Ayyüzlüm
Yeni Üyemiz
Çağdaşlık
Hayatında ilk defa deve gören biri, yanındakine sormuş: Şu eğri-büğrü şey de ne?
Arkadaşı hayret içerisinde:
Bilmiyor musun? demiş ve hemen ardından açıklama (!) yapmış; -Öyleler, öyle olur. . .
Bilmediğini bilmemenin ifadesi!
Eğri-büğrü olanlar, sadece gördüklerimizden ibaret değil şüphesiz. İşte size bir örnek: Çağdaş fikir-çağdışı fikir.
Soruyorsunuz: Bunlar ne?
Karşınızdaki hayretler içerisinde:
Bilmiyor musun? diyor. İşte bunlar hep çağdaş, bunlar ise hep çağdışıdır.
Acaba çağdaşlıktan kasıt, bu çağa ait olmayan fikirler midir? Olabilir. Fakat biz biliyoruz ki, bugün geçerliliğini koruyan, kabul gören hemen her fikir, bu çağa ait değildir. Şimdi onları ret mi edeceğiz? Üstelik her "çağdaş" fikir aynı zamanda "doğru" mudur? Elbette doğru olmak zorundadır (!)
Öyleyse hemen belirtelim, "doğru", zamanla kayıtlı değildir. Çünkü "doğru" bir başka ifade ile "hakikat" tektir, eskimeyendir, değişmeyendir. Adeta güneş gibi... Evet güneş nasıl zamanın ilerlemesiyle değerinden bir şey kaybetmiyorsa , insanlar nasıl her çağda 0'na muhtaçsa, hakikat da öyledir. 0 yüzden 1400 sene öncesine ait olan, fakat hakikate dayanan bir fikir, bugün de "çağdaş"tır, gelecekte de çağdaş kalacaktır. . .
Peki bir olan ve değişmeyen hakikat, değişen asırların problemlerine cevap verebilir mi? Elbette! Çünkü hakikat formül gibidir. Bir formülde binlerce problemin çözümü gizlidir. Kullanmasını bilene tabii. Yoksa o, toprağa gömülmeyip bir çekirdekte gizli kalan ağaç gibi, her asra ayrı ayrı uzanan meyvelerini göstermez. Sonra da insan çıkar ve bugün olduğu gibi anlayamadığı bu fikirleri "çağdışılık"la itham eder.
Demek ki doğru bir fikrin anlaşılmaması, onu çağın dışına değil, belki de çağın üstüne çıkarır. Bu yüzden hakikate dayanan her fikir, bugün çağdışılığı dışlamıştır. Çünkü o, çağın ne gerisindedir, ne de ilerisinde; ancak o, çağların, hatta top yekûn zamanın üstündedir.
Düşünen İnsanlar İçin (dökümanlarından)
Arkadaşı hayret içerisinde:
Bilmiyor musun? demiş ve hemen ardından açıklama (!) yapmış; -Öyleler, öyle olur. . .
Bilmediğini bilmemenin ifadesi!
Eğri-büğrü olanlar, sadece gördüklerimizden ibaret değil şüphesiz. İşte size bir örnek: Çağdaş fikir-çağdışı fikir.
Soruyorsunuz: Bunlar ne?
Karşınızdaki hayretler içerisinde:
Bilmiyor musun? diyor. İşte bunlar hep çağdaş, bunlar ise hep çağdışıdır.
Acaba çağdaşlıktan kasıt, bu çağa ait olmayan fikirler midir? Olabilir. Fakat biz biliyoruz ki, bugün geçerliliğini koruyan, kabul gören hemen her fikir, bu çağa ait değildir. Şimdi onları ret mi edeceğiz? Üstelik her "çağdaş" fikir aynı zamanda "doğru" mudur? Elbette doğru olmak zorundadır (!)
Öyleyse hemen belirtelim, "doğru", zamanla kayıtlı değildir. Çünkü "doğru" bir başka ifade ile "hakikat" tektir, eskimeyendir, değişmeyendir. Adeta güneş gibi... Evet güneş nasıl zamanın ilerlemesiyle değerinden bir şey kaybetmiyorsa , insanlar nasıl her çağda 0'na muhtaçsa, hakikat da öyledir. 0 yüzden 1400 sene öncesine ait olan, fakat hakikate dayanan bir fikir, bugün de "çağdaş"tır, gelecekte de çağdaş kalacaktır. . .
Peki bir olan ve değişmeyen hakikat, değişen asırların problemlerine cevap verebilir mi? Elbette! Çünkü hakikat formül gibidir. Bir formülde binlerce problemin çözümü gizlidir. Kullanmasını bilene tabii. Yoksa o, toprağa gömülmeyip bir çekirdekte gizli kalan ağaç gibi, her asra ayrı ayrı uzanan meyvelerini göstermez. Sonra da insan çıkar ve bugün olduğu gibi anlayamadığı bu fikirleri "çağdışılık"la itham eder.
Demek ki doğru bir fikrin anlaşılmaması, onu çağın dışına değil, belki de çağın üstüne çıkarır. Bu yüzden hakikate dayanan her fikir, bugün çağdışılığı dışlamıştır. Çünkü o, çağın ne gerisindedir, ne de ilerisinde; ancak o, çağların, hatta top yekûn zamanın üstündedir.
Düşünen İnsanlar İçin (dökümanlarından)