Ahmed Galib'in Risaleler Hakkında Yazdığı Fıkralar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
ve ancak size medyun-u şükranım ve minnettarım. 1
barla_366_1.gif
Dinî akidelerimin azim bir inkılâbı var. Nur Risalelerinden aldığım dinî ve insanî ve vicdanî ve iktisadî ve ilmî dersler bana hayatta muvaffakiyet verecektir. Dr. Yusuf Kemal
***
(Doktor’undur.)
Tam manalarıyla mefhumlarını kavramak iktidarında olmadığım o yüksek eserlerinizi fırsat buldukça okuyorum. İrşad-ı âliyeleri unutulmaz ve şaheser hatıralardır. Mezarıma kadar dinî akidelerinizin esiri ve kurbanıyım. Üstadım, sizin Sözleriniz benim dinî muhayyilemi cidden değiştirdi. Ve daha sevimli bir mecraya sevk etti. Şimdi bendeniz, doktorların düşündüğü gibi düşünmüyorum.
Dr. Yusuf Kemal
***
(Ahmed Galib’in Sözler hakkında bir fıkrasıdır.)
Âdem-i ilm-i hakikattır sözün,
Tercüman-ı kenz ü vahdettir sözün.

Hazret-i Hakdan atâ-yı mahzdır,
Neş’e-i Şît-i hüviyettir sözün.

Ders-i hikmetten bütün ulvî beyan,
Misl-i İdris, pür-hikmettir sözün.

Mevc-i tufan-ı dalâletten siper,
Keşti-i Nuh-u selâmettir sözün.

Sarsar-ı ilhaddan inkaz eden,
Şu’le-i Hûd-u hidayettir sözün.


1- Herhangi bir sebepten ötürü.

 
Son düzenleme:

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Tezkiyet-bahş-ı kulûb-u mü’minîn,
Salih-i dâr-ı emanettir sözün.

Vahdetin esrarını ilân eden,
Ol Halîl-veş asl-ı millettir sözün.

Bahş-ı zemzem eyler, ehl-i hayrata,
İsmail-i feyz-i hürmettir sözün.

Mahz-ı tahkiktir, hayaletten a’lâ,
Sırr-ı İshak-ı hakikattir sözün.

Zümre-i tağutu hep berbad eder,
Lût gibi rükn-ü salâbettir sözün.

Hep kelâmullah-ı natık şerhidir,
Kenz-i i’caz-ı risalettir sözün.

Din-i Hakkın neşr ü tamimi için,
Fazl-ı İsrail-i kudrettir sözün.

Hak cemaliyle kemalin gösteren,
Hüsn-ü Yusuf’dan işarettir sözün.

Yokluk içre, varlığa kaim olan,
Sabr-ı Eyyub-u metanettir sözün.

Mülhid firavunları gark eyleyen,
Tûr-u Musa-i şeriattır sözün.

Serteser mizan-ı hikmetle rasîn,
Çûn Şuayb-i emn ü adalettir sözün.

Ehl-i ıdlâli eden zîr ü zeber,
Sanki harun-u fesahattir sözün.




 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Asker-i Câlûd küfrü mahveder,
Savt-ı Dâvud-u hilâfettir sözün.

Marifet-i takva ve hikmet mülküne,
Bir Süleyman-ı emarettir sözün.

Hasılı dertlilere derman eder,
Dest-i Lukman-ı hazâkattir sözün.

Ba’s ü ba’de’l-mevte kaim hüccetin,
Çûn Üzeyr mazhariyettir sözün.

Söz değil, özdür bütün tibyanımız,
Vech-i Hakka hep işarettir sözün.

Lübb-i lüb marifettir mâhasal,
Yüzyüze hakka itaattir sözün.

Ehl-i şevke âb-ı hayat bahş eden,
Hıdr-ı bahreyn-i velâyettir sözün.

Bâr-ı sıkletten ukulü kurtaran,
Nur-u İlyas-ı riyazettir sözün.

Kulluğun efdalini izhar eden,
Zülkifl-i ibadettir sözün.

Sed çeker kâfir olan ye’cüclere,
Çünkü, Zülkarneyn-i kudrettir sözün.

Sırr-ı tesbihatı telkin eyleyen,
Misl-i Yunus gavvas-ı hakikattir sözün.

