faruk islam
Özel Üye
Cüz:4 Sure: 3 - Al-i İmran Suresi
Ayet:103 Konu: Allah'ın ipine Tutunmak
]بســـم ]الله ]الرحمن ]الرحيم
]وَاعْتَصِمُواْ ]بِحَبْلِ ]اللّهِ ]جَمِيعًا ]وَلاَ ]تَفَرَّقُواْ ]وَاذْكُرُواْ ]نِعْمَةَ ]اللّهِ ]عَلَيْكُمْ ]إِذْ ]كُنتُمْ ]أَعْدَاء ]فَأَلَّفَ ]بَيْنَ ]قُلُوبِكُمْ ]فَأَصْبَحْتُم ]بِنِعْمَتِهِ ]إِخْوَانًا ]وَكُنتُمْ ]عَلَىَ ]شَفَا ]حُفْرَةٍ ]مِّنَ ]النَّارِ ]فَأَنقَذَكُم ]مِّنْهَا ]كَذَلِكَ ]يُبَيِّنُ ]اللّهُ ]لَكُمْ ]آيَاتِهِ ]لَعَلَّكُمْ ]تَهْتَدُونَ
103 - Allah'ın ipine hep birlikte sımsıkı sarılın. Ayrılığa düşmeyin. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın: Bir zamanlar düşmandınız, kalblerinizi birbirine ısındırdı ve O'nun bu nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Bir ateş çukurunun kenarındaydınız, sizi oradan kurtardı. İşte bu şekilde Allah doğru yola erişesiniz diye ayetlerini size açıklamaktadır.
Allah (c.c) önceki ayette mü'minlerin kalplerini iman üzerinde sabitleştirdikten sonra bu ayette, onları kardeş olmaya ve bir tek el gibi kafirlere karşı birlik olmaya çağırmaktadır.
Ayette geçen "Allah'ın ipi" hakkında değişik görüşler zikredilmiştir. En doğrusu; "Allah'ın ipi" Kur'anı Kerim'dir.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Kur'an Allah'ın sağlam ipidir ve açık nurudur. Onun mucizeleri bitmez. Onunla konuşan doğru söyler. Onunla hükmeden adil olur. Onunla amel eden doğru yapmış olur. Ona bağlanan doğru yolu bulmuş olur." (Tirmizi)
"Size iki ağır yük bırakıyorum. Birincisi; Allah'ın kitabıdır. O, Allah'ın ipidir. Ona uyan hidayet üzere olur. Onu terkeden ise sapıklık üzere olur." (Müslim)
"Allah'ın kitabı, Allah'ın gökten yere kadar uzatılmış ipidir."
(Müslim, Tirmizi, Ahmet, İbn-i Ebi Şeybe, Taberani, İbn-i Hibban)
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Allah'ın ipi Kur'an'dır." (Deylemi)
Müslüman Cemaatin Hayatiyetini Devam Ettirecek İki Temel Unsur:
Allah (c.c) daha önceki ayetlerde müslümanlara kitap ehline itaat etmemeyi emrettikten sonra bu ayette müslüman cemaatin yapışması ve hiç bırakmaması gereken iki temel unsuru bildirmektedir. Bunlar; iman ve iman kardeşliğidir. Müslümanlar ancak bu iki temele sarıldıkları müddetçe Allah'ın kendilerine yüklemiş olduğu görevi yerine getirebilir ve hedefe ulaşabilirler. İslam cemaatinin hayatta kalması ve varlığından sözettirmesi ancak bu iki temele sımsıkı sarılmalarıyla mümkündür. Bu iki temel unsurdan birinin ihmal edilmesi müslüman cemaatin yokolmasına sebeb olur.
1 - İman: Herhalukarda Allah'ı gözetmek, O'ndan sakınmak ve O'nun istediği şekilde O'na iman etmek demektir. Bu temel unsur olmaksızın, hangi sebeple olursa olsun bir araya gelmiş insanların oluşturdukları topluluk cahili bir topluluktur. Allah'ın bildirdiği iman ve akide üzerinde birleşmeyen, ırk, dil, toprak ve ortak menfaatler sebebiyle ve bunlara benzer nedenlerle birleşen her topluluk İslam değil, cahili topluluktur. İslam topluluğu; ancak iman üzerinde birleşen, düşünce, fikir, sistem, kanun ve değer ölçülerini yalnız Kur'an ve sahih sünnetten alan topluluktur.
