mahzungarip
Yönetici
وَقَضَى رَبُّكَ أَلا تَعْبُدُوا إِلا إِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا إِما يَبْلُغَنَّ عِنْدَكَ الْكِبَرَ أَحَدُهُمَا أَوْ كِلاهُمَا فَلا تَقُلْ لَهُمَا أُفٍّ وَلا تَنْهَرْهُمَا وَقُلْ لَهُمَا قَوْلا كَرِيمًا وَاخْفِضْ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُلْ رَبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانِي صَغِيرًا[1]
AZİZ MÜ’MİNLER!
İslam dininde hak kavramı Allah’ın hakları ve yaratılmışların hakları olmak üzere iki kısımdır. Şüphesiz yaratılmışların hakları içerisinde en önemli olanı da Ana-Baba hakkıdır.
Kur’an-ı Kerimde sadece Allah’a ibadet edilmesi ve O’na hiçbir şeyin ortak koşulmaması emredildikten sonra Ana-Babaya iyilik yapılması vurgulanmıştır. Yüce Rabbimiz şöyle buyurmuştur; (Ey Muhammed ) De ki, Gelin, Rabbinizin size haram kıldığı şeyleri okuyayım; O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın, Ana-Babaya iyi davranın.(Enam 151) Rabbin kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi ve Ana-Babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. (İsra 23)
DEĞERLİ MÜ’MİNLER!
Hutbenin başında okumuş olduğum Ayet-i Kerime’de de Rabbimiz Anne-Babamıza nasıl davranmamız gerektiğini bizlere şöyle emrediyor:
“Eğer onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırlarsa, sakın onlara “öf” bile deme, onları azarlama, onlara tatlı ve güzel söz söyle. Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki; Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı”.(İsra 23-24)
Anne-Babalar, çocukları uğruna zorlukların ve meşakkatlerin en ağırına katlanırlar. Sözgelimi anne, gebeliğin yükünü, doğumun acısını, çocuk emzirmenin meşakkatini, terbiye ve bakımın yoğunluğunu çeker.
Baba ise, çocuklarına daha güzel bir hayat sağlamak, kültürlü ve eğitimli kılmak, onları mutlu ve huzurlu bir hayata hazırlamak için çalışır, didinir. Anne ve Babalar bu büyük fedakârlığı isteyerek ve seve seve yaparlar, bunun için çocuklarından ne bir övgü ne de bir karşılık beklerler.
MUHTEREM CEMAAT!
O halde bizler de evlat olarak onları razı etmek için elimizden geleni yapmakla ve onları üzmemekle mükellefiz.
Nitekim Rasulüllah (sav) :
“Burnu yerde sürtülsün, burnu yerde sürtülsün, burnu yerde sürtülsün! dediğinde kimin Ey Allah’ın Rasülü diye sorulunca Anne-Babası veya sadece birisi yanında ihtiyarladığı halde cennete giremeyen kimsenin”diye buyurmuştur. [2]
Bir diğer hadisi şerifde de Efendimiz (sav) şöyle buyurmaktadır: “Allah’ın rızası Ana-Babanın rızasında, Allah’ın gazabı da Ana-Babanın kızmasındadır”. [3]
Dinimiz, anne-baba hakkına o kadar önem vermiştir ki, kişinin anne ve babası inançsız veya müşrik dahi olsalar, meşru olmayan isteklerine uymamakla beraber, onlarla olan ilişkinin kesilmemesini ve onlara hizmette kusur edilmemesini tavsiye etmiştir. Nitekim konuyla ilgili Yüce Rabbimiz şöyle buyurmuştur; “Eğer hakkında hiç bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için seninle uğraşırlarsa, onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin.” (Lokman 14)
Bir gün Hz. Esmâ (r.anha)‘ya müşrike olan annesi birşey istemek için geldiğinde Peygamberimiz (s.a.v)’e,
- (Ya Rasulallah!) Annem geldi benimle görüşmek istiyor, onunla görüşeyim mi? diye sormuş Peygamberimiz(s.a.v) de:
- Evet, annen ile görüş,(yani ihtiyacını karşıla) buyurmuştur. [4]
MUHTEREM MÜ’MİNLER!
Anne-Babamızın ölmesiyle onlara karşı olan sorumluluklarımız da henüz bitmiş sayılmaz. Bir kişi "Ey Allah'ın Resûlü, anne ve babamın vefatlarından sonra da onlara iyilik yapma imkânım var mı?" diye sorduğunda Rasülullah (s.a.v): Evet vardır diyerek şöyle buyurdu;
"Onlara dua etmek, onlar için Allah'tan istiğfar (günahlarının affedilmesini) talep etmek, onlardan sonra vasiyetlerini yerine getirmek, anne ve babanın akrabalarına karşı da sıla-i rahmi ifa etmek, anne ve babanın dostlarına ikramda bulunmakla."( (iyilik yapabilirsin) [5]
Hutbemizi Kur’an-ı Kerim’den bir dua ile bitirelim:
Rabbimiz hesap görülecek günde beni, anne-babamı ve inananları bağışla. (İbrahim-41)
[1] İsra, 23-24
[2] Müslim, Birr, 9.
[3] Tirmizi, Birr, 3.
[4] Buhârî, Edeb,7.
[5] Ebu Dâvud, Edeb,129.