Hasret ruzgari
Aktif Üyemiz
(Ehl-i sünnet vel-cemâ’at) mezhebinin âlimleri, (Kazâ) ve (Kader) bilgisini şöyle anlatdılar: İnsanların hayrdan ve şerden yapdıkları bütün işleri, Allahü teâlânın ezeldeki takdîri ve irâdesi ile hâsıl olmakdadır. (Takdîr), halk, îcâd etmek, yaratmakdır. Allahü teâlâdan başka, hâlık, mûcid, yaratıcı yokdur. Allahü teâlâ, (Sâffât) sûresinin 96. cı âyetinde meâlen, (Sizi ve bütün yapdıklarınızı, Allah yaratıyor) buyurdu. (Mu’tezile) fırkası, câhil ve ahmak oldukları için, kazâ ve kaderi inkâr etdiler. İnsan işini, kendi kudreti ve ihtiyârı [seçmesi] ile yapar dediler. İnsan, kendi işini yaratır zan etdiler. [Bunlara (Kaderiyye) fırkası da denir.] Ehl-i sünnet âlimleri, (Mecûsîler [ateşe tapanlar], Kaderiyye kadar alçak değildir. Bunlar bir şerîke inanıyor. Kaderiyye ise, sayısız şerîklere inanmakdadır) dedi.
Hayrı ve şerri, Hak teâlâ yaratıyor ise de, yapılan işlerde, kulların irâde ve ihtiyârlarının da te’sîri vardır. Evvelâ, insan irâdesini kullanır. Sonra, buna uygun olarak, Hak teâlâ da irâde ederse [isterse], bu işi halk eder, yaratır. Kulun irâde etmesine (Kesb) denir. İnsanın yapdığı işi yaratan, Allahü teâlâdır, kesb eden, kuldur. (Onun izni olmadan, hiçbirşey hareket edemez!) sözü halk etmek bakımındandır.
Kâtili öldürmek ve fâsıklara azâb yapılması, kesb etdikleri içindir. (Cebriyye) fırkası, kulda irâde ve ihtiyâr [seçmek] yokdur dedi. İnsan, işini yapmağa mecbûrdur dedi. İnsanların iş yapmaları, rüzgârdan yaprakların sallanması gibidir dedi. Hattâ, işi insan yapdı demedi. İşleri yapan Allahdır dedi. Bu sözleri (küfr) olur. Kur’ân-ı kerîme inanmamakdır. (Allahü teâlânın emrlerini yapana sevâb verilir. Fekat, harâm işleyenlere azâb yapılmaz. Kâfirler ve âsîler ma’zûrdur. Bunlara süâl ve azâb yokdur. Çünki, işleri yapan Allahü teâlâdır. Bunlar, mecbûrdurlar) diyorlar. Bu sözleri küfrdür. Allahü teâlâ, Sâffât sûresinin 24. cü âyetinde, (Onları hesâb mahallinde durdurun! Hesâb olunacaklardır) ve Hicr sûresinin 93. cü âyetinde, (Rabbin hakkı için, onların hepsine işlediklerini süâl ederiz) buyuruldu.
Hayrı ve şerri, Hak teâlâ yaratıyor ise de, yapılan işlerde, kulların irâde ve ihtiyârlarının da te’sîri vardır. Evvelâ, insan irâdesini kullanır. Sonra, buna uygun olarak, Hak teâlâ da irâde ederse [isterse], bu işi halk eder, yaratır. Kulun irâde etmesine (Kesb) denir. İnsanın yapdığı işi yaratan, Allahü teâlâdır, kesb eden, kuldur. (Onun izni olmadan, hiçbirşey hareket edemez!) sözü halk etmek bakımındandır.
Kâtili öldürmek ve fâsıklara azâb yapılması, kesb etdikleri içindir. (Cebriyye) fırkası, kulda irâde ve ihtiyâr [seçmek] yokdur dedi. İnsan, işini yapmağa mecbûrdur dedi. İnsanların iş yapmaları, rüzgârdan yaprakların sallanması gibidir dedi. Hattâ, işi insan yapdı demedi. İşleri yapan Allahdır dedi. Bu sözleri (küfr) olur. Kur’ân-ı kerîme inanmamakdır. (Allahü teâlânın emrlerini yapana sevâb verilir. Fekat, harâm işleyenlere azâb yapılmaz. Kâfirler ve âsîler ma’zûrdur. Bunlara süâl ve azâb yokdur. Çünki, işleri yapan Allahü teâlâdır. Bunlar, mecbûrdurlar) diyorlar. Bu sözleri küfrdür. Allahü teâlâ, Sâffât sûresinin 24. cü âyetinde, (Onları hesâb mahallinde durdurun! Hesâb olunacaklardır) ve Hicr sûresinin 93. cü âyetinde, (Rabbin hakkı için, onların hepsine işlediklerini süâl ederiz) buyuruldu.