2 - İman Kardeşliği: Allah için sevmek, Allah için buğzetmektir. İnsanların kalplerini tamamen birleştiren ancak iman kardeşliğidir. Bu kardeşlik sayesinde bütün kinler, ihtilaflar ve düşmanlıklar kaybolur. Ancak iman kardeşliğinin sancağı altında ırktan, dilden, topraktan, heva ve hevesten kaynaklanan ayrılıklar yokolur gider ve Allah'ın dininde birleşme olur.
İman kardeşliği var olduğu müddetçe İslam cemaati hayattadır. Bu olmadıkça İslam cemaatinin yaşaması söz konusu olamaz. Çünkü canlı olmayan bir varlığın, üzerine yüklenen görevi yerine getirmesi mümkün değildir.
İhtilafın Çeşitleri: “ve ayrılığa düşmeyin.”
Allah (c.c) ayetin bu kısmında müslümanlara aralarındaki ihtilaflar sebebiyle parçalanmaktan sakınmalarını emretmektedir.
İhtilaf iki türlüdür.
1 - Caiz Olan Ihtilaf: İnsanların tabiat, fıtrat, anlayış ve görüşlerinden kaynaklanan ihtilaftır. Bu; varolan ve yok olması mümkün olmayan ihtilaftır. Çünkü insanlar akıl, zeka ve anlayış bakımından eşit değildirler. Dolayısıyla bu tür ihtilafların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Ayette yasaklanan bu tür ihtilaf değildir. Çünkü bu tür ihtilaflar Rasulullah (s.a.s) zamanında bile ortaya çıkmış ve Rasulullah (s.a.s) bunu yasaklamamıştır.
Rasulullah (s.a.s) Ahzab günü şöyle buyurdu:
"Sizden hiçbiriniz ikindi namazını Kurayza oğullarının yurduna varmadan kılmasın" Sahabeler yoldayken ikindi namazının vakti girmişti ve bir kısmı Rasulullah'ın emrinin zahirine uyarak: "Biz Kurayza oğullarının yurduna varmadıkça ikindi namazını kılmayız" dediler. Bir kısmı da:
"Biz ikindiyi yolda vakit içinde kılacağız. Çünkü Rasulullah (s.a.s) bu emriyle zahirini değil seferde çabuk davranmak gerektiğini kasdetmiştir." dediler ve kıldılar. Daha sonra bu olay Rasulullah'a zikredildi ve Rasulullah bunlardan hiçbir zümreyi ayıplamadı." (Buhari)
Rasulullah (s.a.s)'den sonra sahabeler arasında da böyle ihtilaflar vuku bulmuş ve hiçbir zaman bu, müslümanlar arasında kin, nefret ve düşmalığa sebep olmamıştır. Muteber olan mezhepler arasındaki ictihaddan dolayı ortaya çıkan ihtilaflar da bu türdendir.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Hakim ictihad edip doğruya isabet ederse ona iki ecir vardır. İctihad edip yanlış yaparsa ona bir ecir vardır." (Buhari, Müslim)
2 - Caiz Olmayan İhtilaf: Dini konuları Allah'ın hükmüne göre değil heva ve hevese göre yorumlamaktan dolayı ortaya çıkan ihtilaftır. Allah'ın gönderdiği bütün dinler bu tür ihtilafları ortadan kaldırmak için gelmiştir. İnsanlara en büyük zarar veren ve ayette yasaklanan ihtilaf da bu tür ihtilaftır.
Sapık Fırkalar:İbn-i Ömer (r.a)'dan, Rasulullah (s.a.s)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Yahudiler yetmiş bir veya yetmiş iki fırkaya ayrılmışlardır. Hristiyanlar da böyledir. Ümmetim ise yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Biri hariç hepsi ateştedir." Sahabeler dediler ki:
"Ya Rasulallah! Ateşe girmeyecek olan fırka hangisidir?" Rasulullah (s.a.s) buyurdu ki:
"Benim ve ashabımın yolunu takib eden fırkadır." (Tirmizi sahih senedle rivayet etti.)
Sapık olan fırkalar temelde altı tanedir. Herbir fırka kendi aralarında on iki fırkaya ayrılmıştır. Bu fırkalar ve sahip oldukları görüşleri şunlardır:
A) EL HARURIYYE
1 - El-Ezrakiyye: Hiç kimsenin mü'min olduğuna inanmazlar ve kendi görüşlerine tabi olanlar dışında bütün ehli kıbleyi tekfir ederler.
2 - El-Ebadiyye: Kendi görüşlerine bağlananları mü' min, bağlanmayanları ise münafık olarak görürler."
3 - Es-Sa'lebiye: "Allah hiçbir şey takdir etmemiştir" diyerek kaderi inkar ederler.
4 - El-Hazimiyye: "İmanın ne olduğunu bilemeyiz" derler ve bunun için de bütün insanları özür sahibi olarak kabul ederler.
5 - El-Halefiyye: İster erkek, ister kadın olsun cihadı terkeden herkesi tekfir ederler.
6 - El-Kevziyye: Tevbe etmeyen ve gusletmeyenlere dokunmaz ve onlarla yemek yemezler. Buna sebep olarak da; " kim temiz, kim necis bilemeyiz" derler.
7 - El-Kenziyye: "Hak taifesi çıkıncaya kadar herkes malını saklamalı ve başkasına vermemelidir. Çünkü malı hakeden ve haketmeyen bilinememektedir" derler.
8 - Eş-Şemrahiyye: Onlara göre yabancı kadınlara dokunmakta bir sakınca yoktur. Çünkü onlar güzel kokulu çiçeklerdir.
9 - El-Ahnasiyye: Öldükten sonra kişinin işlediği hayır ve şerrin dünyada kalacağına, insanların bundan sorulmayacağına inanırlar.
10 - El-Hakemiyye: Hangi konuda ne olursa olsun yaratılmışlara muhakeme olan herkesi tekfir ederler.
11 - El-Havaric: "Muaviye'nin ve Ali'nin durumunu şüpheli görerek her ikisinden de uzaklaşarak beri oldular.
12 - El-Meymuniyye: Ancak sevdikleri kişilerin kabul ettiği imamı kendileri için de imam kabul ederler.
B) EL KADERİYYE:
1 - El-Ahmeriyye: Allah'ın adil olmasını; kullarını kendi fiillerine sahip kılmasına (bu konuda yetkili kılmasına) ve günah işlemelerini engellemesine bağlarlar. Böyle olmazsa Allah'ın adilliğinden söz etmezler.
2 - Es-Seneviyye: Hayrın Allah'tan, şerrin ise şeytandan olduğuna inanırlar.
3 - El-Mutezile: Allah'ın sıfatlarını inkar ederler ve Kur'an'ın mahluk olduğunu iddia ederler.
4 - El-Keysaniyye: "Kulların yaptığı fiillerin Allah'tan mı yoksa kullardan mı sadır olduğunu, insanlara yaptıklarından dolayı sevab veya ceza verilecek mi bilmiyoruz" derler.
5 - Eş-Şeytaniyye: Şeytanı Allah'ın yaratmadığına inanırlar.
6 - Eş-Şerikiyye: Küfür dışında bütün günahların önceden Allah tarafından takdir edildiğine inanırlar.
7- El-Vehmiyye: Yaratılmışların fiil ve konuşmalarının gerçek değil hayal olduğuna inanırlar.
8 - Ez Zibriyye: İster nasih ister mensuh olsun, Allah katından gelen her kitabla amel edilebileceğine inanırlar.
9 - El-Mes'adiyye: Günah işleyenlerin tövbesinin kabul edilmeyeceğine inanırlar.
10 - En-Nakisiyye: Rasulullah'a verdiği beyattan döneni günah işlemiş saymazlar.
11 - El-Kasıtıyye: "Allah'ın bir varlık olduğunu iddia eden kafirdir" derler.
C) ELCEHMIYYE:
1 - El-Muattıla: "İnsanların hayal ettiği her şey mahluktur. Bu sebeple Allah (c.c)'nun görüleceğini iddia eden kafir olur" derler.
2 -El-Merisiyye: Allah'ın sıfatlarının çoğunun mahlukların sıfatları gibi mahluk olduğuna inanırlar.
3 - El-Multezika: Allah'ın heryerde olduğunu söylerler.
4 -El-Varidiyye: Allah'ı bilenlerin cehenneme girmeyeceğine, ateşe girenlerin de oradan hiç çıkmayacağına inanırlar.
5 - Ez - Zenadıka: Bunlara göre; ancak his ve duyu organlarıyla idrak edilenler vardır. Bu şekilde idrak edilemeyenler için "vardır" denilemez. Dolayısıyla Allah'ın varlığını inkar ederler.
6 -El-Harkıyye: Ateşin kafirleri bir defa yakacağına, sonra sonsuza kadar böyle yanmış olarak kalacaklarına ve tekrar canlanmayacaklarına, ebedi bir azab olmadığına inanırlar.
7 -El-Mahlukiyye: Kur'an'ın mahluk olduğunu iddia ederler.
8 -El-Faniyye: "Cennet ve cehennem yok olacaktır. derler." Bir kısmı ise cennet ve cehennem'in henüz yaratılmadığına inanırlar.
9 - El-Abdiyye: Rasulleri ve risaleti inkar ederler. Onlara "hakimler ve dahiler" dediler.
10 - El-Vakıfıyye: Kur'an'ın ne mahluk, ne de mahluk olmadığına inanırlar.
11 -El-Kabriyye: Kabir azabını, mükafaatını ve şefaati reddederler.
12 - El-Lafzıyye: Telaffuz edilen Kur'an'ın mahluk olduğuna inanırlar.
Ayet:103 Konu: Allah'ın ipine Tutunmak
]بســـم ]الله ]الرحمن ]الرحيم
]وَاعْتَصِمُواْ ]بِحَبْلِ ]اللّهِ ]جَمِيعًا ]وَلاَ ]تَفَرَّقُواْ ]وَاذْكُرُواْ ]نِعْمَةَ ]اللّهِ ]عَلَيْكُمْ ]إِذْ ]كُنتُمْ ]أَعْدَاء ]فَأَلَّفَ ]بَيْنَ ]قُلُوبِكُمْ ]فَأَصْبَحْتُم ]بِنِعْمَتِهِ ]إِخْوَانًا ]وَكُنتُمْ ]عَلَىَ ]شَفَا ]حُفْرَةٍ ]مِّنَ ]النَّارِ ]فَأَنقَذَكُم ]مِّنْهَا ]كَذَلِكَ ]يُبَيِّنُ ]اللّهُ ]لَكُمْ ]آيَاتِهِ ]لَعَلَّكُمْ ]تَهْتَدُونَ
103 - Allah'ın ipine hep birlikte sımsıkı sarılın. Ayrılığa düşmeyin. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın: Bir zamanlar düşmandınız, kalblerinizi birbirine ısındırdı ve O'nun bu nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Bir ateş çukurunun kenarındaydınız, sizi oradan kurtardı. İşte bu şekilde Allah doğru yola erişesiniz diye ayetlerini size açıklamaktadır.
Allah (c.c) önceki ayette mü'minlerin kalplerini iman üzerinde sabitleştirdikten sonra bu ayette, onları kardeş olmaya ve bir tek el gibi kafirlere karşı birlik olmaya çağırmaktadır.
