666

MURATS44

Özel Üye
666
666
666, İncil’de geçen Deccâl’in sayısı ve işaretidir. Deccâl, sözlükte “bir şeyi örtmek, yaldızlamak ya da boyamak” anlamındaki decl kökünden türeyen bir sıfat olup klasik kaynaklarda “âhir zamanda ortaya çıkıp göstereceği hârikulâde olaylar sayesinde bazı insanları dalâlete sürükleyeceğine inanılan kişi” diye tarif edilir. Deccâl kelimesi, Kurân-ı Kerîm’de geçmemektedir. Hz. Muhammed’e nisbet edilen rivayetlerde “muhatabını aldatmak gayesiyle güzel sözler söyleyen kişi; bir kaşı ve gözü bulunmayan kötü kimse” anlamındaki Mesîh kelimesiyle birlikte “el-mesîhu’d-deccâl” ve “mesîhu’d-dalâle” şeklinde kullanılmıştır.

Hıristiyan eskatolojisinde Antichrist, Yahudi eskatolojisinde ise Armilus karşılığı olarak bilinir.

Deccâl, tarihte Babil mitolojisindeki Kaos mitlerine dayanır. Burada Suların ve Karanlıkların hakimi Tiamat, tanrılara isyan etmiş, Tanrı Ea’nın oğlu Marduk tarafından mağlup edilmiştir. Dünyanın sonuna doğru tekrar tanrılara karsı çıkacağına inanılmaktadır.

Eski İran inançlarında görülen iyiliği temsil eden akıl tanrısı Ahura Mazda’nın karanlıkta yaşayan muhalifi Angra Mainyu ile devamlı mücadelesi, Deccâl
kavramının ilk köklerini teşkil etmektedir.

Eski Ahit’te gelecek tasavvurunda Allah’ın kuvvetleri ile şeytanın kuvvetleri ki bunlar Deccâl konumunda olanlardır, arasındaki büyük savaştan bahsetmektedir. Burada Allah’a inananlar ile onlara düşmanlık edenler savaşacaklar ve sonucunda Allah kendisine inananları destekleyecek ve inananlar zafere ulaşacaktır.

Yahudi kaynaklarına baktığımızda Deccâl kavramı için geçen olayları şu şekilde ifade edebiliriz:

a. Yahudi kutsal kitabında anlatılan Gog ve Magog kıssası. Bu kıssada ahir zamanda, şer kuvvetlerin büyük ve korkunç bir plan hazırladıklarından bahsedilir. Bu ser kuvvetlerin kumandanı Gog’dur. Gog Rab Yahve tarafından nasıl mağlup olduğu anlatılmaktadır. Gog burada Rab Yahve’nin ahir zamanda çıkacak olan düşmanıdır. Tarihi bir şahsiyet değildir. İsrail halkına saldıracak ser ordularının hepsinin komutanlarını temsil eden bir semboldür.

b. Deccâl kavramını müşahhas bir şekilde ortaya konulduğu yer Eski Ahit Kitabının Daniel bölümüdür. Daniel’de Deccâl için müşahhas bir örnek verilmekte, “küçük boynuz, canavar” tabirleriyle sembollendirilen ve insanüstü özelliklerle tasvir edilen bu örnekle Yahudilere zulüm ve eziyette bulunan 4. Antiochus Epiphanes kastedilmektedir. Antiochus zalim bir hükümdar, büyük orduların kumandanı, üç kralı yenen, azizlere zulmeden, Allah’ın mabedini tahrip eden bir Deccâl tipidir.

Hıristiyanlıkta deccâl, “anti-christ” tabiriyle Mesih’in düşmanı olarak Kutsal Kitap’taki Yuhanna’nın mektuplarında yer alır. Âhir zamanda zuhur edecek düşman şeklinde telakki edilen deccâl Yeni Ahit’te birçok yerde geçer.[SUP][7][/SUP] Süryânî çevrelerde “anti-christ” tabiri için İslâmî kaynaklardaki deccâl teriminin aslı olduğu ileri sürülen daggala kelimesi kullanılır. Hıristiyan dünyasında kökleri Helenist Yahudiliğe kadar giden, İslâmî çevrelerce de paylaşılan bu terim ve onunla ilgili telakkiler tarihî seyri içinde inanç, teoloji, sanat, edebiyat ve siyasette önemli roller oynamıştır.

666 sayısının Deccâl’le ilişkilendirilmesinin sebebi Kitabı Mukaddes’in Vahiy cüzinde kıyamete dair görüsü sırasında Yuhanna’ya 666 sayısının Şeytanın rakamı olduğunun ve bu sayının bir kişiyi belirttiğinin söylenmesidir. Yuhanna zamanında yeryüzünü yöneten İblise Roma İmparatoru Neron, hayli uygun bir adaydır. İbrani alfabesi kullanılırsa, ilk Hıristiyanların acımasız katili “Sezar Nero”nun isminin sayısal karşılığı 666 çıkar. Her ne kadar Hz. İsa havarilerine ikinci gelişinin vaktinin hiç kimsenin bilmediğini kesin bir şekilde söylemiş olsa da, kimi Hıristiyan teologlar asırlardır Deccâl’ın iktidara gelişi ve yeryüzünü 7 yıl boyunca yönetmesini, iyi ile kötü, İsa’nın orduları ile Şeytan’ın orduları arasındaki son savaş olan Armegeddon’u başlatacağını söylemektedir.

17. ve 18. ayetlerdeki veriler onun isminin sayısını 666 rakamı olarak vermektedir. Bazı Latince harfler aynı zamanda rakamları da içerdiğinden bu harfleri basitçe toplamamız gerekmektedir. Bu, “Anti-christ”, yani Mesih-karşıtını tanımlayan peygamberlik ön bildirisidir (2.Selanikliler 2, 3-12; 1.Yuhanna 4, 3; 2.Yuhanna 7; Romalılar 8, 3 ile karş). Grekçe “Antichrist” sözcüğünün karşılığı, “kendisini meshedilmiş olanın yerine koyan (anti:karşıt ve crio: meshetmek)” demektir.

Son 2000 yıl boyunca canavarın sayısı olan 666 rakamını çözmeye çalışan çok sayıda yorum piyasaya sunulmuştur. Havari Yuhanna bunun büyük bir bilgelik gerektirdiğini söylemesi, bir kere bizim bu konuda çok temkinli davranmamız gerektiğini hatırlatmalı. “Vahiy yorumu” kitabının yazarı Carlos Madrigal de “altı” rakamıyla ilgili olarak şunu yazar:

“6, Şeytan’ın isyanına uymuş olan insanın, Tanrı’ya ulaşmak ve kendini kendi tanrısı olarak ilan etmek için sarf ettiği bütün boş çabaları simgeler. ‘Altı’, asla ‘yedi’ olamayan sayıdır! Bununla birlikte okuduğumuz bu son ayette belirtildiği gibi, Şeytan-insan işbirliğinin son başkaldırısının simgesi olan 666, aynı zamanda bir kişinin ismini simgeliyor.

Hıristiyanlığın ilk yıllarında Neron Deccâl olarak düşünülürken, Haçlı seferleri sırasında Yahudiler Türkleri Deccâl olarak görmüş, Türklerin İsrail’in intikamını alarak Hıristiyan kiliselerini ahıra çevireceğini düşünmüştür. Vahiy kitabında Deccâlın simgesi 666’dır:

“Hikmet buradadır. Anlayışı olan, canavarın sayısını hesap etsin: çünkü insan sayısıdır ve onun sayısı altı yüz altmış altıdır”

6 sayısı, kusurluluğa işaret eder. Kutsal Kitapta sayılar çoğunlukla sembolik anlamda kullanılır. Yedi rakamı genellikle tamlığı ve kusursuzluğu temsil eder. Yediden bir eksik olan altı sayısı ise Tanrı’nın gözünde eksik ya da kusurlu olan bir şeye işaret edebilir ve Tanrı’nın düşmanlarıyla bağlantılı şeyleri simgeleyebilir.

666 sayısının İncil’deki anlamlarının yüzeysel olarak kastedilenlerden başka bir anlamı olmaması da mümkündür. Ancak St. John, 666 sayısını sayı sembolizmini alegorik olarak kullanan Musevi mistisizmine bağlamaktadır. Muhtemelen aynı geleneği izleyen kişilere yönelik bazı mesajlar vermeye çalışıyordu ama günümüzde artık bu mesajlar belirsizdir. Yine bir tesadüf olarak, eski Roma rakamları da büyükten küçüğe dizildiklerinde toplamı 666 sayısını vermektedir:

D = 500
C= 100
L= 50
X= 10
V= 5
1= l
666.

Bu yüzden canavarın sayısı olarak kabul edilen 666’nın Hz.İsa’nın çarmıha gerilmesini sağlayan Roma otoritelerini temsil ediyor olma olasılığı da yüksektir. Hıristiyanlık dininin İngiltere Adaları’nda yayılmaya başladığı yıllarda 666 sayısı M.S. 946 yılında St. Dunstan tarafından yaptırılan ünlü Glastonbury Manastırı’nda da yer almaktadır. Bu, ilk olarak Bligh Bond’un 1920’deki araştırmasında ortaya çıkmıştır.

Sonraki dönemlerde gerek Martin Luther gerekse John Jewel tarafından Papa ve papalığın Deccâl olarak tarif edildiği görülmektedir.

Kurân-ı Kerîm’de deccâl ile ilgili hiçbir sarih ifade bulunmadığı açıktır. Hadis olarak rivayet edilen metinlerden elde edilebilecek en belirgin hüküm ise deccâlin yeryüzünde inkârcılığı yaymaya çalışan, kutsal değerleri yok sayan ve kötülük faaliyetlerini destekleyen bir akım niteliği taşıdığıdır. Bu akımın çeşitli yüzyıllarda temsilcileri olmuş, bundan sonra da olacaktır. Buna göre deccâl hârika bir varlık, belli bir şahsiyet ve tek bir insan olmaktan çok her dönemde kötülüğü temsil eden bir tiptir. Deccâl ile ilgili çeşitli rivayetlerde yer alan olağan üstü maddî tasvir ve ayrıntılar ya isnat açısından sahih değildir, yahut râvilerin sehivlerine mâruz kalmış ya da onların indî yorumlarıyla karışmıştır. Bu tür rivayetler tevâtür derecesine ulaşmadığından, ayrıca hicrî 5. yüzyıldan itibaren mecazi mânalarına yorumlanmaları İslâm âlimlerince mümkün görüldüğünden maddî bir deccâlin varlığını benimsemeyenlere küfür ya da dalâlet isnat etmek de doğru değildir.

Kurân’da geçmese de deccâl figürü, en önemli hadis mecmualarında yer alan pek çok hadisle teyit edilmiştir. Bununla beraber, deccâl asla Ortaçağ edebiyatının bir konusu olmadığı gibi, Hıristiyan tarihinde olduğu seviyede bir konu da olmamıştır. David Cook’un modern apokaliptik konusuna tahsis ettiği makalesinde de işaret ettiği gibi, deccâl, klasik dönem boyunca Müslümanlara ait apokaliptik hikâyelerin fantezi dünyasında çok popüler bir figür değildi. Deccâl konusuna tahsis edilmiş kitap nadiren bulunur. Sadece son yüz yılda deccâl figürü, daha fazla gündeme geldi ve giderek dinin konusu olmaya başladı. Sonuç itibariyle deccâl, Müslüman yazar ve yayınevi sahiplerinin çekici bir konusu hâline geldi.

Deccâl’den, Nostradamus da söz eder:

X, 66

"Amerikan iktidarı yüzünden Londra’nın başkanı
İskoçya Adası’nın buz kalıbında yatacak
Kızıl Krallığı, bir o kadar müzevir Deccâl bulacak...
Ve o hepsini savaşa sokacak..."


İlk inanç eseri olarak Didache’de deccâl dünyanın zalim hâkimi, şeytanî kuvvetlere sahip bir varlıktır. Irenaeus’tan itibaren kilise babalarının konuları arasına deccâl de girmiştir. Irenaeus, “anti-christ”in mistik 666 sayısı üzerinde durup onu Roma İmparatoru Lateinos ya da tercihen Teitan ile özdeşleştirirken Vahiy kitabındaki imparatorun şeytanî deccâl olduğunu belirten açıklamaya dayanmıştır. Tertullian, deccâl terimini bütün dinsiz ve âsi kimseler, Cyprian da ayrılıkçılar için kullandı.

Origen, birçok deccâlin çıkacağını ve en büyüğünün âhir zamanda geleceğini yazdı. Hippolytus’tan sonra Victorinus Vahiy kitabına yazdığı tefsirde, daha sonra Lactantius da meşhur eseri "Divine Institutes"in 7. cildinde deccâl geleneğini ele aldılar. Konu Commodian tarafından 5. yüzyılın ortalarında geliştirildi. Gotlar’ın Roma’yı alıp Hıristiyanları rahatlatmalarından sonra Neron, Roma’yı yeniden ele geçirerek onlara 3, 5 yıl zulüm yapmıştı. Bu olay üzerine Yahudilerin ülkesini yeniden zapt edip kendisine taptıran bu ikinci deccâli Mesîh’in yeneceği, ülkeleri dinine döndürüp Kudüs’te krallığını kuracağı inancı doğdu.

Zamanla deccâlle ilgili çok sayıda risâle yazıldı ve Ephrem, Bede, Methodius, Adso, Nerses, Kudüslü Cyril, Chrysostom ve diğerlerine atfedildi. Halk arasında bu menkıbeler büyük ilgi gördü. Bunlar üzerinde Grekçe, Latince, Süryânîce, Koptça, Ermenice, Farsça, Arapça başta olmak üzere çeşitli dillerde eserler yazıldı. İslâm’ın doğuşundan sonra ortaya çıkan Grekçe sahte Metodius metni Latinceye de çevrilmiş, bu eserdeki deccâl tasvirleri Ortaçağ kiliselerinin vazgeçmediği kör, topal ve her türlü melânete cüret eden bir insan şeklinde halkı şartlandırmıştır.

Doğu Hıristiyanlığı’na mensup bazı babaların, daha sonra da Batılıların Hz. Muhammed’i de 666 sayısına uydurmaya çalışarak (Maometis şeklinde) Deccâl ilan etmeye kalkışmaları, Batı’da iç kavgalarda ileri gelen dini siyasi liderlerin birbirlerini Deccâl, "Deccâl’in Öncüsü" diye itham etmeleri, Yahudilerin Haçlı seferlerinde Deccâl’e bel bağlayarak Türk denilen bir Deccâlin İsrail’in intikamını alıp Hıristiyan kiliselerini ahıra dönüştüreceğini yaymaları, Deccâl fantezisinin insanlarca nerelere kadar çekilebileceğinin örneklerini oluşturmuştur.

Ortaçağ’da kilise vâizleri, Vahiy kitabındaki 666 rakamına 1000 ekleyerek deccâlin çıkış tarihini 1666 olarak vermeye başlamışlar, bu durum büyük sıkıntılar meydana çıkarmış ve idareciler sonunda bunu yasaklamışlardır. Florisli Joachim, deccâli bir sahte papa olarak düşündü. Çünkü papalık Waldensiyenler’e, spritüel Fransiskenler’e eziyet etmekteydi. İmparator 2. Frederick ile Papa 9. Gregory arasındaki kavgada da iki taraf birbirini deccâllikle suçladı. Reform öncesi ve sonrasında bütün Protestan reformcular, Roma kilisesini ve papalığı deccâllikle suçlarken kendileri de aynı ithama mâruz kaldılar.

1760’tan bu yana Batı’da deccâl konusu yeniden ilgi toplamış, Fransız İhtilâli de bunu kamçılamıştır. Batılılar Hz. Muhammed’i, Müslümanları, Türkleri, Büyük Peter’den Kraliçe Mary, Oliver Cromwell, Napolyon Bonapart, 3. Napolyon, Vladimir Lenin, Kaiser Wilhelm, Adolf Hitler ve Joseph Stalin’e kadar birçok ileri gelen kimseyi deccâl olarak kabul ederken Afrikalı Müslümanlar Avrupalı sömürgecileri deccâl olarak görmüşlerdir. 1927’de yayımlanan bir İngiliz hükümet raporunda bu inancın Afrikalı Müslümanları ayakta tuttuğu belirtilmiştir.

Günümüzde çağdaş Batılı yazarlar deccâl kavramını tarihî şahsiyetlerle özdeşleştirmeyi uygun görmemektedir. Genel anlayışa göre deccâl henüz zuhur etmemiştir.

Kudüs’ün merkezinin boylamı 31 derece 47 dakika kuzey, enlemi de 35 derece 13 dakika doğudur. Bu iki sayının alt alta toplamından 666 sayısı elde edilir ve bu, kıyamet sırasında Deccâl’in Kudüs’te ortaya çıkacağının işaretidir.

Avrupa Parlamentosu’nun salonunda parlamenterlere ait olan koltukların her birinin bir numarası vardır ama 666 numaralı koltuk kimseye tahsis edilmemiştir ve boştur.[SUP]

666 rakamından, Deccâl’in yarın dünyaya geleceği sonucunu çıkaran ve bebeklerini 6 Haziran 2006’da doğurmak istemeyen anne adayları, sezaryen için hastanelere akın etti.. Bunlardan biri olan Melissa Parker isimle İngiliz kadın, doğumunu daha önce yapmak için hastane yönetimini ikna etmeye çalıştı... “The Omen” (Kehanet) filminin etkisinde kalan Parker, 6.6.6 tarihinde bebeğini dünyaya getirmekten korktuğunu belirterek, “Çocuk kötü birisi olacak diye çok korkuyorum...Daha kötüsü, bebeğimin kendisi şeytan ya da Deccâl olabilir” dedi.

666
666
Son yıllarda bir malın alınıp satılmasında, malın fiyatı dahil gereken diğer özelliklerinin kolayca takip edilmesinde, elektronik okuma kolaylığı için, eşyanın üzerine barkot denilen siyah düz çizgiler içeren etiketler vurulmaktadır. Bu işaretleri taşımayan eşyaların alınıp satılması, önemli marketlerde artık mümkün değildir. Bu sistemi IBM firmasında çalışan, George Joseph Laurer isimli bir mühendistir. İşin asıl ilginç yanı, Barkod sisteminde iki başta ve ortada ki uzun çizgilerin sayı değeri 666 olmasıdır. Gazeteciler bu konuyu mühendis Laurer’e soruyor ama o, bu sayı değerine nasıl ulaşıldığını ve niçin gizlendiği sorusuna “her şeyin rasgele seçildiğini” söylemiştir.

[/SUP][SUP]Tabi IBM bilgisayar programcısı bir firma olması ve sahibinin de bir Yahudi olması hep akıllara, bunların kör bir tesadüf mü yoksa kehanetleri bilen birilerinin olayları kurgulama çalışmalarının sonucu mu diye düşünmekteyiz. Ayrıca interneti ifade eden ‘dünya çapındaki ağ’ anlamına gelen, ‘world wide web’ kelimelerinin kısaltılmış hali ‘www’ olması ve yine, İbranicede W harfinin rakam karşılığı 6 olması ve “WWW” sayı değerinin “666″ olması, yine dikkatleri bu konu üzerine çekmiştir.[SUP]

666
666
Eğer gerçekten bir kurgulama, başka bir deyişle “Tanrı’yı kıyamete zorlama” varsa bile, hepsi de çok acemice yapılmış kurgulardır. Çünkü Vahiy-13:17′de işaret edilen bir mal ve eşya için değil, insan’ın bu işaretle damgalanmasıdır. Damgası olmayan insanın, hiçbir alışveriş yapamayacağından bahsedilir. Yukarıda yapılan zorlamalar konuyla fazla ilgili değildir. Asıl olan insanın 666 işaretini ya da bu sayıyı simgeleyen işaretle damgalanmış olmasıdır.

Şimdi diyeceksiniz ki çok yakında, her insan benzer bir işaretle, belki bir mikroçip taşıyacak ve her işi bununla görülecek. Bence her türlü dünyevi işimizin kolayca yürütülmesi için böyle bir gelişme olacaktır. Ama vatandaşlık numarası, parmak izi ya da göz bebeğimiz, kimliğimizin kolayca tanımlanması için yeterlidir. Ancak birileri ille de bu kehanetleri zorlamak niyetiyle, belki de sayı değeri 666 olan bir kodlama sistemi de uydurabilir.

Amerikan Hazine Bakanlığı’nın armasının en altında 666 sayısı yazılıdır ama bu sembolün armaya niçin konduğu meselesi, esrarını hálá korumaktadır.[SUP]

666
666
Trilateral Commission’un ambleminde yer alan iç içe geçmiş üç tane 6 sayısı, aslında İncil’de “Deccâlin sayısı” olarak ifade edilen 666’ya denk gelmektedir. Dahası İncil’in bu bölümünde “yerden çıkan canavar” deyimi modern yorumculara göre aslında dünyayı ele geçirmeye çalışan bir gizli örgüte denk gelir.

Bu açıdan bakıldığında bu örgütlerin sembollerinde yer alan işaretlerin hiç de rastlantısal olmadığı ve ancak konunun uzmanı olan kişilerce anlaşılabileceği belirgindir. Trilateral Commission’un amblemine dikkatle bakıldığında iç içe geçmiş üç ok dikkati çeker. Daha dikkatle baktığımızda bu okların stilize edilmiş 6 rakamı olduğunu görürüz. Üstelik oklar üç adet üçgenden oluşmuş tek parça bir üçgenin parçaları olarak da algılanabilir. Bunlar bir tür “Teslis” oluşturarak üç altıdan oluşan “Deccâlin” gizemli kodunu vermektedir. Bu noktada şu soru aklımıza geliyor: CFR, Bilderberg, Trilateral Commission gibi oluşumlar kıyametin yaklaştığı günlerde ortaya çıkacak canavarın örgütleri midir? Bunların ortaya çıkarmak istedikleri tek dünya devleti, şeytanın hizmetkârı, Deccâl’ın krallığı için mi çalışıyorlar?

666 sayısı, Vodefone ambleminde de gizlidir.[/SUP][/SUP][/SUP]

 
Üst Alt