ceylannur
Yeni Üyemiz
Anne en kötü gününde “evladım” diyor
]Anne en kötü gününde “evladım” diyor
]
]Annem beyincik kanaması geçirmiş ve günlerce yoğun bakımda kalmıştı. Nihayet, hayati tehlikeyi atlatmış ve yoğun bakımdan çıkmıştı ama, hâlâ kendisine tam gelememişti.
]
]Ben İstanbul’a dönmek zorundaydım. Biraz da utanarak helallik alayım ve vedalaşayım diye yatağının kenarına oturdum.
]
]Annem büyük bir telaş ve heyecanla, çok önemli bir şey söylüyordu. Elimi bırakmadan tekrar tekrar söylediği şeyi ben de çok merak ettim.
]
]Konuşması tamamıyla değişmiş ve çok zor anlaşılır bir hale gelmişti. Yanında benden daha çok kalan kız kardeşimin tercümesiyle ne dediğini anladığımda, hıçkırıklar boğazımda düğümlenmişti.
]
]Annem o kıpırdayamaz ve konuşamaz haliyle, hala beni düşünüyor ve kız kardeşime, “Oğlanı aç göndermeyin!” diyordu.
]
]Böyle bir düşünce anneden başka bir kimsede bulunabilir mi?
]
]Anneden başka hiç kimsede bulunmayan bu duygunun adı, şefkattir. Bu sebeple, anneler, şefkat kahramanı olarak, hakları hiçbir zaman ve hiçbir şartla ödenemeyen insanlardır.
]
]Annesizlik, insan gönlünde yeri doldurulamayan boşluklar meydana getirir. Bu gerçeği Pestalozzi ne güzel ifade eder:
]
]“Anne ailenin güneşidir. Bir ailede anne yoksa, orada büyüyen evlatlar gölgede kalmış meyveler gibi olgunlaşamazlar.”
]
]Anne babanın durumu, konumu ve evlada karşı tavrı ne olursa olsun, inancımıza göre, evladın onlara isyana ve eziyete asla hakkı yoktur.
]
]Gerçek bir Müslüman, anne-babasına kötülük yapmak şöyle kalsın, hizmetlerinde bulunurken “öff” bile demez. Bunu Rabbimiz, İsra Suresi’nin 23. ve 24. ayetlerinde şöyle emreder:
]
]“Rabbin şunu da emretti: Ondan başkasına ibadet etmeyin. Anne ve babaya da iyilikte bulunun. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına erişecek olursa, onlara sakın, “öff” bile deme. Onları azarlama, onlara güzel sözler söyle.”
]
]Onlara merhamet ve tevazu kanadını ger ve de ki:
]
]“Ey Rabbim, nasıl onlar beni küçükken besleyip büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet buyur.”
]
]Onlara isyan büyük günahtır
]
]Güzeller Güzeli de bir gün Ashabına,”Size büyük günahların en büyüğünün ne olduğunu haber vereyim mi?” diye sordu.
]
]Ashab-ı Kiram, “Buyurun ey Allah’ın Elçisi” deyince, en büyük günahları şöyle açıkladı:
]
]“Allah’a ortak koşmak ve anne babaya isyan etmek…”
]
]Bir başka gün de, ashabından biri, “Ey Allah’ın Elçisi! İnsanlar arasında iyi davranıp, hoş sohbette bulunmama en ziyade kim hak sahibidir?” diye sormuştu.
]
]Güzeller Güzeli, “Annen” dedi.
]
]“Sonra kim” diye sorunca, yine, “Annen” buyurdu.
]
]“Ondan sonra kim?” diye soru tekrarlanınca da, cevap değişmedi:”Annen”
]
]Soru dördüncü kere, “Daha sonra kim?” diye tekrarlanınca da, “Baban” dedi.
]
]Abdullah ibni Mesud anlatır:
]
]“Efendimiz’e, “Allah’a ve Resul’üne en sevgili amel nedir” diye sordum.
]
]“Vaktinde kılınan namazdır” buyurdu,
]
]“Sonra hangisidir” dedim.
]
]“Anne-babaya iyilik yapmaktır”
]
]“Ondan sonra hangisidir” dediğimde, “Allah yolunda cihad etmektir” buyurdu.
]
]İnancımız böyle söylüyor. Geleneğimizde de anne babayı baş tacı etmek var. Peki günümüzün anne babalara yönelmiş acımasızlıkları nereden kaynaklandı?
]
]Basit menfaatler uğruna nasıl da kırıyor evlatlar anne babalarını… Göz kırpmadan, gönüle bir hüzün düşürmeden nasıl da o en çok sevenlerine el kaldırabiliyorlar…
]
]Hele de nasıl, “Annemi halledince, benim cebi çaldırıver” diyebiliyorlar. Hem de bir kız evlat olarak, yani müstakbel bir anne adayı olarak…
]
]Velinimetimiz olan anne-babalara böylesine kıyıldıkça, dünyamız acıların, kanların, kinlerin dünyası olmaktan kurtulamayacaktır.
]
]Bu en müthiş acımasızlık yangınını durduramazsak, erken bir kıyamete hazır olmamız gerekecektir. Çünkü yürekler anne-babaya da merhametsizleşmişse, orada insanlıktan eser kalmamış demektir.