Ayette geçen "Allah'ın ipi" hakkında değişik görüşler zikredilmiştir. En doğrusu; "Allah'ın ipi" Kur'anı Kerim'dir.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Kur'an Allah'ın sağlam ipidir ve açık nurudur. Onun mucizeleri bitmez. Onunla konuşan doğru söyler. Onunla hükmeden adil olur. Onunla amel eden doğru yapmış olur. Ona bağlanan doğru yolu bulmuş olur." (Tirmizi)
"Size iki ağır yük bırakıyorum. Birincisi; Allah'ın kitabıdır. O, Allah'ın ipidir. Ona uyan hidayet üzere olur. Onu terkeden ise sapıklık üzere olur." (Müslim)
"Allah'ın kitabı, Allah'ın gökten yere kadar uzatılmış ipidir."
(Müslim, Tirmizi, Ahmet, İbn-i Ebi Şeybe, Taberani, İbn-i Hibban)
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Allah'ın ipi Kur'an'dır." (Deylemi)
Müslüman Cemaatin Hayatiyetini Devam Ettirecek İki Temel Unsur:
Allah (c.c) daha önceki ayetlerde müslümanlara kitap ehline itaat etmemeyi emrettikten sonra bu ayette müslüman cemaatin yapışması ve hiç bırakmaması gereken iki temel unsuru bildirmektedir. Bunlar; iman ve iman kardeşliğidir. Müslümanlar ancak bu iki temele sarıldıkları müddetçe Allah'ın kendilerine yüklemiş olduğu görevi yerine getirebilir ve hedefe ulaşabilirler. İslam cemaatinin hayatta kalması ve varlığından sözettirmesi ancak bu iki temele sımsıkı sarılmalarıyla mümkündür. Bu iki temel unsurdan birinin ihmal edilmesi müslüman cemaatin yokolmasına sebeb olur.
1 - İman: Herhalukarda Allah'ı gözetmek, O'ndan sakınmak ve O'nun istediği şekilde O'na iman etmek demektir. Bu temel unsur olmaksızın, hangi sebeple olursa olsun bir araya gelmiş insanların oluşturdukları topluluk cahili bir topluluktur. Allah'ın bildirdiği iman ve akide üzerinde birleşmeyen, ırk, dil, toprak ve ortak menfaatler sebebiyle ve bunlara benzer nedenlerle birleşen her topluluk İslam değil, cahili topluluktur. İslam topluluğu; ancak iman üzerinde birleşen, düşünce, fikir, sistem, kanun ve değer ölçülerini yalnız Kur'an ve sahih sünnetten alan topluluktur.
2 - İman Kardeşliği: Allah için sevmek, Allah için buğzetmektir. İnsanların kalplerini tamamen birleştiren ancak iman kardeşliğidir. Bu kardeşlik sayesinde bütün kinler, ihtilaflar ve düşmanlıklar kaybolur. Ancak iman kardeşliğinin sancağı altında ırktan, dilden, topraktan, heva ve hevesten kaynaklanan ayrılıklar yokolur gider ve Allah'ın dininde birleşme olur.
İman kardeşliği var olduğu müddetçe İslam cemaati hayattadır. Bu olmadıkça İslam cemaatinin yaşaması söz konusu olamaz. Çünkü canlı olmayan bir varlığın, üzerine yüklenen görevi yerine getirmesi mümkün değildir.
İhtilafın Çeşitleri: “ve ayrılığa düşmeyin.”
Allah (c.c) ayetin bu kısmında müslümanlara aralarındaki ihtilaflar sebebiyle parçalanmaktan sakınmalarını emretmektedir.
İhtilaf iki türlüdür.
1 - Caiz Olan Ihtilaf: İnsanların tabiat, fıtrat, anlayış ve görüşlerinden kaynaklanan ihtilaftır. Bu; varolan ve yok olması mümkün olmayan ihtilaftır. Çünkü insanlar akıl, zeka ve anlayış bakımından eşit değildirler. Dolayısıyla bu tür ihtilafların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Ayette yasaklanan bu tür ihtilaf değildir. Çünkü bu tür ihtilaflar Rasulullah (s.a.s) zamanında bile ortaya çıkmış ve Rasulullah (s.a.s) bunu yasaklamamıştır.
