MURATS44
Özel Üye
Şehitlik; yüce dinimizin belirlediği ve kutsal kitabımızda övgüyle bahsettiği bir kavramdır. Kur’an’ı Kerimde Bakara Suresi 154. ayetinde ifade edildiği şekliyle “Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. aslında onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz” denilmek suretiyle şehitliğin, Allah katında büyük bir değere ve yüce bir mevkiye sahip olduğunu belirtilmiştir.
Şehitlik malıyla, canıyla Allah yolunda, O’nun dinini yüceltmek, sahibi olduğu yurdunu, vatanını, ırz ve namusunu korumak amacıyla savaşan kimselere; niyet ve gayretlerini kanlarıyla mühürlemiş olmaları sebebiyle Allah'ın verdiği bir unvandır. İslam Dinine göre bütün ameller niyetlere göredir ve Allah için yapılan hiçbir amel karşılıksız kalmayacaktır. Hal böyle olunca en değerli varlığı olan canını Allah yolunda feda eden kimselere Allah, şehitlik unvanını layık görmüştür.
Şahadet (Şehitlik), dini bir kavramdır. İslam dininin bilerek ve isteyerek Allah için, din vatan ve kutsal değerleri için ölümü göze almanın bedeli olarak insana bahşettiği yüce bir makamdır. Şehit, kelimesi, aynı zamanda Allahın sıfatlarındandır. Kur’an-ı Kerim’de Şehit (Şüheda), Şahit, Şahitlik ve Şahadet, gibi kavramlar bir çok yerde geçmektedir.
Burada konumuza örnek teşkil etmesi bakımından Kur’an-ı Kerim’in muhtelif ayetlerini şöyle sıralayabiliriz:
"Allah yolunda öldürülenlere "ölüdür" demeyin. Aslında onlar diridirler fakat siz bunu bilemezsiniz." (2/154)
“Allah adaleti ayakta tutarak, kendisinden başka ilah olmadığına şahitlik etmiştir. Melekler ve ilim sahipleri de öyle. Ondan başka ilah yoktur. O güçlüdür, hikmet sahibidir.”(3/18)
"Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz, Allah'ın bağışlaması ve rahmeti onların topladıklarından daha iyidir." (3/157)
“Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler,Rableri katında Allah’ın, lütfünden kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırılmaktadırlar. Arkalarından kendilerine ulaşamayan (henüz şehit olmamış) kimselere de hiçbir korku olmayacağına ve onların üzülmeyeceklerine sevinirler. (3/169,170)
“Kim Allah’a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle ve iyi kimselerle birliktedirler. Bunlar ne güzel arkadaştır.” (4/69)
"Öyleyse, dünya hayatına karşılık ahireti satın alanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşırsa ister ölsün ister galip gelsin. Biz ona büyük bir ödül vereceğiz."(4/74)
Ayetlerden de anlaşıldığı üzere, Yüce dinimiz şehide öylesine değer vermiştir ki, ruhunu Allaha, bedenini toprağa sunduğu anda; Allah şehidin kanını canını tezkiye eder temizler. üzerinde bulunan eşyaların bile, o yolda kişinin tüm varlığı ile değerli hale gelmesine sebep olur. Bu görüntü dünyada ve ahirette Allah için ölümün göze alınabilirliğinin şahidi, delili ve ispatı sayılır. Bu delillerin aynen korunması sebebiyledir ki, şehitler kanlı elbiseleri ile defnedilirler. Dirilme gününde de aynı hal ile Allahın huzuruna çıkacakları ifade edilmektedir. Bu anlamda Yüce Kitabımızda: "Gerçekten ölüleri biz diriltiriz. Onların yaptıkları işleri delilleriyle birlikte biz yazarız. Her şeyi apaçık bir kitapta sayıp yazmışızdır.” (36/12) buyrulmaktadır.
Peygamberimiz (AS) hadislerinde şehitleri övmüş ve Şehit olmayı teşvik etmiştir. Bir gün savaşmak üzere peygamberimize gelen bir kimse: "Savaşayım mı? yoksa iman mı edeyim?" diye sorduğunda, Peygamberimiz "Önce iman et, sonra savaş" demiştir. Bunun üzerine o kişi şehadet getirerek iman ettiğini ifade etmiş ve katıldığı o savaşta şehit olmuştur. Bu kimse için Peygamberimiz (as) "Az amel işledi, çok mükafat kazandı." buyurmak suretiyle şehit olmanın insan için ne kadar değerli olduğunu, insana büyük bir mertebe kazandırdığını işaret etmişlerdir.
