Evet saygıder adminim ben bir tasavvuf ilmiyle büyüyen bir kişiyim,neyin nerde konuşulacağınıda bilir...Bazen mubarek zatlar öyle sözler ederki,
bizlerin akılları süzgeçten geçiremez algılayamayız,bunuda ancak tasavvuu bilenler anlar,,, ben kaba olmayacam,ben orda mubareklerin sözlerini
kendileri sözylemiş gibi altına adını yazanlaradır,siz neden ilgilendiniz anlamadım...
Bakınız açık ve net olarak izahen budur....
BİR LAFA BAKARIM LAF MI DİYE, BİR DE SÖYLEYENE BAKARIM ADAM MI DİYE,,,,
Mevlana’nın şu sözlerini ifade etmek istiyorum.
“Suskunluğum asaletimdendir
Her lafa verilecek bir cevabım var.
Lakin bir lafa bakarım laf mı diye.
Bir de söyleyene bakarım adam mı diye?”
Mevlana, bu ünlü sözlerini suskunluğun asalet olduğunu ve nefsinin hırslarına kapılıp her söze yanıt vermediğini ifade etmek için söylemiş..
Mevlana her sözün düşünce içermediğini, düşünce içermeyen sözleri ise dikkate alarak karşılık vermek gerekmediğini anlatmaya çalışmış..
“Lafa bakarım laf mı diye?” demesi bunu anlatıyor..
Düşünce içermeyen bir anlamı olmayan değersiz sözleri “laf” olarak kabul etmiyor Mevlana …Tabii anlamsız sözler söyleyenleri adam yerine koyup da onlara yanıt vermek de istemiyor ve onlara yanıt vermiyor..
Ancak bu sözleri birilerini aşağılamak için söylemiyor..
Mevlana hiç kimseyi incitmez ve kendisi nedeniyle kimsenin incinmesini de kuşkusuz istemezdi.
Mevlana boş laf edenlere cevap vermiyor, onları adam yerine de koymuyor, kimseye somut olarak “sen boş laflar konuşuyorsun, sen adam değilsin” de demiyor.. Boş laf edenleri öyle algılıyor ama onlara cevap vermiyor. Susarak asaletini koruyor ve yanıt vermiyor..
Susma yoluyla asaletini koruyabilmek, cevap vermekten kaçınabilmek… İşte asıl sorun burada… Güncel yaşamda, ne yazık ki insanların bilinç düzeylerindeki farklılıklar dolayısıyla sayısız kereler sözel kusurlarla karşılaşmak mümkündür. Bunlara karşı suskunluğunu korumak bir özgüven ve öz denetim sorunudur.
Bazen yapacağınızın olmadığı durumlarla da karşılaşırsınız. Mevlana’nın deyimiyle o kişilere sadece acımak gelir içinizden ve suskun kalırsınız asaletinizden… O kişinin içinde bulunduğu psikolojiyi, yetişme tarzını ve gelişmemişlik düzeyini görür, yardımcı olamamanın sıkıntısını yaşarsınız. Susarsınız…
Her birimiz, çok farklı içsel gelişmişlik düzeylerinde bulunmaktayız. Aynı anda da bir arada yaşamak zorundayız… Bu sabrı ve öz denetimi gösteremeyenler ne yazık ki sıkıntı, huzursuzluk ve felaketlerle karşılaşmışlardır. Hatta birey için olduğu kadar toplumlar için de böyle olmuş, saldırganlıklar saldırganlığı doğurmuştur.
Bize birileri olumsuz bir şeyler söylediği zaman nefsani hırslarımız hemen harekete geçiyor ve üstünlük yarışına giriyoruz..
Suskunluk her zaman suçluluk değildir.... Nitekim Mevlana suskunluğu asalet olarak kabul eden kültürel bir anlayışı dile getiriyor
Son derece basit görünen bir durum..
Suskunluk suçluluktur..
Suskunluk asalettir..
Boş laflar söyleyerek bir birimizi daha aşağı düzeylere çekmeye çalışmanın kimseye yararı yoktur. Marifet daha iyi yapma çabasındadır.
Boş laflar etmekten ve boş laflarla uğraşmaktan vazgeçmemiz, olabildiğince düşünce üretmemiz gerekiyor. Bunun için de “konuşmamız, yani konuları birlikte ele alma becerisi göstermemiz gerekiyor…
saygılarımla,,,,,,bilmem anlatabildimmi....