NEMÂZI BOZAN ŞEYLER Aşağıdaki yazılar, (Dürr-ül-muhtâr)dan terceme edilmişdir:
Nemâzı bozan şeylere, (Müfsidleri) denir. İbâdetlerin fâsid ve bâtıl olması aynı şeydir ve bozulması demekdir. Mu’âmelâtda ise, aynı şey değildir. Nemâzın müfsidlerinden otuzbir adedini aşağıda bildiriyoruz:
1 — Konuşmakdır. Bir kelime de nemâzı bozar. Bilerek, bilmiyerek, zorla, unutarak söylemek, hep bozar. Yalnız, birinci oturuşda, ikinci oturuş sanarak selâm söylemek, nemâzı bozmaz. Nemâzı iki rek’at sanarak veyâ ayakda (esselâmü) derse, bozulur. Başkasının selâmına, her sûret ile cevâb söylemek bozar.
2 — Boğazından, özrsüz, öksürür gibi ses çıkarmak nemâzı bozar. Kendiliğinden olursa bozmaz. Okumağı kolaylaşdırmak için yaparsa, zararı olmaz.
3 — Kur’ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîfde bulunmıyan düâları okumak, bozar. (Dürr-ül-muhtâr)da, (Selâm vermeden önce okunacak düâ arabî olmalıdır. Nemâzda başka dil ile düâ etmek harâmdır) diyor. İbni Âbidîn burada (İmâm-ı Ebû Yûsüf ve Muhammed, arabîden başka dil ile kılınan nemâz sahîh olmaz, dediler. İmâm-ı a’zamın “rahmetullahi aleyhim” da sonraki ictihâdı böyledir) buyurmakdadır.
4 — Ah, of gibi inlemek bozar.
5 — Uf diye sıkıntıyı bildirmek bozar.
6 — Ağrı, üzüntü sebebi ile, sesle ağlamak bozar. Sessiz gözyaşı ile veyâ Cenneti, Cehennemi hâtırlayıp sesle ağlarsa, bozulmaz. Hasta, elinde olmıyarak ah, of der ve ağlarsa bozulmaz.
7 — Aksırıp (Elhamdülillah) diyene (Yerhamükallah) demek bozar. Nemâzın dışında hemen cevâb vermek üç kerre farz-ı kifâye, fazlası müstehabdır. [Rıyâdun-nâsihîn.]
8 — Kötü habere (İnnâ lillah ve...) demek bozar. Bunu, nemâz kılmıyorken söylemek, sünnetdir.
9 — Allahü teâlânın ve Peygamberin “sallallahü aleyhi ve sellem” ismlerini işitince (Celle celâlüh) ve (Sallallahü aleyhi ve sellem) demek bozar. İsmlerini nemâz dışında söyleyince, işitince, yazınca bunları söylemek ve yazmak, birincisinde vâcib, tekrârında müstehabdır.
10 — İmâmdan başkasının düâsına âmîn demek bozar. [Bunun için, imâm ho-parlör ile kıldırsa, (Veladdâllîn) dediği zemân, (Âmîn) diyenlerin nemâzları bozulmak tehlükesi vardır. Çünki, ho-parlörden çıkan ses, imâmın sesi değildir. Elektrik te’sîri ile hâsıl olan, mıknâtis kuvvetlerinin titretdiği demir levhanın, husûle getirdiği başka bir sesdir. İnsanın sesinden meydâna gelen böyle seslerin, çok benziyor, ayırd edilemiyor ise de, o insanın sesi olmadığı, kitâbımızın ikinci kısmında, elliikinci maddede uzun bildirilmişdir.] İmâm Fâtihayı bitirince, cemâ’atin ve imâmın yüksek sesle âmîn demeleri mekrûhdur. Hafîf söylemelidir.
11 — Başkasının sözü ile yerini değişdirmek veyâ yanına gelene, onun sözü ile yer açmak bozar. Fekat, biraz sonra, kendiliğinden hareket ederse bozmaz.
12 — İmâmından başkasının yanlışını çıkarmak bozar.
13 — Az da olsa, unutarak da olsa, dışardan alarak yimek, içmek bozar. Diş arasında kalmış, nohuddan küçük şeyi yutmak bozmaz. Orucu da bozmaz. Ağzındaki ufak bir şeyi üç kerre çiğnemek veyâ eritip yutmak, nemâzı bozar.
14 — Kur’ân-ı kerîme veyâ kâğıda bakıp, öğrenerek okumak bozar. Çünki, başkasından öğrenmek demekdir. İmâm-ı Muhammed ve Ebû Yûsüf, mekrûh olur, dediler. Kitâblı kâfirlere benzemeği düşünmezse, mekrûh da olmaz dediler.
Bir yazıya, [birşeye veyâ dıvardaki resmine] bakıp, anlamamak bozmaz. Anlayınca mekrûh olur. Bakmayıp gözüne rastlarsa, mekrûh olmaz.
Nemâzı bozan şeylere, (Müfsidleri) denir. İbâdetlerin fâsid ve bâtıl olması aynı şeydir ve bozulması demekdir. Mu’âmelâtda ise, aynı şey değildir. Nemâzın müfsidlerinden otuzbir adedini aşağıda bildiriyoruz:
1 — Konuşmakdır. Bir kelime de nemâzı bozar. Bilerek, bilmiyerek, zorla, unutarak söylemek, hep bozar. Yalnız, birinci oturuşda, ikinci oturuş sanarak selâm söylemek, nemâzı bozmaz. Nemâzı iki rek’at sanarak veyâ ayakda (esselâmü) derse, bozulur. Başkasının selâmına, her sûret ile cevâb söylemek bozar.
2 — Boğazından, özrsüz, öksürür gibi ses çıkarmak nemâzı bozar. Kendiliğinden olursa bozmaz. Okumağı kolaylaşdırmak için yaparsa, zararı olmaz.
3 — Kur’ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîfde bulunmıyan düâları okumak, bozar. (Dürr-ül-muhtâr)da, (Selâm vermeden önce okunacak düâ arabî olmalıdır. Nemâzda başka dil ile düâ etmek harâmdır) diyor. İbni Âbidîn burada (İmâm-ı Ebû Yûsüf ve Muhammed, arabîden başka dil ile kılınan nemâz sahîh olmaz, dediler. İmâm-ı a’zamın “rahmetullahi aleyhim” da sonraki ictihâdı böyledir) buyurmakdadır.
4 — Ah, of gibi inlemek bozar.
5 — Uf diye sıkıntıyı bildirmek bozar.
6 — Ağrı, üzüntü sebebi ile, sesle ağlamak bozar. Sessiz gözyaşı ile veyâ Cenneti, Cehennemi hâtırlayıp sesle ağlarsa, bozulmaz. Hasta, elinde olmıyarak ah, of der ve ağlarsa bozulmaz.
7 — Aksırıp (Elhamdülillah) diyene (Yerhamükallah) demek bozar. Nemâzın dışında hemen cevâb vermek üç kerre farz-ı kifâye, fazlası müstehabdır. [Rıyâdun-nâsihîn.]
8 — Kötü habere (İnnâ lillah ve...) demek bozar. Bunu, nemâz kılmıyorken söylemek, sünnetdir.
9 — Allahü teâlânın ve Peygamberin “sallallahü aleyhi ve sellem” ismlerini işitince (Celle celâlüh) ve (Sallallahü aleyhi ve sellem) demek bozar. İsmlerini nemâz dışında söyleyince, işitince, yazınca bunları söylemek ve yazmak, birincisinde vâcib, tekrârında müstehabdır.
10 — İmâmdan başkasının düâsına âmîn demek bozar. [Bunun için, imâm ho-parlör ile kıldırsa, (Veladdâllîn) dediği zemân, (Âmîn) diyenlerin nemâzları bozulmak tehlükesi vardır. Çünki, ho-parlörden çıkan ses, imâmın sesi değildir. Elektrik te’sîri ile hâsıl olan, mıknâtis kuvvetlerinin titretdiği demir levhanın, husûle getirdiği başka bir sesdir. İnsanın sesinden meydâna gelen böyle seslerin, çok benziyor, ayırd edilemiyor ise de, o insanın sesi olmadığı, kitâbımızın ikinci kısmında, elliikinci maddede uzun bildirilmişdir.] İmâm Fâtihayı bitirince, cemâ’atin ve imâmın yüksek sesle âmîn demeleri mekrûhdur. Hafîf söylemelidir.
11 — Başkasının sözü ile yerini değişdirmek veyâ yanına gelene, onun sözü ile yer açmak bozar. Fekat, biraz sonra, kendiliğinden hareket ederse bozmaz.
12 — İmâmından başkasının yanlışını çıkarmak bozar.
13 — Az da olsa, unutarak da olsa, dışardan alarak yimek, içmek bozar. Diş arasında kalmış, nohuddan küçük şeyi yutmak bozmaz. Orucu da bozmaz. Ağzındaki ufak bir şeyi üç kerre çiğnemek veyâ eritip yutmak, nemâzı bozar.
14 — Kur’ân-ı kerîme veyâ kâğıda bakıp, öğrenerek okumak bozar. Çünki, başkasından öğrenmek demekdir. İmâm-ı Muhammed ve Ebû Yûsüf, mekrûh olur, dediler. Kitâblı kâfirlere benzemeği düşünmezse, mekrûh da olmaz dediler.
Bir yazıya, [birşeye veyâ dıvardaki resmine] bakıp, anlamamak bozmaz. Anlayınca mekrûh olur. Bakmayıp gözüne rastlarsa, mekrûh olmaz.