İşte saygı değer okurlarım Yüce dinimizin belirgin bir şekilde öne çıkardığı şehitlik anlayışı, millet hayatımızda din ve devletin, vatan ve bayrağın, bunun yanında kutsal değerlerin korunması hususunda bütün insanlığa örnek teşkil edecek bir hal almıştır. Bugün sahip olduğumuz bu cennet vatanı, aziz şehitlerimizin bizlere bıraktığı en değerli hatıra kabul ederek, ay yıldızlı bayrağımızı bu uğurda can veren şehitlerimizin kanından bilmez miyiz?
Öyleyse sahip olduğumuz değerlerin kıymetini bilerek, şehitlerimize ve onların bizlere olan emanetlerine sahip çıkarak, birlik ve beraberlik ruhuyla nice yıllara diyor; Çanakkale savaşlarının yıldönümünde bütün şehitlerimizi rahmetle minnetle anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum. Ruhları şad, makamları Cennet olsun.
ALLAH KATINDA ŞEHİTLİK
Şehit; Allah yolunda, din,vatan ve namus gibi kutsal değerleri uğrunda ölen; ruhunu Allah’a bedenini toprağa sunan, bir gül bahçesine girercesine şu kara toprağa giren eli öpülesi bir kahramandır.
İnanç kültürümüzde özel bir yeri ve yüce bir değeri olan şehitlik, yüce dinimizin önemsediği ve teşvik ettiği bir rütbedir. İnsan çalışarak pek çok rütbe ve unvan elde edebilir. Bu rütbelerin başında hiç şüphe yok ki, şehitlik ve gazilik gelir. Çünkü bu rütbeler hayat karşılığında elde edilir ve inançla kazanılır. Hem Hakkın, hem de halkın nezdinde şahadet mertebesine yükselmek, büyük bir mazhariyettir. Kur’an-ı Kerim’de Allah şehitler hakkında şöyle buyurur;
“Allah yolunda öldürülenlere (şehitlere) ölüler demeyin. Bilakis onlar diridirler. Lakin siz onu anlayamazsınız.” (Bakara, 154)
Bizzat Peygamberimiz, bir defa değil birkaç defa şehit olmayı istemiş ve şöyle buyurmuştur:
"Ruhumu kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, Allah yolunda savaşıp öldürülmemi, sonra tekrar dirilip savaşarak tekrar öldürülmemi, yine dirilip savaşta öldürülmemi arzu ederim."
Değerli dostlar; şehitlik olmadan vatan olmaz. Vatan bir toprak parçasıdır, ama her toprak parçası vatan değildir. Vatan, uğruna şehit olunan, can verilen kan dökülen, kanla canla bedeli ödenen toprak parçasıdır.
"Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır." diyen şairin sözü bu anlamda çok anlamlıdır.
Vatan insan için özellikle bir millet için mutlak gereklidir. Çünkü din, namus, şeref ve bağımsızlık gibi kutsal değerler ancak vatan sayesinde, hür ve özgürce korunur ve yaşanır. Bu sebepledir ki, atalarımız bu vatan için hiçbir fedakarlıktan kaçınmamış, kanlarını akıtarak onu düşmana teslim etmemişler; uğruna ölmeyi şeref bilmiş ve severek isteyerek şehit olmuşlardır. Yavrusu şehit olan analar, oğlu şehit olan babalar “Vatan sağ olsun” diyerek evlatlarının şahadetiyle teselli bulmuşlardır.
Anadolu insanı için çok büyük bir anlam ifade eden Şehitlik ve Gazilik, bu milletin var oluş sebebidir. Bu nedenledir ki, yavrusunu askere gönderen analar: “Haydı oğlum haydi git, Ya gazi ol ya şehit” diyerek uğurlamış, giden vatan evladı ise anasına siperden mektup yazarak:
“Allah’a dua et düşman tırpanı
Devlet ağacını yolmasın anne!
Altında dökülsün oğlunun kanı,
Bayrağın gül rengi solmasın anne!
Üzülme boş gelse de posta tatarı,
Yarın akın var siperden dışarı,
Kadere razı ol uzayan yolları,
Bekleyen gözlerin dolmasın anne!” diyerek Allah’a olan bağlılığını, devletine olan saygısını ifade etmiş, vatan için bayrak için ölmeyi şeref bilmiş, yolunu bekleyen anasını şehide yaraşır bir edayla teselli etmiştir.
Bu aziz vatana sahip olmak için Çanakkale’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da, Sarıkamış’ta ve özellikle din ve devlet için, vatan ve millet için, bayrak için toprak için canını kanını feda eden, bu milletin birlik-dirlik içinde yaşaması, huzurlu ve mutlu olması için, cennet vatanı bizlere miras bırakan aziz şehitlerimizi minnetle, şükranla anıyor, Yüce Allah’tan rahmet ve mağfiret diliyorum. Ruhları şad, mekanları cennet olsun.
Şehitlik malıyla, canıyla Allah yolunda, O’nun dinini yüceltmek, sahibi olduğu yurdunu, vatanını, ırz ve namusunu korumak amacıyla savaşan kimselere; niyet ve gayretlerini kanlarıyla mühürlemiş olmaları sebebiyle Allah'ın verdiği bir unvandır. İslam Dinine göre bütün ameller niyetlere göredir ve Allah için yapılan hiçbir amel karşılıksız kalmayacaktır. Hal böyle olunca en değerli varlığı olan canını Allah yolunda feda eden kimselere Allah, şehitlik unvanını layık görmüştür.
Şahadet (Şehitlik), dini bir kavramdır. İslam dininin bilerek ve isteyerek Allah için, din vatan ve kutsal değerleri için ölümü göze almanın bedeli olarak insana bahşettiği yüce bir makamdır. Şehit, kelimesi, aynı zamanda Allahın sıfatlarındandır. Kur’an-ı Kerim’de Şehit (Şüheda), Şahit, Şahitlik ve Şahadet, gibi kavramlar bir çok yerde geçmektedir.
Burada konumuza örnek teşkil etmesi bakımından Kur’an-ı Kerim’in muhtelif ayetlerini şöyle sıralayabiliriz:
"Allah yolunda öldürülenlere "ölüdür" demeyin. Aslında onlar diridirler fakat siz bunu bilemezsiniz." (2/154)
“Allah adaleti ayakta tutarak, kendisinden başka ilah olmadığına şahitlik etmiştir. Melekler ve ilim sahipleri de öyle. Ondan başka ilah yoktur. O güçlüdür, hikmet sahibidir.”(3/18)
"Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz, Allah'ın bağışlaması ve rahmeti onların topladıklarından daha iyidir." (3/157)
“Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler,Rableri katında Allah’ın, lütfünden kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırılmaktadırlar. Arkalarından kendilerine ulaşamayan (henüz şehit olmamış) kimselere de hiçbir korku olmayacağına ve onların üzülmeyeceklerine sevinirler. (3/169,170)
“Kim Allah’a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle ve iyi kimselerle birliktedirler. Bunlar ne güzel arkadaştır.” (4/69)
"Öyleyse, dünya hayatına karşılık ahireti satın alanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşırsa ister ölsün ister galip gelsin. Biz ona büyük bir ödül vereceğiz."(4/74)
Ayetlerden de anlaşıldığı üzere, Yüce dinimiz şehide öylesine değer vermiştir ki, ruhunu Allaha, bedenini toprağa sunduğu anda; Allah şehidin kanını canını tezkiye eder temizler. üzerinde bulunan eşyaların bile, o yolda kişinin tüm varlığı ile değerli hale gelmesine sebep olur. Bu görüntü dünyada ve ahirette Allah için ölümün göze alınabilirliğinin şahidi, delili ve ispatı sayılır. Bu delillerin aynen korunması sebebiyledir ki, şehitler kanlı elbiseleri ile defnedilirler. Dirilme gününde de aynı hal ile Allahın huzuruna çıkacakları ifade edilmektedir. Bu anlamda Yüce Kitabımızda: "Gerçekten ölüleri biz diriltiriz. Onların yaptıkları işleri delilleriyle birlikte biz yazarız. Her şeyi apaçık bir kitapta sayıp yazmışızdır.” (36/12) buyrulmaktadır.
Peygamberimiz (AS) hadislerinde şehitleri övmüş ve Şehit olmayı teşvik etmiştir. Bir gün savaşmak üzere peygamberimize gelen bir kimse: "Savaşayım mı? yoksa iman mı edeyim?" diye sorduğunda, Peygamberimiz "Önce iman et, sonra savaş" demiştir. Bunun üzerine o kişi şehadet getirerek iman ettiğini ifade etmiş ve katıldığı o savaşta şehit olmuştur. Bu kimse için Peygamberimiz (as) "Az amel işledi, çok mükafat kazandı." buyurmak suretiyle şehit olmanın insan için ne kadar değerli olduğunu, insana büyük bir mertebe kazandırdığını işaret etmişlerdir.
İşte saygı değer okurlarım Yüce dinimizin belirgin bir şekilde öne çıkardığı şehitlik anlayışı, millet hayatımızda din ve devletin, vatan ve bayrağın, bunun yanında kutsal değerlerin korunması hususunda bütün insanlığa örnek teşkil edecek bir hal almıştır. Bugün sahip olduğumuz bu cennet vatanı, aziz şehitlerimizin bizlere bıraktığı en değerli hatıra kabul ederek, ay yıldızlı bayrağımızı bu uğurda can veren şehitlerimizin kanından bilmez miyiz?
Öyleyse sahip olduğumuz değerlerin kıymetini bilerek, şehitlerimize ve onların bizlere olan emanetlerine sahip çıkarak, birlik ve beraberlik ruhuyla nice yıllara diyor; Çanakkale savaşlarının yıldönümünde bütün şehitlerimizi rahmetle minnetle anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum. Ruhları şad, makamları Cennet olsun.
ALLAH KATINDA ŞEHİTLİK
Şehit; Allah yolunda, din,vatan ve namus gibi kutsal değerleri uğrunda ölen; ruhunu Allah’a bedenini toprağa sunan, bir gül bahçesine girercesine şu kara toprağa giren eli öpülesi bir kahramandır.
İnanç kültürümüzde özel bir yeri ve yüce bir değeri olan şehitlik, yüce dinimizin önemsediği ve teşvik ettiği bir rütbedir. İnsan çalışarak pek çok rütbe ve unvan elde edebilir. Bu rütbelerin başında hiç şüphe yok ki, şehitlik ve gazilik gelir. Çünkü bu rütbeler hayat karşılığında elde edilir ve inançla kazanılır. Hem Hakkın, hem de halkın nezdinde şahadet mertebesine yükselmek, büyük bir mazhariyettir. Kur’an-ı Kerim’de Allah şehitler hakkında şöyle buyurur;
“Allah yolunda öldürülenlere (şehitlere) ölüler demeyin. Bilakis onlar diridirler. Lakin siz onu anlayamazsınız.” (Bakara, 154)
Bizzat Peygamberimiz, bir defa değil birkaç defa şehit olmayı istemiş ve şöyle buyurmuştur:
"Ruhumu kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, Allah yolunda savaşıp öldürülmemi, sonra tekrar dirilip savaşarak tekrar öldürülmemi, yine dirilip savaşta öldürülmemi arzu ederim."
Değerli dostlar; şehitlik olmadan vatan olmaz. Vatan bir toprak parçasıdır, ama her toprak parçası vatan değildir. Vatan, uğruna şehit olunan, can verilen kan dökülen, kanla canla bedeli ödenen toprak parçasıdır.
"Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır." diyen şairin sözü bu anlamda çok anlamlıdır.
Vatan insan için özellikle bir millet için mutlak gereklidir. Çünkü din, namus, şeref ve bağımsızlık gibi kutsal değerler ancak vatan sayesinde, hür ve özgürce korunur ve yaşanır. Bu sebepledir ki, atalarımız bu vatan için hiçbir fedakarlıktan kaçınmamış, kanlarını akıtarak onu düşmana teslim etmemişler; uğruna ölmeyi şeref bilmiş ve severek isteyerek şehit olmuşlardır. Yavrusu şehit olan analar, oğlu şehit olan babalar “Vatan sağ olsun” diyerek evlatlarının şahadetiyle teselli bulmuşlardır.
Anadolu insanı için çok büyük bir anlam ifade eden Şehitlik ve Gazilik, bu milletin var oluş sebebidir. Bu nedenledir ki, yavrusunu askere gönderen analar: “Haydı oğlum haydi git, Ya gazi ol ya şehit” diyerek uğurlamış, giden vatan evladı ise anasına siperden mektup yazarak:
“Allah’a dua et düşman tırpanı
Devlet ağacını yolmasın anne!
Altında dökülsün oğlunun kanı,
Bayrağın gül rengi solmasın anne!
Üzülme boş gelse de posta tatarı,
Yarın akın var siperden dışarı,
Kadere razı ol uzayan yolları,
Bekleyen gözlerin dolmasın anne!” diyerek Allah’a olan bağlılığını, devletine olan saygısını ifade etmiş, vatan için bayrak için ölmeyi şeref bilmiş, yolunu bekleyen anasını şehide yaraşır bir edayla teselli etmiştir.
Bu aziz vatana sahip olmak için Çanakkale’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da, Sarıkamış’ta ve özellikle din ve devlet için, vatan ve millet için, bayrak için toprak için canını kanını feda eden, bu milletin birlik-dirlik içinde yaşaması, huzurlu ve mutlu olması için, cennet vatanı bizlere miras bırakan aziz şehitlerimizi minnetle, şükranla anıyor, Yüce Allah’tan rahmet ve mağfiret diliyorum. Ruhları şad, mekanları cennet olsun.