fahrettin tırınk
Site İmamı
Değerli kardeşlerim,günümüzde kendini bilmez bazı cahiller burçlar vasıtası ile sözde gelecekten haber verdiklerini iddia etme gaflet hezayanı ile maalesef küfre varacak kadar söylemler içinde olduğunu görmekteyiz.
burçlar ALLAH cc katında bir gerçektir.hemde öyle bir gerçek olayki burç,suresinin hemen başında (Burçlu semâya yemin olsun.) Burdaki Vav, yemin içindir. yani burçlarla süslenmiş semâya yemin olsun demektir.
Demekki sema diye bildiğimiz gök yüzünü ALLAH cc burçlar ile suslemiş, ve bu burçlarda olan esrarına kasem ederek başladığına göre çok büyük hikmetler le dolu olduğunu anlamaktayız.
Ancak bu bir ilim olmakla beraber gerçek anlamını bizler idraktan acızız.
İnsan oğlu bir ksımını araştırarak bulmuştur.bu buldukları kadar ilme ancak sahib olabilirler.
Yalnız burçlar vasıtası ile gelecekten haber vermeye kalkışanlar yanılmış gafiller ve hatta bu yaptıkları saçmalıkları ile de imandan çıkmaktadırlar.
Geleceği (gaybı) Allah'tan başka hiç kimse bilemez. "De ki: göklerde ve yerde gaybı Allah'tan başka bilen yoktur." (en-Neml, 27/65). "Gaybın anahtarları onun katındadır. Onları ancak O bilir" (el-En'âm, 6/59). Bu ve benzeri ayetler, gaybı Allah'tan başka kimsenin bilmediğine delâlet etmektedir.
İslâm âlimleri, sâbiîler gibi, tesiri yalnız yıldızlardan bilerek onlardan bir takım hükümler çıkarmaya kalkışmanın küfür ve şirk olduğunda ittifak etmişlerdir. (Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, VII, 5207).
Bunlara benzetme yoluyla veya "görünme" mânâsıyla gökteki yıldızlara veya büyüklerine veya bazı yıldızların bir araya gelmesinden ortaya çıkan görüntülere de burc denilmiş ve özellikle, bildiğimiz oniki burçta yani Koç, Öküz, İkizler, Yengeç, Aslan, Başak, Terazi, Akrep, Yay, Oğlak, Kova ve Balık burçlarında hakikat olmuştur. Onun için astronomi ve yıldız ıstılahında burç deyimi altısı kuzeyde ve altısı güneyde olan bu onikisi için kullanılmış, diğerlerinde ise "suret" tabiri kullanılmıştır. (Furkân Sûresi'nde geçen "Gökte burçlar yaratan ve orada bir kandil ve nurlu bir ay yapan Allah'ın şanı ne yücedir."(Furkan, 25/61) âyetinin tefsirine bkz.)
Gökte bu oniki burcun bulunduğu sahaya "mıntıkatu'l-büruc" yani burçlar kuşağı (zodyak) ismi verilir. Burada İbnü Cerir gibi birçok âlim, burçları "oniki burç" ile tefsir etmişler, bazıları da "köşkler", bazıları "ayın menzilleri olan yıldızlar", bazıları "büyük yıldızlar, bazıları da "göğün kapıları" demişlerdir. Zemahşerî de şöyle der:
Bu, oniki burçtur. Bunlar teşbih (benzetme) üzere göğün köşkleridir. Ayın menzilleri olan yıldızlar da denilmiş. Yıldızların büyükleridir. Ortaya çıkıp göründükleri için bunlara bürûc ismi verildi de denilmiştir. Göğün kapılarıdır da denilmiştir.
Bunun özeti: Burçların birer köşk mânâsıyla tasvirini tercih etmektir. Bu mânâ benzetme yoluyla yıldızların hepsinde düşünülebilirse de yüksek yüksek apaçık oluşumlar görüntüsü veren yıldız toplumlarının kastedilmiş olması daha açıktır. Bu arada oniki burç bir itibari (varsayım) olmakla beraber en çok bu mânânın meşhur olması nedeniyle burçlar deyince hemen onlar akla gelmektedir. Bununla beraber bu zikredilen yorumlardan herbirinde özel bir fayda bulunduğu da açıktır. Hangisine göre düşünülürse düşünülsün, "burçlar sahibi gök" sözü, dünya göğünü en yüksek tabakasıyla ifade etmiş olur.
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri Marifetname adlı eserinde burçlar hakkında şöyle buyurmuştur:
10-BÖLÜM:İKİNCİ KISIM;
Burçlar sahibi göğü; burçların şekillerini ve isimlerini; burçların katlarını ve sabit yıldızları; ayın menzillerini; gök cisimlerinin uzaklıklarını dört madde ile bildirir.
Ve çok geniş izahatlar vermektedir.
Bunca yazılanlar ALLAH cc ın burçlar hakkında bildiği gerçeğin beklide binde biri deyidir.
