Mevsimsiz Kar
Aktif Üyemiz
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla,
Islama sonradan girmiş her insanın bir cahiliye dönemi vardır. İşte ben de, o cahiliye dönemimde Asr suresini okuyuncaya kadar hep cennete gideceğimi düşünürdüm. Çünkü Allah’a inanıyordum, kalbim temizdi, aklıma geldikçe “la ilahe illallah Muhammedun Resulullah” derdim. Bazı günahlarım olsa da, biraz cehennemde cezamı çektikten sonra, nasıl olsa cennete gidecektim ve bundan çok emindim. Çünkü inandığım Allah çok merhametliydi, kullarının hatalarını affederdi. Hep kendimi “Allah’ın rahmeti, gazabını kuşatandır.” diye inandırırdım. Oysaki Allah şu ayetle;
"Ey insanlar! Allah'ın vaadi elbette gerçektir, öyleyse sakın dünya hayatı sizi aldatmasın; o çok hilekâr şeytan da Allah'ın kerem ve merhametini ileri sürerek sizi aldatmasın." (Fatır suresi, 5)…diyordu. Önce bu ayeti okuyup ardından, Asr’ı okuyuncaya kadar, hep cennete gireceğimden emindim. Oysa ki bu ayetler tam bunun tersini söylüyordu… Fatır süresi-5…geçen ayetle Rabbim beni uyarıyor “kulum sakın ha yaptığın hataları şeytan sana sağdan yanaşıp, Allah’ın rahmetini merhametini ileri sürerek küçümsetip seni tuzağa düşürmesin. Çünkü;
Zilzal suresi;
1-3- Yer dehşetle sarsıldıkça sarsıldığı, yeryüzü ağırlıklarını dışarıya çı*kardığı ve insanın: "Buna ne oluyor?" dediği zaman;
4-5- İşte o gün, yer Rabbinin ona vahyetmesiyle kendi haberlerini an*latır.
6- O gün insanlar amellerinin kendilerine gösterilmesi için bölük, bölük kabirlerinden çıkacaktır.
7- Kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür. (onun mükafatını alır)
8- Kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür, (onun cezasını çeker)…
Allah ayetleriyle bana zerre iyiliğin ve zerre günahın karşılığını bulacağımı haber vermesine rağmen, ben hala sadece Allah’a, Peygamber’e ve Kitap’a inanıyorum demekle nasıl cennete gireceğime inanıyordum ki…?
İslam’la tanıştığım ilk yıllarda henüz hiç Kur’an meali okumamıştım. Madem ki İslam’a girdim, öyle ise namaz kılmalıyım diyordum ve namaz surelerini ezberlemeye başlamıştım… Asr suresi çok kısa olduğu önce onu ezberlemiş ve bu sure ile yıllarca namaz kılmıştım. Namaza başladıktan sonra artık cennete gireceğimden yüzde yüz emindim… Daha ne olsundu Allah’a, Kuran’a ve Peygamber’e inanıyordum, üstelik artık namazımda vardı, artık kesin cennetliktim…Tâ ki sahabe hayatında şu satırları okuyana dek;
“…sahabeler birbirleriyle karşılaştıklarında önce selamlaşırlar sonra hemen Asr suresini okurlar birbirlerine… ve birbirlerinden ayrılacakları zaman tekrar Asr suresini okuyup selamlaşarak ayrılırlar…”
Çok merak etmiştim bunun sebebini. Kur’anı kerimde onca sure ve ayet varken neden Asrı okuyorlardı ki? Sebep neydi? Merakım beni araştırmaya itti… Yıllardır namazda okuduğum hiçbir surenin ne anlama geldiğini bilmiyordum. Ve ilk kez Kur’anın Türkçesini Asr suresiyle okumaya başladığımda dehşete düştüm…Yoksa ben yıllarca cennete gireceğimi zannetmekle kendimi mi kandırmıştım…!
Allah ASR suresinde şöyle buyuruyor;
1-2...Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir. (büyük bir kaybedişdedir)
3…Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler müstesna…
Sureyi okurken her kelimesini her cümlesini dikkatlice okuyordum, sahabelerin bu sureye neden bu kadar önem verdiklerini anlamak için…Asırlar önce inen bu sure, yıllarca namazda okumama rağmen benim beynime, yüreğime ve hayatıma şimdi iniyordu…Allah bana bu sure ile şunları mı anlatmaya çalışıyordu…!
