıdır. Bir damla sızarsa, hem abdest bozulur, hem de elbise kirlenir. Çamaşıra avuc içinden az sızarsa, abdest alıp kıldığı namâz mekrûh olur. Çok sızarsa, namâz kabûl olmaz. İstibrâda güçlük çekenler, arpa kadar nebâtî pamuk fitili idrâr deliğine koymalıdır. Sızan idrârı pamuk emer. Yalnız pamuğun ucunun dışarda kalmaması lâzımdır.