VEHBİ VAKKASOĞLU
]Anne en kötü gününde “evladım” diyor
]
]Annem beyincik kanaması geçirmiş ve günlerce yoğun bakımda kalmıştı. Nihayet, hayati tehlikeyi atlatmış ve yoğun bakımdan çıkmıştı ama, hâlâ kendisine tam gelememişti.
]
]Ben İstanbul’a dönmek zorundaydım. Biraz da utanarak helallik alayım ve vedalaşayım diye yatağının kenarına oturdum.
]
]Annem büyük bir telaş ve heyecanla, çok önemli bir şey söylüyordu. Elimi bırakmadan tekrar tekrar söylediği şeyi ben de çok merak ettim.
]
]Konuşması tamamıyla değişmiş ve çok zor anlaşılır bir hale gelmişti. Yanında benden daha çok kalan kız kardeşimin tercümesiyle ne dediğini anladığımda, hıçkırıklar boğazımda düğümlenmişti.
]
]Annem o kıpırdayamaz ve konuşamaz haliyle, hala beni düşünüyor ve kız kardeşime, “Oğlanı aç göndermeyin!” diyordu.
]
]Böyle bir düşünce anneden başka bir kimsede bulunabilir mi?
]
]Anneden başka hiç kimsede bulunmayan bu duygunun adı, şefkattir. Bu sebeple, anneler, şefkat kahramanı olarak, hakları hiçbir zaman ve hiçbir şartla ödenemeyen insanlardır.
]
]Annesizlik, insan gönlünde yeri doldurulamayan boşluklar meydana getirir. Bu gerçeği Pestalozzi ne güzel ifade eder:
]
]“Anne ailenin güneşidir. Bir ailede anne yoksa, orada büyüyen evlatlar gölgede kalmış meyveler gibi olgunlaşamazlar.”
]
]Anne babanın durumu, konumu ve evlada karşı tavrı ne olursa olsun, inancımıza göre, evladın onlara isyana ve eziyete asla hakkı yoktur.
]
]Gerçek bir Müslüman, anne-babasına kötülük yapmak şöyle kalsın, hizmetlerinde bulunurken “öff” bile demez. Bunu Rabbimiz, İsra Suresi’nin 23. ve 24. ayetlerinde şöyle emreder:
]
]“Rabbin şunu da emretti: Ondan başkasına ibadet etmeyin. Anne ve babaya da iyilikte bulunun. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına erişecek olursa, onlara sakın, “öff” bile deme. Onları azarlama, onlara güzel sözler söyle.”
]
]Onlara merhamet ve tevazu kanadını ger ve de ki:
]
]“Ey Rabbim, nasıl onlar beni küçükken besleyip büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet buyur.”
]
]Onlara isyan büyük günahtır
]
]Güzeller Güzeli de bir gün Ashabına,”Size büyük günahların en büyüğünün ne olduğunu haber vereyim mi?” diye sordu.
]
]Ashab-ı Kiram, “Buyurun ey Allah’ın Elçisi” deyince, en büyük günahları şöyle açıkladı:
]
]“Allah’a ortak koşmak ve anne babaya isyan etmek…”
]
]Bir başka gün de, ashabından biri, “Ey Allah’ın Elçisi! İnsanlar arasında iyi davranıp, hoş sohbette bulunmama en ziyade kim hak sahibidir?” diye sormuştu.
]
]Güzeller Güzeli, “Annen” dedi.
]
]“Sonra kim” diye sorunca, yine, “Annen” buyurdu.
]
]“Ondan sonra kim?” diye soru tekrarlanınca da, cevap değişmedi:”Annen”
]
]Soru dördüncü kere, “Daha sonra kim?” diye tekrarlanınca da, “Baban” dedi.
]
]Abdullah ibni Mesud anlatır:
]
]“Efendimiz’e, “Allah’a ve Resul’üne en sevgili amel nedir” diye sordum.
]
]“Vaktinde kılınan namazdır” buyurdu,
]
]“Sonra hangisidir” dedim.
]
]“Anne-babaya iyilik yapmaktır”
]
]“Ondan sonra hangisidir” dediğimde, “Allah yolunda cihad etmektir” buyurdu.
]
]İnancımız böyle söylüyor. Geleneğimizde de anne babayı baş tacı etmek var. Peki günümüzün anne babalara yönelmiş acımasızlıkları nereden kaynaklandı?
]
]Basit menfaatler uğruna nasıl da kırıyor evlatlar anne babalarını… Göz kırpmadan, gönüle bir hüzün düşürmeden nasıl da o en çok sevenlerine el kaldırabiliyorlar…
]
]Hele de nasıl, “Annemi halledince, benim cebi çaldırıver” diyebiliyorlar. Hem de bir kız evlat olarak, yani müstakbel bir anne adayı olarak…
]
]Velinimetimiz olan anne-babalara böylesine kıyıldıkça, dünyamız acıların, kanların, kinlerin dünyası olmaktan kurtulamayacaktır.
]
]Bu en müthiş acımasızlık yangınını durduramazsak, erken bir kıyamete hazır olmamız gerekecektir. Çünkü yürekler anne-babaya da merhametsizleşmişse, orada insanlıktan eser kalmamış demektir.
VEHBİ VAKKASOĞLU