TÜRKOĞLU
Aktif Üyemiz
Altay efsanelerinin çoğu yerlilerin çok sevdiği ve saygı duyduğu yurdunun doğası hakkındadır.
Mesela birkaç efsane Altay’ın en büyüğü Teletskoye Gölü’nü anlatır.
Evvel zaman içinde Altay’a uzaklardan bir Türk bahadır geri dönmüş. Yurduna uzun zamandır gelmemiş, çok özlemiş. Altay ilkbahar mevsiminde ne kadar güzel! Bahadır yürür seviniyormuş. Birden bire duruverip endişe ile bakınmış, bir yerden yanma kokusu gibi geliyormuş. Bahadır ‘ormanlarımız yanıyor olmasın!’ diye korkmuş. Kokun geldiği tarafa koşmuş, yaklaştıkça koku daha güçlü oluyor, dağlar arasında artık kapkara leş gibi kokan bulut görünmüş. Bahadır, ‘Ama yangına hiç benzemiyor!’ diye şaşırmış.
Biraz daha yaklaştığında sıradağların arasından bir canavarın süründüğünü görmüş. Canavar bir yandan kocaman yılana, bir yandan ejderhaya benzermiş: pençeleri ve kuyruğu varmış, bütün dev gövdesi kabuklu, sırtı dikenliymiş. Ejderhanın nefesi etrafında ne varsa yakıyor, arkasında ise kara yanmış izler bırakıyormuş.
Bahadır öfkelenip canavara ‘Niye ana topraklarımı yakıp çirkin bir hale getiriyorsun? diye sormuş. Canavar ise ona Erlik (Şeytan) Altay çok güzel oldu, topraklarını biraz yakıp yıkma zamanı geldi dedi ve beni yer altından çıkardı’ demiş.
Bahadır Altay’ımı yıkmana izin vermem’ diye bağırdı. Kılıcı alıverip canavarı kılıçtan geçirmeye başlamış. Ama nafile ejderha azıcık bile zarar görmemiş. O zaman bahadır daha çok öfkelenmiş ejderhayı kuyruğundan tutup onu sallaya sallaya çok uzaklara, sıradağların üzerinden en derin göle atmış. Ejderha suya düşüp boğulmuş. Dibe varıp buz suda taşa dönüşmüş. Sırtındaki dikenler ise su altı dağlar olmuş. Altaylar artık hiç kimse için tehlikeli korkunç olmayan taş ejderhanın günümüzde de Teletskoye Gölü’nde yattığına inanırlar.
Altay dağlarında canavarın süründüğü yerlerde hala yanmış izlere rastlanırmış. Ejderhanın nefesiyle yaktığı topraklarda hiç bir şey yetişmezmiş.
Bu arada Teletskoye Gölü’nde Çiçelgan ile Kuvan burunları arasında gerçekten su altı sıradağ yer alır. Bu sıradağ XX. yüzyılın 60’lı yıllarında yani bu efsane ortaya çıktıktan uzun süre sonra keşfedilmişti. Su yüzeyinden sıradağın tepesine 90 metrelik mesafe var. Eski Altay boyları o kadar gerçekçi masalı nasıl uydurmuşlar? İşte cevabı olmayan bir sırdır…
Mesela birkaç efsane Altay’ın en büyüğü Teletskoye Gölü’nü anlatır.
Evvel zaman içinde Altay’a uzaklardan bir Türk bahadır geri dönmüş. Yurduna uzun zamandır gelmemiş, çok özlemiş. Altay ilkbahar mevsiminde ne kadar güzel! Bahadır yürür seviniyormuş. Birden bire duruverip endişe ile bakınmış, bir yerden yanma kokusu gibi geliyormuş. Bahadır ‘ormanlarımız yanıyor olmasın!’ diye korkmuş. Kokun geldiği tarafa koşmuş, yaklaştıkça koku daha güçlü oluyor, dağlar arasında artık kapkara leş gibi kokan bulut görünmüş. Bahadır, ‘Ama yangına hiç benzemiyor!’ diye şaşırmış.
Biraz daha yaklaştığında sıradağların arasından bir canavarın süründüğünü görmüş. Canavar bir yandan kocaman yılana, bir yandan ejderhaya benzermiş: pençeleri ve kuyruğu varmış, bütün dev gövdesi kabuklu, sırtı dikenliymiş. Ejderhanın nefesi etrafında ne varsa yakıyor, arkasında ise kara yanmış izler bırakıyormuş.
Bahadır öfkelenip canavara ‘Niye ana topraklarımı yakıp çirkin bir hale getiriyorsun? diye sormuş. Canavar ise ona Erlik (Şeytan) Altay çok güzel oldu, topraklarını biraz yakıp yıkma zamanı geldi dedi ve beni yer altından çıkardı’ demiş.
Bahadır Altay’ımı yıkmana izin vermem’ diye bağırdı. Kılıcı alıverip canavarı kılıçtan geçirmeye başlamış. Ama nafile ejderha azıcık bile zarar görmemiş. O zaman bahadır daha çok öfkelenmiş ejderhayı kuyruğundan tutup onu sallaya sallaya çok uzaklara, sıradağların üzerinden en derin göle atmış. Ejderha suya düşüp boğulmuş. Dibe varıp buz suda taşa dönüşmüş. Sırtındaki dikenler ise su altı dağlar olmuş. Altaylar artık hiç kimse için tehlikeli korkunç olmayan taş ejderhanın günümüzde de Teletskoye Gölü’nde yattığına inanırlar.
Altay dağlarında canavarın süründüğü yerlerde hala yanmış izlere rastlanırmış. Ejderhanın nefesiyle yaktığı topraklarda hiç bir şey yetişmezmiş.
Bu arada Teletskoye Gölü’nde Çiçelgan ile Kuvan burunları arasında gerçekten su altı sıradağ yer alır. Bu sıradağ XX. yüzyılın 60’lı yıllarında yani bu efsane ortaya çıktıktan uzun süre sonra keşfedilmişti. Su yüzeyinden sıradağın tepesine 90 metrelik mesafe var. Eski Altay boyları o kadar gerçekçi masalı nasıl uydurmuşlar? İşte cevabı olmayan bir sırdır…