Rahmet-i Rahmanı hep tezkâr eder,
Hamd-i Zekeriyya-yı rahmettir sözün.
 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Tâb ile şerh-i kitab hak eder,
İlm-i Yahya-i verasettir sözün.

Mürdeyi ihya, körü bînâ eder,
Nefha-i İsa-yı fıtrattır sözün.

Müjde-i peyman-ı kulûb-u ehl-i hak,
Mâhî-i târik-i fetrettir sözün.

Ahmed’in miracını eyler beyan,
Şerh-i ahkâm-ı nübüvvettir sözün.

Hak tealâ daima pür-nur ede,
Çünkü, irfan-ı saadettir sözün.

Şan-ı Üstadda ne dersen Galiba,
Ez ki, bir iman-ı hayrettir sözün.
Ahmed Galib
***
 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
(Ahmed Galib’in Sözler hakkındaki Arabî fıkrasıdır.)
1
barla_370_a.gif

(Ahmed Galib’in Sözler hakkındaki Arabî fıkrasının tercümesidir.)
Manevî mücahedeyle, sünneti ihya edip, ikame eden,
Şu asrın fesad gününde dini kuvvetlendirip, Hakla yücelten.

Dalâlette olanların üzerine manevî kılıncı çektin,
Ki onlar şaşmış, Hak yolundan sapmış ehl-i inada karşı tektin.

Sözlerin, sanki nifaka karşı şimşekler çakan şedid kılınçtı,
Dininden dönenlere, dalâlette kalanlara keskin bıçaktı.



1- Bu ifadenin açıklaması metin içinde verilmiştir.
 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Her tarafa nida ettin, Hakka gelin! Cevap verin! Nura gelin!
Hakikat yoluna girip, sıdk ve ihlâs ile her an sağlam durun!

Hakta nurla giden ehl-i kalb, sana itaatle cevap verdiler,
Muhabbetle dolan kalbler, aşk ve heyecanla coşup titrediler.

Evet sen onları gerek gizli, gerek açık Hakka davet ettin,
En uzak beldelerden sana şevkle gelip, o nurlara bend ettin.

Hak yolunda gördüler seni, istemediler delillerle isbat,
Çünkü inanmışlar doğruluğuna, sana etmişlerdi itimad.

Sözlerinizde gördüler, kalbler aydınlatan zâhir parlak bir nur,
Gün be-gün artıyordu, kalblerde nur, yüzlere aksetmişti sürur.

Açmıştın Hakka giden çok kapıları, avamdan havassa kadar,
Esma ve sıfattan akseden, muhtelif ilimler tâ arşa kadar.

Mücahedenize mükâfaten, Allah size versin hayr-ı kesir,
Ağlayan gönlünüze, her yerde insin sürur ve safa-yı kebir.

Korusun kalbinizi Allah, her türlü sıkıntı gam ve kederden,
Korusun Mevlâ eserlerinizi, her türlü zıya’ ve hederden.

Hakîm ismine mazhar Sözler, bulsun hikmet çarşısında itibar,
Asrın karanlığını tard ile, nurlandırsın kıyamete kadar.

Ey Üstad çekinme, Kur’an’a çağır, insanları Hakka et davet,
Mükâfatı müjdele, kalbleri sevindir, Allah’tandır hidayet.
Ahmed Galib
***
 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Galib’in Fârisî fıkrası. Keramet-i Gavsiye münasebetiyle yazılmıştır. 1
barla_372_a.gif








1- Bu ifadenin açıklaması metin içinde verilmiştir.
 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Galib Bey’in Fârisî fıkrasının tercümesi
1- Kimim ben? Ben, gönlü kırık, sinesi dertlerle dolu, başında delilik sarhoşluğu (olan) âciz, güçsüz zavallı biriyim.
– Gerçek dosttan (sevgiliden) ayrı olmanın üzüntüsünden çok gezip dolaştım, (lâkin), benim inleyen gönlüme yol gösterici (rehber) kimse yoktu.
3- Yıllarca ayrılığın eleminden perişandım, ne kafamın dengi bir dost, ne de sükûnet verecek bir (marifet) kadehi (vardı)
– Günden güne gidişatım daha da çıkmaza giriyordu, (öyle ki), gece gündüz başımdaki cinnet arzusu artıyordu.
– Neticede, (Allah’ın) takdir eli iyiye, doğruya gitmeme hidayet etti, Allah dostlarının himmeti yüz gösterip imdada yetişti.
6- Gönlüm pirin sayesinde huzur buldu, hülâsa, onun lütuf ve inayetinin saadetine nail olarak emniyete kavuştum.
– Bahtsızlığıma, iyi talih imdada yetişti, biçare gönlüm onun feyzinden memnun oldu.
– Onun nazarı ile kara toprak yakuta dönüşürse garipsenmez, (zira), onun bu nazarı, Hakkın nurudur, efsane ve sihir değildir.
9- Ehl-i hak zemininde, Allah’ın tecellisinin nurları vardır, geçmiş ve gelecek onların nazarlarında bir “nun”un noktası gibidir.
– Geçmişte olanı, gönüllerinde bir kitab gibi okurlar, hâl ve gelecek hepsi aynı şekilde, onların derunundadır.
– Onların gönülleri, levh-i mahfuzda (mevcut) ayetlerin aynasıdır, o sebebden “Ol” deyince “olur” sırrı gönüllerinde gizlidir.
12- Gördüklerini ve söylediklerini (onlara) Allah öğretiyor, (onlar), Hakkın mükemmel ve ölçülü kudreti ve aletidirler.
– İşte Tevrat sahifelerinde Mahmud’un övülmesi ve işte Zebur sahifelerinde Mesih’in ziyadesiyle vasfı.
– Hz. Muhammed’in ashabının vasfı hepsi İncil’dedir, hepsi eşi ve benzeri olmayan (Allah’dan gelen) ne güzel görüşlerdir.
15- Bu sırrı, ehl-i velâyetten her zaman görürsün, gelecekten ve halden haber vermişlerdir.
 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
– Celâl-i Rumi, Gülşenî’nin haberini veriyordu, Şeyh-i Ekber ise, Mısrî’nin haberini verir...
– Ahmed-i Cami, Ahmed-i Faruki’den haber veriyor, ben hangisini sayayım, zira, sayılmayacak kadar çoktur.
18- Her biri bir haber söylemiş, remz ve işaret vermişlerdir, eskiler, sonra gelenlerden “olacak” diye müjde verdiler.
– Özellikle, Allah adamı Hz. Abdülkadir, Gavs-i Âzam, “ol” der “olur” dairesinin kutbu, cihanın geleceğinin haberini vermiş, her ne görmüş ise münasib bir beyanla söylemiştir.
21- Parlak bir nazımla, “Kötülük ve fitneden müridimi koruyan emin bir sığınak olurum.” dedi.
– Cengiz ve Hülâgu’nun fitnesinden bahsetmiş. Onun sözünün remzi günümüze kadar bakıyor.
– Bu devrin fitnesinin işareti, Onun sözlerinden anlaşılıyor. Yakîn ehli, Onun remzinden birçok sır bulmuştur.
24- Bu devrin fitnesi, haddinden fazla olduğundan dolayı, kötülerin şer ve fitneleri Hamun (çölünün) Ceyhun (nehri)’u gibi olmuş.
– İlim ehli, hepsi derin derin düşünüyorlardı, din sahası Allah dostlarından bomboştu.
– Feleğin gözü, (böyle) bedbinlik dolu bir kargaşa (ortamı) görmemiştir. Fırat nehri akıp durduğu halde, halkın tümü susuz görünüyor.
27- Hiçbir asırda, bu asrın fitnesi mevcut değildi, halkın çoğu asrın (kötü) gidişatına kapılmıştı.
– Mülhidler gece gündüz fitne çıkarıyorlardı. Mecnun gülmez, aksine, ağlardı.
– Bu fitne ve şerre karşı Hz. Üstad Said, cebhe aldı, saadete yakın ne mutlu insandır O.
30- Onun elindeki kalem, ucu keskin olmuş kılıç gibidir. Onun kalemi, mülhidler güruhunun hepsini zebun ve perişan etmiştir.
– Dinin heybeti, Onun hoş sözlerinden (yeniden) ortaya çıkmıştır. Bu nuru görmeyenin anlayışı kıt olur.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt