Bir Malatya'nın Mercedes Kadiri
…Dikkat ettiniz mi bilmiyorum; Malatya, hiçbir zaman, Kadir’e “Deli Kadir” demedi.
Resmi adıyla Fatih Kaydı, kentin toplumsal ilişkilerine şaşırtıcı bir derinlikle nüfuz eden adıyla Mersedes Kadir…
Geçtiğimiz günlerde, son yıllarda sıklaşan hastalık günlerinden birinde daha ambulansa bindirilirken görüntüye takılan son bakışıyla, mahzun bir halet-i ruhiye ile aramızdan ayrıldı.
Bakış mahzundu; daha mahzun olan ise, o son bakışın ardından, sonsuz yolculuğunda şefkatini, sevgisini ve gözyaşlarını Mersedes Kadir’e yoldaş kılan koca bir kentin, Malatya’nın, Malatya halkının yaşadıklarıydı.
Malatya, Mersedes Kadir’in bir cep telefonu ile çekilmiş son bakışına sevgiden, şefkatten ve hüzünden bir nehir oldu aktı, onu dingin sular üzerinden son menziline eriştirdi.
Kıskanılacak bir sevgi, büyük ama abartısız bir teessür, gönülden dökülen keder ve sevgi kelimeleri; karşılıksız, saf mı saf, beyaz mı beyaz bir samimiyetle Mersedes Kadir’e dair yoksunluk sözleri ve elbette kalplerden dudaklara gelen dualar yoldaşlık etti ona…
Başta Malatya’dan olmak üzere, Türkiye’nin, dünyanın dört bir yanındaki coğrafyasına dağılmış Malatyalılar, Malatyalı olmayan ancak Malatyalılardan, medyadan Mersedes Kadir’i tanıyan binlerce insan, sosyal medya üzerinden onbinlerce mesajla son yolculuğuna uğurladı onu.
***
Tarihsel – toplumsal ilişkiler bağlamında, birçok toplum, zarar verici bir eylemi olmasa da imal edilmiş normallerin dışında davranış gösteren, toplumun standart kalıplarının dışında kendine bir dünya inşa eden ve “deli” olarak etiketlediği insanları, toplumun doğal bir üyesi olmaktan çıkarmış, önce toplama kampı niteliğinde kapatmalara maruz bırakmış, sonra halk dilinde tımarhane olarak nitelenen akıl ve ruh sağlığı hastanelerine mahkûm etmiştir.
Doğuda, “delilik” ile “velilik-dervişlik” arasında bıçak sırtı bir durumun varlığı kabul edildiğinden ve Mevlana’ya ait olduğu söylenen “Nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok, nice elbiseler gördüm içinde insan yok” aforizmasının, modern zamanlarda her geçen gün yeniden teyit edildiğinden olsa gerek, batının “Deli” olarak etiketleyip toplumsal alanın dışına ittiği tipolojideki insanlar, biraz şefkat, biraz sevgi, biraz “Allah’ın gücüne gider” endişesiyle korunup kollanmıştır genellikle.
Batıda modern toplumun inşasına giden süreçte, “Deli” olarak yaftalanan insanların topluma katılma, toplumun bir parçası olma hakkının elinden alındığını ifade eden filozoflar, bu insanların sonraki dönemlerde ise psikiyatri kliniklerine, akıl ve ruh sağlığı hastanelerine tıkılmalarına ve üzerlerinde bilimsel deneyler yapılan deneklere dönüştürülmelerine dikkat çeker.
Ali Eren Demir’in “Anadolu’da Delilik: Deli Emin” başlıklı yazısında yerinde bir tespitle belirttiği gibi, “Hollywood sinemasında eğer bir ‘deli’ karakteri varsa o filmde psikiyatr kaçınılmazdır”.
Oysa bizde, Malatya’nın Mersedes Kadir’i de Vizontele’nin Deli Emin’i de psikiyatrlara ihtiyaç duymazlar; çünkü, Hollywood yaklaşımına aykırı biçimde, Mersedes Kadir ve Deli Emin toplumu rehabilite eden bir işlev üstlenmiştir…
Çarşı esnafı gündelik hayatın stresini Mersedes Kadir’le muhabbetinde geride bırakır, çek-senet derdini anlık da olsa unuturdu.
Yollarda Mersedes Kadir göründüğünde kaosa dönmüş Malatya trafiği daha da karışmak yerine sakinleşir, selamlaşmalar, para verme, sigara yakma seremonileri yaşanır, kırmızı ışığın yeşile döndüğü an üç saniye sabretmeden kornaya abanan sürücüler, bu anda sabır taşı olur, Kadir’in mutluluğunu kendi mutlulukları olarak yaşarlardı. Gençler, otostop çeker, Kadir kız arkadaşının yanında otostop çeken genci mahcup etmezdi.
Kaldırımda yürüyenler Kadir’e el sallar, arada bir laf atar, Kadir’den anlaşılmaz sözlerle karşılık alırlardı ama asla küfür olmazdı bu muhabbette.
Malatya’ya dışardan gelenler, Mersedes Kadir’i ilk gördüklerinde garip karşılar, öyküsünü dinleyince Kadir’le fotoğraf çektirmeyi bir ayrıcalık olarak görürdü. Bu bakımdan, Mersedes Kadir bir nevi Malatya’nın turizm ve tanıtım elçisiydi.
Malatya Turgut Özal Üniversitesi Tarım Ekonomisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Orhan Gündüz, Kadir’in ölümünden duyduğu üzüntüsünü, malatyahaber.com’daki vefat haberinin altında paylaşmanın dışında bir de anekdot aktarmıştı bize: “Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de uluslararası bir kongreye katılmıştım. Farklı ülkelerden çok sayıda bilim insanı vardı. Sunuşlar sırasında her akademisyen hangi şehirden, hangi üniversiteden geldiğini söyleyerek başlıyor konuşmasına. Kongreye yemek arası verildiği bir sırada Azerbaycan Devlet Üniversitesi’nden olduğunu söyleyen bir Profesör yanıma gelerek, ‘Orhan Hocam Malatyalı olduğunuzu öğrendim, çok memnun oldum. Ben Malatya’yı da Malatyalıları da çok seviyorum. Siz Malatyalılar çok güzel insanlarsınız’ dedi. Çok mutlu oldum bu sözler üzerine. Ben de, ‘Sayın hocam Malatya’yı, Malatyalıları sevdiğinize göre bizim memlekete geldiniz ve çok beğendiniz herhalde. Malatya’yı sevmeniz beni mutlu etti’ dedim. Azerbaycanlı hocamız, ‘Yok, Malatya’ya gitmedim. Gitmeyi çok isterim tabii. Benim Malatya’ya karşı sevgimin başka bir sebebi var. İnternette izledim, sizde bir kişi var. Bir değneği var bu kişinin, değneğine binip şehri bir uçtan bir uca geziyormuş. Bu kişi, Malatya’da çok seviliyormuş, Malatya halkı bu kişiye ailesinden biri gibi sahip çıkıyormuş’. Azeri hocamız adını tam olarak hatırlayamamıştı ama Mersedes Kadir’i anlatıyordu bana, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de… Kadirimizin şöhreti il sınırlarımızı değil ülke sınırlarımızı bile aşmıştı. ‘Evet, Mersedes Kadir’den bahsediyorsun hocam, bütün Malatyalılar çok sever Kadir’i’ dedim. Azeri hocamız, ‘Evet, işte o, Mersedes Kadir… İşte Mersedes Kadir’e gösterdiğiniz sevgi ve sahiplenme için Malatyalıları seviyorum’ dedi. Azerbaycanlı hocamızın hem Malatyalıya hem Mersedes Kadir’e olan muhabbet duyguları beni çok etkiledi, çok duygulandım Benim için unutulmaz bir anı oldu o konuşma”.
Orhan Gündüz hocamızın aktardığı bu çok anlamlı ve çok güzel anekdot bir kez daha gösteriyor ki, Malatya ve Mersedes Kadir birbirini tamamlayan iki değer olarak kabul ediliyordu.
Yani demem o ki, Hollywood senaryolarındaki “Deli – Psikiyatr” ilişkisine inat, toplumun ayrılmaz bir parçası, bir koca şehri tek başına rehabilite eden adamdı.
Mersedes Kadir, bırakın toplumun bir parçası olmaktan çıkarılmış olmayı, aksine büyük bir şehrin güçlü bir figürü olarak zihinlere kazındı adeta. Koca bir şehir, bir çok konuda doğal olarak farklı düşünür ve ayrışabilirken, hep birlikte onun yasını tutacak kadar derin bir sevgi bağıyla kuşatmıştı Kadir’i. Bu, yaşarken de böyleydi vefatında da böyle oldu.
Malatya onu dışlamadı; toplumsal alanın dışına itmedi; asla ötekileştirmedi; tam tersine, onu Malatya’yı Malatya yapan renklerden bir renk olarak olarak konumlandırdı mekanda ve zihninde…
Dikkat ettiniz mi bilmiyorum; Malatya, hiçbir zaman, Kadir’e “Deli Kadir” demedi.
Ona ‘Mersedes Kadir’ adını layık gördü.
Mersedes, yani, sevdalısı olduğu ‘araba’ âleminin en değerli, en kaliteli, en ünlü isimlerinden, markalarından biri…
Çünkü, Malatya, Malatya halkı, çarşı esnafı onu seviyordu. Sevgi değer vermekti. Yaşarken, hayat şartlarının daha iyileştirilmesi mümkündü, bunun yeterince yapılmamış olmasını eleştirenler de haklıdır; ama Mersedes Kadir’i yaşatan ve besleyen Malatya halkının sevgisiydi; onu ötekileştirmeden kendilerinden biri olarak konumlandırmasıydı…
***
Malatya caddelerinde 15 yıl kadar önce belirmişti. Araba olarak kabul ettiği, tepesinde dikiz aynası, sonra da bir CD, fırfırlı süsler olan bir değnekle trafikte gezinmeye başlamıştı.
Önce fazla tanınmıyordu.
Sadece ‘aklı bir hoş’ kendileri hoş, sevimli kardeşler olarak, ana caddelerde trafiği tanzim etmeye çalışan, özellikle de hatalı parkları engellemek için çaba gösteren ‘Trafikçi Ziya’ ile 3 tekerli el arabasıyla dolaşan, teybinin- radyosunun kulaklıkları sürekli kulağında olan sonradan bisiklete bindiğinde pedal çevirme şekli nedeniyle lakaplandırılan ‘Yarım Pedal Neco‘nun, en az onlar kadar sempatik kardeşi olarak biliniyordu.
Bir süre sonra, ‘arabası’nın önüne bir de dikiz aynası ile bir otomobil firmasının amblemini de asmıştı.
Tecde’de Fatih olarak bilinen bu sempatik genç, işleyen trafikte, gecenin geç saatlerine kadar, kurallara harfiyen uyarak geziyordu.
1986 doğumlu olan Fatih bir süre sonra ‘Mersedes’ diye çağrılmaya başlanmış, bir süre sonra da ‘Mersedes Kadir‘e terfi ettirilmişti.
Tecde’deki arkadaşları, konuşması güç anlaşılan Fatih’in adını ‘Kadir’ diye de anlaşılabilecek bir şekilde söylediğini, bu nedenle ‘Kadir’ diye, sonraki yıllarda giderek ‘Mersedes Kadir‘ diye tanınmaya başladığını, daha sonra çıkan ve büyük ilgi gören Malatya’nın ‘deli-veli’lerinin yeraldığı ‘Deliler Takvimi’ne giren Mersedes Kadir’in lakabının böylece pekiştiği anlatılır.
Ziya, Yarım Pedal Neco ve Mersedes Kadir
‘Mersedes Kadir’in ailesi, Tecde Mahallesi’nin yerlilerinden.
Otuz yıl önce vefat eden baba Metin Kaydı at arabacılığı yapıyormuş. Akrabası Sıddı Zeynep’le evlenmiş. 5’i erkek 3’ü kız 8 çocukları olmuş. Turgut Özal Tıp Merkezi’nde temizlik işçisi olarak çalışıp emekli olan en büyük erkek kardeş Mehmet ile en küçük erkek kardeş Suat arasında Ziya ikinci, Necmettin (Neco) üçüncü, Fatih (Mersedes Kadir) dördüncü kardeş.
Malatya’nın bildiği tanıdığı, sahiplenip sevdiği, arada takıldığı, adeta Malatya şehrinin korunup kollanması gereken ‘menkul kültür değeri’ olarak gördüğü, ‘deli- veli’ arasında ince bir çizgiye yerleştirdiği bu kardeşlerden Ziya yaklaşık 20 yıl önce, Neco (yandaki fotoğrafta) 3 yıl önce vefat etmişlerdi.
Ağızlarından sigara düşmeyen bu üç kardeşten, sonu ölümcül bir solunum rahatsızlığı olan KOAH ve bunun yolaçtığı kalp yetmezliğinden ölen üçüncü kişi Mersedes Kadir oldu.
Bu kardeşlerden ilk olarak, kendini trafik polisi olarak gören, zaman zaman kafasında beyaz bir şapka, belinde beyaz bir trafikçi kemeri, ağzında düdük, elinde de ‘ceza makbuzu’ olarak kullanılmış sinema bilet koçanını taşıyan Ziya’yı tanımıştım.
Ziya daha çok, PTT ile Dörtyol arasında takılır, o zaman çok yoğun olan cadde üzerine park edilmiş araçları düzene sokmaya çalışırdı.
İnönü Caddesi’nin o bölümü arasında yanlış- biçimsiz parkeden bir araç Ziya’yı çok sinirlendirir, çevre esnafı da, Ziya’yı, aslında o aracın sahibi olmayan başka esnafların üstüne gönderir, onun çıkardığı kavgayı, savurduğu küfürleri ve fırçayı keyifle izlerlerdi.
Ama Ziya’nın trafikçiliği sadece araçlarla sınırlı kalmazdı. Bir ceza da bana yazmıştı. Şimdi artık olmayan, kapatılıp dükkân yapılan Kiğili Pasajı’ndaki berberimde traş olurken, bu Ziya içeri girdi, bana doğru kızgın ifadelerle birşeyler söyledi. Ne dediğini anlamadım, ama o arada elindeki bilet koçanından bir yaprak koparıp tezgahın üstüne koydu.
Bu durumu gülerek izleyen rahmetli Berber Kemal Tosun ile halen mesleğini sürdüren yeğeni Fazlı Çiçekli, Ziya’nın bana yanlış yere park ettiğim için ceza yazdığını söylediler. Benim berberim Fazlı Usta idi. Onun koltuğu dolu olunca, işim de acele olduğundan Kemal Usta’nın cam kenarındaki boş koltuğuna oturmuştum. Dışarıdan, yanlış yere oturduğum için Ziya’yı göndermiş, bazı tanıdık esnaflar. Tabi çaresiz bir ceza ödemesi yaptım. Berber koltuğunda traş olurken, yanlış yere park etmekten!
Sonra bir yaz günü, kardeşleriyle benzer bir rahatsızlık sonucu vefat ettiğini öğrenmiş, üzülmüştük, tüm tanıyanlarıyla.
Neco ise daha çok Şire Pazarı, eski Hal Binası (Kasap ve Sebze Pazarı) civarında takılır, oradaki esnaflarla haşır neşir olurdu. O da o bölgenin maskotuydu adeta. Esnaflar ona da takılırlar, zaman zaman sinirlendirirler, ancak ellerini üzerinden çekmezlerdi.
Bir mahalli seçimde, kısa boylu şişman ve sempatik Neco için fotoğraflı bir seçim afişi yaptırıp, o bölgenin muhtar adayı olarak ilan etmişlerdi; hem belki de diğer adayları beğenmedikleri yolundaki tavırlarını göstermişler, hem de ‘Muhtar Adayı’ Neco ile bir süre de bu dönemi geçirmişlerdi.
Neco da, 2017 Şubat ayında, yine KOAH ve kalp yetmezliğinden hayatını kaybetti.
***
…Ve Mersedes Kadir
Ya binek hayvanı veya araba olarak farzedilen sopayı bacaklarının arasına alıp, bir elle sopanın tepesini tutarak koşturmak çocukken birçoğumuzun oynadığı oyunlardandı.
İşte, Tecde’de At Arabacısı Metin Kaydı’nın oğlu Fatih Kaydı da, erken yaşlardan itibaren sopayla haşır neşir olmaya başlamış. Annesi Sıddı Zeynep Kaydı’nın dediğine göre, 10 yaşlarından beri adeta ‘sürücüsü’ olduğu sopadan ayrılmazmış. Tecde sokaklarında diğer çocuklarla birlikte sopanın üzerinde koştururmuş. Diğer çocuklar büyüyüp bu oyunları geride bırakırken, Fatih Kaydı aklını ve zamanı çocukluğunda sabitleyip, çocukluğu bitirmeyi hiç gündemine almamıştı.
