5.Kol nedir? Amaçları ve hedefleri nelerdir?

RasuleHasret

Yeni Üyemiz
NOT




Beşinci Kol faaliyetleri milletlerin önce ruhunu, sonra bedenini çürütme faaliyetleridir.

Fikir farklılıklarını çatışmaya dönüştürür.

Şantaj kullanır, dedikodu çıkarır, filmler, kumar, fuhuş, içki düşkünlüğü gibi konuları kullanarak milletleri içten çürütür.


Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin getirildiği noktanın neresi olduğunu vatandaşların çoğu anlayamamaktadır. Ne kadar anlatsak anlatalım, Türk Milleti, devletinin ABD ve AB tarafından kuşatıldığını, Batının doğrudan doğruya Haçlı Seferi yaptığını bir türlü anlayamamaktadır.

Bunun asıl sebebi nedir? Bakınız, asıl mesele; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin güvenliğidir. Devletimizin, milletimizin ve dinimizin karşı karşıya bulunduğu tehlike aslında dünya çapında büyüktür. Devletimiz parçalanma noktasına gelmiştir. Millet çatışmaya sürüklenmek istenmektedir. Dinimiz iğdiş edilmeye çalışılmaktadır. Bizim milletimizin bu konulardaki bilgisi propagandadan arınmış, tam ve doğru bilgi olsa mevcut durumu kabul etmeyeceği aşikardır. Ancak ne var ki, devletleri ve tabii ki bizim devletimizi yıkmaya, sömürge haline getirmeye yönelik emperyal kuvvetlerin çalışmalarının belirlenmiş temellere oturtulduğu, bütün dünyada 5. Kol faaliyeti yapmakta tecrübe kazandığı ve bu 5. Kol faaliyetlerini bizim ülkemizde de ustalıkla yürüttüğü gerçeğini kimse anlayamamakta veya kabul edememektedir. Ama bu bir gerçektir.

Tabii ki bu tür çalışmalar, arkalarında devlet desteği olduğu için, gayet ustalıkla yürütülür. Düşman, hedef ülkelerin halklarını ürkütmeden, korkutmadan, kendi üzerine düşmanlık çekebilecek yanlışlıklara düşmeden manipüle eder ve zamanı geldiğinde de çatıştırır ve hedef ülkeyi kendi emrine alır. Böyle bir çalışma yürütülürken devreye sokulan sivil toplum kuruluşları halkla ilişkilerini düşmanın istediği gibi kontrol eder. Böylece millet bir türlü gaflet uykusundan uyanamaz.

Gerçekten de bizim ülkemizde şu anda böyle bir faaliyet mevcuttur. 5. Kol faaliyetleri düşmanın bütün gücüyle yürütülmektedir. Ama nasıl yürütüldüğünü milletimiz bir türlü anlayamamaktadır. Ağzımızla kuş tutsak bu durumu milletimize anlatıp uyanışı sağlayamıyoruz. Anlıyorum ki, Türk milletinin bu 5. Kol faaliyetiyle ilgili bilgisi yoktur. Zaten okullardan da bu konuda bilgi verebilecek Milli Güvenlik Dersleri kaldırılmaktadır. Bu konuda milletimizi uyandırması gereken güçler de, üzgünüm ki, 5. Kol moduna geçmiştir. Bu yüzden insanlarımızla bir türlü mutabık kalamamaktayız. Anlaşamamaktayız. TESEV, AÇIK TOPLUM ENSTİTÜSÜ, TOSAV gibi kuruluşlar devamlı surette ve çok ciddi bir biçimde beyin temizleme faaliyeti yapmaktadır.

Bütün bunları yazmaktaki maksadım, bu uyanışı sağlamak için, yürütülen faaliyetlerin 5. Kol faaliyeti olduğunu anlatmaktır.

O zaman 5. Kol faaliyeti nedir?


Şu anda yurdumuzda nasıl yürütülmektedir? Teknik olarak bu konuda bilgi vermeye çalışacağım.
“Beşinci kol; Ajanlık, casusluk, psikolojik savaş gibi faaliyetlerdir. Klasik düzende ordular dört kol halinde yürüdükleri için, bir toplumu içten çökertmeye yönelik faaliyetlere “beşinci kol” denmektedir.

BİLGİ
Düşmanın, elindeki her türlü aracı kullanarak, bir milletin birlik ve bütünlüğünü yok etmeye, devletini parçalayıp bölmeye ve devleti kendi emrine geçirmeye yönelik çalışan yıkıcı hareketlerinin bütününe 5. Kol faaliyeti denmektedir.

Beşinci Kol faaliyetleri milletlerin önce ruhunu, sonra bedenini çürütme faaliyetleridir. Fikir farklılıklarını çatışmaya dönüştürür. Şantaj kullanır, dedikodu çıkarır, filmler, kumar, fuhuş, içki düşkünlüğü gibi konuları kullanarak milletleri içten çürütür.


5. Kol faaliyetleri ülkelerin ve toplumların bünyesinin silahsız yöntemlerle zayıflatılarak kontrol edilmesini, çöküntüye uğratılmasını hedefler. Bu yöntemler Nazi Almanya’sı ve Sovyetler Birliği tarafından yoğun olarak kullanılmıştır. Günümüzde ABD’nin, “Açık Toplum Enstitüsü” gibi kuruluşlar üzerinden “beşinci kol faaliyetleri” uyguladığı, hedef ülkeleri sivil toplum örgütleri, gazeteler televizyon kanalları, siyasi partiler kanalıyla yapısal değişimlere hazırladığı bilinmektedir”.

Teknik olarak bu konu ilgili kitaplarda bu tarifler ve benzetmeler yapılmaktadır.

Peki, düşman bu faaliyetleri nasıl yürütür? Yine aynı şekilde ilgili kitaplardan alıntı yaparak bu faaliyetlerin nasıl yürütüldüğünü anlatmaya çalışalım. Böylece milletlerin neden bir türlü uyanamadığı ve bizim de neden milletimizi uyandırmakta başarılı olamadığımız daha iyi anlaşılmış olacaktır.

“Ulus devlet adım adım yıkılır. Paralel yönetimin oluşturulma süreci, uygulamada ülkeden ülkeye küçük değişiklikler gösterse de ana program değişmiyor. İçine sızılan devletin bürokratlarının da yardımıyla, yaygın bir medya ve entelektüel yedek güç operasyonuyla, Amerikalıların “manufacturing public perception” dedikleri “kamuoyunun algılama dizgesini üretme” sürecinde, aşamalar bir bir geçiliyor, ülke insanları, aslında kendilerine benimsetilmiş olan düşünceleri ya da eylem planlarını, kendi kurumlarının ve beyinlerinin ürünüymüş gibi algılayıp eyleme geçiyorlar.

Beyin temizleme, beyne yeni algılama düzeneği yerleştirme, örgütleme, kimlik oluşturma ve eyleme geçirme süreci 22 adımda gerçekleştiriliyor:

1)
Kamuoyu oluşturucuları devşirilir. Bizdeki adlandırmayla aydınlar, yazarlar, bilim adamları, içerde ve dışarıda, masrafları karşılanarak, konferanslara çekilir. Katılımcılarla doğrudan ilişkiye girilerek ülkeleri hakkında bilgi alınır ve düşünce – örgütlenme özgürlüğü başlığı altında yeniden yapılanma düşüncesi benimsetilir.

2)
Yeni örgütler kurulur. Alt örgütler yoksa hemen Helsinki Nihai Senedi kapsamında Helsinki Yurttaşlar ve Ortak Zemin merkezleri örgütlenir ve koşullar olgunlaştıkça, uzaktan yönlendirilebilecek bir ilişkiler ağı altında insan hakları dernekleri ve benzeri örgütler kurulur.

3)
Yeni propaganda aygıtları kurulur. Radyo, gazete, dergi, televizyon, video yayınları devreye sokulur. Bilimsel ve magazinsel içerikli, insan hakları ilkeleri üstüne sürdürülen yayınlar yoğunlaştırılır. Kışkırtmalarla insan hakları ihlalleri yaratılarak süreç hızlandırılır.

4)
Gazeteciler devşirilir. Casuslar yerine (gazete, radyo, tv. Dergi) muhabirleri aracılığıyla yerinden bilgi elde etmek için, içeride ve dışarıda gazeteci eğitim programları düzenlenir.

5)
Akademisyenler devşirilir. Bilimsel ve toplumsal konferanslar çoğaltılır, yeni ilişkilerle yerel vakıf ve think tank dernekleri kurulur.

6)
İşadamları ve işçiler örgütlenir. İşadamları dernekleri, sendikalar kurulur. Var olanların içine bilim danışmanlarıyla sızılır. Siyasal partilere eğitim programlarıyla, particilik dersleriyle yaklaşılır ve kadrolar yönlendirilir. Gençlik, düşünce özgürlüğü ve siyasal katılımcılık propagandasıyla örgütlenir.

