Hasret ruzgari
Aktif Üyemiz
Dünya hayatına yönelmiş, ahiretten gaflette yaşayan kişiler, kuşkusuz tüm bunlar karşısında endişeye ve ümitsizliğe kapılır; strese girerler. Her insan yaşamı boyunca bu olaylardan en az biriyle karşılaşabilir. Dahası bu olay insanın hiç ummadığı bir anda gerçekleşebilir. Örneğin bir gece uyuduğu sırada çalan telefonu açtığında çok sevdiği bir yakınının ölüm haberini alabilir. Sapasağlamken ani bir trafik kazası sonucu bir organını yitirebilir. Ya da bir akşam okulundan dönmesini beklediği çocuğunun kaybolduğunu öğrenebilir.
Bu tarz olaylar karşısında akla şöyle bir soru gelebilir: Kullarına karşı bu kadar merhametli olan Allah’ın, böyle zorlu olaylar yaratmasındaki hikmet nedir?
Kuşkusuz en önemli sebeplerden biri insanın dünya hayatında zorluk ve sıkıntıyla eğitilmesidir. Hastalık insana Rabb’inin üstün gücü karşısındaki aczini hatırlatır. İnsan, yakalandığı hastalığın bedeninde meydana getirdiği zayıflığa engel olamadığında, aczini ve Allah'ın yardımına ne denli muhtaç olduğunu daha iyi kavrar. İnsan böylece ani bir hastalık durumunda, sağlıklı olmanın büyük bir nimet olduğunun bilincine varır.
Ya da kaybettiği değerli bir eşyasını bulduğunda, insan, verilen nimetlerin önemini daha iyi takdir eder. Allah, yarattığı kusursuz imtihan mekanı olan dünyada, kullarını hem zorluk hem de kolaylıkla imtihan eder.
İmtihan anında ise iman eden ve etmeyen insanlar birbirinden ayrılır. Zorluk yaşayan kişi samimi iman sahibiyse imtihanında Rabb'ini görür; sıkıntı duymaz. Sabreder, tevekkül eder. Sıkıntısını giderecek olan Allah'tır; bunun bilincinde O'ndan yardım diler, içten dua eder. Bu, iman sahibinin eğitim sürecidir. Böylece Rabb'ine daha yakınlaşır; çileyle incelir, imanı derinleşir.
Allah’tan uzak yaşayan kişilerin ruh hali ise tamamen farklıdır. Allah, inkarcıların haktan bile bile yüz çevirmeleri nedeniyle üzerlerinde Darr ismini tecelli ettirir. Allah merhamet edenlerin en merhametlisidir ve dünya hayatındaki eksiklikleri göstererek, onları ahiretteki sonsuz azaba karşı uyarıp korkutur. Ve çabaları "çelişkili, parça parça ve darmadağınık" (Leyl Suresi, 4)olan bu kimseleri sonsuz cennet için çaba harcamaya çağırır.
Ancak kulları üzerindeki rahmetini ve zorlukları yaratmasındaki hikmetleri takdir edemeyen kişiler için Allah’ın azabı haktır. Allah'ın, “Darr” sıfatı asıl olarak cehennemde tecelli edecektir. Dünyada kendilerini isyana sevk eden, strese sokan şeyler cehennemdeki acılarla kıyaslandığında çok hafiftir; çünkü dünyadaki zorlukların tümü geçicidir. Hatta üzerinden zaman geçtiğinde bir başkasının başından geçmiş gibi hatırlanır. Ancak cehennem bitmeyen, sürekli yenilenen bir azaptır.
İçerisinde ne ölünür ne de diri kalınır; ölüm gelir ancak ölünmez. İnkarcılar, cehennem bekçilerine “Rabbiniz’e söyleyin, bizi buradan çıkarsın” diye yalvarırlar. Azaptan bir gün olsun hafifletilmesini isterler. Azapları yaşarken bir yandan da cennet halkının nimet ve güzellikler içindeki yaşamlarını izlerler. Kendilerine bir yardımcı bulamazlar, kınanmış ve alçaltılmışlar olarak gerçek zorluğu ve acıyı tadarlar.
Bu kişilerin birçoğu “Gökleri ve yeri kim yarattı?” sorusuna “Allah” cevabını verenlerdir. Ayetin devamında ise şöyle buyurur Allah: “Şu halde nasıl oluyor da çevriliyorlar? (Ankebut Suresi, 61)
Allah'ın dosdoğru yoluna çağrılmalarına ve cehennem ile uyarılmalarına rağmen bu kimseler, Allah'tan ve ayetlerinden yüz çevirmişlerdir.
İnanan insan asla başka ilahlar edinmez ve şöyle der; "Rahman (olan Allah), bana bir zarar dileyecek olsa, ne onların şefaati bana bir şeyle yarar sağlar, ne de onlar beni kurtarabilirler.” (Yasin Suresi, 23)
Şu halde nefsimize zulmetmeyelim. Yaşadığımız musibeti kaldıracak tek güç olan Allah'a sığınalım. Zorluk anları, Allah'a sevgimizi kanıtlayacağımız zamanlardır: ne kadar zorluk isabet ederse, Allah’a o kadar yakınlaşacağımızı unutmayalım.
“Allah’tan başka, sana yararı da, zararı da olmayan(ilahlar)a tapma. Eğer sen (bunun aksini) yapacak olursan, bu durumda gerçekten zulmedenlerden olursun” (diye emrolundum.) Allah sana bir zarar dokunduracak olsa, O’ndan başka bunu senden kaldıracak yoktur. Ve eğer sana bir hayır isterse, O’nun bol fazlını geri çevirecek de yoktur. Kullarından dilediğine bundan isabet ettirir. O, bağışlayandır, esirgeyendir. (Yunus Suresi, 106-107)
Yazar:
Elifce