Ahir Zaman Şahıslarını Beklerken
Ahir Zaman Şahıslarını Beklerken - Fuat Türker
Dünyanın ömründen sadece bir gün kalsa bile, Allah benim Ehl-i Beytim’den bir şahıs gönderecektir. O dünyayı (daha önce) zulümle olduğu gibi adaletle dolduracaktır." (Sünen Ebu Davud, Cilt 14, s. 402)
Peygamberimiz (sav), ahir zamana yönelik önemli müjdeyi Müslümanlara bu hadisiyle verir. Bu haber, inanan her insanın heyecan ve coşkusunu artıran önemli bir müjdedir. Peygamberimiz (sav)’in hadisleri ve değerli birçok İslam aliminin günümüze dek ulaşmış el yazması eserleri, bu büyük müjdenin coşkusunu bugüne taşır. Yaşadığımız ahir zaman gereği bu konu daha gündemdedir; gerçekleşen ve şahit olunan her olay inananlarca heyecanla, aşkla izlenir.
Mehdiyet konusunun, Müslümanları tembelliğe ve boş beklentilere sevk ettiği, bu nedenle gündeme getirilmemesi gerektiği gibi iddiaları sıklıkla duyarız.
Kurtarıcı beklemenin, Müslümanları atalete düşürüp geri kalmalarına yol açtığı, fakirlik, cehalet, zulüm ve her türlü kötülük karşısında, "Bunu ancak Mehdi ortadan kaldırır. Nasılsa gelecek, biz durup bekleyelim" şeklinde bir düşünceye kapıldıkları gibi iddialar, samimi müminler için tamamen tutarsızdır.
"Zaten dünyanın çivisi çıkmış, düzeleceği yok. Benim elimden birşey gelmez" gibi düşünceler Müslüman’a asla yakışmaz. Samimi Müslüman bir kötülük gördüğünde, onu düzeltmek amacıyla müdahale eder. Duyarsızlık ve umursuzluk Müslüman’ın yaşamaya çalıştığı Kur’an ahlakına ters özelliklerdir.
Karmaşa ve zulüm ortamının arttığı dönemlerde insanlar, "Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize katından bir veli (koruyucu, sahib) gönder, Bize katından bir yardım eden yolla" diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz? (Nisa Suresi, 75) ayetiyle haber verildiği gibi Allah’tan bir yardımcı talep ederler. Sözüne sadık ve amaçlarına gönülden bağlı olan müminler zorluklara aşk ve şevkle göğüs gererek yardıma koşarlar.
Müslümanların ahir zaman şahıslarını beklemesi yanlış değildir. Yanlış olan tembellik döşeğine yatıp, gelecek kutlu şahısların her şeyi düzeltmesini beklemektir. Bediüzzaman bu konuda şunları söyler:
“Tembelliğiniz ve neme lâzım deyip çalışmamanız ve İttihad-ı İslam ile milliyet-i hakikiye-i İslâmiye ile gayrete gelmediğiniz, sizler için gayet büyük bir zarar ve bir haksızlıktır. İşte, seyyie-kötülük- böyle binlerce çıktığı gibi, bu zamanda hasene-yani İslâmiyetin kudsiyetine temas eden iyilik-yalnız işleyene münhasır kalmaz. Belki o hasene, milyonlar ehl-i imana mânen fayda verebilir.”
Verilecek zararın bütün İslam alemi için kayıp olacağını ilave eden Bediüzzaman, "Onun için, neme lâzım deyip kendini tembellik döşeğine atmak zamanı değil!” diyerek Müslümanları uyarır.
Müslümanlar bütün güçleriyle her yönden ilerleme çabası içinde olmalıdırlar. İnanan her insan hem dualarıyla hem de fiili çabasıyla gelecek kutlu şahıslara güzel bir zemin hazırlamalıdır.
Ahir Zaman Şahıslarını Beklemek İman Sahiplerine Şevk Verir
Hz. İsa(as) ve Hz. Mehdi(as)’yi beklemenin Müslümanları tembelliğe sürükleyeceğini düşünen bazı kişilerin bu iddialarının tam aksine, Allah’ın bu kutlu insanları gönderecek olması samimi olarak iman edenler için sürekli fışkıran bir kaynaktır; şevk kaynağıdır. Gönülden iman eden insan, onların geleceği ortam için en iyi ve en güzel hazırlığı yapmaya gayret eder. İçten imani bir coşku ve heyecanla, kendisini ve etrafını bu kutlu olay için hazırlar. Tembellik, pasiflik ve coşkusuzluk, imani zayıflığın göstergesidir.
Ahir zamanın bu müjdesi, müminleri tembelliğe sevk edecek olsaydı, Peygamberimiz(sav) bu haberleri ısrarla vermezdi. Müslümanları bugünkü durumlarına sürükleyen asıl neden ümitsizlikleridir. Zulümden kurtulma umudunu yitiren baskı altındaki Müslümanların, Allah’ın yardımıyla kendilerini destekleyeceğini bilmeleri ve ümitlerini hep diri tutmaları gereklidir.
İçinde yaşadığımız dönemde insanlığın kurtarıcısı, Kur’an ahlakının hakimiyetidir. Bu kutlu dönemin şahıslarını bekleyen kişilere düşen; "Allah yolunda benim yardımcılarım kim?" sorusunun muhatabı olmak, Allah yolunda kutlu şahıslara candan destek ve yardımcı olmaktır.
Müslümanları birleştirerek hakka dayalı bir güç haline getirecek, İslam dinini yobazların ve münafıkların ilave ettikleri hurafe ve dogmalardan arındırarak aslına dönmesine ve Kur’an ahlakının yeryüzü hakimiyetine vesile olacak kutlu Zatlara zemin hazırlamak Müslümanların önemli sorumluluğudur. Onların yanında ve onlara yardımcı olabilmek, tüm insanlığa yönelik hayırlı faaliyetlerinde destek olabilmek tüm iman sahipleri için büyük bir nimet, güzellik ve şereftir.
Bunun için hep birlikte hazırlanalım. Aramızdaki farklılıklara hoşgörüyle bakalım, saygılı olalım. Barış, adalet, kardeşlik, sevgi ve şefkatin insanlığı sarması için gayret edelim. Tüm inananların düşmanı olan, inkara dayalı felsefe ve ideolojilere karşı birlikte fikri mücadele verelim.
Ve insanlık tarihinin en büyük mucizelerinden birini hep birlikte bekleyelim.
Samimi kullarını bu büyük olaylarla müjdeleyen, şereflendiren, hoşnutluğunu kazanma ve kurtuluş yollarını gösteren alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.
Ahir Zaman Şahıslarını Beklerken - Fuat Türker
Dünyanın ömründen sadece bir gün kalsa bile, Allah benim Ehl-i Beytim’den bir şahıs gönderecektir. O dünyayı (daha önce) zulümle olduğu gibi adaletle dolduracaktır." (Sünen Ebu Davud, Cilt 14, s. 402)
Peygamberimiz (sav), ahir zamana yönelik önemli müjdeyi Müslümanlara bu hadisiyle verir. Bu haber, inanan her insanın heyecan ve coşkusunu artıran önemli bir müjdedir. Peygamberimiz (sav)’in hadisleri ve değerli birçok İslam aliminin günümüze dek ulaşmış el yazması eserleri, bu büyük müjdenin coşkusunu bugüne taşır. Yaşadığımız ahir zaman gereği bu konu daha gündemdedir; gerçekleşen ve şahit olunan her olay inananlarca heyecanla, aşkla izlenir.
Mehdiyet konusunun, Müslümanları tembelliğe ve boş beklentilere sevk ettiği, bu nedenle gündeme getirilmemesi gerektiği gibi iddiaları sıklıkla duyarız.
Kurtarıcı beklemenin, Müslümanları atalete düşürüp geri kalmalarına yol açtığı, fakirlik, cehalet, zulüm ve her türlü kötülük karşısında, "Bunu ancak Mehdi ortadan kaldırır. Nasılsa gelecek, biz durup bekleyelim" şeklinde bir düşünceye kapıldıkları gibi iddialar, samimi müminler için tamamen tutarsızdır.
"Zaten dünyanın çivisi çıkmış, düzeleceği yok. Benim elimden birşey gelmez" gibi düşünceler Müslüman’a asla yakışmaz. Samimi Müslüman bir kötülük gördüğünde, onu düzeltmek amacıyla müdahale eder. Duyarsızlık ve umursuzluk Müslüman’ın yaşamaya çalıştığı Kur’an ahlakına ters özelliklerdir.