7)
Açık istihbarat ağı kurulur. Gizli ve yarı gizli istihbarat çalışmaları, medya muhabir ağıyla açık ve yaygın istihbarat toplanır. Olanaklıysa Amerikan televizyonlarının yerli şubeleriyle (CNNTÜRK vs. gibi-MT) yayına geçilir. Eksik ve yanlış bilgilendirmeyle kitleler yönlendirilir. Eğitim seminerleri, konferanslar, geziler düzenlenerek yerel medya ile kalıcı bağlar oluşturulur.

8)
Etnik ayrılıklar derinleştirilir. Etnik ayrılıkları güçlendirmek için kültür anımsatma programlarına başlanır. Yerel toplantılardan uluslar arası toplantılara adam taşınır. Ulusal ve bölgesel tarihin bütünleştirici özellikleri azımsatılarak, yerel tarih, yerel kültür araştırması adı altında en eskiye özlem yaratılır. (Kürt hareketi, Laz, Çerkes vs. hareketleri gibi. MT)

9)
Kitleler yanlış ve eksik bilgilendirmeyle yönlendirilir. Kitlelerin akıl denetimlerini ele geçirmek için, yoğun propaganda ve yanlış bilgilendir-meyle tarihsel devlet kurumları ve etnik sürtüşmeleri önleyen geleneksel kurumlar yıpratılır. Toplumsal kimliği karıştırmak için tarihsel ve toplumsal gelişim gerçekleri değiştirilir, çarpıtılır ve yeni kimlikli topluluklar yaratılır.
10)
Güvensizlik ve çaresizlik yaygınlaştırılır. Yolsuzluk kampanyaları, yerinden yönetim istemleri yükseltilerek devlet egemenliği zayıflatılır, yolsuzluk olayları abartılarak topluma aşağılık duygusu yerleştirilir. Halk çaresizliğe itilerek kuraldışı yaşama alışkanlığı yerleştirilir.

11)
Ekonomik yaşam ele geçirilir. Borç ekonomisinde dalgalanmalar yaratılır. Para piyasaları dışarıdan gelen uluslar arası vur-kaç tefecilerine sonuna dek açılır ve varlıklar ucuza kapatılır.

12)
Merkez devlete güvensizlik yaratılır. Kritik dönemlerde ekonomik bunalım yaratılmasıyla umutsuzluğa düşürülen yerel sanayicilerle ve üreticilerle konferans, sempozyum adı altında doğrudan ilişkiye geçilir. Devlet merkezine karşı güvensizlik aşılanır.
13)
İşadamları devşirilir. Yerel işadamı örgütleri ve ilişki büroları kurulur. Başına buyruk, devlet denetiminden giderek uzaklaşan serbest ekonomi ve serbest Pazar düzeni kabul ettirilir.

14)
Ulusal sanayi yıkılır. Ulusal ekonominin çökertilmesi için, ulusal sanayileşme ve enerji kaynakları programları dağıtılır. Çevreci örgütler, toplum ile devlet arasında çatışmayı içerecek biçimde desteklenir ve ulusal madencilik, doğal yakıt üretim kaynakları işletmeciliği ulusal egemenlik alanı dışına çıkarılır.

15)
Ordular ulusal savunma kimliğinden koparılır. Ulusal yapıların korunmasına yönelik müdahaleleri önlemek için güvenlik güçleri, geleneksel eğitim ilkelerinden uzaklaştırılır. Profesyonelleştirilerek devlet egemenliğine sahip çıkmaya çalışan ordular geriletilir. Subaylar ve polisler yarı askersel eğitim için yabancıların sözde düşünce örgütlerine gönderilir. Kışkırtmalara başvurularak ordu yönetimleri günlük siyasete çekilir. Ordu içinde politik tartışmalar başlatılır, ordu ile halk arasında cepheleşme yaratılır. Bağımsızlık isteyebilecek ordu unsurları, güdümlü ihtilal komitelerine çekilerek etkisizleştirilir ve ordudan uzaklaştırılır.

16)
İnanmış liderler yetiştirilir. Liderlik programlarıyla, yeni dünya düzenine tapınan ultra-liberal önderler üretilir, yeni partiler kurulur, eski örgütlere yeni liderler yerleştirilir. Parti programları, rejimle hesaplaşmaya yönelik, kışkırtma programlarına dönüştürülür.

17)
Ulusal bunalımlar yaratılır. Ülkede sık sık ekonomik dalgalanmalar yaratılarak bunalım araları azaltılır. Ulusal devlet merkezinin elindeki en önemli güç olan para kaynakları, bankalar, devlet şirketleri kapatılır. Yabancı şirket egemenliğine geçilir.

