Bir damla gözyaşıyım ben..
Bazen dile getirilemeyen kelimelerin sesiyim,
Bazen yoğun pişmanlığın diyeti,
Bazen de bir aşkın nefesi olurum,
Ama en çokta çocukların gözlerinde naz olurum annelere..
Sessizliğin çığlıklarıyım aslında, anlatamadıklarınızı anlatmak isterim karşınızdakine..
Eğer anlayabilirse...
Bir garipsiniz siz insanlar…
Sevinir ağlarsınız, üzülür ağlarsınız, hasret çeker ağlar, kavuşur yine ağlarsınız.
Kelimelerin kifayetsiz kaldığı yerde benim görevim başlar..
Aslında ağlayabilmek büyük bir nimettir ama siz utanırsınız.
Ne zaman süzülsem gözpınarlarınızdan aşağıya doğru, bir telaştır alır sizi.
Hemen başınızı başka yöne çevirir ve silersiniz beni ucuz bir kâğıt mendile.
Bir anlasanız ki ağlamak taş kalpli olmadığınızı gösteriyor.
Hâla insan olduğunuzu, hissettiğinizi, duygusuz olmadığınızı.
Bazen de gözpınarlarınızdan süzülmem, dışarı akıp ziyan etmem kendimi.
Çünkü çok daha önemli bir görevim vardır.
Bir zalimin kıvılcımını düşürdüğü, içerideki bir yangını söndürmek gibi.
Eğer bana inanmıyorsanız bir daha göz kapaklarınızın alev alev yandığı, boğazınıza bir şeylerin düğümlendiği, burnunuzun direğinin sızladığı zamanlarda dikkat edin bakalım gözyaşlarınızın istikameti neresi?
En zor olanı da bu benim için..
Ağlamak zayıflık değildir.
Ağlamanız gereken anlarda sıkmayın artık yumruklarınızı, tırnaklarınızı batırmayın avuçlarınıza, boğazınızdaki düğümleri yutkunarak gidermeye çalışmayın ve kaçırmayın buğulanan gözlerinizi başkalarından.
Bırakın da süzüleyim yanaklarınızdan aşağıya usulca..
Bir damla gözyaşıyım ben, evin istenmeyen ferdi değil sizin bir parçanızım...
ALINTI
Bazen dile getirilemeyen kelimelerin sesiyim,
Bazen yoğun pişmanlığın diyeti,
Bazen de bir aşkın nefesi olurum,
Ama en çokta çocukların gözlerinde naz olurum annelere..
Sessizliğin çığlıklarıyım aslında, anlatamadıklarınızı anlatmak isterim karşınızdakine..
Eğer anlayabilirse...
Bir garipsiniz siz insanlar…
Sevinir ağlarsınız, üzülür ağlarsınız, hasret çeker ağlar, kavuşur yine ağlarsınız.
Kelimelerin kifayetsiz kaldığı yerde benim görevim başlar..
Aslında ağlayabilmek büyük bir nimettir ama siz utanırsınız.
Ne zaman süzülsem gözpınarlarınızdan aşağıya doğru, bir telaştır alır sizi.
Hemen başınızı başka yöne çevirir ve silersiniz beni ucuz bir kâğıt mendile.
Bir anlasanız ki ağlamak taş kalpli olmadığınızı gösteriyor.
Hâla insan olduğunuzu, hissettiğinizi, duygusuz olmadığınızı.
Bazen de gözpınarlarınızdan süzülmem, dışarı akıp ziyan etmem kendimi.
Çünkü çok daha önemli bir görevim vardır.
Bir zalimin kıvılcımını düşürdüğü, içerideki bir yangını söndürmek gibi.
Eğer bana inanmıyorsanız bir daha göz kapaklarınızın alev alev yandığı, boğazınıza bir şeylerin düğümlendiği, burnunuzun direğinin sızladığı zamanlarda dikkat edin bakalım gözyaşlarınızın istikameti neresi?
En zor olanı da bu benim için..
Ağlamak zayıflık değildir.
Ağlamanız gereken anlarda sıkmayın artık yumruklarınızı, tırnaklarınızı batırmayın avuçlarınıza, boğazınızdaki düğümleri yutkunarak gidermeye çalışmayın ve kaçırmayın buğulanan gözlerinizi başkalarından.
Bırakın da süzüleyim yanaklarınızdan aşağıya usulca..
Bir damla gözyaşıyım ben, evin istenmeyen ferdi değil sizin bir parçanızım...
ALINTI