Ahlak Ile Ilgili Ayetler

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
İslam güzel ahlaktır.
İslam güzel ahlaktır.
Güzel ahlak, bir kul olarak Allah’a karşı Müslümanlık görevini yerine getirmek isteyen herkesin mutlaka bilmesi gereken en önemli konular arasında yer alıyor. Çünkü Allah katında insanı insan yapan, onu “varlıkların en şereflisi” statüsüne eriştiren ve aslî cevheriyle tanışmasına vesile olan sahip olduğu güzel ahlaktır. Allah tarafından Müslümanlara farz kılınan ya da Peygamber Efendimiz tarafından İslam yolunda gösterilen her sünnet bir Müslüman için ne kadar önemli ise güzel ahlaka sahip olmak da bir o kadar önemlidir. Hiçbir dini inanç veyahut inanış İslamiyet kadar güzel ahlak konusuna önem vermemiştir. Hatta Peygamber Efendimiz bir hadisinde “ İslam, güzel ahlaktır.” buyurmuşlardır. Görüldüğü üzere güzel ahlak Peygamber Efendimiz tarafından İslam’a birebir karşılık bulacak kadar önemlidir.

Güzel Ahlak Nedir?


Dünyadaki hayatında iyi bir Müslüman hatta iyi bir insan olmak isteyen herkes için güzel ahlak son derece önemlidir. Bu yüzden güzel ahlak ile ilgili bilgileri öğrenmesi ve bilmesi gerekir. Güzel ahlaka sahip olmak bir Müslümanın hem bu dünyada hem de ahiret hayatında huzur içerisinde yaşamasını sağlayacak en önemli şeylerden biridir. Güzel ahlak hem bu dünyanın hem de ahiret hayatının önemli anahtarlarından biridir. Kur’an-ı Kerim’de yer alan ayetler ile Allah, kullarına güzel ahlak sahibi olmalarını emretmiştir. Güzel ahlak ise Allah’ın buyruklarını ve Peygamber Efendimizin sünnetlerini yerine getirerek sadece Allah için değil Allah’ın diğer kulları için de iyi olmak demektir. Bir insanın karşısındaki insana iyi davranması, hoşgörülü olması, insan olarak ona değer vermesi ya da merhamet etmesi hepsi güzel ahlaktandır.

Güzel Ahlakın Özellikleri Nelerdir?


Bir Müslümanın güzel ahlaka sahip olması onun tamamen bu konuda istekli olmasına, çaba göstermesine ve her zaman güzel ahlak ile davranma konusunda titiz davranmasına bağlıdır. Allah dünya üzerinde bulunan bütün insanları eşit yaratmıştır, kimseye ayrıca güzel ahlak vasfı verilmemiştir. Güzel ahlak özelliklerine sahip olmak tamamen kişinin kendi isteğine bağlıdır. Güzel ahlaka sahip olmak isteyen bir Müslüman ise öncelikle Allah’ı tanımalı, iman etmeli ve yeryüzünde var olan her şeyi Allah’ın yarattığını, sahibinin Allah olduğunu unutmamalıdır. Bu yüzden Allah’ın yarattığı her şeye insanlara, hayvanlara ya da bitkilere, her şeye saygı ve sevgi duymalıdır. Güzel ahlak sahibi bir Müslüman her şeyden önce edep sahibidir. Sözünde durur, her zaman cömerttir, israfa yönelmez, sabırlıdır. Başına kötü şeyler geldiği zaman Allah’tan geldiğini unutmaz ve isyan edip, yılgınlık göstermek yerine hoşgörü ile kabul eder. Güzel ahlakın özellikleri bir insanın iyi bir insan olması için gereken daha birçok örnek davranış ve tutum ile daha çok örneklendirilebilmektedir.

İslamiyet’te Güzel Ahlakın Önemi Nedir?


Arapça ’da hulk veya huluk kelimesi ile ahlak “ karakter, tabiat ve huy” anlamlarına gelmektedir. İslami açıdan bakıldığında ise başta hadisler olmak üzere İslami kaynaklarda ahlak, iyi ve kötü huyları, fazilet ve reziletleri tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Bu yönü ile İslam ahlakı, iyi huyları ve kötü huyları birbirinden ayırmaya yardımcı olan, kaynağını Kur’an-ı Kerim’den ve Peygamber Efendimizin buyurduğu hadislerden, onun sünnetlerinden alan İslamiyet için son derece önemli bir kavramdır.


İslam ahlakı, bir Müslümanın sadece genel davranışları ile ilgili değil, insanların sosyal hayatında nasıl iletişim kurmaları gerektiği hakkında da önemli bir yol göstericidir. İslam ahlakına göre görgü kurallarına uymak, insanlara karşı iyi niyetli ve hoşgörülü olmak bir Müslümanın güzel ahlaka sahip olabilmesi açısından son derece önemlidir. Öyle ki Peygamber Efendimiz bir hadisinde “Kıyâmet gününde mü’min kulun terâzisinde güzel ahlâktan daha ağır bir şey bulunmaz. Allah Teâlâ çirkin hareketler yapan, çirkin sözler söyleyen kimseden nefret eder.” buyurmuşlardır.

AYET-İ KERiME
O (muttakiler) ki; bollukta da darlıkta da infak ederler, öfkelerini yutar ve insanları affederler. Allah, muhsinleri/kulluğunu en güzel şekilde yapmaya çalışanları sever.
(3/Âl-i İmran 134)

AYET-İ KERiME
O (muttakiler) ki; bir kötülük yaptıklarında yahut (günah işleyerek) kendilerine zulmettiklerinde Allah’ı anar ve günahları için bağışlanma dilerler. Allah’tan başka kim günahları bağışlayabilir? Ve bile bile yaptıkları (yanlışta) ısrar etmezler.
(3/Âl-i İmran 135)

AYET-İ KERiME
Allah’ın rahmeti sayesinde onlara karşı yumuşak oldun. Şayet kaba, katı kalpli biri olsaydın etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onlar için bağışlanma dile, işlerinde onlarla istişare et. (Bir konuda) karar verdiğin zaman Allah’a tevekkül et. (Ve onu uygula. Çünkü) Allah, tevekkül edenleri sever.
(3/Âl-i İmran 159)

AYET-İ KERiME
Allah’ın (kabul edeceğine söz vererek) üstlendiği tevbe, bilmeden günah işleyen sonra çabucak tevbe edenler içindir. Bunların tevbesini Allah kabul eder. Allah (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir.
4/Nisâ 17)

AYET-İ KERiME
(Bir de) onlara, Âdem’in iki oğlunun hak olan haberini oku. Hani onlar bir kurban sunmuştu da birinin (kurbanı) kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul olunmayan) demişti ki: “Kesinlikle seni öldüreceğim.” (Kardeşi ) “Allah ancak muttaki olanlardan kabul eder.” demişti.
(5/Mâide 27)

AYET-İ KERiME
Yaptıkları kötülükten birbirlerini alıkoymazlardı. Yaptıkları şey ne kötüdür.
5/Mâide 79)

AYET-İ KERiME
Bu, şundandır: Allah, bir topluma verdiği nimeti, onlar kendilerinde olanı değiştirmedikçe değiştirecek değildir. Şüphesiz Allah, (işiten ve dualara icabet eden) Semi’, (her şeyi bilen) Alîm’dir.
(8/Enfâl 53)

AYET-İ KERiME
Şayet bir topluluğun (antlaşmalarına) ihanet edeceğinden korkarsan, aynı şekilde antlaşmayı bozduğunu onlara bildir. Şüphesiz Allah, hainleri sevmez.
(8/Enfâl 58)

AYET-İ KERiME
Altından ırmaklar akan ve içinde ebedî kalacakları Adn Cennetleri... Bu, arınan kimsenin mükâfatıdır.
(20/Tâhâ 76)