Gerçekleri tek bilen ALLAH cc dur.
ALLAH cc cümlemizi hidayet üzere daim ve kaim eylesin inşallah…
burçlar ALLAH cc katında bir gerçektir.hemde öyle bir gerçek olayki burç,suresinin hemen başında (Burçlu semâya yemin olsun.) Burdaki Vav, yemin içindir. yani burçlarla süslenmiş semâya yemin olsun demektir.
Demekki sema diye bildiğimiz gök yüzünü ALLAH cc burçlar ile suslemiş, ve bu burçlarda olan esrarına kasem ederek başladığına göre çok büyük hikmetler le dolu olduğunu anlamaktayız.
Ancak bu bir ilim olmakla beraber gerçek anlamını bizler idraktan acızız.
İnsan oğlu bir ksımını araştırarak bulmuştur.bu buldukları kadar ilme ancak sahib olabilirler.
Yalnız burçlar vasıtası ile gelecekten haber vermeye kalkışanlar yanılmış gafiller ve hatta bu yaptıkları saçmalıkları ile de imandan çıkmaktadırlar.
Geleceği (gaybı) Allah'tan başka hiç kimse bilemez. "De ki: göklerde ve yerde gaybı Allah'tan başka bilen yoktur." (en-Neml, 27/65). "Gaybın anahtarları onun katındadır. Onları ancak O bilir" (el-En'âm, 6/59). Bu ve benzeri ayetler, gaybı Allah'tan başka kimsenin bilmediğine delâlet etmektedir.
İslâm âlimleri, sâbiîler gibi, tesiri yalnız yıldızlardan bilerek onlardan bir takım hükümler çıkarmaya kalkışmanın küfür ve şirk olduğunda ittifak etmişlerdir. (Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, VII, 5207).
Bunlara benzetme yoluyla veya "görünme" mânâsıyla gökteki yıldızlara veya büyüklerine veya bazı yıldızların bir araya gelmesinden ortaya çıkan görüntülere de burc denilmiş ve özellikle, bildiğimiz oniki burçta yani Koç, Öküz, İkizler, Yengeç, Aslan, Başak, Terazi, Akrep, Yay, Oğlak, Kova ve Balık burçlarında hakikat olmuştur. Onun için astronomi ve yıldız ıstılahında burç deyimi altısı kuzeyde ve altısı güneyde olan bu onikisi için kullanılmış, diğerlerinde ise "suret" tabiri kullanılmıştır. (Furkân Sûresi'nde geçen "Gökte burçlar yaratan ve orada bir kandil ve nurlu bir ay yapan Allah'ın şanı ne yücedir."(Furkan, 25/61) âyetinin tefsirine bkz.)
Gökte bu oniki burcun bulunduğu sahaya "mıntıkatu'l-büruc" yani burçlar kuşağı (zodyak) ismi verilir. Burada İbnü Cerir gibi birçok âlim, burçları "oniki burç" ile tefsir etmişler, bazıları da "köşkler", bazıları "ayın menzilleri olan yıldızlar", bazıları "büyük yıldızlar, bazıları da "göğün kapıları" demişlerdir. Zemahşerî de şöyle der:
Bu, oniki burçtur. Bunlar teşbih (benzetme) üzere göğün köşkleridir. Ayın menzilleri olan yıldızlar da denilmiş. Yıldızların büyükleridir. Ortaya çıkıp göründükleri için bunlara bürûc ismi verildi de denilmiştir. Göğün kapılarıdır da denilmiştir.
Bunun özeti: Burçların birer köşk mânâsıyla tasvirini tercih etmektir. Bu mânâ benzetme yoluyla yıldızların hepsinde düşünülebilirse de yüksek yüksek apaçık oluşumlar görüntüsü veren yıldız toplumlarının kastedilmiş olması daha açıktır. Bu arada oniki burç bir itibari (varsayım) olmakla beraber en çok bu mânânın meşhur olması nedeniyle burçlar deyince hemen onlar akla gelmektedir. Bununla beraber bu zikredilen yorumlardan herbirinde özel bir fayda bulunduğu da açıktır. Hangisine göre düşünülürse düşünülsün, "burçlar sahibi gök" sözü, dünya göğünü en yüksek tabakasıyla ifade etmiş olur.
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri Marifetname adlı eserinde burçlar hakkında şöyle buyurmuştur:
10-BÖLÜM:İKİNCİ KISIM;
Burçlar sahibi göğü; burçların şekillerini ve isimlerini; burçların katlarını ve sabit yıldızları; ayın menzillerini; gök cisimlerinin uzaklıklarını dört madde ile bildirir.
Ve çok geniş izahatlar vermektedir.
Bunca yazılanlar ALLAH cc ın burçlar hakkında bildiği gerçeğin beklide binde biri deyidir.
Gerçekleri tek bilen ALLAH cc dur.
ALLAH cc cümlemizi hidayet üzere daim ve kaim eylesin inşallah…
Moderatör tarafında düzenlendi: