Dünyanın katmanları

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
tb

Dünyanın katmanları
Dünyanın katmanları
1. AĞIR KÜRE ( Barisfer ):


Ağır küre yani barisfer, yerkürenin merkezinde bulunan kısımdır. Yaklaşık olarak2.900 km. derinlikten başlar, yerin tam merkezine kadar devam eder. Kalınlığının3.500 km. olduğu düşünülmektedir. Demir, nikel gibi yoğunluğu olan elementlerin sıvı halde olduğu düşünülmektedir. Sıcaklığın 4000-4500 derecenin üstünde olması, bütün maddelerin gaz halinde olmasını sağlamaktadır. Çekirdeğin katı olduğu sanılmaktadır.

Ağır Küre ( Barisfer) Özellikleri

Barisfer yani ağır küre, ağır madenlerden meydana gelmiş bir tabakadır. Hemen üstünde litosfer bulunmaktadır. Bu tabaka en fazla basınç alan tabakadır. Binlerce ton basınç altındadır. Çok da sıcaktır. Ağır küre, magmanın altında bulunan dünyanın en iç tabakasıdır. Bu tabakayı çevreleyen dış çekirdek, ergime noktasında olduğundan sıvı haldedir. 4.5 milyar yıldan bu yana soğumaktadır fakat halen sıcaktır. Ağır küre, dünyanın en sıcak yeridir. Sıcaklığı 4.400 dereceyken iç çekirdekte 6.100 dereceye kadar çıkmaktadır. Bu kadar büyük sıcaklık oranında bile yüksek basınç nedeni ile kristalleşen katı olduğu düşünülür.

Katı yerkürenin toplam çapı yaklaşık olarak, 6.300 km’dir. Yaklaşık 2.900 kmderinde bir sınır bölgesi bulunmaktadır. Burası katıdan sıvıya geçen bölgedir. Çekirdeğinse yaklaşık 10 g/cm3. Kadar yoğunluğu vardır.3.500 km’lik çapı olan çekirdeğin, 175 milyar km3’lük hacmi vardır bu da yerkürenin %16’sını oluşturmaktadır. Buna karşılık ağırlığı toplam ağırlığının %32’si kadardır. Yüzeydeki manyetik akımlar nedeni ile dünyanın manyetik alanına etki ettiği düşünülmektedir. Deprem bilimini inceleyen jeologlar, büyük depremlerde olan dalgalar nedeniyle, çekirdek hakkında fikir sahibiler. Yapılan araştırmalarda Japon bilim adamları, dünya merkezinde çok büyük kristaller olabileceğini hatta10 km. boyunda bile olabileceklerini söylemektedirler.

2. ATEŞ KÜRE ( Pirosfer ):


Bilindiği gibi üzerinde yaşadığımız dünya çeşitli tabakalardan oluşur. Her bir tabaka sahip olduğu yapı nedeniyle farklı özellikler gösterir. ateş küre olarak bilinen “pirosfer” tabakasıdır. Pirosfer tabakası çok yüksek sıcaklıklara sahip olduğu için sıkışmış gazlar ve yer altında bulunan erimiş maden ( mağma ) oluşumunda etkilidir.

Yer kabuğunun altında bulunan katman ateş küre olarak adlandırılır. Ateş küreye manto da denir. Manto; demir, magnezyum ve silikondan oluşmaktadır.

Mantonun üst kısımları, hem katı, hem de sıvı gibi davranır. Mantonun etrafında, üzerinde yaşadığımız, ince bir kaya olan dış tabaka vardır. Buna kabuk denir.

Kabukla birlikte, mantonun katı ve elastik olan dış kısmından oluşan katmana litosfer denir. Ateş küre çok sıcak bir katmandır. Bu sıcaklığın miktarını düşünmek zor olsa da şöyle bir benzetme yapabiliriz: Ekmeğin çok sıcak fırınlarda piştiğini bilirsiniz. Ateş küre bu fırınlardan 10 kat daha sıcaktır. Ateş kürede bulunan maddeler sıvı haldedir. Bu sıcaklıkta kayaçlar erir, yapısında bulunan madenleri ve taşları eritir. Çocuk maması gibi akışkan hale gelir. Başka bir deyişle ateş küre akma özelliğine sahiptir; yani hareketlidir. Ateş kürede eriyik halde bulunan maddelere magma denir. Yer altında bulunan magma yer kabuğu ve çekirdek tarafından sıkıştırılır. Sıkışan magma yer kabuğunun zayıf noktalarından ve çatlaklardan yeryüzüne çıkar. Yeryüzüne çıkan magmaya lav denir. Yer kabuğundaki çatlaklardan yukarı doğru püsküren magma, bazen yanardağları meydana getirir. Yanardağların aktif olanları lav püskürtmeye devam eder. Bazıları ise aktifliği yok olmuş, sönmüş yanardağlardır.

Yer kabuğunun altındaki tabakadır.Sıcaklığı ortalama 2000 santigrat derecedir. Bu katman, yer kabuğunun ergimiş maddelerle çok sıkışmış gaz ve buharların bir karışımıdır.

Ateş Kürenin Yapısı ve İçindekiler

Büyük oranda demir, magnezyum ve kalsiyum içerir. Çekirdeğin etrafındaki sıcaklığı 3700 derece, yerkabuğuna yakın yerdeki sıcaklığı ise 870 santigrat derece kadardır.

Yanardağların oluşmasında etkilidir. Bu tabakadaki yüksek sıcaklık ve basınçtaki erimiş maden, yer kabuğundaki çatlaklardan ya da zayıf noktalardan dışarıya doğru püskürerek büyük zarar verir.

Ateş küre, yer kabuğunun altındaki katmandır. Kalınlığı 2900 km olan mantonun sıcaklığı 2000 derecenin üzerindedir. Bu yüksek sıcaklıkta ergimiş hâlde bulunan maddeler büyük bir basınç altındadır. Manto içinde yüksek sıcaklıkta erimiş hâlde bulunan maddelere magma adı verilir. Bu basınç nedeniyle magma, yer kabuğunun zayıf yerlerinden ve çatlaklarından dışarı çıkar. Yeryüzüne çıkan magma soğuyarak yanardağları oluşturur.

Ateş Kürenin Özellikleri

1-Dünyanın çekirdeğine yakın olan kısmının sıcaklığı 3700 derecedir
2-Yerkabuğuna yakın olan kısmının sıcaklığı 870 derecedir
3-Ortala sıcaklığı 2000 derecedir
4-Büyük oranda yüksek basınçtan erimiş demir, magnezyum ve kalsiyum içerir.
5-Yerkabuğunu çatlak ve kırık yerlerinden dışarıya püskürür ve etrafa zarar verir.

3. TAŞ KÜRE ( Litosfer ):


Güneşte her an patlamalar meydana gelmektedir. Bu patlamalar sonucu Güneş’in kendine ait bir manyetik alanı oluşmuştur ve varlığını korumaktadır. Söz konusu manyetik alan sayesinde gezegenler Güneş çevresindeki yörüngelerine oturmuşlar ve dönmeye başlamışlardır. Belli bir yörüngede ömrünü sürdüren gezegenimizin zaman geçtikçe üzerinde çeşitli tabakalar oluşmuştur. Termosfer bunlardan biridir ve 800 ile 900 km arasında bir kalınlığa sahiptir.

Termosfer çeşitli tabakalardan meydana gelmektedir. Taş Küre bunlardan biridir. Yer kabuğu olarak da bilinen taş küre toprak, taş ve türlü kayaçlardan meydana gelmektedir. Yani canlıların, bizlerin üzerinde yaşadığı yer olup dünyanın en üst katmanı olmaktadır. Yaklaşık 60 km kalınlığa sahip olan taş kürenin bu kalınlığı ortalama olarak düşünülmelidir. Çünkü tahmin edilebileceği gibi yer şekilleri engebelidir ve bu sebeple taş küre bazı yerlerde daha kalın bazı yerlerde daha incedir. Okyanus dibinde taş kürenin kalınlığı 60 km’den az iken dağların tepesinden ölçüm yapılacak olursa 60 km’den fazla çıkar. Yer altına gidildikçe sıcaklık artmaktadır. Dünya’nın merkezi en sıcak yeridir. Sıcaklık ortalama olarak her 33 m derinlikte 1 derece kadar artmaktadır. 20000 derece sıcaklık alt kesimlerde mevcuttur.

Yer kabuğu göreli olarak diğer tabakalara göre çok ince kalmaktadır. Bunun idrakine varmak için bir elma düşünebiliriz. Elmanın kabuğu taş küre gibi düşünülebilir. İç kısımları ise dünyanın merkezine doğru giden tabakalardır. Dünya başlangıçta kor halindeydi ve soğudukça yer kabuğu ile yer şekilleri (dağlar, ovalar, tepeler) oluştu. Elbette bu yer şekilleri sonradan deprem gibi çeşitli tektonik hareketlerle de oluşmaya devam etmiştir ancak ilkel yer şekillerinin oluşumu bu şekilde olmuştur.

Taş Kürenin Özellikleri:

1-Taş küre üzerinde insanlar yaşar, bitkiler büyür ve diğer canlılar besin ve barınak bulur.
2-Yer kabuğu:’toprak ve çeşitli kayaçlardan oluşur.
3-Dünya’nın büyüklüğüyle karşılaştırıldığında yer kabuğu çok incedir.
4-Dünya’yı bir elmaya benzetirsek elmanın kabuğu taş küreyi temsil eder.
5-Yeryüzünde dağlar, tepeler, ovalar ve düzlükler yer kabuğunun parçalarıdır.
6-Dağların altında kalın, okyanusların altında incedir.
7– Hava sıcaklığı ile sıcaklığı değişebilen taş kürenin üzerinde canlılar yaşamaktadır.
8– Dağların, tepelerin, akarsu yataklarının ve tüm yer şekillerinin bulunduğu tabakadır.
9– Dünyanın merkezine doğru inildikçe taş küre içerisinde her 33 m’de bir sıcaklık 1 derece artış gösterir.
10– Sıcaklık okyanus altlarında daha az olmaktadır.
11– Alüminyum ve silisyum yoğunluklu bir oluşumu vardır.

4. SU KÜRE ( Hidrosfer ):


Dünya’nın yapısını oluşturan parçalardan biri su küre dediğimiz hidrosfer tabakasıdır. Hidrosfer, Dünya yüzeyinde veya yakınında bulunan kesikli su tabakasıdır. Dünya yüzeyinde bulunan sıvı ve donmuş yüzey sularını, topraklarda ve kayada tutulan yeraltı suyunu ve atmosferik su buharını içerir.

Su, Dünya'nın yüzeyinde en bol bulunan maddedir. Sıvı ve katı (buz) olarak yaklaşık 1,4 milyar kilometre küp su bulunur. Bu su okyanusları, gölleri, akarsuları, buzulları ve yeraltı sularını kapsar.

Hidrosferle ilgili en önemli kavramlardan biri su döngüsü kavramıdır. Su döngüsü, suyun bir kaynaktan diğerine hareket etmesiyle meydana gelir. Su döngüsü atmosferde 15 kilometre kadar yukarısı ve yerin 5 km aşağısı aralığındaki 20 km’lik bir sahada gerçekleşir.

Dünya yüzeyinin yaklaşık olarak %71’i suyla kaplıdır. Böyle bakıldığında su kürenin ne denli büyük olduğunu kolaylıkla kavrayabiliriz. Dünya’daki suyun büyük bölümü okyanus ve denizlerdeki büyük su kütlelerine yer alır.

Kuzey Yarım Kürede su yüzeyin %61’ini oluştururken Güney Yarım Kürede bu oran %81 olmaktadır.

Dünya’da bulunan her su molekülü aynı zamanda su kürenin bir parçasıdır. Dünyadaki suyun %97’sini okyanus ve denizler, %2’sini buzullar geri kalan %1’ini de bütün yeraltı ve yerüstü tatlı sular oluşturmaktadır.

Su küre içerisindeki en önemli olay su döngüsüdür. Su döngüsü ile ilgili başlı başına bir yazı kaleme almıştık. Kısaca değinmek gerekirse su döngüsü su kaynakları arasında suyun iklim ve akışkanlık etkisiyle yer değiştirmesidir.

Yukarıda değindiğimiz gibi bütün suların çok büyük bir bölümü okyanus ve denizlerde bulunur. Ancak su sabit değildir. Buharlaşmanın etkisiyle su yüzeylerinden atmosfere su karışmaktadır. Bu su yağmur olarak yeryüzüne dönmektedir.

