MURATS44
Özel Üye
Tarih 20 Temmuz 2015. Şanlıurfa'nın Suruç İlçesi'ndeki Amara Kültür Merkezi önünde canlı bombanın kendisini patlatması sonucu 32 kişi olay yerinde hayatını kaybediyor.
Aynı gün, patlamadan birkaç saat sonra...
HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş bir yazılı açıklama yapıyor. Açıklamanın ilginç bölümlerini aynen aktarıyor ve dikkatle okumanızı rica ediyorum.
Şöyle diyor Demirtaş:
"Çok acı bir olay, insanlık dışı bir katliamla karşı karşıya kaldık. 32 gencimizi öğrencimizi her biri bu ülkenin ayrı bir değeriydi. Bu acı çok büyük fakat ama samimiyetle söyleyeyim katliam sonrası yapılan değerlendirmeler ve partimize dönük saldırılar bu katliam kadar acıdır. 32 genç paramparça olmuş, Cumhurbaşkanı Kıbrıs gezisini kesmeye tenezzül etmiyor. Şu ana kadar "Allah rahmet etsin" demiş değil. Halen bu ülkenin cumhurbaşkanı katliamda hayatını kaybeden kişilerin ailelerine başsağlığı dilemiş değil..."
Açıklamanın devamında, "Halkımız, siyasi kurumlarımız, sivil toplum örgütleri, belediyeler, meslek örgütleri gibi bütün toplumsal yapılar kendi güvenlik tedbirlerini de geliştirmelidir"diyerek adeta "Silahlanın" çağrısı yapıyor.
Ertesi gün ekranların karşısına geçip bir açıklama daha yaptıktan sonra ortalıktan kayboluyor. Tuhaf bir şekilde açıklamalarını twitter üzerinden yapıyor.
Devam edelim...
32 kişinin öldüğü katliamdan 4 gün sonra Türk Silahlı Kuvvetleri, IŞİD ve Kandil'i bombalamaya başlıyor. Gelen bilgiler, PKK'nın lider kadrosundan bazı isimlerin bu bombalamalar sonucu öldüğünü söylüyor. Terör örgütü de bu açıklamaları doğruluyor.
O sırada Selahattin Demirtaş yine ortalıklarda görünmüyor.
Neden mi?
Çünkü o sırada tatilde! Önceki gün fotoğrafları yayınlandı. Fotoğrafların üzerindeki tarih, 24 Temmuz 2015'i gösteriyor. Yani patlamadan 4 gün sonrasını..
Fotoğrafta Demirtaş'ın havuzda yatarak dinlendiği görülüyor.
Sözünü ettiği halk silahlanmış, iki polis memuru evinde uyurken katledilmiş, ülkenin dört bir yanında masum insanların araçları yakılmaya başlanmış.
Bay Demirtaş nike şapkayı ve rayban gözlüğünü takıp "Lüks otelin havuzunda delirmeceler"pozu veriyor!
Belki de bu satırları okurken, "Adam tatil yapmasın mı? Yani bula bula bunu mu buldun?"diyerek bana kızıyorsunuz.Pek tabi ki kimse kimsenin tatiline karışamaz.
Niyetim de bu değil zaten..
Ancak " 32 genç paramparça olmuş, Cumhurbaşkanı Kıbrıs gezisini kesmeye tenezzül etmiyor" diyerek halkın acısını sömürmeye çalışan birinin "havuzda nasıl yas tuttuğunu"göstermek gerek.
Çünkü bu fotoğraf bize sahtekarlığın nasıl bir şey olduğunu gösteriyor. Bu fotoğraf HDP'nin ve Selahattin Demirtaş'ın aslında haklarını savunduğunu iddia ettiği Kürt halkının acısını zerre-i miskal paylaşmadığını gösteriyor.
Bu fotoğraf, savaşı zenginlerin çıkardığını, ama fakirlerin öldüğünü gösteriyor. Bu fotoğraf "Olan baştakine değil dağdakine ve fakir fakir halka oluyor" dedirtiyor.
Milletin çocuğunu dağa gönderenlerin, kendi çocuklarını özel kolejlere gönderip, kendilerinin de havuzlarda sefa sürdüğünü gösteriyor bu fotoğraf...
Önceki gün haberlerde gözüme ilişti...
İstanbul Esenyurt'ta 5-6 genç üzerinde PKK'nın giysileri, elde silah karakol basmaya giderken yakalanmış. Yakalanmasalar belki bugün bir kaç şehit polisin daha arkasından yas tutuyor olacaktık. Görüntülerde duvar dibine dizilen gençlerin hüngür hüngür ağladığı görülüyor.
Yıllar yılı çocuk yaşta gençler böyle kullanıldı işte. Onlar Cihangir'de fındık kırarken, sahillerde bol bol bronzlaşırken, 3-5 oy fazla alabilmek için çocukları böyle ateşe attılar. O çocuklar vurulsa, şu an hepsi bir ağızdan"Devlet çocukları katlediyor" diye hezeyanlar içinde bağıracaklardı.
Her seçim döneminde "Biz Türkiye partisi olmaya adayız" diyerek Etiler, Bebek, Nişantaşı ve Bağdat Caddesi'ndeki insanlar başta olmak üzere herkesi kandırıp oylarını aldılar! Her seçim sonrası aldıkları oylara karşı şükranlarını terör estirerek gösterdiler.
Ellerinde terör estirmek için gerekçe kalmayınca saçmasapan bahanelere sığınmaya başladılar."Türkiye askeri barajlar, askeri yollar yapıyor. Bunlar Çözüm Süreci'ni bitirecek ve yeniden terör iklimini canlandıracak hamleler" diyebilecek kadar gülünç sebeplerle terör estirmeye başladılar.
Bombaları patlatan onlar, masumları katleden onlar, polisleri uykuda savunmasız katleden onlar, Askerlere haince pusu kuran onlar, suçsuz günahsız insanların tırlarını kamyonlarını yakanlar onlar, içinde doğum yapmak üzere olan kadının bulunduğu ambulansları bile kaçıracak kadar alçaklaşan onlar.
Ama suçlu olan, Çözüm Süreci'ne zarar veren her zaman devlet! Devletin suçu, toprağına ve halkına yapılan saldırılara karşılık vermek.Onlar terör estirince oh oh oh, devlet karşılık verince ay ay ay!
Marulları yiyince oh oh oh, sıra sapına gelince ah ah ah!
Onlara oy veren, oy vermekle kalmayıp ekranlara çıkararak cilalayan bazı medya mensupları şimdi kalkmış, "Ay noluyo ya! Neden yeniden şehitler gelmeye başladı?" diye avanakça sorular soruyor.
Ay n'olacak şekerim...
PKK'yı Erdoğan'a ve AK Parti'ye tercih eden sizlerin sayesinde Türkiye teröre yeniden teslim oldu. Erdoğan sizi çok geriyordu, Selahattin Demirtaş sayesinde gevşemeye başladınız daha ne olacak?
Yazdık olmadı, söyledik yetmedi, çığlık attık duyulmadı! "CHP+MHP+HDP" diyerek koalisyonlar kuruyordunuz.
"Oyumuz halkların kardeşliği için HDP'ye" diye bildirilere imza atarak iyi bir iş yaptığınızı sanıyordunuz. Bugün gelen şehit cenazelerinin ve estirilen terörün sebeplerinden biri de sizlersiniz.
Tarihe "PKK'nın Kan Kardeşleri" olarak geçtiniz!
Aynı gün, patlamadan birkaç saat sonra...
HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş bir yazılı açıklama yapıyor. Açıklamanın ilginç bölümlerini aynen aktarıyor ve dikkatle okumanızı rica ediyorum.
Şöyle diyor Demirtaş:
"Çok acı bir olay, insanlık dışı bir katliamla karşı karşıya kaldık. 32 gencimizi öğrencimizi her biri bu ülkenin ayrı bir değeriydi. Bu acı çok büyük fakat ama samimiyetle söyleyeyim katliam sonrası yapılan değerlendirmeler ve partimize dönük saldırılar bu katliam kadar acıdır. 32 genç paramparça olmuş, Cumhurbaşkanı Kıbrıs gezisini kesmeye tenezzül etmiyor. Şu ana kadar "Allah rahmet etsin" demiş değil. Halen bu ülkenin cumhurbaşkanı katliamda hayatını kaybeden kişilerin ailelerine başsağlığı dilemiş değil..."
Açıklamanın devamında, "Halkımız, siyasi kurumlarımız, sivil toplum örgütleri, belediyeler, meslek örgütleri gibi bütün toplumsal yapılar kendi güvenlik tedbirlerini de geliştirmelidir"diyerek adeta "Silahlanın" çağrısı yapıyor.
Ertesi gün ekranların karşısına geçip bir açıklama daha yaptıktan sonra ortalıktan kayboluyor. Tuhaf bir şekilde açıklamalarını twitter üzerinden yapıyor.
Devam edelim...
32 kişinin öldüğü katliamdan 4 gün sonra Türk Silahlı Kuvvetleri, IŞİD ve Kandil'i bombalamaya başlıyor. Gelen bilgiler, PKK'nın lider kadrosundan bazı isimlerin bu bombalamalar sonucu öldüğünü söylüyor. Terör örgütü de bu açıklamaları doğruluyor.
O sırada Selahattin Demirtaş yine ortalıklarda görünmüyor.
Neden mi?
Çünkü o sırada tatilde! Önceki gün fotoğrafları yayınlandı. Fotoğrafların üzerindeki tarih, 24 Temmuz 2015'i gösteriyor. Yani patlamadan 4 gün sonrasını..
Fotoğrafta Demirtaş'ın havuzda yatarak dinlendiği görülüyor.
Sözünü ettiği halk silahlanmış, iki polis memuru evinde uyurken katledilmiş, ülkenin dört bir yanında masum insanların araçları yakılmaya başlanmış.
Bay Demirtaş nike şapkayı ve rayban gözlüğünü takıp "Lüks otelin havuzunda delirmeceler"pozu veriyor!
Belki de bu satırları okurken, "Adam tatil yapmasın mı? Yani bula bula bunu mu buldun?"diyerek bana kızıyorsunuz.Pek tabi ki kimse kimsenin tatiline karışamaz.
Niyetim de bu değil zaten..
Ancak " 32 genç paramparça olmuş, Cumhurbaşkanı Kıbrıs gezisini kesmeye tenezzül etmiyor" diyerek halkın acısını sömürmeye çalışan birinin "havuzda nasıl yas tuttuğunu"göstermek gerek.
Çünkü bu fotoğraf bize sahtekarlığın nasıl bir şey olduğunu gösteriyor. Bu fotoğraf HDP'nin ve Selahattin Demirtaş'ın aslında haklarını savunduğunu iddia ettiği Kürt halkının acısını zerre-i miskal paylaşmadığını gösteriyor.
Bu fotoğraf, savaşı zenginlerin çıkardığını, ama fakirlerin öldüğünü gösteriyor. Bu fotoğraf "Olan baştakine değil dağdakine ve fakir fakir halka oluyor" dedirtiyor.
Milletin çocuğunu dağa gönderenlerin, kendi çocuklarını özel kolejlere gönderip, kendilerinin de havuzlarda sefa sürdüğünü gösteriyor bu fotoğraf...
Önceki gün haberlerde gözüme ilişti...
İstanbul Esenyurt'ta 5-6 genç üzerinde PKK'nın giysileri, elde silah karakol basmaya giderken yakalanmış. Yakalanmasalar belki bugün bir kaç şehit polisin daha arkasından yas tutuyor olacaktık. Görüntülerde duvar dibine dizilen gençlerin hüngür hüngür ağladığı görülüyor.
Yıllar yılı çocuk yaşta gençler böyle kullanıldı işte. Onlar Cihangir'de fındık kırarken, sahillerde bol bol bronzlaşırken, 3-5 oy fazla alabilmek için çocukları böyle ateşe attılar. O çocuklar vurulsa, şu an hepsi bir ağızdan"Devlet çocukları katlediyor" diye hezeyanlar içinde bağıracaklardı.
Her seçim döneminde "Biz Türkiye partisi olmaya adayız" diyerek Etiler, Bebek, Nişantaşı ve Bağdat Caddesi'ndeki insanlar başta olmak üzere herkesi kandırıp oylarını aldılar! Her seçim sonrası aldıkları oylara karşı şükranlarını terör estirerek gösterdiler.
Ellerinde terör estirmek için gerekçe kalmayınca saçmasapan bahanelere sığınmaya başladılar."Türkiye askeri barajlar, askeri yollar yapıyor. Bunlar Çözüm Süreci'ni bitirecek ve yeniden terör iklimini canlandıracak hamleler" diyebilecek kadar gülünç sebeplerle terör estirmeye başladılar.
Bombaları patlatan onlar, masumları katleden onlar, polisleri uykuda savunmasız katleden onlar, Askerlere haince pusu kuran onlar, suçsuz günahsız insanların tırlarını kamyonlarını yakanlar onlar, içinde doğum yapmak üzere olan kadının bulunduğu ambulansları bile kaçıracak kadar alçaklaşan onlar.
Ama suçlu olan, Çözüm Süreci'ne zarar veren her zaman devlet! Devletin suçu, toprağına ve halkına yapılan saldırılara karşılık vermek.Onlar terör estirince oh oh oh, devlet karşılık verince ay ay ay!
Marulları yiyince oh oh oh, sıra sapına gelince ah ah ah!
Onlara oy veren, oy vermekle kalmayıp ekranlara çıkararak cilalayan bazı medya mensupları şimdi kalkmış, "Ay noluyo ya! Neden yeniden şehitler gelmeye başladı?" diye avanakça sorular soruyor.
Ay n'olacak şekerim...
PKK'yı Erdoğan'a ve AK Parti'ye tercih eden sizlerin sayesinde Türkiye teröre yeniden teslim oldu. Erdoğan sizi çok geriyordu, Selahattin Demirtaş sayesinde gevşemeye başladınız daha ne olacak?
Yazdık olmadı, söyledik yetmedi, çığlık attık duyulmadı! "CHP+MHP+HDP" diyerek koalisyonlar kuruyordunuz.
"Oyumuz halkların kardeşliği için HDP'ye" diye bildirilere imza atarak iyi bir iş yaptığınızı sanıyordunuz. Bugün gelen şehit cenazelerinin ve estirilen terörün sebeplerinden biri de sizlersiniz.
Tarihe "PKK'nın Kan Kardeşleri" olarak geçtiniz!