Çindeki Hun Hükümdar Kurganı ve Türbesi

TÜRKOĞLU

Aktif Üyemiz
Hun Hükümdar Kurganı
Hun Hükümdar Kurganı

Bozkır kültüründe, genellikle üzerine toprak yığılarak yapılan karakteristik mezar yapılarına “kurgan” denir. Mezar yerinin belli olması amacıyla gömü yerinin üzerine, toprak ve çakıl taşı yığılır, yığılan bu toprağın akıp gitmemesi içinse etrafı taşlarla çevrelenirdi. Kurganlardan bahseden en eski kaynak Herodot tarihidir. İskit krallarına ait kurganlardan bahseden Herodot, mezarların dörtgen olduğundan, içine çimen yayıldığından ve mezar kapatıldıktan sonra herkesin büyük bir tümsek oluncaya kadar kürekle toprak attıklarını kaydeder(1). M.Ö. III. yüzyılda Hunların ölülerini mezara iç içe geçirilmiş iki tabut içerisinde gömdükleri, bu tabutları ise altın ve gümüş işlemeli kumaşlarla örttükleri söylenmektedir(2).

Arkeolojik kazılar sonucunda bulunan Türklere ait en eski kurganlar Pazırık ve Noin-ula kurganlarıdır. Pazırık M.Ö. III. yüzyıla, Noin-ula ise M.Ö. I. yüzyıla tarihlenir. Hunlar, Güney Sibirya’dan Moğolistan bozkırlarına ve buradan da Çin içlerine kadar olan geniş topraklarda yaşamış ve devletler kurmuşlardır. Bu yüzden Hunların daha geç dönemlerine ait kurganları bu coğrafyalarda aramak doğru olacaktır.

M.S. III-V. yüzyıllar arası Çin’in en karışık dönemleridir. Bu dönemde kuzeyden, doğudan ve batıdan gelen yabancı kabileler, kaybolan Çin otoritesinin yerini doldurmakta gecikmemiş, Kuzeydeki merkezi Çin eyaletlerini birer birer ele geçirmişlerdir. Moğol, Türk ve Tibet kabileleri çok kısa bir süre içerisinde Çin topraklarında hak iddialarında bulunmuş ve ele geçirdikleri bölgelerde birçok küçük devletler kurmuşlardır. Böylece Çin tarihçileri yüzyıllardır uzaktan izleyip yazdıkları yabancıları bu kez yakından tanıma ve izleme fırsatı bulabilmişlerdir. Bu yüzden bu yüzyıllar arasında yazılmış kaynaklar, bize Çin’de yaşayan bu yabancılar hakkında çok daha doğru ve detaylı bilgiler ulaştırmışlardır. Bu bilgiler arasında onların siyasi hayatı kadar kültürel hayatlarına dair çok sayıda veri de göze çarpmaktadır.

Özellikle Chin Hanedanlığı (M.S. 256-M.S. 317) Yıllığı(3) ve On Altı Devlet Dönemi(4) adlı Çin kaynaklarında Hun hükümdarlarının yaptırdığı kurganlar, kendi kurganlarının yerleri, isimleri, türbeleri, kurgan yapımından çalışan işçi sayısı ve onlara ödenen ücretlere varıncaya kadar birçok önemli kayıt bulunmaktadır. Bu bilgileri incelemek Hunlarda mezar ve gömü geleneği hakkında daha çok bilgilenmemizi sağlayacak, hatta arkeologların bu verilerden yola çıkarak yapacakları çalışmalarla bugün bulundukları yerleri tespit etmek daha da kolaylaşacaktır.

Kuzey Çin topraklarında yerleştirilmiş olan Güney Hun boyları zamanla güçlenerek bu bölgelerde Han veya İlk Chao (M.S. 304 – M.S. 329) devletini kurmuşlardır. Devleti kuran Hun beyi Liu Yuan-hai ve oğlu Liu Ts’ung, Chin Hanedanlığının topraklarını birer birer almış ve nihayetinde 317 yılında bu hanedanlığın imparatorunu da ele geçirmişlerdir. Çin yönetimi, Güney Çin’e kaçmak zorunda kalmış, bundan böyle Çinliler uzun yıllar Kuzey Çin’e sahip olamamışlardır.

LIU YUAN-HAİ (304-310)


Hunların hükümdar soyu olan Tu-ku ailesinden olan Liu Yuan-hai, Güney Hunlarının ch’an-yü(5) sü Yü-fu-lo’nun torunudur. Tu-ku ailesi, bu dönemde ataları Motun’un Çin imparator ailesinden Liu soyadlı prensesle evlenmelerini sebep göstererek Tu-ku olan soyadlarını Liu olarak değiştirmişlerdir. Babası Liu Pao, AnnesiHu-yen Chih idi(6). Tabiiyette olan birçok liderin veliahdı gibi o da Çin sarayında yetişmiştir. Liu Yuan-hai, babası öldükten bir süre sonra diğer Hun büyüklerinin kararıyla “Büyük Ch’an-yü” seçilmiş, gizlice kendisine haber verilmişti. Sarayındaki görevi sırasında aldığı bu haber üzerine Çinli görevlilere belli etmeden Hunların yaşadığı bölgeye geldi ve burada 304 yılında “Han” Devletini kurdu. Liu Yuan-hai,tahtta kaldığı süre içerisinde Han devleti, askerî olarak çok kuvvetlendi. Zaten zayıflamış olan Batı Çin Hanedanlığı’nın topraklarına defalarca saldırdı ve Çinlilerin tamamen güçten düşmesini sağladı(7). Hun imparatoru 310 yılı, sekizinci ayda hastalandı. Ölümünün yaklaştığını anlayan Yüan, ölmeden önce yeni düzenlemeler yaptı. Ts’ung’u “Büyük ch’an-yü” ve“Başbakan” ilan etti. Yüan, sarayın Kuang Chih köşkünde öldü. Kurduğu devletin başında ancak altı yıl kalan bu büyük Hun lideri “Kurucu imparator, büyük ata” yani“Kao-tzu” ilan edildi ve adına yapılan “Yung Kuang Kurganı”na gömüldü(8).

LİU TS’UNG (311-318)


Liu Yuan-hai’ın küçük oğlu olan Ts’ung, yumuşak huylu ve duygusal ağabeyinin de isteğiyle onun yerine tahta çıktı. Babasının sağlığında çeşitli savaşlara katılmış, Loyang kuşatmasından sonra ise “general” rütbesi verilerek ödüllendirilmiştir. 311 yılında artık hiçbir yerden yardım alamayacak duruma gelmiş olan Çin başkenti Lo-yang’a saldırdı ve şehri içinde imparator da olmak üzere ele geçirdi. Çin imparatoru Huai-ti,Hun başkenti P’ing-yang’a götürüldü. Ancak birkaç yıl sonra Huai-ti için Çinlilerin isyan planları yaptığı duyulunca imparatorun öldürülmesine karar verildi ve uygulandı. Bunun üzerine Çinliler başka bir kişiyi imparator ilan ettiler. Ts’ung, bu tehlikeli gelişmenin önünü almak için 316 yılı kış aylarında Çin’in diğer başkenti olan Ch’angan’a saldırdı. Uzun kuşatmadan sonra, perişan haldeki imparatoru ve harabe haline gelmiş şehri 317 yılında teslim aldı(9).
Aldığı bu büyük yenilgi sonunda Chin Hanedanlığı, Yang-tze Nehrinin güneyine kaçmak zorunda kaldı ve bundan sonra “Doğu Chin Hanedanlığı” olarak adlandırıldı.Liu Ts’ung 319 yılında öldü ve Hsüan-kuang(10) Kurganına gömüldü.

LİU YAO (319-329)


İkinci imparator Liu Ts’ung’un ölümünden sonra ülke içinde çıkan isyanlar sonunda Liu Yüan Hai’ın baba tarafından bir akrabasının oğlu olan Liu Yao(11), ordunun başına geçerek isyanları bastırmış ve devletin başına geçmiştir. Çok iyi bir asker ve olağanüstü bir kahraman olan Liu Yao ülkenin yabancıların eline geçmesini önledikten sonra Tibet isyanlarıyla uğraşmış ve uzun bir süre bu güçlü ve kalabalık boyları sakinleştirmeye çalışmıştır (12).
Liu Yao geleneklerine bağlı bir liderdi. İsyanları bastırıp devletin başına geçtiği zaman devletin “Han” olan adını “Chao” olarak değiştirdi. Ardından isyancıların yakıp yıktığı şehirde öldürülen annesinin mezarını oradan Su-i şehrine(13) naklettirdi ve anısınaYang Ling Kurganı’nı yaptırdı. Ölmüş baba ve büyük babasına unvanlar verdi(14).

Liu Yao’ın Babası ve Eşinin Kurganları


Yao, hükümranlık yıllarında, ölmüş babası ve eşi için de birer kurgan yaptırmak istemiştir. Bunun için büyük hacimli hazırlıklar yapılmış fakat ilk adımda kurgan için kazılan çukurun dibinde üç adet kaynak çıkması durumu zorlaştırmıştır. Kaynaklar mezar içine, yani cesede ve eşyalara zarar verebileceğinden öncelikle bunların kapatılması gerekiyordu. Mezarın dibine taş yığılarak su kaynaklarının kapatılması için işçiler çevrede bulunan atalara, büyük kişilere ait kurganlardan taş topladılar. Bu yüzden birçok kurgan harap oldu. Bu olay üzerine halk arasında büyük infial çıkmış, kalabalık gruplar halinde yollara dökülen insanlar ağlayarak, haykırarak bu duruma isyan etmişlerdir. Kaynaklar tüm bunlar olurken kurgan başındaki bir heykelin (balbalın) dile geldiğini ve “dikkat!” dediğini yazarak olayın vehametini ve korkunçluğunu biraz da olağanüstü öğelerle süslerler.

Her şeye rağmen inşaata devam eden Yao, kurgan yapımında 60.000 işçi çalıştırıyordu. Geceleri ortalık yağ kandilleriyle gündüz gibi aydınlatılıyor, çalışmalara aralıksız devam ediliyordu. Kurganın boyutları önceden belirlenmişti. Etrafı ikili (15)çevrilecek, yüksekliği ise yaklaşık 18 m. olacaktı. Oysa 100 günde bitirilmesi planlanan kurganda çalışan 60.000 kişi gibi büyük bir kalabalık işçi grubuna ödenmesi gereken 6 milyon kung para hazinede bulunmuyordu.

Kaynakların sözünü ettiği bu kurgan hakkındaki bilgiler, şimdiye dek Türklere ait kurganlara dair rastladığımız en detaylı ve belki de en eski kayıttır. Sözü geçen kurganın boyutları, şimdiye kadar bulunan alışılagelmiş, fazla yüksek tipte olmayan Hun ve Göktürk kurganlarından biraz farklı gibi görünmektedir. Chou Hanedanlığı(M.Ö. 1450- M.Ö. 1050) Döneminde yoğun Türk kültürü tesirinde kalan Çinliler Türklerden kurgan yapma geleneğini de almış, ancak zamanla Han Hanedanlığı(M.Ö.206-M.S.220) sonlarına doğru imparator kurganları Türk kurganlarından farklılık göstermeye başlamıştır. Çin’de devasa kurganlara en güzel örnekler Chin Hanedanlığına(M.Ö.256-M.Ö.221) ait “Çin Piramitleri” olarak adlandırılan, yükseklikleri 25-100 metre civarında olan imparator ve imparatoriçe kurganlarıdır(16). Ayrıca bir yüzyıl sonra tüm Çin’i ele geçirecek olan Tabgaçlar’ın imparator kurganları da nispeten yüksektir(17).

Elbette ki kurgan boyutlarının farklılıklarında, coğrafi özellikler, boy (kabile) farklılıkları ve zaman dilimi de önemlidir. Bu konu ayrıca araştırılmaya muhtaç bir konudur.

Hun imparatoru Liu Yao, bir süre sonra kurgan inşaatları için gerekli olan parayı bulmakta gecikmedi; Tibetli kabileler sorununu büyük ölçüde çözümleyen Yao, son isyanları da yok etmek için bir gövde gösterisi yaparak büyük ordusuyla Ho-hsi bölgesine girdi. 285.000 kişilik ordu savaşlardan önceki görkeminden uzak olsa da düşmanları ürkütecek boyutlardaydı. Kilometrelerce uzanan yollar boyunca sıraya dizilmiş bir şekilde hareket eden ordu, kendisine eşlik eden bandonun çaldığı çan ve davullarla bölgeyi sarsarak ilerliyordu. Bandonun sesi en uzak bölgelere kadar ulaşıyor, ulaştığı her yere korku ve saygınlık yayılıyordu. Düşmanlar panik içerisindeydi. Bunlardan biri olan ve ayaklanma hazırlıklarında bulunan Ssu-pi, aslında kendi bölgesine doğru gelen büyük Hun ordusunu sadık bir lider olarak karşılamakla yükümlüydü. Oysa ayaklanma planları tamamdı ve ona bağlı boylar onun emrini beklemekteydiler. Ayaklanma ve itaat arasında kalan bu Tibetli, Hun ordusunun heybeti karşısında çaresiz kalarak korku içindeki birlikleriyle sınıra gelerek Hun imparatorunu karşıladı. Üstelik ona 1500 at, 3000 sığır, 10.000 koyun, 380 chin altın(18), 700 chingümüş, 12 kadın köle ile birçok değerli mücevher, inci, yeşim taşı ile topraklarında yetişen güzel ürünlerden hediye etti. Bunun karşılığında Yao, onu birçok unvanla taltif etti(19). Böylece elde edilen gelirle kurgan inşaatları tamamlandı.

Yao, babasının naaşını alıp yeni kurgana getirmesi için Liu Yo’yu emrindeki10.000 süvariyle birlikte T’ai-yüan’e gönderdi. Cenazeyi yeni yerine götürürken kalabalık bir halk grubu da onlara eşlik etti. Bu uzun yolculuk oldukça meşakkatli geçti. Yolda salgın hastalık çıktı ve on üç- on dört kişi öldü. Bir ay kadar süren bu sefer sonunda cenazeler yeni kurgana getirildi ve gömüldü(20).

Ancak bir süre sonra yağan şiddetli yağmurlar, Yao’ın babası için yaptırdığı kurganın kapısının yıkılmasına, yağmurla beraber çıkan fırtına ise kurganın bazı yerlerinin çökmesine sebep oldu. Yao(21), bu duruma çok üzüldü ve beyaz matem elbisesi giyerek Doğu Köşkü’ne çekildi. Burada, hiç dışarı çıkmadan beş gün boyunca ağladı. Kendini toparladıktan sonra yağmurların kesilmesiyle birlikte kurganın çöken yerlerinin onarımı için emir verdi.
Kaynak:
Tilla Deniz, Baykuzu
“IV-V. Yüzyıllarda Çin’deki Birkaç Hun Hükümdar Kurgan ve Türbesi Hakkında”
Ege Üniversitesi TİD, cilt XX, sayı: 2, Aralık 2005
 
Üst Alt