18)
Ulusal üretim birimleri ele geçirilir. Yaratılan ekonomik bunalımlar sonucunda, ağır sanayi, enerji ve iletişim kurumları özelleştirme adı altında yabancılara yok palasına devredilir. Bağımsızlığı pekiştirecek büyük projeler önlenir.

19)
Belediye hizmetleri yabancılara devredilir. Yerel yönetimi güçlendirme projesiyle toplumsal hizmetler, karlılık esasına oturan şirketlere devredilir. Su ve elektrik işletmeleri gibi kentsel kurumların yabancılara verilmesi için düşüncel alt yapı oluşturulur.

20)
Silahlı gücün zayıflatılması: Ekonomik bunalımı bahane ederek, toprak bütünlüğünü koruma aracı olan ulusal ordunun, silah donanımlarında, komuta kontrol ve iletişim sistemlerinde yenilenme alımları kısıtlanarak zayıflatılır ve ulusal sınırlar gevşetilir.

21)
Devlet yönetimi kargaşayla ele geçirilir. Seçim darbesiyle egemen devlet ele geçirilir. Merkezde direniş olursa, yaygın ve sürekli kitle gösterileri düzenlenir, sürecin hızlandırılması için halkı ikna edici etnik çatışmalar yaratılır, ölümle sonuçlanan kışkırtmalarla etnik ya da mezhepsel kimlikler kemikleştirilir.

22)
Kültürel kaynaşma yıkılır. Çok kültürlülük propagandasıyla toplumsal ortak kültürün temelleri yıkılır. Din kültürünün parçalanmasıyla geleneksel akış kesilir. Ulusal dayanışmayı pekiştirici etkisinin yok edilmesi için din-kültür ortamı, medeniyetler arası diyalog programıyla, Batı’nın dinsel kurumlarının güdümünde eritilir. Din siyasetçileriyle azınlık kurumları bağdaşıklığı kurularak ulusal egemenliğin karşısında bir ortak, dinsel cephe oluşturulur”.

Değerli okuyucu, bu 22 maddeyi tek tek gözden geçiriniz. Göreceksiniz ki, bu yöntemler birebir, tam anlamıyla bizim ülkemizde halen uygulanmaktadır. Bunda hayret edilecek bir şey de yoktur. Düşman düşmanlığını yapacaktır.

Hayret edilecek şey sadece şudur: Düşman bize rağmen, bizim dinimizin büyüklüğüne rağmen, bizim imanımızın büyüklüğüne rağmen, bizim üstün vatanperverliğimize rağmen, bizim vatanımız için şehit olmaktan asla çekinmeyeceği-mizi bilmesine rağmen, bütün bunları bize nasıl yapabilmektedir? Soru budur. Bu soru can alıcı sorudur. Düşman beyin temizleme ve beyne yeni algılama düzeneği yerleştirme işini çok profesyonelce yaptığı için bu soruların cevabını bulamamaktayız. İnsanlarımız derin propaganda karşısında gerçekten beyinlerine yeni algılama düzeneği yerleştirildiği için bir türlü gerçekleri anlayamamaktadır. Bizi anlamamakta ısrar edenler, aslında kendilerine benimsetilmiş olan düşünceleri kendi devletimizin kurumlarının veya kendi beyinlerinin ürünüymüş gibi algılıyorlar. Halbuki o düşünceler yerleştirilmiş, ezberletilmiş düşünceler. Peşin kabuller… Bu yüzden bizi anlamakta güçlük çekiyorlar.

Aziz milletim, değerli dostlar, karşı karşıya bulunduğumuz, devletimizin güvenliği, milletimizin geleceği sorunumuz ciddidir. Sakın ha! Biz güçlü devletiz, bizim ordumuz kuvvetli, biz yıkılmayız demeyiniz. İmparatorluklar bile yıkılmıştır. Libya, Mısır, Irak, Yemen, Suriye, Afganistan, Pakistan olayları bizi uyandırmalıdır.
DİKKAT

Direniş gücünüzü toparlayınız. Okuyunuz, öğreniniz, dinleyiniz. Teslim olmayınız. Ümidinizi asla kaybetmeyiniz. Bizi tehlikeli yarınlar beklemektedir. Bu badireleri ancak birlikte olursak aşabiliriz. Bunu unutmayınız.

Bütün vatanseverler, uyanınız ve birleşiniz.

 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst Alt