1…..Asra (zamana) yemin olsun ki; Düşündüm ki insanlar bunun şirk olduğunu bilmeden (Allah’tan başka şey adına yemin etmek şirktir) en değerli şeyleri üzerine yemin ederler, oğlum ölsün, gözüm kör olsun, anam ölsün ki….vs. Rabbim de zaman üzerine yemin ediyorsa demek ki zaman çok değerli olmalı. Allah zamana yemin ederek olayın vahametine dikkat çekiyor. İnsanlar bir cennet ümidiyle yaşıyorlar ve bu cennet için ZAMAN TÜNELİNDEN (bize verilen ömür) geçmek zorundalar. Ne kazanacaklarsa bu tünel içinde kazanacaklar, ne kaybedeceklerse yine bu tünel içinde kaybedecekler... Demek ki zaman yani bize verilen ömür, cenneti kazanmak için insanlara verilen en büyük nimet ve bu nimetin hakkını vererek kullanmak lazım, aksi halde;
2…..İnsan gerçekten ziyandadır…Büyük bir kaybediş içindedir, müflistir. Zamanı Allah yolunda kullanmayan kişi heva ve hevesinde kullanarak tüketmiş bir müflistir ve ebediyen kaybedenlerden olmuştur…
Bu ayetlerden sonra Rabbim bize bu kaybedenlerden olmamamız için formül vermektedir, yol göstermektedir. Kulum; eğer Allah’ın rızasını ve cennetini diliyorsan ve cehennemden korkuyorsan, işte sen bir ucu dünyada başlayıp cehennem üzerinden geçen diğer ucu cennette biten bir köprüye, yani SIRATA gireceksin. Ve bu köprü üzerinde sana sırayla dört kapı açılacak. O kapılardan sırayla geçmeden cennete ulaşamazsın. Ve bir sonraki kapıya girmen için bir önceki kapıdan geçmek zorundasın
.3…(1)..Ancak İMAN EDİP… Demek ki cehennem üzerinden geçen bu köprünün birinci kapısı İMAN kapısı. Yani Allah’a, Kuran’a, Peygamberlere ve Ahirete inanmak… Cahiliye dönemimde bunların hepsine inanıyordum…Ama cennete ulaşmam için daha önümde üç kapı vardı ve zaman nasıl akıp gidiyorsa ben de bu kapıda durmamalıydım, diğer kapılara doğru yol almalıydım. Cehennem beni çağırıyor, cennetse “durma diğer kapıları da geç ki bana ulaşasın” diyordu. Demek ki cennete ulaşmak için İMAN ETMEM YETMİYOR olmalı ki Allah beni ikinci kapıya yöneltiyordu…Ama ne yazık ki insanların çoğu cehenneme bu kapıdan yuvarlanıyordu…
Ankebut suresi-2,3- “İman ettim demekle kurtulacağınızı mı zannettiniz. Nasıl iman ettiğinizi ve ne derece samimi olduğunuzu ölçeceğiz.”
3…(2)..SALİH AMEL İŞLEYENLER…Demek ki ikinci kapı buydu. Yani Allah bana “ey kulum beni sevdiğini ve benden korktuğunu söylemen cennete ulaşman için yeterli değil. İnandığını yaptığın işlerle bana kanıtlamalısın. Ben, bana iman ettiğinin delillerini salih amellerinle görmeliyim, melekler görmeli, insanlar ve cinler senin işlediğin salih amellere şahit olmalı. Yani emir ve yasaklarıma uymadığın sürece iman etmen seni cennete götürmeyecek… Oruçla, namazla, zekatla, hacla, ahlakla bunu bana kanıtlamalısın…Ve bunları da yapman seni cennete götürmeye yetmez, daha önünde geçmen gereken iki kapın var” diyordu…İnsanların çoğu da cehenneme bu kapıdan yuvarlanacaktı…
3…(3)..HAKKI TAVSİYE EDENLER…Demek ki üçüncü kapı Allah’ın yeryüzündeki halifesi olmak. Allah’ı insanlara anlatmak, insanlara iyiliği emredip kötülükten sakındırmak gerekiyordu. Zira İslam tek başına herkesin evinde yaşadığı bir din değil, toplum diniydi… İslam’da kendisini kurtaran kaptan değil, gemisini kurtaran kaptandı ancak. Eğer halkı taşıyan gemi batmışsa zaten kaptan da kesinlikle batacaktı. Efendimiz bir hadiste buyurur ki…”Cebrail AS, Allah’tan bir kavmin helaki emrini alır ve gece vakti yeryüzüne iner. Bir bakar ki pek çok evde ışıklar yanıyor ve o evlerin sahipleri gece namazına kalkmışlar. Acaba der Cebrail AS, ben mi emri yanlış anladım. Allah kendisine ibadet eden kulların üzerine gazap indirmez. Ve tekrar Rabbine döner. Rabbim helak edeceğim kavim içinde pek çok kişi gece namazına kalkmıştı, acaba ben mi emri yanlış anladım der. Allah; hayır git hepsini birlikte helak et. Çünkü o namaz kılanlar dini kendi içlerinde evlerinde yaşadılar ve halk Allah’ın sınırlarını aştığı halde onları uyarıp, iyiliği emredip kötülükten sakındırmadılar. Hepsini birlikte helak et.”…Demek ki üçüncü kapı Allah’ın dininin yeryüzüne hakim olması için kulların verdiği emek kapısıydı, ve Allah bu emekleri görmek istiyordu. Ne var ki bu kapıda da olmamıza rağmen hala cennete ulaşamamıştık daha önümüzde bir kapı vardı…Ve insanların çoğu cehenneme bu kapıdan yuvarlanıyordu…
Ali İmran suresi-142- Yoksa siz; Allah, içinizden cihad edenleri (sınayıp) ayırt etmeden ve yine sabredenleri (sınayıp) ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?
Bakara suresi-4-"Yeryüzünde bir fitne kalmayıp, din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla cihad edin.
4…(4)..SABRI TAVSİYE EDENLER…İşte cennetin kapısıydı bu. Bu kapıyı açtığımızda cennetin içinde olacaktık. Rabbim en zor kapıyı en sona bırakmış. Cennetin kapısının üzerine SABIR kelimesini yazdırmıştı…Çünkü iman etmek, ibadet etmek, iyiliği emredip kötülükten sakındırmak (cihad) kolaydı. Ya SABIR.! Tadı zakkumdan acı bir meyve… ye yiyebilirsen...
Ali İmran suresi-142- Yoksa siz; Allah, içinizden cihad edenleri (sınayıp) ayırt etmeden ve yine sabredenleri (sınayıp) ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?
Bakara suresi-214- Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler, sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Peygamber ve onunla beraber mü’minler, “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı. İyi bilin ki, Allah’ın yardımı pek yakındır.
Rabbimiz samimiyetimizi denemek için üzerimize musibet indirir, Allah’ın dinini yüceltmek istedikçe zalimlerin zulmüne uğrarız, SABIR…
Belki kaderin en acısı bizim payımıza düşmüştür, SABIR...
Yüreğimizle imtihan ediliriz, SABIR…
Evli isek eşimizden çekeriz, anne babamızdan, evladımızdan çekeriz, SABIR...
An olur Hz. Yunus olur, dünya bize bir balığın karnı gibi dardır, zindandır, SABIR… Bazen Hz. Eyyub olur, varını yoğunu kaybedip yokluğa, hastalığa duçar oluruz, SABIR…
Hz. İbrahim olur, zalimin, tağutun zulmüyle ateşlerde yanarız, SABIR…
Hz. Yusuf olur, dipsiz kuyulara, zindanlara düşeriz, SABIR…
Bazen de Hz. Yakup gibi özlediklerimizin HASRETİYLE kör olana dek kan ağlarız, SABIR…
Sabır…Sabır…diyebiliyorsak tüm bunlara, işte bunları başardığımızda dokunalım parmaklarımızla Cennetin Kapısına, açılsın… İçeride Rabbimiz, hazırlanmış ebedi misafirlerini bekliyor.
Fecr suresi-27-28-29-30- Ey mutmain olmuş (hoşnut olmuş) nefis, Sen Rabbinden razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!” Cennetle müjdelenen kullarımın arasına, Cennetime gir…
Nazlı Yenidünya
Islama sonradan girmiş her insanın bir cahiliye dönemi vardır. İşte ben de, o cahiliye dönemimde Asr suresini okuyuncaya kadar hep cennete gideceğimi düşünürdüm. Çünkü Allah’a inanıyordum, kalbim temizdi, aklıma geldikçe “la ilahe illallah Muhammedun Resulullah” derdim. Bazı günahlarım olsa da, biraz cehennemde cezamı çektikten sonra, nasıl olsa cennete gidecektim ve bundan çok emindim. Çünkü inandığım Allah çok merhametliydi, kullarının hatalarını affederdi. Hep kendimi “Allah’ın rahmeti, gazabını kuşatandır.” diye inandırırdım. Oysaki Allah şu ayetle;
"Ey insanlar! Allah'ın vaadi elbette gerçektir, öyleyse sakın dünya hayatı sizi aldatmasın; o çok hilekâr şeytan da Allah'ın kerem ve merhametini ileri sürerek sizi aldatmasın." (Fatır suresi, 5)…diyordu. Önce bu ayeti okuyup ardından, Asr’ı okuyuncaya kadar, hep cennete gireceğimden emindim. Oysa ki bu ayetler tam bunun tersini söylüyordu… Fatır süresi-5…geçen ayetle Rabbim beni uyarıyor “kulum sakın ha yaptığın hataları şeytan sana sağdan yanaşıp, Allah’ın rahmetini merhametini ileri sürerek küçümsetip seni tuzağa düşürmesin. Çünkü;
Zilzal suresi;
1-3- Yer dehşetle sarsıldıkça sarsıldığı, yeryüzü ağırlıklarını dışarıya çı*kardığı ve insanın: "Buna ne oluyor?" dediği zaman;
4-5- İşte o gün, yer Rabbinin ona vahyetmesiyle kendi haberlerini an*latır.
6- O gün insanlar amellerinin kendilerine gösterilmesi için bölük, bölük kabirlerinden çıkacaktır.
7- Kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür. (onun mükafatını alır)
8- Kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür, (onun cezasını çeker)…
Allah ayetleriyle bana zerre iyiliğin ve zerre günahın karşılığını bulacağımı haber vermesine rağmen, ben hala sadece Allah’a, Peygamber’e ve Kitap’a inanıyorum demekle nasıl cennete gireceğime inanıyordum ki…?
İslam’la tanıştığım ilk yıllarda henüz hiç Kur’an meali okumamıştım. Madem ki İslam’a girdim, öyle ise namaz kılmalıyım diyordum ve namaz surelerini ezberlemeye başlamıştım… Asr suresi çok kısa olduğu önce onu ezberlemiş ve bu sure ile yıllarca namaz kılmıştım. Namaza başladıktan sonra artık cennete gireceğimden yüzde yüz emindim… Daha ne olsundu Allah’a, Kuran’a ve Peygamber’e inanıyordum, üstelik artık namazımda vardı, artık kesin cennetliktim…Tâ ki sahabe hayatında şu satırları okuyana dek;
“…sahabeler birbirleriyle karşılaştıklarında önce selamlaşırlar sonra hemen Asr suresini okurlar birbirlerine… ve birbirlerinden ayrılacakları zaman tekrar Asr suresini okuyup selamlaşarak ayrılırlar…”
Çok merak etmiştim bunun sebebini. Kur’anı kerimde onca sure ve ayet varken neden Asrı okuyorlardı ki? Sebep neydi? Merakım beni araştırmaya itti… Yıllardır namazda okuduğum hiçbir surenin ne anlama geldiğini bilmiyordum. Ve ilk kez Kur’anın Türkçesini Asr suresiyle okumaya başladığımda dehşete düştüm…Yoksa ben yıllarca cennete gireceğimi zannetmekle kendimi mi kandırmıştım…!
Allah ASR suresinde şöyle buyuruyor;
1-2...Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir. (büyük bir kaybedişdedir)
3…Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler müstesna…
Sureyi okurken her kelimesini her cümlesini dikkatlice okuyordum, sahabelerin bu sureye neden bu kadar önem verdiklerini anlamak için…Asırlar önce inen bu sure, yıllarca namazda okumama rağmen benim beynime, yüreğime ve hayatıma şimdi iniyordu…Allah bana bu sure ile şunları mı anlatmaya çalışıyordu…!
1…..Asra (zamana) yemin olsun ki; Düşündüm ki insanlar bunun şirk olduğunu bilmeden (Allah’tan başka şey adına yemin etmek şirktir) en değerli şeyleri üzerine yemin ederler, oğlum ölsün, gözüm kör olsun, anam ölsün ki….vs. Rabbim de zaman üzerine yemin ediyorsa demek ki zaman çok değerli olmalı. Allah zamana yemin ederek olayın vahametine dikkat çekiyor. İnsanlar bir cennet ümidiyle yaşıyorlar ve bu cennet için ZAMAN TÜNELİNDEN (bize verilen ömür) geçmek zorundalar. Ne kazanacaklarsa bu tünel içinde kazanacaklar, ne kaybedeceklerse yine bu tünel içinde kaybedecekler... Demek ki zaman yani bize verilen ömür, cenneti kazanmak için insanlara verilen en büyük nimet ve bu nimetin hakkını vererek kullanmak lazım, aksi halde;
2…..İnsan gerçekten ziyandadır…Büyük bir kaybediş içindedir, müflistir. Zamanı Allah yolunda kullanmayan kişi heva ve hevesinde kullanarak tüketmiş bir müflistir ve ebediyen kaybedenlerden olmuştur…
Bu ayetlerden sonra Rabbim bize bu kaybedenlerden olmamamız için formül vermektedir, yol göstermektedir. Kulum; eğer Allah’ın rızasını ve cennetini diliyorsan ve cehennemden korkuyorsan, işte sen bir ucu dünyada başlayıp cehennem üzerinden geçen diğer ucu cennette biten bir köprüye, yani SIRATA gireceksin. Ve bu köprü üzerinde sana sırayla dört kapı açılacak. O kapılardan sırayla geçmeden cennete ulaşamazsın. Ve bir sonraki kapıya girmen için bir önceki kapıdan geçmek zorundasın
.3…(1)..Ancak İMAN EDİP… Demek ki cehennem üzerinden geçen bu köprünün birinci kapısı İMAN kapısı. Yani Allah’a, Kuran’a, Peygamberlere ve Ahirete inanmak… Cahiliye dönemimde bunların hepsine inanıyordum…Ama cennete ulaşmam için daha önümde üç kapı vardı ve zaman nasıl akıp gidiyorsa ben de bu kapıda durmamalıydım, diğer kapılara doğru yol almalıydım. Cehennem beni çağırıyor, cennetse “durma diğer kapıları da geç ki bana ulaşasın” diyordu. Demek ki cennete ulaşmak için İMAN ETMEM YETMİYOR olmalı ki Allah beni ikinci kapıya yöneltiyordu…Ama ne yazık ki insanların çoğu cehenneme bu kapıdan yuvarlanıyordu…
Ankebut suresi-2,3- “İman ettim demekle kurtulacağınızı mı zannettiniz. Nasıl iman ettiğinizi ve ne derece samimi olduğunuzu ölçeceğiz.”