Tecde Muhtarı Ali Yiğit (yandaki fotoğrafta Mersedes Kadir’le), Kaydı ailesini yakından tanıyan yerli bir Tecdeli. Bu aileyi ve çocuklarını, kendi çocukluğundan itibaren biliyor, tanıyor. “Değişik çocuklardı. Ziya teneke çalar, ağzında düdüğü eksik olmazdı. İlk o çarşıya indi, sonra trafikçilik yapmaya başladı. O da erken öldü. Necmettin de bisiklete, arabalara düşkündü. O da çarşıda tanınırdı. Çok sevilirlerdi. En son Fatih, yaşı ilerledikten sonra çarşıya gidip gelmeye başladı. Üstüne bindiği, araba diye sürdüğü deynekle ilgi çekti. İnsanlar onu da çok sevdi. Malatya’nın en tanınmış simalarından biriydi. Bizim Fatih olarak bildiğimiz bu kardeşimizin, çarşıda Mersedes Kadir diye tanınmaya başlandığını duyduk, insanlar lakabı benimsedi, o çarşıdan getirdiği bu lakapla anılmaya başladı. Neredeyse Fatih adını hepimiz unutmuştuk” diye konuşuyor.
20 yılı aşkın bir süre önce kaybettiği büyük abisi Ziya’dan sonra, Neco’nun da çarşıda olduğu bir dönemde Malatya caddelerinin vazgeçilmez görüntülerinden biri haline gelen Mersedes Kadir’in, ilk arabası, ince- uzun bir dal çubuğuydu.
Sonra kentte tanınınca, bazı sanayi esnafları da duruma el attılar. Önce Kadir’in sopası, marangozhaneden çıkan çıtaya dönüştü. Ayna takıldı, süsler arttı. Kadir sürekli dolaştığı için, sanayide yapılan bu çubuk kısa sürede sürtünmeden dolayı aşınıp küçülüyor, o duruma gelindiğinde sanayinin yolunu tutup, aynı marangozhaneden yeni arabasını ‘çekiyor’du. Tabi o arada, aksesuarlarda, örneğin dikiz aynasında, teybinde sorun varsa, onlar da yenileniyordu.
Bir keresinde, bir kaportacı, otobüs aynasını ‘daha fiyakalı’ ve ‘gösterişli’ olacağı gerekçesiyle Kadir’in araba ustası marangoza bırakmış, usta da bu aynayı yeni çıtaya monte etmişti. Arabayı değiştirmeye gelen Kadir, bu otobüs aynalı çıtayı görünce beğenmemiş, ‘la bu benim araba değil’ diye niza çıkarmış, ‘sıfır’ bir tofaş dikiz aynası takıldıktan sonra yeni arabasını alıp sanayiden ayrılmıştı.
Malatya trafiğinde sopasıyla ‘seyreden’ Mersedes Kadir, trafik kurallarına harfiyen uyan, sopasını caddede park yasağı olmayan yerlere parkeden, uymayanlara da çoğunlukla anlaşılamayan sözlerle kafa tutup ‘su koyveren’ haliyle trafiğin de konusu olmaya başladı.
Hatta 2008’deydi sanırım, o zamanın Trafik Şube Müdürü, dönemin Emniyet Müdürünün de onayını aldıktan sonra, Kadir’e bir ‘sürücü belgesi’, arabasına da ‘ruhsatname’ hazırlamışlardı. Sürücü belgesinin sınıfı “A’dan Z’ye” diye yazılmıştı. Kadir epey bir zaman bu belgeleri boynuna asıp gezmişti.
Özellikle yaz dönemlerinde, Malatya’nın meşhur ‘piyasa yeri’ Kanalboyu’nda da boy gösterirdi Mersedes Kadir. Orada dolaşan kızlı- erkekli gençler, Kadir’e takılır, hatta bazıları sopaya yolcu olarak biner ‘Kanalboyu Turu’ atarlardı, onunla beraber.
Malatya’nın bu divanesi, yıllar önce bir ara ortadan kaybolmuş, o sırada, organ mafyasınca kaçırılıp öldürüldüğü iddiaları ortaya atılmıştı.
Bizim Görüş Gazetesi başta olmak üzere gazete büroları, Kadir’i merak edenler ve söylentilerin doğru olup olmadığını öğrenmek isteyenlerce telefon yağmuruna tutulmuş; arayanlara ‘kaçırma- öldürme’ olayının olmadığı, ancak Kadir’in hasta olduğu için bir süre çarşıya gelemediğini söyleyerek sakinleştirebilmiştik sevenlerini. Bir süre sonra iyileşen Mersedes Kadir yeniden yollara çıktığında, onu trafikte gören birçok sürücünün aracını durdurup, onunla kucaklaştığına, harçlığını cebine koyup gönderdiklerine tanık olmuştuk.
O dönem Mersedes Kadir’i kaybettiğini sanıp sonra bulan Malatya ahalisi çok mutlu olmuştu.
Çok bilinen, tanınan Kadir, birçok Malatyalı için, başta siyaset olmak üzere bazı önemli görevler üstlenen kişilerin becerileri konusunda kıyaslama kriterlerinden de biriydi. Malatyahaber.com’da, yetenekleri sınırlı ya da bazı kesimlerin benimsemediği siyasiler veya bürokratların adının geçtiği haberlerin altına yapılan yorumlarda, çokça, “Mersedes Kadir olsa bundan iyiydi” veya “Mersedes Kadir seçilse bundan iyisini yapardı”, “Mersedes Kadir olsa hiç değilse zarar vermezdi” türü tepkiler gelirdi. Tabii bu yorumların bir kısmını eleştirilenlere ayıp olur diye yayınlamazdık. Bir kısmını ise, “Mersedes Kadir – Eleştirilen” ilişkisinde, Mersedes Kadir’in kalibresinin daha yukarıda kaldığını düşünerek Mersedes Kadir’e haksızlık olur düşüncesiyle yayına sokmazdık.
Mersedes Kadir nam Fatih Kaydı’nın ailesiyle yakından ilgilenen, hem Neco’nun, hem de Kadir’in KOAH hastalıkları ve hastane sürecinde sürekli yanlarında olan Muhtar Yiğit, Kadir’in Kasım 2018’de ilk hastaneye yatıp bir süre tedavi gördükten sonra taburcu edilmesinin ardından 2019 Ocak ayında yaptığı çağrıda, “Mersedes Kadir’i herkes seviyor. Kimse incitmek istemiyor. Ancak çok önemli bir husus var, Mersedes Kadir’i seven esnaf ve vatandaşlar başta alkol olmak üzere sigara vermesinler. Zamanında müdahale edilmeseydi, çok kötü bir sonuçla karşılaşabilirdik. Mersedes Kadir’i sevenler gerçekten seviyorlarsa alkol vermesinler, verenleri uyarsınlar. Alkol ve sigara nedeniyle son dönemde konuşamıyor ve ayakta duramıyordu. Tedavisinin ardından daha rahat ve anlaşılabilir bir şekilde konuşmaya başladı. Alkol vermek Mersedes Kadir’e yapılabilecek en büyük kötülüktür” diyerek, ona bu maddelerin verilmemesini istedi. Ancak, Kadir hastaneden çıktıktan bir süre sonra yeniden çarşıya indi. Yine ağzından sigarayı düşürmüyor, sopasını ise güçlükle taşıyabiliyordu artık.
Sopası demişken.. Kadir’in bu ‘vesait çilesi’ , ortaya çıktığı ilk yıllarda, önce ince bir ağaç dalı, sonra da ‘sanayide imal edilmiş’ çıtasıyla dolaşırken, birkaç yıl önce çıkan ve bizim de ‘Mersedes Kadir’in çakması çıktı’ diye haberleştirdiğimiz bir rakibi nedeniyle ağırlaştı..
Şöyle ki; bu bir ara ortaya çıkan ‘Çakma Kadir’, bizim tescilli Kadir gibi çıta değil, 7-8 metrelik bir kavak ağacının üstünde geziniyordu. O sırada, Kadir’in arabası, bu nevzuhur elemanın arabasından küçük diye kıyaslama yapılıp, gaz veriliyordu.
Bizim Mersedes Kadir’in rakibine karşı ‘küçük araba’ ile gezmemesi gerektiğini düşünen bazıları, ona da bir kavak ağacı ayarladılar. Mersedes Kadir, o zamandan beri çıta yerine, ondan çok çok ağır olan bu kavak ağacıyla gezmeye başladı. Ölene kadar kullandığı da bu ağaçtı. ‘Çakma’ ortadan kayboldu ama, Kadir son zamanlarında çok zorlansa da bu sırıktan vazgeçmedi.
Geçtiğimiz aylarda bir kez daha hastanelik oldu; tedavi görüp taburcu edildi; ancak toparlanamadı.
Artık çarşıda daha seyrek ortada görünüyordu. En son, geçtiğimiz 10 Nisan’da Emniyet Teşkilatı’nın kuruluş yıldönümünü kutlamak için Emniyet Müdürüyle bir görüşmesi sosyal medyada yeraldı.
Muhtar Ali Yiğit, 18 Nisan Cumartesi akşamı, aniden nefes alamamaya başlayan Kadir’in abisinin çağrısı üzerine eve gittiğini, durumunun kötü olduğunu görünce ambulans çağırdıklarını, ambulansa bindirildikten sonra bir ara gözünü açtığını ve sonra geri kapattığını, ambulansa kendilerinin alınmadığını, sokağa çıkma yasağı nedeniyle izin alıp hastaneye gittiklerinde, Kadir’in vefat ettiğini öğrendiklerini sosyal medya hesabından duyurdu.
Mersedes Kadir’in vefat haberini, muhtarın açıklamasından birkaç dakika sonra malatyahaber.com’da yayınladık. Ancak, birkaç dakika sonra site yoğun giriş talebi nedeniyle giderek daha da ağırlaştı, bir ara devre dışı kaldı. malatyahaber.com’a teknik alt yapı hizmeti veren ve sunucularını barındıran Malatya dışındaki şirketi aradığımızda, sunuculara kapasitenin yüzde 800’ü oranında giriş talebi geldiği için, sitede sıkıntı olduğunu, Malatya’yı ayağa kaldıran bu haberin ne olduğunu kendilerinin de merak ettiğini söylediler. ‘Mersedes Kadir öldü’ dedik, o’nu kısaca anlattık, Malatyalı’nın gönlündeki yerini söyledik, çok şaşırdılar, onlar da üzüntüye ortak oldular.
***
Malatya ‘deli- veli’ arasına yerleştirdiği, sözlük anlamının zıddına, ‘zararsız, çok saf‘ anlamında kullandığı ‘pehlül’ diye de adlandırdığı, ‘akılları bir hoş, kendileri daha hoş’ insanlarına yaklaşımıyla, sahiplenmenin ileri örneklerini vermiş bir şehir. Onların yetişkin görüntülerine rağmen, çocuk çağda kalmış akli melekeleriyle, çoğu zaman hemhal olduğu için, onlarla birlikte belki de kendini daraltan ortamlarından bir an olsun uzaklaştıkları için olsa gerek, onların hayatlarına dokunan insanların çokça bulunduğu bir şehir.
Malatya’nın bu yaklaşımına tek örnek Mersedes Kadir değil, başkaları da var. Mesela, hepimizin ‘Çarşı Kemal’ olarak tanıdığımız, Kuyumcular Çarşısı, Temelli Pasajı, eski PTT Caddesi civarında takılan, yine çevre esnafının gözbebeği. Engelliler için bazı dönemlerde düzenlenen 1 gün sembolik askerlik görevi için Kemal’ı da (yandaki fotoğrafta) kaydettirmişler, Kemal’a çarşının merkezinde davullu- zurnalı askere uğurlama töreni düzenlemişlerdi. Kemal uğurlayıcılarıyla birlikte göbek atmış, boynuna takılan emzik ile omuzlarda gezdirilmiş, daha sonra bir araç konvoyuyla askerliğini yapacağı Şoför Okulu’na götürülmüş, akşam da terhis olunca, aynı konvoy eşliğinde, ‘En Büyük Asker Bizim Asker’ sloganlarıyla geri çarşıya getirilmişti. Çarşı çarşı olalı öyle bir asker uğurlama töreni görmemişti.
Bu Kemal, geçtiğimiz yıllarda Kuyumcular Çarşısı civarında Adıyamanlı davulcuların kavgası sırasında tüfekle açılan ateş sonucu kazaen yaralanmıştı ve Kemal’ın vurulması büyük olay olmuştu.
Kemal, hala çarşının gözbebeği ve gündüzleri oradaki dükkanlardan birinde ağırlanırken görebilirsiniz.
