Hayır dairesi içinde bile olsa yapılan işlere bazen renklilik kazandırılmazsa monotonluktan ötürü bıkkınlık olabilir. Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem), seâmet (bıkkınlık) hâsıl edecek şekilde kendilerini ibadete verenlere mâni olmuştur.
Zeynep binti Cahş Validemiz, ezvâc ı tâhirât içinde ibadet ü taate düşkünlüğü ve cömertliği ile meşhur bir kadındı. Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), ne yaparsa o da onu yapardı. O, ibadet ü taate o kadar düşkün idi ki, yorulduğu zaman düşmemek için tutunmak maksadıyla mescitteki iki direk arasına bir ip germişti ve ona dayanıyordu. Bu ipi gören Allah Resûlü ikaz sadedinde şöyle buyurmuşlardı:
"Çözün o ipi, yorulunca istirahat etsin ve dinlendikten sonra ibadet yapsın. Siz bıkkınlık göstermedikten sonra -müteşabih bir ifade- Allah bıkkınlık göstermez ve istediğinizi verir." Başka bir defasında ise O, "Uyku ile kılacağınız namazda, lehinizde yapacağınız duayı aleyhinizde de yapma ihtimali var." buyurarak istirahat ettikten sonra ibadet etmeyi tavsiye buyurmuştu.
Evet, devamlı aynı çizgide yapılan işlerin zamanla bıkkınlık vereceği muhakkaktır. Buna meydan vermemek için imkânlar nispetinde başka bir mekâna gitmekte, başka işlerle meşguliyette fayda var. Bu arada, aşk ve şevkin kamçılanması, metafizik gerilimin artırılması niyetiyle aynı duygu ve düşüncenin paylaşıldığı kişilerle görüşülmede de yarar olabilir. Hatta böyle bir yerde misafir olarak da kalınabilir. Bu arada ecdat yadigârı tarihî eserler ve hizmet amacıyla kurulan müesseseler ziyaret edilebilir. Bu şekilde insan hem dinlenmiş, hem de canlılığını korumuş olabilir.
Bunun aksine gaflet ve hevesatı kalınlaştırıcı yerlerde dinlenmeyi düşünmek, ruhun değil, belki bedenin dinlenmesini sağlar. Aslında bedenin tam dinlenmesi de zinde bir ruha bağlıdır. Bedenle beraber ruh da dinlendirilmek isteniyorsa, ibadet ü taat, güzel ahlâk ve yaşayışlarıyla örnek olabilecek güzel insanlar ziyaret edilmelidir. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, bu uğurda kullanılan benzin ve diğer masraflar sadaka hükmüne geçer. Bu şekilde ailelerimize karşı da en güzel sadakayı vererek onları tenezzüh ettirmiş oluruz. Tabiî biz de meşru dairede dinlenir ve kendimizi buluruz. Bunun dışındaki bir maksatla yapılan tatiller, bedeni dinlendirse de gafletin temadisini sağlar ve belki de bir kısım letâif öldürülmüş olur.
Hâsılı, inanmış sinelerin, kendilerini ve ailelerini dinlendirmek maksadıyla tatile çıkmaları, imkânları nispetinde ayda veya senede bir belli günlerde bir yerlere gidip tenezzüh etmeyi ihmal etmemeleri, canlılıklarını devam ettirmeleri adına çok önemlidir.
Zeynep binti Cahş Validemiz, ezvâc ı tâhirât içinde ibadet ü taate düşkünlüğü ve cömertliği ile meşhur bir kadındı. Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), ne yaparsa o da onu yapardı. O, ibadet ü taate o kadar düşkün idi ki, yorulduğu zaman düşmemek için tutunmak maksadıyla mescitteki iki direk arasına bir ip germişti ve ona dayanıyordu. Bu ipi gören Allah Resûlü ikaz sadedinde şöyle buyurmuşlardı:
"Çözün o ipi, yorulunca istirahat etsin ve dinlendikten sonra ibadet yapsın. Siz bıkkınlık göstermedikten sonra -müteşabih bir ifade- Allah bıkkınlık göstermez ve istediğinizi verir." Başka bir defasında ise O, "Uyku ile kılacağınız namazda, lehinizde yapacağınız duayı aleyhinizde de yapma ihtimali var." buyurarak istirahat ettikten sonra ibadet etmeyi tavsiye buyurmuştu.
Evet, devamlı aynı çizgide yapılan işlerin zamanla bıkkınlık vereceği muhakkaktır. Buna meydan vermemek için imkânlar nispetinde başka bir mekâna gitmekte, başka işlerle meşguliyette fayda var. Bu arada, aşk ve şevkin kamçılanması, metafizik gerilimin artırılması niyetiyle aynı duygu ve düşüncenin paylaşıldığı kişilerle görüşülmede de yarar olabilir. Hatta böyle bir yerde misafir olarak da kalınabilir. Bu arada ecdat yadigârı tarihî eserler ve hizmet amacıyla kurulan müesseseler ziyaret edilebilir. Bu şekilde insan hem dinlenmiş, hem de canlılığını korumuş olabilir.
Bunun aksine gaflet ve hevesatı kalınlaştırıcı yerlerde dinlenmeyi düşünmek, ruhun değil, belki bedenin dinlenmesini sağlar. Aslında bedenin tam dinlenmesi de zinde bir ruha bağlıdır. Bedenle beraber ruh da dinlendirilmek isteniyorsa, ibadet ü taat, güzel ahlâk ve yaşayışlarıyla örnek olabilecek güzel insanlar ziyaret edilmelidir. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, bu uğurda kullanılan benzin ve diğer masraflar sadaka hükmüne geçer. Bu şekilde ailelerimize karşı da en güzel sadakayı vererek onları tenezzüh ettirmiş oluruz. Tabiî biz de meşru dairede dinlenir ve kendimizi buluruz. Bunun dışındaki bir maksatla yapılan tatiller, bedeni dinlendirse de gafletin temadisini sağlar ve belki de bir kısım letâif öldürülmüş olur.
Hâsılı, inanmış sinelerin, kendilerini ve ailelerini dinlendirmek maksadıyla tatile çıkmaları, imkânları nispetinde ayda veya senede bir belli günlerde bir yerlere gidip tenezzüh etmeyi ihmal etmemeleri, canlılıklarını devam ettirmeleri adına çok önemlidir.
Moderatör tarafında düzenlendi: