Bir Seyahatin izleri…
Sevgili dostlar iznimiz izin gibi olsun dedik ve kararımızı verdik. Oğlumuz internetten bütün planlarını yaptı ve kalacağımız yerleri ayarladı ve anneme babama bir nefes aldırayım dedi. 29.04.2019 Cuma günü Almanya’nın Wetzlar şehrinden araba ile yollara düştük. Sıla niyeti ile seyahat niyeti ile uzun bir zaman dilimini bu seyahat ve sıla-i rahim için ayırdık. Rosenheim kasabasında bir Cuma namazı kılmak nasip oldu. Daha sonra Avusturya Salzburg şehrinde konakladık. Şehrin birçok tarihi yerlerini gezdikten sonra o gece bir otelde kaldık.
Ertesi sabah kahvaltıdan sonra dağlık karlı göller bölgesi Hallstattsee ve Wolgangsee yi gezdik. Tabiat harikası bir dünya bahşeden Rabbime şükürler olsun. Yine yollara düştük bir nebze nefes alalım tabiata eskiye göz atalım ve zihnimizde tarihi canlandıralım diye. Avusturya Villach’tan sonra Slovenya’ya girdik, daha sonra oğlumuzun planladığı gibi İtalya Trieste’ye yöneldik. Akşamüstü şehre girdik ve kalacağımız yere ulaştık. Gece dışarı çıktık ve şehri şöyle bir keşfettik. Sebebi ise trenle Venedik’e gideceğiz. Sabahleyin kahvaltıdan sonra trenle Venedik yolunu tuttuk. Detaylarını fazla anlatmadan şöyle yorumlayım harika bir şehir. Yapıları ile denizi ile değişik bir ortamı olan bu şehir gezmeye değer.
Daha sonra geldiğimiz gibi yine trenle Trieste şehrine döndük ve o gecede orada kaldık. Ertesi gün kahvaltıdan sonra atalarımızın izini takip etmek için yollara düştük. Slovenya’dan sonra Hırvatistan ve Bosna Hersek’e ulaştık ve Mostar şehrinin güzellikleri minareleri gözümde anadolunun herhangi bir şehrinin resmi canlandı. Hele Boşnak kahvesi çok güzeldi. Mostar’a girdikten sonra kalacağımız yere gittik. Yeri kiralayan genç efendi misafirperver biri idi. Bize bir gün boyunca karşılıksız rehberlik etti. Ogün Mostar’ı gezdikten sonra gece Mostar’ın görüntüsü bir başka idi. Ertesi gün Boşnak genç bizi Sarı Saltuk tekkesine götürdü. Muhteşem bir yer muhteşem bir görüntü.
Ogün akşama kadar gezdik. İnsan ilişkileri hala kendini koruyor. Yardımseverleri çok olduğu gibi bütün balkanlarda Osmanlı eserlerinin çoğunluğu Tika tarafından yenilenmiş durumda. İki gecemizi geçirdiğimiz Mostar’dan ayrılmadan bizim oğlan isli pastırma almayı unutmadı. Ayrıca yemekleri lezzetli ve ucuzdu. Tekrar yollarda ilerlerken kafamızda daha önce canlandırdığımız Saraybosna resimler vardı. Mostar’da olduğu gibi kafamızdaki Saraybosna resimleri ile yolumuza devam ettik. Saraybosna’ya girince kafamızdaki resimler tekrar canlandı nehir, şehitler, kan gölü, evlerdeki kurşun izleri. Kalacağımız yere varınca bir nefes aldık. Saraybosna’yı sadece o gün gezebilecek vaktimiz vardı. Ve Pazarı, camileri, şehitliği bilhassa şehitliğe taksi ile gittik. Taksici ziyaretimiz boyunca bizi bekledi ve çok cüzü miktarda para aldı. Bu arada bilge kral ve Bosna Hersek’in Aliya İzzetbegoviç’ini ziyaret etmeyi ihmal etmedik edemez dikte. İslamın çilesini çekmiş dava adamı bilge insan. Tabii Saraybosna’nın lezzetlerinden de yedik.
Yine ertesi gün hedefimiz Kuzey Makedonya Üsküp şehri idi. Artık Üsküp’e doğru yol almaya devam ederken nasıl bir şehirle karşılaşacaktık sorusu aklıma gelmedi değil. Bu arada babam yorulmasın diye bütün yollarda arabayı süren oğlumdan da ve böyle güzel insanlardan da Allah razı olsun. 8 saat süren yolculuktan sonra Üsküp’te kalacağımız yere akşam vakti ulaştık. Ertesi gün kahvaltıdan sonra arabayı otelde bırakarak taksi ile şehir merkezine giderek Üsküp şehrinin camilerini kalesini pazarını ve şehrin karşı tarafını köprüsünü gezdik gördük. Arkasından şehrin meşhur yemeklerinden yedik. Artık gitme zamanı gelmişti, bir taksiye binerek otele geldik ve bize yine yol görünmüştü. Senelerdir sıla yoluna gittiğimiz gibi. Atalarımızın eserlerini gittiği memleketlerdeki hizmetlerini oralarda yaşayan insanlarımızı oraların tabiat güzelliklerini hepsini hissedersen yaşarsın, duyarlı isen anlarsın.