3…(2)..SALİH AMEL İŞLEYENLER…Demek ki ikinci kapı buydu. Yani Allah bana “ey kulum beni sevdiğini ve benden korktuğunu söylemen cennete ulaşman için yeterli değil. İnandığını yaptığın işlerle bana kanıtlamalısın. Ben, bana iman ettiğinin delillerini salih amellerinle görmeliyim, melekler görmeli, insanlar ve cinler senin işlediğin salih amellere şahit olmalı. Yani emir ve yasaklarıma uymadığın sürece iman etmen seni cennete götürmeyecek… Oruçla, namazla, zekatla, hacla, ahlakla bunu bana kanıtlamalısın…Ve bunları da yapman seni cennete götürmeye yetmez, daha önünde geçmen gereken iki kapın var” diyordu…İnsanların çoğu da cehenneme bu kapıdan yuvarlanacaktı…
3…(3)..HAKKI TAVSİYE EDENLER…Demek ki üçüncü kapı Allah’ın yeryüzündeki halifesi olmak. Allah’ı insanlara anlatmak, insanlara iyiliği emredip kötülükten sakındırmak gerekiyordu. Zira İslam tek başına herkesin evinde yaşadığı bir din değil, toplum diniydi… İslam’da kendisini kurtaran kaptan değil, gemisini kurtaran kaptandı ancak. Eğer halkı taşıyan gemi batmışsa zaten kaptan da kesinlikle batacaktı. Efendimiz bir hadiste buyurur ki…”Cebrail AS, Allah’tan bir kavmin helaki emrini alır ve gece vakti yeryüzüne iner. Bir bakar ki pek çok evde ışıklar yanıyor ve o evlerin sahipleri gece namazına kalkmışlar. Acaba der Cebrail AS, ben mi emri yanlış anladım. Allah kendisine ibadet eden kulların üzerine gazap indirmez. Ve tekrar Rabbine döner. Rabbim helak edeceğim kavim içinde pek çok kişi gece namazına kalkmıştı, acaba ben mi emri yanlış anladım der. Allah; hayır git hepsini birlikte helak et. Çünkü o namaz kılanlar dini kendi içlerinde evlerinde yaşadılar ve halk Allah’ın sınırlarını aştığı halde onları uyarıp, iyiliği emredip kötülükten sakındırmadılar. Hepsini birlikte helak et.”…Demek ki üçüncü kapı Allah’ın dininin yeryüzüne hakim olması için kulların verdiği emek kapısıydı, ve Allah bu emekleri görmek istiyordu. Ne var ki bu kapıda da olmamıza rağmen hala cennete ulaşamamıştık daha önümüzde bir kapı vardı…Ve insanların çoğu cehenneme bu kapıdan yuvarlanıyordu…
Ali İmran suresi-142- Yoksa siz; Allah, içinizden cihad edenleri (sınayıp) ayırt etmeden ve yine sabredenleri (sınayıp) ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?
Bakara suresi-4-"Yeryüzünde bir fitne kalmayıp, din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla cihad edin.
4…(4)..SABRI TAVSİYE EDENLER…İşte cennetin kapısıydı bu. Bu kapıyı açtığımızda cennetin içinde olacaktık. Rabbim en zor kapıyı en sona bırakmış. Cennetin kapısının üzerine SABIR kelimesini yazdırmıştı…Çünkü iman etmek, ibadet etmek, iyiliği emredip kötülükten sakındırmak (cihad) kolaydı. Ya SABIR.! Tadı zakkumdan acı bir meyve… ye yiyebilirsen...
Ali İmran suresi-142- Yoksa siz; Allah, içinizden cihad edenleri (sınayıp) ayırt etmeden ve yine sabredenleri (sınayıp) ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?
Bakara suresi-214- Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler, sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Peygamber ve onunla beraber mü’minler, “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı. İyi bilin ki, Allah’ın yardımı pek yakındır.
Rabbimiz samimiyetimizi denemek için üzerimize musibet indirir, Allah’ın dinini yüceltmek istedikçe zalimlerin zulmüne uğrarız, SABIR…
Belki kaderin en acısı bizim payımıza düşmüştür, SABIR...
Yüreğimizle imtihan ediliriz, SABIR…
Evli isek eşimizden çekeriz, anne babamızdan, evladımızdan çekeriz, SABIR...
An olur Hz. Yunus olur, dünya bize bir balığın karnı gibi dardır, zindandır, SABIR… Bazen Hz. Eyyub olur, varını yoğunu kaybedip yokluğa, hastalığa duçar oluruz, SABIR…
Hz. İbrahim olur, zalimin, tağutun zulmüyle ateşlerde yanarız, SABIR…
Hz. Yusuf olur, dipsiz kuyulara, zindanlara düşeriz, SABIR…
Bazen de Hz. Yakup gibi özlediklerimizin HASRETİYLE kör olana dek kan ağlarız, SABIR…
Sabır…Sabır…diyebiliyorsak tüm bunlara, işte bunları başardığımızda dokunalım parmaklarımızla Cennetin Kapısına, açılsın… İçeride Rabbimiz, hazırlanmış ebedi misafirlerini bekliyor.
Fecr suresi-27-28-29-30- Ey mutmain olmuş (hoşnut olmuş) nefis, Sen Rabbinden razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!” Cennetle müjdelenen kullarımın arasına, Cennetime gir…
Nazlı Yenidünya