Ali Taşı Efsanesi
Yöre: Batı Trakya
Karyemiz Demircik'te, "Ali Taşı" isminde gayet yüksek, uçurumlu, üç-dört minare yüksekliğinde, dimdik bir taş vardır. Yüksekliği kadar genişliği de vardır.
Ali Taşı adını almasının sebebi: Çok eski zamanlarda oralarda yabani keçi ve yabani tekeler varmış. Karyemizden Ali isminde birisi, birgün, bir torba mısır unu ile karışık tuz alıyor. Bir de uzun ve geniş bir de tahta alıyor. Doğru taşın üstüne çıkıyor. Tahtanın bir ucuna doğru bir kilo kadar tuz ile karışık mısır unundan döküyor ve tuzlu mısır ununu döktüğü tarafı uçuruma doğru uzatıp, diğer boş olan tarafı bir taş ile bastırıyor... Keçiler, tuzlu una gelip tahtanın üstünden yürüyerek, uçurum tarafına geçtikleri zaman, ağır gelip aşağıya düşüyor. Ali de aşağıda bıçak ile bekleyerek hayvan düştüğü zaman kesip, yüzüyor ve evine götürüyor. Bu işi çok defa yapıp tekrarlıyor. Bir çok defalar böyle hayvanları öldürtüp beş minare yüksekten tahta ile beraber kırdırıyor.
Bu işi senelerce yaptıktan sonra bir gün yine tahtayı yerleştirirken: "Yeter Ali Yeter.. Artık bırak bu işi... Yeter..." diye bir ses işitiyor. Ali, bu sesten korkuyor ve hemen kaçıyor... Bu işi altı ay kadar terk ediyor... Altı aydan sonra yine gidiyor... Bu sefer taşın üstünde tahtayı yerleştirirken kendi düşüp parçalanıyor. Nâmı nişanı kalmıyor. O zamandan beri bu taşın ismi "Ali Taşı" kalıyor.
Yöre: Batı Trakya
Karyemiz Demircik'te, "Ali Taşı" isminde gayet yüksek, uçurumlu, üç-dört minare yüksekliğinde, dimdik bir taş vardır. Yüksekliği kadar genişliği de vardır.
Ali Taşı adını almasının sebebi: Çok eski zamanlarda oralarda yabani keçi ve yabani tekeler varmış. Karyemizden Ali isminde birisi, birgün, bir torba mısır unu ile karışık tuz alıyor. Bir de uzun ve geniş bir de tahta alıyor. Doğru taşın üstüne çıkıyor. Tahtanın bir ucuna doğru bir kilo kadar tuz ile karışık mısır unundan döküyor ve tuzlu mısır ununu döktüğü tarafı uçuruma doğru uzatıp, diğer boş olan tarafı bir taş ile bastırıyor... Keçiler, tuzlu una gelip tahtanın üstünden yürüyerek, uçurum tarafına geçtikleri zaman, ağır gelip aşağıya düşüyor. Ali de aşağıda bıçak ile bekleyerek hayvan düştüğü zaman kesip, yüzüyor ve evine götürüyor. Bu işi çok defa yapıp tekrarlıyor. Bir çok defalar böyle hayvanları öldürtüp beş minare yüksekten tahta ile beraber kırdırıyor.
Bu işi senelerce yaptıktan sonra bir gün yine tahtayı yerleştirirken: "Yeter Ali Yeter.. Artık bırak bu işi... Yeter..." diye bir ses işitiyor. Ali, bu sesten korkuyor ve hemen kaçıyor... Bu işi altı ay kadar terk ediyor... Altı aydan sonra yine gidiyor... Bu sefer taşın üstünde tahtayı yerleştirirken kendi düşüp parçalanıyor. Nâmı nişanı kalmıyor. O zamandan beri bu taşın ismi "Ali Taşı" kalıyor.