(Yaşadığım bir olayı sizlerle paylaşmak isterim. Üsküp’te bir camiye gitmiştik. Baktım kapının üstünde kilit var. Baktım orada cami ile ilgilenen bir adam var: - Selamün Aleyküm abi cami kapalımı dedim.
Ne dese beğenirsiniz:
- Cami açık kilidi üstünden kaldır. Bu cami Osmanlının malı kim kapatacakmış.)
Yine yollardayız bu yollar bizi Yunanistan’ın Selanik şehrine oradan Türkiye’ye götürecek. Selanik’i biraz geçtik oğlan rahatsızlandı. Artık Bize iş düştü durmadan devam ettik. Türkiye’ye girdikten sonra Oğlanın rahatsızlığı geçmeyince Keşan’da bir otelde kaldık. Ertesi gün Edirne’ye giderek Edirne’yi gezdik telefon kart ve otoyol için HGS işlerimizi hallettik. Bir Cuma namazını da Edirne Selimiye’de kıldık. Daha sonra bir akrabayı ziyaret etmek için Silivri’ye doğru yol aldık. Gece yarısına kadar orada kaldıktan sonra trafiğin azaldığı bir zamanda yola çıktık.
Durmaksızın Ankara yakınlarına kadar gittim. Bu arada eczaneden oğlana bir ilaç almıştım ilaçtan sonra kendine geldi. Artık Karaman’ın kokusu burnuma tütüyordu. Ogün akşam eve vardık. Bir Cuma çıktığımız sıla yolculuğu bir Cumartesi bitmişti. Hasret ve merak cesaret veriyor insana, insan gördükçe güzel olan her şeyi artık baktığı her şeyde güzellik arıyor. Demem o ki güzel düşünen güzel olanı görüyor vesselam.
Selam ve Dua ile
M.S. A.
Sevgili dostlar iznimiz izin gibi olsun dedik ve kararımızı verdik. Oğlumuz internetten bütün planlarını yaptı ve kalacağımız yerleri ayarladı ve anneme babama bir nefes aldırayım dedi. 29.04.2019 Cuma günü Almanya’nın Wetzlar şehrinden araba ile yollara düştük. Sıla niyeti ile seyahat niyeti ile uzun bir zaman dilimini bu seyahat ve sıla-i rahim için ayırdık. Rosenheim kasabasında bir Cuma namazı kılmak nasip oldu. Daha sonra Avusturya Salzburg şehrinde konakladık. Şehrin birçok tarihi yerlerini gezdikten sonra o gece bir otelde kaldık.
Ertesi sabah kahvaltıdan sonra dağlık karlı göller bölgesi Hallstattsee ve Wolgangsee yi gezdik. Tabiat harikası bir dünya bahşeden Rabbime şükürler olsun. Yine yollara düştük bir nebze nefes alalım tabiata eskiye göz atalım ve zihnimizde tarihi canlandıralım diye. Avusturya Villach’tan sonra Slovenya’ya girdik, daha sonra oğlumuzun planladığı gibi İtalya Trieste’ye yöneldik. Akşamüstü şehre girdik ve kalacağımız yere ulaştık. Gece dışarı çıktık ve şehri şöyle bir keşfettik. Sebebi ise trenle Venedik’e gideceğiz. Sabahleyin kahvaltıdan sonra trenle Venedik yolunu tuttuk. Detaylarını fazla anlatmadan şöyle yorumlayım harika bir şehir. Yapıları ile denizi ile değişik bir ortamı olan bu şehir gezmeye değer.
Daha sonra geldiğimiz gibi yine trenle Trieste şehrine döndük ve o gecede orada kaldık. Ertesi gün kahvaltıdan sonra atalarımızın izini takip etmek için yollara düştük. Slovenya’dan sonra Hırvatistan ve Bosna Hersek’e ulaştık ve Mostar şehrinin güzellikleri minareleri gözümde anadolunun herhangi bir şehrinin resmi canlandı. Hele Boşnak kahvesi çok güzeldi. Mostar’a girdikten sonra kalacağımız yere gittik. Yeri kiralayan genç efendi misafirperver biri idi. Bize bir gün boyunca karşılıksız rehberlik etti. Ogün Mostar’ı gezdikten sonra gece Mostar’ın görüntüsü bir başka idi. Ertesi gün Boşnak genç bizi Sarı Saltuk tekkesine götürdü. Muhteşem bir yer muhteşem bir görüntü.
