AYET-İ KERiME
Allahü Teâlâ "Ben gizli bir hazine idim, bilinmek istedim de Beni bilsinler diye varlıkları yarattım. " kutsal hadisinin sırrı ile belirmiş ve kâinatı yaratmıştır. Bütün bu oluşumun sebebi aşktır. Aşk, Allahü Teâlâ'nın Zat'ına ait bir özellik, bir sır ve görüntünün de bir sembolüdür. Cenâbı Allah'a korku ile veya çıkar sağlama ile değil, ancak sevgiyle ulaşılabilir. İnsanların gerçek dostu, velisi, sevgilisi onları " Kendi sûreti üzre yaratan " ve halifelik veren Cenâbı Hakk'tır. Var oluşları gereği sevgi ile dopdolu olan kullar, yaratılanları güzel bulup sevebilirler. Özellikle kadınlara, oğullara, servete karşı sevgi duyulabilir. Bunlar, İlâhî Aşk yolculuğunun ilk hazırlığı olan mecâzî aşk (geçici aşk) devresidir. Ancak gerçek sevgi ise, Mutlak Varlık'a duyulandır. Ayette : " İman sahipleri, Allah'a sevgide çok şiddetlidirler. " diye buyrulmaktadır. Şiddetli sevgi ise aşktır. İnsanın insanı sevmesi, gönlündeki sevgi penceresinin açık olduğunun ve imanda yücelebileceğinin işaretidir. " Allah, sevdiği ve Kendisini seven " ayeti; Yüce Yaratıcı ile kul arasındaki ilişkilerin esasını sevginin oluşturduğunu belirlemektedir. İlâhî Aşk'ı hissetmenin temelinde, ana-babaya sevgi ve hizmet yatar. Onlara gösterilen şefkat, Allah'a gösterilmiş gibidir. İmanda kemale erişin üst noktası da, Peygamber Efendimize duyulan sevgidir.
Hazırlık devresi sevgileriyle olgunlaşan kul, ayrıldığı bütününe karşı sonsuz hasret ve özleyiş içine girer. Nefs arınıp İlâhî Sıfat'larla yüceldikçe, ruhun sonsuz yüzdeki iletişimlerini perde perde sezmeye başlar. Muhtelif devreleri olan bu şiddetli seziş ve duyuş iki kutupta toplanır. Bir kutbunu İlâhî Sevgi ve Güzellik'in Kaynağı Cenâbı Hak, diğer kutbunu ise imanda kemal mertebesine gelerek gönlünde, Allah bir nur olarak belirmiş kul teşkil eder. Sevgide ilk hareket, mutlaka İlâhî Aşk'ın kaynağı Yüce Yaratıcı'dan gelir. Sonunda sevgi akımı tamamlanarak Hakiki Aşk'a ulaşılır. Allahü Teâlâ'ya kavuşan kul, çokluk aleminden tekliğe erişmiş, Varedenle varolan birleşmiştir.
İnsanlar ve yaratılanlar sevilmeden Allah sevgisine erişilemez. İnsanlar ve varlıklar, Cenâbı Allah'ın sonsuz isim sıfatlarının manalarının karışık oluşarak yoğunlaşmasından meydana gelmiştir. Her bir yaratılanın, Mutlak Varlık'tan kaynaklanan bir yaratılış sebebi vardır. Oluş sırları ile donanmış bu yaratılışın en üstüne de insan oturmuştur. Cenâbı Allah; dilediği Yüce Özellikler'ini insana yansıtmış, bir bakımdan kul Yaratıcı'nın aynası olmuştur. İnsanlar birbirine ancak sevgi ile yaklaşmalıdır. Sevgi, parçadan (insandan) bütüne (Allahü Teâlâ'ya) giden yolun kılavuzudur.
Sevgi, yalnız insanlara değil, Cenâbı Allah'ın görüntüleri olan bütün yaratılmışlara da gösterilmelidir. İman edenlerden başlayarak bütün insanlar, hayvanlar, bitkiler ve bilip bilmediğimiz bütün varlıklar sevilmelidir. Bu gerçek, büyük tasavvuf şairi Yûnus Emre'nin sözleriyle en güzel ifadesini bulmuştur : "
Yaratandan ötürü, yaratılanları severim."
İman sevilmeden Allah sevgisine ulaşılamaz. Cenâbı Allah; insanlara doğuştan akıl, gönül ve Rabbini bilme özelliği vermiştir. Kullar; Allahü Teâlâ'yı ancak gönüllerinin eşsiz duyguları ile hissedebilmektedirler ki, buna iman diyoruz. Cenâbı Allah, insanların gönüllerine uyarıda bulunarak imanı sevdirmiştir.
AYET-İ KERiME
Hucurât 49 / 7 : " ...Allah, imanı size sevdirmiş ve onu gönüllerinizde süslemiştir..."
AYET-İ KERiME
Yûsuf 12 / 103 : " ...İnsanların çoğu iman edici değillerdir. "
Allahü Teâlâ'ya giden yol, iman sevgisinden geçmektedir. İman; gönülde bir ışıkla başlar,mertebe mertebe duyularak İlâhî Aşk'a ulaşır. İnsanlar, imanı sevdikleri ölçüde yücelirler.
AYET-İ KERiME
Enfal 8/2 : " İnanmış olanlar o kişilerdir ki, Allah anıldığında yürekleri ürperip titrer ve onlara Allah'ın ayetleri okunduğunda bu onların imanlarını arttırır. "
AYET-İ KERiME
Fetih 48/4: " Allah, mü'minlerin gönüllerine, imanları beraberinde iman getirsinler diye, mutluluk ve huzur indirdi..."
AYET-İ KERiME
Bakara 2/165: "...İman sahipleri, Allah'a sevgi de çok şiddetlidir..."
Peygamber sevilmeden Allah sevgisine ulaşılamaz. Allahü Teâlâ, sevgisine ulaşabilmeyi ancak Resulüne uyma şartına bağlamıştır. Cenâbı Hakk'ın aynası ve canlı Kur'ân olan elçisinde çok güzel örnekler bulunmaktadır.
AYET-İ KERiME
Ahzâb 33/21: " And olsun; Allah'ın Resulünde sizin için, Allah'ı ve Ahiret Günü'nü arzu edenlerle, Allah'ı çok ananlara güzel bir örnek vardır. "
AYET-İ KERiME
Âli İmrân 3/31: " Resulüm deki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah'ta sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın..."
AYET-İ KERiME
Fecr 89/2730: " Ey huzura kavuşmuş can! Dön Rabbine, hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak. Gir kullarımın arasına, gir cennetime. "
Yüce Rab'bim! İznin ve lütfunla bizlere de bu makamı nasip et.
Moderatör tarafında düzenlendi: