Dûmetü’l-Cendel, Tebük’e yakin, Şam’a beş gecelik mesafede bir yerdir. Hz. Peygamber Şam’da hristiyan Araplar’in ve Bizans imparatoru Herakleios’un destekledigi Rum askerlerinin Medîne’ye saldiri için hazirlik yaptiklarini ögrenince, onlardan önce davrandi ve otuz bin kisilik bir Islâm ordusu ile hicretin dokuzuncu yilinda Tebük’e kadar geldi. Gerek Rum’dan ve gerekse Araplar’dan bir hareket görülmeyince orada durdu. Ayrica Şam’da bulaşıcı tâûn (veba) hastaliginin bulundugu haberi de gelmisti.
Allah Rasûlü, ashabi ile istişare ederek bir süre Tebük’te kaldı. İşte Hz. Peygamber Tebük’te bulundugu sirada Hâlid b. Velid (ö. 21/641)’i çağırdı ve yanına dört yüz atlı asker verip, kendisini Dûmetü’l-Cendel’de bulunan Ükeydir b. Abdilmelik’e gönderdi. Ükeydir Kindeliler’den olup, onlarin krali idi. Ve hristiyandi. Halid, emrindeki güçlerle birlikte gece vakti Ükeydir’in kalesine yaklasti. Ükeydir o sirada bazi adamlariyle birlikte yaban sigiri avlamak amaciyle kale disina çikmisti. Hz. Hâlid ve adamlari Ükeydir’e saldirip, onu yakaladilar. Kardesi Hassan çarpismaya devam etmek isteyince öldürüldü. Digerleri kaçip kaleye girdiler. (Ibn Hisam, Sîre, Beyrut 1391/1971, IV,161,170; Ibn Sa’d, Tabakât, Beyrut 1376/1957, II, 165, 167; Vâkidî, Kitabü’l-Megâzî, Kahire 1965, III, 1025, 1026, 1027, 1031; et-Tevbe, 9/117; Buhârî, Câmiu’s-Sahîh, Istanbul, Âmire 1329, V, 128; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 75, VI, 387; Dâre Kutnî, IV, 195-196)
Hâlid b. Velid ile Ükeydir arasinda kale halkinin durumu ile ilgili olarak yapilan anlasmaya göre, Hâlid’e,
1) Iki bin deve,
2) Sekiz yüz at,
3) Dört yüz zirh gömlek,
4) Dört yüz mizrak, verilecek;
5) Ükeydir’le kardesi Mudad, Hz. Peygamber’e kadar götürülüp, haklarinda orada hüküm verilecekti (Vâkidî, Megâzî, III, 1027; Ibn Sa’d, Tabakât, II,166).
Ükeydir, kardesi ve ganîmetler Tebük’e getirildi. Hz. Peygamber ganîmetlerin beste birini beytü’l-mâl için ayirdiktan sonra, beste dördünü mücahidler arasinda bölüstürdü. Rasûlullah (s.a.s.) Ükeydir’le kardesini Islâm’a davet etti. Fakat yanasmadilar, cizye ödemeye razi oldular. Kendileri serbest birakildi. Onlara emân ve sulh maddeleri ihtiva eden bir yazi verildi. Ükeydir Tebük’ten tekrar Dûmetü’l-Cendel’e döndü (Vâkîdî, Megâzî,III,1030; Ibn Hisam, Sîre, IV, 170).
Dûmetü’l-Cendel akar suyu, hurmalik ve ekinleri bulunan, büyük bir panayir ve ticaret merkezi idi. Arap kabilelerinin birer birer müslüman olduklarini görünce, Dûmeliler, Hz. Peygamber’den korkmaya baslamislardi. Ancak bu olaydan sonra da Islâm’a girmek yerine cizye ödemeyi tercih ettiler.
Allah Rasûlü, ashabi ile istişare ederek bir süre Tebük’te kaldı. İşte Hz. Peygamber Tebük’te bulundugu sirada Hâlid b. Velid (ö. 21/641)’i çağırdı ve yanına dört yüz atlı asker verip, kendisini Dûmetü’l-Cendel’de bulunan Ükeydir b. Abdilmelik’e gönderdi. Ükeydir Kindeliler’den olup, onlarin krali idi. Ve hristiyandi. Halid, emrindeki güçlerle birlikte gece vakti Ükeydir’in kalesine yaklasti. Ükeydir o sirada bazi adamlariyle birlikte yaban sigiri avlamak amaciyle kale disina çikmisti. Hz. Hâlid ve adamlari Ükeydir’e saldirip, onu yakaladilar. Kardesi Hassan çarpismaya devam etmek isteyince öldürüldü. Digerleri kaçip kaleye girdiler. (Ibn Hisam, Sîre, Beyrut 1391/1971, IV,161,170; Ibn Sa’d, Tabakât, Beyrut 1376/1957, II, 165, 167; Vâkidî, Kitabü’l-Megâzî, Kahire 1965, III, 1025, 1026, 1027, 1031; et-Tevbe, 9/117; Buhârî, Câmiu’s-Sahîh, Istanbul, Âmire 1329, V, 128; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 75, VI, 387; Dâre Kutnî, IV, 195-196)
Hâlid b. Velid ile Ükeydir arasinda kale halkinin durumu ile ilgili olarak yapilan anlasmaya göre, Hâlid’e,
1) Iki bin deve,
2) Sekiz yüz at,
3) Dört yüz zirh gömlek,
4) Dört yüz mizrak, verilecek;
5) Ükeydir’le kardesi Mudad, Hz. Peygamber’e kadar götürülüp, haklarinda orada hüküm verilecekti (Vâkidî, Megâzî, III, 1027; Ibn Sa’d, Tabakât, II,166).
Ükeydir, kardesi ve ganîmetler Tebük’e getirildi. Hz. Peygamber ganîmetlerin beste birini beytü’l-mâl için ayirdiktan sonra, beste dördünü mücahidler arasinda bölüstürdü. Rasûlullah (s.a.s.) Ükeydir’le kardesini Islâm’a davet etti. Fakat yanasmadilar, cizye ödemeye razi oldular. Kendileri serbest birakildi. Onlara emân ve sulh maddeleri ihtiva eden bir yazi verildi. Ükeydir Tebük’ten tekrar Dûmetü’l-Cendel’e döndü (Vâkîdî, Megâzî,III,1030; Ibn Hisam, Sîre, IV, 170).
Dûmetü’l-Cendel akar suyu, hurmalik ve ekinleri bulunan, büyük bir panayir ve ticaret merkezi idi. Arap kabilelerinin birer birer müslüman olduklarini görünce, Dûmeliler, Hz. Peygamber’den korkmaya baslamislardi. Ancak bu olaydan sonra da Islâm’a girmek yerine cizye ödemeyi tercih ettiler.