Ogün akşama kadar gezdik. İnsan ilişkileri hala kendini koruyor. Yardımseverleri çok olduğu gibi bütün balkanlarda Osmanlı eserlerinin çoğunluğu Tika tarafından yenilenmiş durumda. İki gecemizi geçirdiğimiz Mostar’dan ayrılmadan bizim oğlan isli pastırma almayı unutmadı. Ayrıca yemekleri lezzetli ve ucuzdu. Tekrar yollarda ilerlerken kafamızda daha önce canlandırdığımız Saraybosna resimler vardı. Mostar’da olduğu gibi kafamızdaki Saraybosna resimleri ile yolumuza devam ettik. Saraybosna’ya girince kafamızdaki resimler tekrar canlandı nehir, şehitler, kan gölü, evlerdeki kurşun izleri. Kalacağımız yere varınca bir nefes aldık. Saraybosna’yı sadece o gün gezebilecek vaktimiz vardı. Ve Pazarı, camileri, şehitliği bilhassa şehitliğe taksi ile gittik. Taksici ziyaretimiz boyunca bizi bekledi ve çok cüzü miktarda para aldı. Bu arada bilge kral ve Bosna Hersek’in Aliya İzzetbegoviç’ini ziyaret etmeyi ihmal etmedik edemez dikte. İslamın çilesini çekmiş dava adamı bilge insan. Tabii Saraybosna’nın lezzetlerinden de yedik.
Yine ertesi gün hedefimiz Kuzey Makedonya Üsküp şehri idi. Artık Üsküp’e doğru yol almaya devam ederken nasıl bir şehirle karşılaşacaktık sorusu aklıma gelmedi değil. Bu arada babam yorulmasın diye bütün yollarda arabayı süren oğlumdan da ve böyle güzel insanlardan da Allah razı olsun. 8 saat süren yolculuktan sonra Üsküp’te kalacağımız yere akşam vakti ulaştık. Ertesi gün kahvaltıdan sonra arabayı otelde bırakarak taksi ile şehir merkezine giderek Üsküp şehrinin camilerini kalesini pazarını ve şehrin karşı tarafını köprüsünü gezdik gördük. Arkasından şehrin meşhur yemeklerinden yedik. Artık gitme zamanı gelmişti, bir taksiye binerek otele geldik ve bize yine yol görünmüştü. Senelerdir sıla yoluna gittiğimiz gibi. Atalarımızın eserlerini gittiği memleketlerdeki hizmetlerini oralarda yaşayan insanlarımızı oraların tabiat güzelliklerini hepsini hissedersen yaşarsın, duyarlı isen anlarsın.
(Yaşadığım bir olayı sizlerle paylaşmak isterim. Üsküp’te bir camiye gitmiştik. Baktım kapının üstünde kilit var. Baktım orada cami ile ilgilenen bir adam var: - Selamün Aleyküm abi cami kapalımı dedim.
Ne dese beğenirsiniz:
- Cami açık kilidi üstünden kaldır. Bu cami Osmanlının malı kim kapatacakmış.)
Yine yollardayız bu yollar bizi Yunanistan’ın Selanik şehrine oradan Türkiye’ye götürecek. Selanik’i biraz geçtik oğlan rahatsızlandı. Artık Bize iş düştü durmadan devam ettik. Türkiye’ye girdikten sonra Oğlanın rahatsızlığı geçmeyince Keşan’da bir otelde kaldık. Ertesi gün Edirne’ye giderek Edirne’yi gezdik telefon kart ve otoyol için HGS işlerimizi hallettik. Bir Cuma namazını da Edirne Selimiye’de kıldık. Daha sonra bir akrabayı ziyaret etmek için Silivri’ye doğru yol aldık. Gece yarısına kadar orada kaldıktan sonra trafiğin azaldığı bir zamanda yola çıktık.
Durmaksızın Ankara yakınlarına kadar gittim. Bu arada eczaneden oğlana bir ilaç almıştım ilaçtan sonra kendine geldi. Artık Karaman’ın kokusu burnuma tütüyordu. Ogün akşam eve vardık. Bir Cuma çıktığımız sıla yolculuğu bir Cumartesi bitmişti. Hasret ve merak cesaret veriyor insana, insan gördükçe güzel olan her şeyi artık baktığı her şeyde güzellik arıyor. Demem o ki güzel düşünen güzel olanı görüyor vesselam.
Selam ve Dua ile
M.S. A.