MURATS44
Özel Üye
Göbekli Tepe - Örencik, TürkiyeGöbeklitepe Arkeolojik Alanı, Şanlıurfa kent merkezinin 18 kilometre kuzeydoğusunda, Örencik Köyü yakınlarındadır. Alan 1963 yılında, İstanbul ve Chicago Üniversitelerinin ortaklığıyla gerçekleştirilen bir yüzey araştırması sırasında keşfedilmiş ve “V52 Neolitik Yerleşimi” olarak tanımlanmıştır. Alanın gerçek değeri, 1994 yılından sonra başlatılan kazı çalışmaları ile ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu çalışmalar sonrasında, Göbeklitepe’nin 12000 yıl öncesine uzanan bir kült merkezi olduğu anlaşılmıştır.
Çapları 30 metreyi bulan yaklaşık 20 yuvarlak ve oval yapının ortasında 2 adet “T” biçimli, 5 metre yüksekliğinde, kireçtaşından bağımsız sütun yer almaktadır. Yapıların iç duvarlarında da daha küçük sütunlar bulunmaktadır.
Göbeklitepe ile ilgili bahsi geçen bilimsel veriler, arkeoloji çalışmalarında neolitik dönemle ilgili kuramsal çerçevenin ve tarihlendirmelerin yeniden değerlendirilmesini gerektiren önemli bilgiler vermektedir. Göbeklitepenin, konumu, boyutları, tarihlendirilmesi ve yapılarının anıtsallığı ile Neolitik dönem için ünik bir kutsal alan olduğu anlaşılmıştır. Alan, 12000 yıl boyunca doğal çevresi içinde dokunulmadan kaldığından önemli arkeolojik buluntu vermektedir.
'Bugüne kadar yapılan kazılardan elde edilen sonuçlara göre ölü gömme geleneğinin, daha doğrusu bir mezar geleneğinin Göbeklitepe'de olmadığını anlıyoruz. Mesela taşların üzerindeki kabartmalarda akbaba gibi yırtıcı kuşların insanları yediğini görüyoruz ve buradan anlıyoruz ki Göbeklitepe'de mezar geleneği yoktu. Çatalhöyük'te olduğu gibi, güneşe gömme gibi bir gelenek var neolitik çağda. Ölüler açık havaya bırakılıyor, yırtıcı kuşlar gelip bunları yiyordu. Belki şöyle bir inanış vardı; göğe yükselince bu kuşlar, ölülerin ruhlarının da göğe yükseleceğine inanılıyordu. Bu ilginç bir şey tabi. Bu yöntem Tibet'in bazı bölgelerinde yakın zamana kadar uygulanıyordu.''
Neolotik çağda farklı cenaze gömme geleneklerinin bulunduğuna değinen Yrd. Doç. Dr. Cihat Kürkçüoğlu, Diyarbakır - Batman arasındaki Kortiktepe ören yerinin de günümüzden 12 bin yıl öncesine ait yerleşim merkezlerinden biri olduğunu, ancak söz konusu bölgede Göbeklitepe gibi anıtsal tapınakların bulunmadığını ifade etti.
Buna karşılık Kortiktepe'de, neolitik döneme ait evlerin yer aldığını aktaran Yrd. Doç. Dr. Kürkçüoğlu, oradaki insanların yaşam biçimleriyle ilgili bilgilerin de kazılar devam ettikçe ortaya çıktığını belirtti.
Aynı döneme ait Göbeklitepe ile Kortiktepe yerleşimleri arasında 200 kilometre mesafe bulunduğuna işaret eden Cihat Kürkçüoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bunlardan Göbeklitepe'de ölüler, güneşe gömülüyor, yırtıcı kuşlara yediriliyor. Diğerinde mezara gömülüyor. Göbeklitepe'de, ölüler tapınak çevresine, açık havaya bırakılıyor... Kazılarda, çeşitli yerlerde insan kemiklerine rastlıyoruz.
