Ebedî saadetin gerekçesi

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
“Ebedî saadet nedir? Ebedî saadetin gerekçesi nedir ?"


Ebedî saadet, ucu bucağı olmayan, sonu nihayeti olmayan, kaydı sınırı olmayan, haddi hududu olmayan, bitişi sönüşü olmayan, ölümü eceli olmayan Cennet hayatındaki saadettir. Kur’ân Cennet hayatını adeta “hâlidîne fîhâ ebedâ=orada ebedî kalacaklardır” 1 âyetlerine zimmetlemiştir. Bediüzzaman bu ayetlerin tefsirini tek bir cümlede özetler: “Onlar da, ezvacları da, Cennet de, Cennetin lezâizi de hep ebedidirler.” 2 Cennet geçici bir yer değildir. Bediüzzaman’ın ifadesiyle, “nimetin devamı, nimetin zatından daha kıymetlidir. Lezzetin bekası, lezzetten daha lezizdir. Cennette devam, Cennetin fevkindedir.” 3
Anlaşılıyor ki, Cennetten daha üstün bir İlâhî lütuf, Cennetin devamlı, bakî ve sonsuz oluşudur.
Bediüzzaman Hazretleri, ebedî saadetin gerekçesini on maddede şöyle anlatıyor. Kısaca özetleyelim:
1- Bediüzzaman’a göre ebedî sadet olmazsa, bu kâinatta her aklın teslim ettiği esaslı nizam ve baş döndürücü sistem, yalancı bir şekilden ve hayalî bir gölgeden ibaret kalır. Nizamı nizam eden, sisteme sistem ruhu veren, sistemin hemen arkasından gelecek ebedî saadettir. Öyleyse âlemdeki bu sonsuz düzen ve eşsiz ahenk, ebedî saadetten haber vermektedir.4
2- Bediüzzaman meseleye hikmet cihetinden de bakar. Öyle ki, kâinatta her şeyde tam bir hikmet ve tam bir fayda gözüküyor. Her şeyde gözüken bu eksiksiz fayda ve işe yararlılık âhirete dönüktür; ebedî saadetten haber veriyor.
3- a) Kâinattaki hadsiz israfsızlık ve hiçbir şeyin gayesiz olmaması;
b) Cenâb-ı Hakk’ın her şeyi yaratırken tercih ettiği en kısa yol, en yakın cihet, en hafif suret ve en güzel biçim;
c) Allah’ın her bir şeye en az yüz vazife yüklemesi ve bin meyve ve gaye takması ebedî saadetin geleceğine delildir. Çünkü dönmemek üzere ölüm ve geri gelmemek üzere yok oluş, her şeyi israf eder, her şeyi boş yapar. Kâinatta böyle dehşetli bir israfa yer yoktur.
4- Kâinatta hemen her şeyin her zaman değişmesi, yenilenmesi, tazelenmesi, eski bedenlerin atılması ve ölüme mazhar edilmesi; ölüme benzeyen uykular, kıyamete benzeyen zelzeleler, sarsıntılar, yıkımlar ve yeniden yapılanmalar büyük Kıyametten ve ebedî saadetten haber veriyor.
5- İnsanın fıtratına yerleştirilmiş sınırsız istidatlar ve hadsiz kabiliyetler, o kabiliyetlerden doğan sayısız meyiller ve yönelişler, bu meyillerin getirdiği hesapsız emeller, bu emellerin yol açtığı sınırsız fikirler, istekler, arzular, iştihalar, düşünceler ve duygular şu şahadet âleminin hemen arkasında bulunan ebedî saadete ellerini uzatmış, gözlerini dikmiş ve o tarafa yönelmiştir. Fıtrat hiçbir zaman yalan söylememiştir. Bu sarsılmaz “ebedî mutluluk meyli” ebedî saadetin varlığına işaret etmektedir. 5
6- Allah’ın hadsiz rahmeti, büyük merhameti ve geniş şefkati ebedî saadeti haber veriyor. Çünkü nimeti nimet eden nimetin devamlılığıdır. Bu da ebedî saadetle mümkündür. Çünkü bütün nimetlerin başı, gayesi ve neticesi ebedî saadettir. Eğer ölümden sonra âhiret biçiminde yeni bir hayat olmayacaksa, eğer kıyametin kopuşundan sonra yeni bir diriliş ve yeni bir âlem söz konusu edilmeyecekse bütün nimetler boş ve boşuna olur. Bütün nimetlerin boş olması ise, kâinatı kuşatan sonsuz rahmetin varlığına zıttır.
7- Şu kâinatta herkese gözüken İlâhî lütuflar, merhametler, ihsanlar ve ikramlar hakikî rahmeti gösterir. Hakikî rahmet ise ebedî saadeti haber verir.
8- İnsan uyanık vicdanının fısıltısını dinlese sonsuz bir mutluluğu ne kadar derinden istediğini işitecektir. Çünkü o vicdana kâinat bile verilse, ebedî mutluluk ihtiyacının yerini dolduramaz. Demek bu vicdanî cezbe ve fıtrî istek, hakikî bir gayenin ve cazibedar bir hakikatin çekmesi ve ağır basması ile olur. Bu hakikat da ebedî saadettir.
9- Hazret-i Muhammed’in (asm) sözleri ve verdiği haberler ebedî saadetin müjdecisidir. Onun (asm) yaşayışı, hadisleri ve sünneti ebedî saadete karşı birer penceredir. Onun Allah’ın birliğinden başka en büyük dâvâsı haşir ve ebedî saadette düğümlenmiştir.
10- Kur’ân’ın kesin haberleri de nihayet ebedî saadetin en hakikî müjdecisi ve cismanî haşrin anahtarıdır. Nitekim Kur’ân âhiret ve yeniden yaratılış hakkında çok delil sunar.
Meselâ: “Kendi yaratılışını unuttu da, bize temsil getirmeye kalktı. ‘Çürümüş kemikleri kim diriltecek?’ dedi. Sen, de ki: ‘Onu ilk önce kim yaratmış ise tekrar O diriltecek. O her şeyin yaratılışını hakkıyla bilendir.” 6 âyeti; “Size ne oluyor ki, Allah’ın büyüklüğünü düşünmüyorsunuz? Hâlbuki O sizi halden hâle sokarak yarattı.” 7 âyeti; “Rabbin ise, kullarına haksızlık yapacak değildir.” 8 âyeti ebedî saadeti gösterecek dürbünleri insanoğlunun dikkatine sunmuştur. 9

Dipnotlar:
1- Bakınız: Âl-i İmran, 136, 198; Nisa 13, 122; Maide 85; Maide 119; Tevbe 22, 72, 89,100; Taha 76; Furkan 76; Ankebut 58; Ahkaf 14; Fetih 5…vb.
2- İşârâtü’l-İ’câz, s. 205.
3- Şuâlar; 654.
4- Sözler, s. 479,
5- Sözler, s. 481.
6- Yâsîn Sûresi, 36/78, 79.
7- Nuh Sûresi, 71/13, 14.
8- Fussilet Sûresi, 41/64.
9- Sözler, s. 482.
 
Üst Alt