Böylece okyanustaki bir su göle, göldeki bir su da okyanusa geçiş yapabilir. Böylelikle su kütleleri arasında sürekli bir geçiş devam etmektedir.
Hidrosfer Özellikleri

Biraz da hidrosfer özellikleri üzerinde duralım.

Dünya’da su yüzeyleri yaklaşık 360 milyon km2’dir. Bunun da yaklaşık 350 milyon km2’sini tuzlu sular oluşturur. Geri kalanını ise tatlı su yüzeyleri oluşturmaktadır.

Hidrosfer özelliklerini incelerken coğrafyada karşımıza çıkan su kütleleri üzerinden gidelim.

Yağmur Suyu

Her yıl yaklaşık 110.300 kilometreküp yağmur yağmaktadır. Atmosferdeki toplam su 0,013 x 106 kilometreküp civarındadır. Bu su yağış ve buharlaşma nedeniyle ortalama her 9.6 günde bir döngü yapmaktadır. Yani bu süre zarfında ortalama olarak atmosferdeki su miktarı kadar yağış yağmakta ve bir o kadarı da tekrar buharlaşmaktadır.

Yağmur suyu saf değildir. İçerisinde çözülmüş gazlar, bazı tuzlar, çeşitli toz parçacıklar, bazı canlı mikroorganizmalar ve atık maddeler bulunur. Yağmur suyundaki bu yapıların kaynakları okyanuslar, topraklar, gübreler, hava kirliliği ve fosil yakıtlardır.
Okyanus ve Nehirler

Bütün denizler okyanuslara bağlıdır. Bu nedenle denizleri de okyanusların bir parçası olarak düşünebiliriz.

Tatlı su kaynağı olan nehirler ise denizlere dökülür. Yağışla birlikte nehir kaynakları de beslenmektedir.

Okyanustaki su miktarı nehirlerdekinin yüzlerce katıdır. Ancak karada yaşayan canlılar (biz dahil) tatlı su kaynakları çok önemlidir. Bu nedenle nehirler yaşamımızın vazgeçilmezleri arasındadır.

Nehir ve okyanus sularının yapısına baktığımız zaman ciddi farklılıklar görmekteyiz. Örneğin okyanus suyundaki tuz miktarı nehir suyuyla kıyaslandığında çok daha fazladır. Yine diğer minerallerin oranı da iki su tipi arasında farklılık gösterir.
Göller

Göller nehirlerden farklı durgun sulardır. Turizm, taşımacılık, tatlı su balıkçılığı, tarım gibi faktörler açısından göl suları önemlidir.

Göller kaynaklarını denize aktarmadıkları için durgun su sınıfına girerler. Ancak göller de su döngüsü ile dinamik bir yapı taşırlar.

Göllerin bulundukları coğrafya itibariyle özellikleri farklılık gösterebilir. Bu farklılıklar mineral derişimi, yaşayan canlı türleri, pH gibi faktörlere karşımıza çıkabilir.

Yeraltı Suları

Tatlı su kaynaklarından biri de yeraltı sularıdır. Yeraltı suları kara yüzeyinin altında bulunan sulardır. Kuyularla biz yeraltı sularına ulaşmaya çalışırız. Yerin altında yağmurun süzmesiyle su birikir. Bu su birikintileri bazı kanallardan geçerek su kaynağı oluştururlar.

Yeraltı suları toprağın verimliliği açısından çok önemlidir. Nehir ve göl gibi sulardan ozmos ile toprağa su geçmektedir. Aynı şekilde yeraltı sularından da nehir ve göllere su geçişi olmaktadır.

İçme suyu, tarım, hayvancılık açısından yeraltı suları çok önemlidir.

Buzullar

Çok göz önüne almasak da aslında buzullar okyanuslarda sonraki en büyük su kaynaklarıdır. Buzullarda katı fazdaki suyun miktarı bütün göl, nehir ve yeraltı sularından daha fazladır.

Kutup noktalarına doğru birikmiş olan buzulların kütleleri inanılmaz boyutlara ulaşabilmektedir. Buzulların bu bölgede yoğunlaşmasının sebebi ekvatordan kutuplara doğru gittikçe sıcaklığın düşmesidir.

Küresel ısınma etkisiyle bugün buzul kütleleri kademeli olarak azalmaktadır. Buzulların erimesi su seviyesinin yükselmesi anlamına gelir.

Su Tabakasında Neler Bulunur?

Su tabakası yani hidrosfer içerisinde canlı ve cansız birçok öge barındırır. Su tabakasını oluşturan yapıları yukarıda gördük. Denizler, okyanuslar, buzullar, göller, nehirler, yeraltı suları, atmosferdeki su buharı bir araya gelerek su tabakasını oluşturur.

Su tabakası canlı faktörler açısında da çok çeşitlidir. Balıklar başta olmak üzere milyonlarca canlı türü sularda yaşar. Aynı zamanda çeşitli bitki ve mikroorganizmalar için de su kaynakları yaşam alanı oluşturmaktadır.

Dünya’da fotosentez ile atmosfere kazandırılan oksijenin büyük bölümünü suda yaşayan algler üretmektedir. Yani sudaki alglerin fotosentez ile ürettiği oksijen bütün orman ve yeşil alanlardan daha fazladır. Bu açıdan da bakıldığında su tabakası bizim için çok önemlidir.

Su tabakası ekonomik faaliyetler açısından bizim için çok önemlidir. Deniz ürünleri bizim için önemli bir besin kaynağıdır. Aynı zamanda deniz taşımacılığı düşük maliyetli ulaşım ve ticaret için çok faydalıdır.

5. HAVA KÜRE ( Atmosfer ):


Hava küre yani Atmosfer, dünyayı çevreleyen hava alanının adıdır. Dünya üzerinde yaşayan canlıların hayatlarını sürdürmeleri için gerekli olan tabakadır. Yapılan incelemelerde atmosferin yapısında bilinenin aksine, en fazla azot gazı vardır. Bu gazın oranı yaklaşık olarak %78’dir.

Hava kürenin özellikleri

Dünyanın etrafını saran atmosfer, azot, oksijen ve diğer gazlardan oluşmuştur, tahmini olarak, dünya oluşurken yerkabuğunda olan gazlar ile şekillenmiştir. Yaklaşık olarak 800-1000 km. civarında kalınlığa sahiptir. Atmosferde, %78 oranında azot, %21 oksijen, %1 diğer gazlar ve su buharından oluşmaktadır. Dünyamızı çevreleyen atmosfer, yer yüzeyinden itibaren sıcaklık farkına göre belirli katmanlar oluşmaktadır. Aşağıdan yukarıya doğru, troposfer, stratosfer, mezosfer, termosfer’dir.

Troposfer; Yüksekliği ortalama11 km. kabul edilmektedir. Kutuplarda8 km.’ye kadar düşmektedir. Ekvatorda ise yaklaşık16 km. kadardır. Yeryüzünden yukarı doğru çıktıkça sıcaklık düşer. Troposfer’in en üst sınırında sıcaklık yaklaşık olarak -57 derecelere kadar düşer. Bütün yağmur, kar, şimşek ve bulutlar bu kısımdadır.

Stratosfer; yaklaşık olarak48 km. kadardır ve sınırından sonra hava ısınmaya başlar. Bu katman ozon tabakasının olduğu alandır. Böylece güneşin zararlı ışınlarına bu katman kalkan görevi görür.

Mezosfer; yaklaşık olarak45 km. civarındadır. Stratosferden hemen sonraki tabakadır. Mezosfer başında sıcaklık düşer ve sınırında-100 Cderecedir.

Termosfer; yer kabuğundan80 km. sonra başlar ve yaklaşık olarak 900km. genişliğin dedir. En sıcak bölgedir. 400-1800Carasında sıcaklığı vardır. Sıcaklık bakımından bir düzeni yoktur. Bazı noktalarda0Cdereceye kadar düşebilir.

Ortalama olarak 1000km. kadar kalınlığı olan atmosfer, ilk 100km.sinde %78 azot, %21 oksijen, %1 karbondioksit, su buharı, ozon, argon, klipton, ksenon, helyum, hidrojen gibi gazlar ve toz taneleri bulunmaktadır.
 
Üst Alt