lal
Aktif Üyemiz
Seni ve bütün ana kuzularını lutfedene hamd ile…
Mâsumiyetin, sâfiyetin, sevimliliğin, can alıcı gülüşlerin, badem gözlerinde ışıldayıp gönlümü aydınlatan pırıltın, yanaklarından taşan sevimli mânâ… Bunları ne kadar söylesem, ne kadar yazsam da aslını dillendiremem. Seni her an tecellî eden ilâhî bir âyet gibi seyretmeyi çok severim. Gönlüm incelse de gözyaşlarım nisan yağmurları gibi boşalsa... Fikrime ince ince dizelesem seni... Gönlümde mânâ tabloları belirse, Yaratan’ın sendeki her bir nakşını oraya resmetsem. Yalnızca göz aydınlığı değil, tefekkürüm de oldun yavrucuğum.
Yavrucuğum, seni böylesine tatlı yaratanı, annenin, babanın kalbine sana karşı muhabbet koyanı aslâ unutma! Onun seni bizlerden daha çok sevdiğini dâim hatırla. Ellerini O’na niyazdan uzak tutma! Nasıl ki gözlerin her an anneni arar, onu hep görmek istersin; seni her dâim merhametle gözeteni hatırla!..
Bir gece, feryatlarınla açmıştım gözümü. Henüz 2 aylıktın. Belli ki açlığın çaresizliği içinde çırpınırken, başucunda duran yemeninin dantellerini ağzınla yakalamıştın. Büyük bir iştiyakla süt gelmesini bekliyordun. Ama ne çare!.. , açlıktan feryat eden hiçbir ana kuzusunu sahipsiz bırakmasın! Anneni vesile kılarak seni doyuranı unutma yavrucuğum! Unutmamanın en güzel yolu, devamlı anmak ve vefâlı olmaktır. Namazın, Yaratanını anmanın, O’na vefânı sunmanın en güzel timsâli olsun... Namazın, kurbiyyetin olsun! Namazın, arındığın feyz pınarın olsun!
Dokuz aylık serüvenini hep yadında tut, sana hayat bahşedene hamd ile rükûya eğil. Belli belirsiz bir hücre yığınıyken sana bu sevimli şekli vereni an, O’na secde et. Sana kulluk alıştırmaları yaptırmıştı Rabbin; kıyamda, rükûda, secdede geçirdiğin o demleri hep hatırla. Karanlıklar içinde seni huzurla yaşatanı unutma!.. Sen de gecenin karanlığında kimsecikler görmeden O’na huşû içerisinde tâzimle boyun eğ, secde et, gönlünde an. An ki, gafletin karanlığı gönlünden silinsin. Secdende ettiğin duâlarınla zâlimin kılıcı yere insin. Mazlumun âhı dinsin. Muhabbetle Rabbini andığın gönlün, kurbiyyeti yaşadığın, aydınlandığın Hira’n olsun. Sevr’in olsun seni her türlü kötülükten koruyan.
Namazın saklı bahçen, girmekten büyük haz duyduğun gülzârın, lâlezârın olsun. Gönlüne mânevî kokular sinsin o bahçede. Sendeki kibir, haset, hırs ve bencilliği silsin. Mânevî attar dükkânın olup gönlüne huzur ve ferahlık saçsın. Namazında aydınlananlardan ol ki, sana bakanlar senin gibi aydın olsunlar. Rabbi Zülcelâlin nice sır tecellileri yağsın gönlüne... Seni Yaratanın, güzelliğini sende seyrettiği aynası olasın. Namazın buudlarında hikmeti keşfedip, rûhuna kat. Bir sonraki namazın, öncekinden daha âlî olsun. Seciyen namazındaki tecellîlerle yükselsin, güzelleşsin, letâfetle donansın.
Evlâtçığım; hiçbir dostundan göremeyeceğin vefâyı, sana namazın gösterir. Son nefesinde ve ardından gelen safha safha mahşer adımlarında elinden tutup seni En Sevgili’nin huzuruna çıkarır. Hem de alnı ak, yüzü pâk olarak… İşte hayatın sırrı burada, anahtarı namazda… Onu bulmak da senin kalbine düşer.
Yavrucuğum, göz açlığı, gönül açlığının alâmetidir. Namaz gönlüne rızık olsun, gözün mânâyla doysun. Hazret-i Ali’yi, ayağından çıkarılan okun acısı namazdan nasıl ayıramadıysa, hiçbir dünya meşgalesi de seni namazından koparamasın. Bu âlemde hiçbir lezzetli lokma, namazından daha tatlı olmasın. Tazecik, sıcacık, yakıncacık olsun her namazın...
Gönül telimde şakıyan bülbül-i şeydâm ol. Kur’ân nağmeleri dökülürken dilinden, arkanda ben de el bağlayıp namaza durayım. Gönlümdeki acılık, Kur’ân âhengiyle dağılsın, şâd olayım yavrucuğum.
Evlatcığım, gönül ferahlatan her bir gülüşün, benim için zikir, gamzende beliren mânâ tefekkürüm olur. Seni her günümü aydınlatan bir âyet gibi seyretmeyi çok severim. senin sevginde kendisini bulmayı bize lütfetsin dü-çeşmim (iki gözüm), yavrucuğum…
Ayşegül Zobi