Hasret ruzgari
Aktif Üyemiz
Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyuruyor ki, (Her çocuk, dünyâya, müslimân olacak şeklde temiz rûhlu gelir. Sonra, bunları anaları, babaları dinsiz yapar). Bundan anlaşılıyor ki, çocuklara müslimânlığı öğretmek lâzımdır. Onların temiz rûhları müslimânlığa elverişlidir. Müslimânlığı öğrenmiyen çocuk, din düşmanlarının yalanlarına, iftirâlarına aldanarak, müslimânlığı yanlış anlar. Onu gericilik, kötülük sanır. Hiç din bilgisi almamış, müslimânlığı anlamamış bir din câhili, islâm düşmanlarının tuzaklarına düşerse, İslâmiyyeti bambaşka, büsbütün tersine birşey olarak öğrenir. Aldığı zehrli aşıların, küstâhca uydurulan yalanların kurbanı olur. Dünyâda huzûra kavuşamaz. Âhıretde de, sonsuz felâketlere, azâblara yakalanır.
İslâm düşmanlarının, gençleri aldatmak için, ne kadar âdî, ne kadar alçak iftirâlar uydurduklarını, her müslimânın, hattâ her insanın bilmesi lâzımdır. Bu yalanlara aldanıp, felâkete sürüklenmemek için de, islâmiyyetin üstünlüğünü, ilme, fenne, ahlâka, sıhhate hizmet etdiğini, çalışmağı, ilerlemeği, birleşmeği, sevişmeği emr eylediğini anlamak lâzımdır. İslâmiyyeti doğru ve iyi anlamış olan akllı, uyanık, kültürlü bir kimse, islâm düşmanlarının yalanlarına aldanmaz. Onların, din câhili, bilgisiz, aldatılmış bir zevâllı kimse olduklarını görerek, kendilerine acır. Onların, bu felâketden kurtulmalarını, doğru yola gelmelerini diler. [(İngiliz Câsûsunun İ’tirâfları) kitâbımızı okuyunuz!]
Böyle aldatılmış bir din câhilinin, almış olduğu zehrli iftirâları etrafına saçmak, kendini sonsuz felâkete sürükliyen rûh hastalığını, sağlam rûhlara da aşılayarak, iyi insanları bozmak, dejenere etmek için, hayâsızca karaladığı birkaç yaprak elimize geçdi. Doğruyu, iyiliği, fazîleti kötüliyen bu yazıları görenler, yazarının etiketine aldanarak, bunların bir incelemeye, bir bilgiye dayandığını, bir değer taşıdığını sanabilir. Bu düşüncenin üzüntüsünü gidermek için, o iğrenç iftirâlardan birkaçını alıp karşısına doğrusunu yazmak uygun görüldü.
İslâm düşmanlarının, gençleri aldatmak için, ne kadar âdî, ne kadar alçak iftirâlar uydurduklarını, her müslimânın, hattâ her insanın bilmesi lâzımdır. Bu yalanlara aldanıp, felâkete sürüklenmemek için de, islâmiyyetin üstünlüğünü, ilme, fenne, ahlâka, sıhhate hizmet etdiğini, çalışmağı, ilerlemeği, birleşmeği, sevişmeği emr eylediğini anlamak lâzımdır. İslâmiyyeti doğru ve iyi anlamış olan akllı, uyanık, kültürlü bir kimse, islâm düşmanlarının yalanlarına aldanmaz. Onların, din câhili, bilgisiz, aldatılmış bir zevâllı kimse olduklarını görerek, kendilerine acır. Onların, bu felâketden kurtulmalarını, doğru yola gelmelerini diler. [(İngiliz Câsûsunun İ’tirâfları) kitâbımızı okuyunuz!]
Böyle aldatılmış bir din câhilinin, almış olduğu zehrli iftirâları etrafına saçmak, kendini sonsuz felâkete sürükliyen rûh hastalığını, sağlam rûhlara da aşılayarak, iyi insanları bozmak, dejenere etmek için, hayâsızca karaladığı birkaç yaprak elimize geçdi. Doğruyu, iyiliği, fazîleti kötüliyen bu yazıları görenler, yazarının etiketine aldanarak, bunların bir incelemeye, bir bilgiye dayandığını, bir değer taşıdığını sanabilir. Bu düşüncenin üzüntüsünü gidermek için, o iğrenç iftirâlardan birkaçını alıp karşısına doğrusunu yazmak uygun görüldü.