1990’lı yılların ikinci yarısında, işletmeci Hasan Özhan, birçoğu uzun yıllar önce vefat etmiş olmasına rağmen, Malatyalıların anılarında yer tutan bu hoş insanları unutmamış olmanın bir örneğiyle ortaya çıkmış, dünyanın her yerindeki Malatyalılardan büyük ilgi gören, bir ‘Deliler Takvimi’ bastırmıştı.. İzo, Faro, Deli Gaffar, Gız Mahmut, Şorikli Yaşar, Deli Yusuf, Mişmiş, Adliye- Hökümet Bekir.. Bu çalışma, o dönemde de, basının ilgisini çekmiş bir çok haber ve röportajın konusu olmuştu.
Bizim yazıya konu ‘Mersedes Kadir’ de, söz konusu takvimin ilk tasarlandığı ve basıldığı sırada henüz çocuk yaşta ve çarşıya inmemiş olmasından dolayı, ilk baskıda yer almamıştı. Ancak, takvimin 2000’li yıllarda yapılan ikinci baskısında, Fatih Kaydı, daha önce de söylediğimiz gibi ‘Mersedes Kadir’ adıyla yer almış, bu durum, dar çevrede söylenen ‘Mersedes Kadir’ lakabını tescil ettiği gibi, yaygınlaşmasına da vesile olmuştu.
Mersedes Kadir’i, kendisini günlük hayatının içerisinde çok benimsemiş bir Malatya’da hiç de rahatsız edilmeden dolaştığını gören yabancılar, bir vesile ile geldikleri Malatya’da buna tanık olan gazeteciler, blog yazarları ve sonra sosyal medya Türkiye’nin gündemine taşıdı. Bir kentle bir ‘divane’ arasındaki ‘naif‘ iletişimin sıcaklığı, kentin onu sahiplenişi ilgilerini çekti.
İşte, yine konu olduğu bir dergideki yazıda felsefik bir yaklaşımla ‘Bir şehrin deliliğini sopasında taşıyan adam’ diye tanımlanan Mersedes Kadir’in, gerek hastalanıp hastanelik olduğu dönemlerde, gerekse vefatında, yaygın basının yazılısında, görüntülüsünde, Malatya’da renkli ve nüktedan kişiliği ile hatırlanan ‘Mıh Osman‘ lakaplı rahmetli Osman Çağlı’nın ‘ceyranlı basın’ diye adlandırdığı internet mecrasında, internet basını ve sosyal medyada büyük ilgi görmesinin ardında bunlar vardı.
Bazı bakanlar, her kanattaki siyasiler, üst düzey yöneticiler, toplumun her kesiminden insanlar, bu bağı ne kadar iyi anladıklarını yansıtan, duygu dolu çok güzel mesajlar yayınladılar.
Malatyalı da, onu bir salgın hastalıkla ilgili ileri kısıtlamalara rağmen, başta kırk yıllık Malatyalıymışçasına gösterdiği hassasiyetiyle Malatya Valisi Aydın Baruş olmak üzere, il yöneticileri ve katılabilen insanlar Mersedes Kadir’i cenaze namazından sonra sonsuza uğurladılar…
O, böylesine bir sevgi seli ve il yöneticilerinin katılımıyla koronavirüs günlerinde son yolculuğuna uğurlanırken, adı Malatya ile özdeşleşen bu güzel insanın unutulmaması için yapılacağı sözü verilenlerin gelecekte unutulmamasını bekliyor Malatyalı.
Mersedes Kadir, Şehir Mezarlığı’nda 3 yıl önce çekilen üstteki fotoğrafta mezarının başında dua ettiği abisi Yarım Pedal Neco ile şimdi yan yana yatıyor.
Allah rahmet eylesin; mekânları cennet olsun…
MERCEDES KADİR ARŞİVİ
KAYNAK
İsmet YALVAÇ | malatyahaber.com
FOTOĞRAF VE GÖRSELLER: malatyahaber.com, Görüş Gazetesi, Yeni Malatya Gazetesi Arşivleri, iha, AA, Tecde.net ve sosyal medya
FOTOĞRAF VE GÖRSELLER: malatyahaber.com, Görüş Gazetesi, Yeni Malatya Gazetesi Arşivleri, iha, AA, Tecde.net ve sosyal medya