Rasulullah (s.a.s) Ahzab günü şöyle buyurdu:
"Sizden hiçbiriniz ikindi namazını Kurayza oğullarının yurduna varmadan kılmasın" Sahabeler yoldayken ikindi namazının vakti girmişti ve bir kısmı Rasulullah'ın emrinin zahirine uyarak: "Biz Kurayza oğullarının yurduna varmadıkça ikindi namazını kılmayız" dediler. Bir kısmı da:
"Biz ikindiyi yolda vakit içinde kılacağız. Çünkü Rasulullah (s.a.s) bu emriyle zahirini değil seferde çabuk davranmak gerektiğini kasdetmiştir." dediler ve kıldılar. Daha sonra bu olay Rasulullah'a zikredildi ve Rasulullah bunlardan hiçbir zümreyi ayıplamadı." (Buhari)
Rasulullah (s.a.s)'den sonra sahabeler arasında da böyle ihtilaflar vuku bulmuş ve hiçbir zaman bu, müslümanlar arasında kin, nefret ve düşmalığa sebep olmamıştır. Muteber olan mezhepler arasındaki ictihaddan dolayı ortaya çıkan ihtilaflar da bu türdendir.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Hakim ictihad edip doğruya isabet ederse ona iki ecir vardır. İctihad edip yanlış yaparsa ona bir ecir vardır." (Buhari, Müslim)
2 - Caiz Olmayan İhtilaf: Dini konuları Allah'ın hükmüne göre değil heva ve hevese göre yorumlamaktan dolayı ortaya çıkan ihtilaftır. Allah'ın gönderdiği bütün dinler bu tür ihtilafları ortadan kaldırmak için gelmiştir. İnsanlara en büyük zarar veren ve ayette yasaklanan ihtilaf da bu tür ihtilaftır.
Sapık Fırkalar:İbn-i Ömer (r.a)'dan, Rasulullah (s.a.s)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Yahudiler yetmiş bir veya yetmiş iki fırkaya ayrılmışlardır. Hristiyanlar da böyledir. Ümmetim ise yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Biri hariç hepsi ateştedir." Sahabeler dediler ki:
"Ya Rasulallah! Ateşe girmeyecek olan fırka hangisidir?" Rasulullah (s.a.s) buyurdu ki:
"Benim ve ashabımın yolunu takib eden fırkadır." (Tirmizi sahih senedle rivayet etti.)
Sapık olan fırkalar temelde altı tanedir. Herbir fırka kendi aralarında on iki fırkaya ayrılmıştır. Bu fırkalar ve sahip oldukları görüşleri şunlardır:
A) EL HARURIYYE
1 - El-Ezrakiyye: Hiç kimsenin mü'min olduğuna inanmazlar ve kendi görüşlerine tabi olanlar dışında bütün ehli kıbleyi tekfir ederler.
2 - El-Ebadiyye: Kendi görüşlerine bağlananları mü' min, bağlanmayanları ise münafık olarak görürler."
3 - Es-Sa'lebiye: "Allah hiçbir şey takdir etmemiştir" diyerek kaderi inkar ederler.
4 - El-Hazimiyye: "İmanın ne olduğunu bilemeyiz" derler ve bunun için de bütün insanları özür sahibi olarak kabul ederler.
5 - El-Halefiyye: İster erkek, ister kadın olsun cihadı terkeden herkesi tekfir ederler.
6 - El-Kevziyye: Tevbe etmeyen ve gusletmeyenlere dokunmaz ve onlarla yemek yemezler. Buna sebep olarak da; " kim temiz, kim necis bilemeyiz" derler.
7 - El-Kenziyye: "Hak taifesi çıkıncaya kadar herkes malını saklamalı ve başkasına vermemelidir. Çünkü malı hakeden ve haketmeyen bilinememektedir" derler.
8 - Eş-Şemrahiyye: Onlara göre yabancı kadınlara dokunmakta bir sakınca yoktur. Çünkü onlar güzel kokulu çiçeklerdir.
9 - El-Ahnasiyye: Öldükten sonra kişinin işlediği hayır ve şerrin dünyada kalacağına, insanların bundan sorulmayacağına inanırlar.
10 - El-Hakemiyye: Hangi konuda ne olursa olsun yaratılmışlara muhakeme olan herkesi tekfir ederler.
11 - El-Havaric: "Muaviye'nin ve Ali'nin durumunu şüpheli görerek her ikisinden de uzaklaşarak beri oldular.
12 - El-Meymuniyye: Ancak sevdikleri kişilerin kabul ettiği imamı kendileri için de imam kabul ederler.
B) EL KADERİYYE:
1 - El-Ahmeriyye: Allah'ın adil olmasını; kullarını kendi fiillerine sahip kılmasına (bu konuda yetkili kılmasına) ve günah işlemelerini engellemesine bağlarlar. Böyle olmazsa Allah'ın adilliğinden söz etmezler.
2 - Es-Seneviyye: Hayrın Allah'tan, şerrin ise şeytandan olduğuna inanırlar.
3 - El-Mutezile: Allah'ın sıfatlarını inkar ederler ve Kur'an'ın mahluk olduğunu iddia ederler.
4 - El-Keysaniyye: "Kulların yaptığı fiillerin Allah'tan mı yoksa kullardan mı sadır olduğunu, insanlara yaptıklarından dolayı sevab veya ceza verilecek mi bilmiyoruz" derler.
5 - Eş-Şeytaniyye: Şeytanı Allah'ın yaratmadığına inanırlar.
6 - Eş-Şerikiyye: Küfür dışında bütün günahların önceden Allah tarafından takdir edildiğine inanırlar.
7- El-Vehmiyye: Yaratılmışların fiil ve konuşmalarının gerçek değil hayal olduğuna inanırlar.
8 - Ez Zibriyye: İster nasih ister mensuh olsun, Allah katından gelen her kitabla amel edilebileceğine inanırlar.
9 - El-Mes'adiyye: Günah işleyenlerin tövbesinin kabul edilmeyeceğine inanırlar.
10 - En-Nakisiyye: Rasulullah'a verdiği beyattan döneni günah işlemiş saymazlar.
11 - El-Kasıtıyye: "Allah'ın bir varlık olduğunu iddia eden kafirdir" derler.
C) ELCEHMIYYE:
1 - El-Muattıla: "İnsanların hayal ettiği her şey mahluktur. Bu sebeple Allah (c.c)'nun görüleceğini iddia eden kafir olur" derler.
2 -El-Merisiyye: Allah'ın sıfatlarının çoğunun mahlukların sıfatları gibi mahluk olduğuna inanırlar.
3 - El-Multezika: Allah'ın heryerde olduğunu söylerler.
4 -El-Varidiyye: Allah'ı bilenlerin cehenneme girmeyeceğine, ateşe girenlerin de oradan hiç çıkmayacağına inanırlar.
5 - Ez - Zenadıka: Bunlara göre; ancak his ve duyu organlarıyla idrak edilenler vardır. Bu şekilde idrak edilemeyenler için "vardır" denilemez. Dolayısıyla Allah'ın varlığını inkar ederler.
6 -El-Harkıyye: Ateşin kafirleri bir defa yakacağına, sonra sonsuza kadar böyle yanmış olarak kalacaklarına ve tekrar canlanmayacaklarına, ebedi bir azab olmadığına inanırlar.
7 -El-Mahlukiyye: Kur'an'ın mahluk olduğunu iddia ederler.
8 -El-Faniyye: "Cennet ve cehennem yok olacaktır. derler." Bir kısmı ise cennet ve cehennem'in henüz yaratılmadığına inanırlar.
9 - El-Abdiyye: Rasulleri ve risaleti inkar ederler. Onlara "hakimler ve dahiler" dediler.
10 - El-Vakıfıyye: Kur'an'ın ne mahluk, ne de mahluk olmadığına inanırlar.
11 -El-Kabriyye: Kabir azabını, mükafaatını ve şefaati reddederler.
12 - El-Lafzıyye: Telaffuz edilen Kur'an'ın mahluk olduğuna inanırlar.