Bol miktarda hayvan kemikleri de var. Kurban, adak amaçlı veya beslenme amaçlı kesilmiş hayvanların bol miktarda kemikleri var. Özellikle domuz kemiği çok ama bunun yanında da insan kemiklerine de rastlıyoruz. Yani toplu mezar içerisinde değil de dağınık durumda insan kemiklerine rastlanılması güneşe gömme geleneğinin olduğunu bize gösteriyor.''
Çapları 30 metreyi bulan yaklaşık 20 yuvarlak ve oval yapının ortasında 2 adet “T” biçimli, 5 metre yüksekliğinde, kireçtaşından bağımsız sütun yer almaktadır. Yapıların iç duvarlarında da daha küçük sütunlar bulunmaktadır.
Göbeklitepe ile ilgili bahsi geçen bilimsel veriler, arkeoloji çalışmalarında neolitik dönemle ilgili kuramsal çerçevenin ve tarihlendirmelerin yeniden değerlendirilmesini gerektiren önemli bilgiler vermektedir. Göbeklitepenin, konumu, boyutları, tarihlendirilmesi ve yapılarının anıtsallığı ile Neolitik dönem için ünik bir kutsal alan olduğu anlaşılmıştır. Alan, 12000 yıl boyunca doğal çevresi içinde dokunulmadan kaldığından önemli arkeolojik buluntu vermektedir.
'Bugüne kadar yapılan kazılardan elde edilen sonuçlara göre ölü gömme geleneğinin, daha doğrusu bir mezar geleneğinin Göbeklitepe'de olmadığını anlıyoruz. Mesela taşların üzerindeki kabartmalarda akbaba gibi yırtıcı kuşların insanları yediğini görüyoruz ve buradan anlıyoruz ki Göbeklitepe'de mezar geleneği yoktu. Çatalhöyük'te olduğu gibi, güneşe gömme gibi bir gelenek var neolitik çağda. Ölüler açık havaya bırakılıyor, yırtıcı kuşlar gelip bunları yiyordu. Belki şöyle bir inanış vardı; göğe yükselince bu kuşlar, ölülerin ruhlarının da göğe yükseleceğine inanılıyordu. Bu ilginç bir şey tabi. Bu yöntem Tibet'in bazı bölgelerinde yakın zamana kadar uygulanıyordu.''
'Göbeklitepe'de anıtsal tapınak'
Neolotik çağda farklı cenaze gömme geleneklerinin bulunduğuna değinen Yrd. Doç. Dr. Cihat Kürkçüoğlu, Diyarbakır - Batman arasındaki Kortiktepe ören yerinin de günümüzden 12 bin yıl öncesine ait yerleşim merkezlerinden biri olduğunu, ancak söz konusu bölgede Göbeklitepe gibi anıtsal tapınakların bulunmadığını ifade etti.
Buna karşılık Kortiktepe'de, neolitik döneme ait evlerin yer aldığını aktaran Yrd. Doç. Dr. Kürkçüoğlu, oradaki insanların yaşam biçimleriyle ilgili bilgilerin de kazılar devam ettikçe ortaya çıktığını belirtti.
Aynı döneme ait Göbeklitepe ile Kortiktepe yerleşimleri arasında 200 kilometre mesafe bulunduğuna işaret eden Cihat Kürkçüoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bunlardan Göbeklitepe'de ölüler, güneşe gömülüyor, yırtıcı kuşlara yediriliyor. Diğerinde mezara gömülüyor. Göbeklitepe'de, ölüler tapınak çevresine, açık havaya bırakılıyor... Kazılarda, çeşitli yerlerde insan kemiklerine rastlıyoruz.
Bol miktarda hayvan kemikleri de var. Kurban, adak amaçlı veya beslenme amaçlı kesilmiş hayvanların bol miktarda kemikleri var. Özellikle domuz kemiği çok ama bunun yanında da insan kemiklerine de rastlıyoruz. Yani toplu mezar içerisinde değil de dağınık durumda insan kemiklerine rastlanılması güneşe gömme geleneğinin olduğunu bize gösteriyor.''