Karmaşa ve zulüm ortamının arttığı dönemlerde insanlar, "Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize katından bir veli (koruyucu, sahib) gönder, Bize katından bir yardım eden yolla" diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz? (Nisa Suresi, 75) ayetiyle haber verildiği gibi Allah’tan bir yardımcı talep ederler. Sözüne sadık ve amaçlarına gönülden bağlı olan müminler zorluklara aşk ve şevkle göğüs gererek yardıma koşarlar.
Müslümanların ahir zaman şahıslarını beklemesi yanlış değildir. Yanlış olan tembellik döşeğine yatıp, gelecek kutlu şahısların her şeyi düzeltmesini beklemektir. Bediüzzaman bu konuda şunları söyler:
“Tembelliğiniz ve neme lâzım deyip çalışmamanız ve İttihad-ı İslam ile milliyet-i hakikiye-i İslâmiye ile gayrete gelmediğiniz, sizler için gayet büyük bir zarar ve bir haksızlıktır. İşte, seyyie-kötülük- böyle binlerce çıktığı gibi, bu zamanda hasene-yani İslâmiyetin kudsiyetine temas eden iyilik-yalnız işleyene münhasır kalmaz. Belki o hasene, milyonlar ehl-i imana mânen fayda verebilir.”
Verilecek zararın bütün İslam alemi için kayıp olacağını ilave eden Bediüzzaman, "Onun için, neme lâzım deyip kendini tembellik döşeğine atmak zamanı değil!” diyerek Müslümanları uyarır.
Müslümanlar bütün güçleriyle her yönden ilerleme çabası içinde olmalıdırlar. İnanan her insan hem dualarıyla hem de fiili çabasıyla gelecek kutlu şahıslara güzel bir zemin hazırlamalıdır.
Ahir Zaman Şahıslarını Beklemek İman Sahiplerine Şevk Verir
Hz. İsa(as) ve Hz. Mehdi(as)’yi beklemenin Müslümanları tembelliğe sürükleyeceğini düşünen bazı kişilerin bu iddialarının tam aksine, Allah’ın bu kutlu insanları gönderecek olması samimi olarak iman edenler için sürekli fışkıran bir kaynaktır; şevk kaynağıdır. Gönülden iman eden insan, onların geleceği ortam için en iyi ve en güzel hazırlığı yapmaya gayret eder. İçten imani bir coşku ve heyecanla, kendisini ve etrafını bu kutlu olay için hazırlar. Tembellik, pasiflik ve coşkusuzluk, imani zayıflığın göstergesidir.
Ahir zamanın bu müjdesi, müminleri tembelliğe sevk edecek olsaydı, Peygamberimiz(sav) bu haberleri ısrarla vermezdi. Müslümanları bugünkü durumlarına sürükleyen asıl neden ümitsizlikleridir. Zulümden kurtulma umudunu yitiren baskı altındaki Müslümanların, Allah’ın yardımıyla kendilerini destekleyeceğini bilmeleri ve ümitlerini hep diri tutmaları gereklidir.
İçinde yaşadığımız dönemde insanlığın kurtarıcısı, Kur’an ahlakının hakimiyetidir. Bu kutlu dönemin şahıslarını bekleyen kişilere düşen; "Allah yolunda benim yardımcılarım kim?" sorusunun muhatabı olmak, Allah yolunda kutlu şahıslara candan destek ve yardımcı olmaktır.
Müslümanları birleştirerek hakka dayalı bir güç haline getirecek, İslam dinini yobazların ve münafıkların ilave ettikleri hurafe ve dogmalardan arındırarak aslına dönmesine ve Kur’an ahlakının yeryüzü hakimiyetine vesile olacak kutlu Zatlara zemin hazırlamak Müslümanların önemli sorumluluğudur. Onların yanında ve onlara yardımcı olabilmek, tüm insanlığa yönelik hayırlı faaliyetlerinde destek olabilmek tüm iman sahipleri için büyük bir nimet, güzellik ve şereftir.
Bunun için hep birlikte hazırlanalım. Aramızdaki farklılıklara hoşgörüyle bakalım, saygılı olalım. Barış, adalet, kardeşlik, sevgi ve şefkatin insanlığı sarması için gayret edelim. Tüm inananların düşmanı olan, inkara dayalı felsefe ve ideolojilere karşı birlikte fikri mücadele verelim.
Ve insanlık tarihinin en büyük mucizelerinden birini hep birlikte bekleyelim.
Samimi kullarını bu büyük olaylarla müjdeleyen, şereflendiren, hoşnutluğunu kazanma ve kurtuluş yollarını gösteren alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.