Affetmek!...

nefsimutmainne

Aktif Üyemiz
KUR’ÂN’DA övgü ile söz edilen kulların başta gelen özelliklerinden biri de,
birçok âyet-i kerimede geçtiği gibi, affediciliktir. Bu âyette ise,

“öfkelendikleri zaman” kaydının da eklenmesiyle, bu özelliğe ayrı bir vurgu
yapılmıştır.

Affedicilik, bir mü’minin imanından gelen nitelikleri arasındadır. Çünkü bu,
esas itibarıyla, Allah’ın sıfatlarındandır. Kur’ân ve Hadis, Yüce Allah’ı
bize çok affedici, çok bağışlayıcı olarak tanıtır. Allah ise,
bağışlayıcılığının eserini kulunun üzerinde görmek ister. Bu da iki şekilde
olur:

Bir yandan kul, kendi kusurları nedeniyle Allah’ın affına muhtaç olduğunu
bilir ve tevbe ile, istiğfar ile Onun rahmetine müracaat ederek bağışlanma
ister.

Bir yandan da, Allah’ın kullarına karşı bizzat kendisi affedici olmaya
çalışır; onların kusurlarını örter ve affeder. Böylece, Rabbinin
affediciliğine, bir başka şekilde, kendi davranışlarıyla bir ayna olmuş
olur. Bu ise onu Rabbinin affına daha da çok yaklaştırır. İnsanlara karşı
kusur örtücü ve bağışlayıcı olan bir kimsenin, Rabbinden bağışlanma ummaya
elbette ki daha fazla hakkı vardır.

Kur’ân eğer bir davranışı modelini bize örnek olarak göstermişse,
yaratılışımız için en uygun şeyin o davranış biçimi olduğundan şüphe
edilmemelidir. Zira Kur’ân ve yaratılış, sık sık değindiğimiz gibi,
karşılıklı olarak birbirini şerh eder. Kur’ân “Affedici olun” buyurduğunda,
insanın yaratılışı da bunu tasdik eder; hem bireysel, hem de toplumsal
hayattaki sonuçlarıyla, affediciliğin insan için en doğru bir hayat tarzı
olduğunu gösterir.

Yapılan çok sayıda araştırma, affetmesini bilen insanların, kanser ve kalp
hastalıkları da dahil olmak üzere, pek çok sağlık sorunuyla daha rahat bir
şekilde baş edebildiklerini göstermiştir.

Kin-nefret-öfke-acı döngüsünü kırarak insanı bir barış atmosferine
kavuşturan bu özellik, aynı etkiyi insan toplulukları üzerinde de
yapmaktadır. Yine araştırmalar, affediciliğin yaygın olduğu toplumlarda suç
oranının da düştüğünü ortaya çıkarmıştır.

Affetmek güzeldir, ama kolay değildir. Hele öfkesi galeyan halinde iken
affedebilmek hiç kolay değildir.
Ancak Kur’ân bize bunu hedef olarak gösteriyor.

Kur’ân’ın gösterdiği bu hedef ise, ciddî bir eğitime, bir nefis terbiyesine
ihtiyaç gösteriyor.

Ve insanlar ancak böyle bir olgunlaşma sürecinden geçip de bir özgüvene,
güçlü bir kişiliğe kavuştuktan, kendisiyle ve hayatla barışık hale geldikten
sonra, affediciliği bir ilke olarak hayatlarına yansıtabiliyorlar.

Gerçekten de, affetmek güçlü insanların işidir. Zayıflar asla affedici
olamazlar. Bir kısım toplulukların, fanatik grupların, hattâ bazı ulusların,
uğradıkları haksızlıkların şokundan bir türlü sıyrılamayışları ve intikam
duygularından kendilerini kurtaramayışları işte bu yüzdendir.

Affedicilik güçlü insanların özelliği olduğuna göre, insan ne derece güçlü
bir manevî yapıya sahipse, affetme potansiyeli de o derece yüksek demektir.
Kur’ân ve Hadis ise, bu konuda insanın önüne alabildiğine geniş bir gelişim
ufku açmakta, ona son derece ileri hedefler göstermektedir. “Hizmetçimi
günde kaç defa affedeyim?” diye soran birisine, Peygamberimiz, “Hergün
yetmiş defa” cevabını vermiştir.[1]

Bu cevap, affedicilikte bir üst sınır olmadığını gösteriyor. Başka bir
ifadeyle, biz ne kadar affa muhtaç isek, o kadar affedici olmalıyız da
diyebiliriz. Zira bizim insanlara karşı muamelemiz, Allah’ın huzurunda
karşılaşacağımız muamelede belirleyici rol oynayacaktır.

Şunu da unutmamak gerekir ki, bu İlâhî ahlâktan ne kadar nasip sahibi
olabilirsek, Allah katında da, insanlar arasında da o kadar değere sahip
olmuşuz demektir. Bunu Allah’ın Resulü haber veriyor:

“Allah, affeden kulun değerini arttırır.”[2]
Ümit Şimşek
[1] Ebû Dâvud, Edeb: 123; Tirmizî, Birr: 31.
[2] Müslim, Birr: 69; Tirmizî, Birr: 82.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Kur’ân “Affedici olun” buyurduğunda,
insanın yaratılışı da bunu tasdik eder; hem bireysel, hem de toplumsal
hayattaki sonuçlarıyla, affediciliğin insan için en doğru bir hayat tarzı
olduğunu gösterir....

ALLAH razı olsun....

 
Üst Alt