AYET-İ KERiME
Ey iman edenler! Şeytanın adımlarına uymayın. Kim de şeytanın adımlarına uyarsa şüphesiz ki o, fuhşiyatı ve münkeri emreder. Şayet üzerinizde Allah’ın lütfu ve rahmeti olmasaydı içinizden hiç kimse ebediyen arınamazdı. Fakat Allah, dilediğini temizleyip arındırır. Allah (işiten ve dualara icabet eden) Semi’, (her şeyi bilen) Alîm’dir.
(24/Nûr 21)

AYET-İ KERiME
İçinizden fazilet ve zenginlik sahipleri, akrabalara, miskinlere/ihtiyaç sahibi yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere (bir daha mallarından) vermeyeceklerine dair yemin etmesinler. Affetsinler, hoş görsünler (yaptıklarını görmezden gelsinler). Allah’ın sizi bağışlamasını istemez misiniz? Allah (günahları bağışlayan, örten ve günahların kötü akıbetinden kulu koruyan) Ğafûr, (kullarına karşı merhametli olan) Rahîm’dir.
24/Nûr 22)

AYET-İ KERiME
İffetli, hiçbir şeyden habersiz ve mümin olan kadınlara iftira edenler, dünyada ve ahirette lanetlenmişlerdir. Onlar için büyük bir azap vardır.
(24/Nûr 23)

AYET-İ KERiME
O gün, dilleri, elleri ve ayakları yaptıklarına dair aleyhlerine şahitlikte bulunacaktır.
(24/Nûr 24)

AYET-İ KERiME
O gün, hak ettikleri karşılığı Allah, eksiksiz bir şekilde onlara verecektir. Ve Allah’ın (hak ve hakikatin kaynağı) El-Hak, (varlığının ve birliğinin delilleri apaçık, kullarına açıklayan, iftiraya uğrayanların masumluğunu açık eden) El-Mubîn olduğunu da bileceklerdir.
(24/Nûr 25)

AYET-İ KERiME
Kötü/pis kadınlar, kötü erkeklere; kötü erkekler, kötü kadınlara; temiz/iyi kadınlar, temiz erkeklere; temiz erkekler, temiz kadınlara (yakışır). Bunlar, onların söylediklerinden berîdirler/uzaklardır. Onlara bağışlanma ve değerli bir rızık vardır.
(24/Nûr 26)

AYET-İ KERiME
Ey iman edenler! Kendi eviniz dışındaki evlere izin almadan ve ev halkına selam vermeden girmeyin. Bu, sizin için daha hayırlıdır. Umulur ki öğüt alırsınız.
(24/Nûr 27)

AYET-İ KERiME
Şayet o (evlerde) kimseyi bulamazsanız, izin verilinceye kadar (evlere) girmeyin. (İzin istediğinizde izin verilmez ve) size: “Dönün!” denirse dönün. (Kapı önünde beklemeyin. Dönmeniz) sizin için en temiz (ve hayırlı) olandır. Allah, yaptıklarınızı bilir.
(24/Nûr 28)

AYET-İ KERiME
İçinde oturulmayan ve içinde faydanıza bir şey bulunan evlere girmenizde sizin için bir günah yoktur. Allah, açığa vurduklarınızı da gizlediklerinizi de bilir.
(24/Nûr 29)

AYET-İ KERiME
Mümin erkeklere: “Gözlerini (haramdan) kısmalarını ve iffetlerini korumalarını” söyle. Bu, onlar için en hayırlı/temiz olandır. Şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
(24/Nûr 30)

AYET-İ KERiME
Mümin kadınlara da: “Gözlerini (haramdan) kısmalarını ve iffetlerini muhafaza etmelerini” söyle. Kendiliğinden görünenler hariç süslerini açığa çıkarmasınlar. Başörtülerini yakalarının üzerine koysunlar (kafa, boyun ve göğüs kısmını örtecek şekilde). Kocalarından, babalarından, kayınbabalarından, çocuklarından, kocalarının (başkasından olma) çocuklarından, kardeşlerinden, erkek kardeşlerin çocuklarından, kız kardeşlerin çocuklarından, kendi kadınlarından, sağ ellerinin sahip olduğu (köle ve cariyelerden), kadına (ihtiyaç ve arzusu olmayan) erkeklerden, kadınların avretini anlamayan çocuklardan başkasına süslerini göstermesinler. Gizledikleri ziynetler anlaşılsın/bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Hep beraber topluca Allah’a tevbe edin ki, kurtuluşa eresiniz ey müminler!
(24/Nûr 31)

AYET-İ KERiME
Hiçbir günahkâr, bir başkasının günahını yüklenmez. (Günah) yükü ağır olan biri (yükünü) taşıması için birini çağırsa yakın akraba dahi olsa günahı ona yükletilmez. Sen yalnızca gaybta (görmedikleri hâlde ya da kimsenin kendilerini görmediği yerlerde) Rablerinden korkanları ve namazı dosdoğru kılanları uyarırsın. Kim de arınırsa, ancak kendi yararına arınmış olur. Dönüş yalnızca Allah’adır.
(35/Fâtır 18)

AYET-İ KERiME
Ümmiler arasında onlardan olan, kendilerine (Allah’ın) ayetlerini okuyan, onları arındıran, Kitab’ı ve hikmeti öğreten bir Resûl gönderen O’dur. Onlar, bundan önce apaçık bir sapıklık içindeydiler.
(62/Cuma 2)

AYET-İ KERiME
Ve hiç kuşkusuz, sen büyük bir ahlak üzeresin.
(68/Kalem 4)

AYET-İ KERiME
Yüzünü astı ve sırtını döndü.
(80/Abese 1)

AYET-İ KERiME
Kendisine kör olan (Abdullah b. Ümmü Mektum) gelince.
(80/Abese 2)

AYET-İ KERiME
Ne biliyorsun, belki arınacaktı?
(80/Abese 3)

AYET-İ KERiME
Ya da (dinlediği ayetlerden) öğüt alacak ve bu öğüt kendisine fayda sağlayacaktı.
(80/Abese 4)

AYET-İ KERiME
Kendisini müstağni gören (Allah’a ve O’nun dinine ihtiyacı yokmuş gibi davranan) kimse (ise),
(80/Abese 5)

AYET-İ KERiME
Sen ona yöneliyor (onu etkilemeye çalışıyorsun).
(80/Abese 6)

AYET-İ KERiME
Oysa, onun (şirkten) arınmamasında sana bir sorumluluk yoktur.
(80/Abese 7)

AYET-İ KERiME
Koşarak (dinini öğrenmeye istekli bir şekilde) sana gelense;
(80/Abese 8)

AYET-İ KERiME
Ki o, (Allah’tan) korkar.
(80/Abese 9)

AYET-İ KERiME
Sen ise onu bırakıp (başka şeylerle) meşgul oluyorsun.
(80/Abese 10)

AYET-İ KERiME
Asla (böyle yapma!) Hiç şüphesiz o, bir öğüttür/hatırlatmadır.
(80/Abese 11)

AYET-İ KERiME
Nefse ve onu düzenleyene,
(91/Şems 7)

AYET-İ KERiME
Ona hem kötülüğü hem de takvayı ilham edene (tüm bunlara andolsun ki),
(91/Şems 8)

AYET-İ KERiME
Onu (nefsini) arındıran, kesinlikle kurtuluşa ermiştir.
(91/Şems 9)

AYET-İ KERiME
Onu (küfür ve masiyetle) örtüp gizleyen de, kesinlikle zarar etmiştir.
(91/Şems 10)

AYET-İ KERiME
O ki; malını vererek arınır.
(92/Leyl 18)

AYET-İ KERiME
Asla! Hiç şüphesiz, insan azgınlaşır.
(96/Alak 6)

AYET-İ KERiME
Kendini müstağni (kimseye ihtiyacı olmayan, kendisine yeten) olarak gördüğünde.
(96/Alak 7)
 
Üst Alt