TÜRKOĞLU
Aktif Üyemiz
Kaynaklardan anlaşıldığına göre otağ, örgin (taht), tuğ (kurt başlı sancak), davul (sorguç-köbrüge) ve yay hükümdarlık sembolleri idi. Eski Türk devletlerinde bu unsurlar mevcuttu. Türk devletine yönelik entrika faaliyetlerini sık sık uygulama safhasına koydukları sırada Çinliler, kağanlara karşı destekledikleri Türk prenslerine birer kurt başlı sancak ve davul göndermişlerdir. Kağan unvanının yanında sadece Tonyukuk yazıtında Han unvanı kullanılmıştır.
Orhun kitabelerinde geçtiği üzere hükümetin karşılığı ayukı tabiri idi. (“Hakkınızdaki söylentiler ayyuka çıktı” cümlesindeki “ayyuka” kelimesinin aslı ayukı olsa gerek) Ayukı yani hükümetin meclisin (toy) toplanamadığı zamanlarda devreye girdiğini görüyoruz. Devletin işlerinin acil görülmesi gerektiği anlarda ayukı toplanıyor ve görüşülüyordu. Çin kaynaklanıra göre Türk hükümeti 9 bakandan oluşmaktaydı. Bakanların yazıtlardaki karşılığı ise buyruk idi. Hükümet üyeleri, çor, ilteber, buyruk ve benzeri unvanlar taşıyorlardı. Merkezin dışındaki hükümet üyeleri askerî vali konumundaydılar. Hükümetin başında ise hanedandan olmayan aygucılar veya ügeler bulunurdu. Vergi toplama işine tudunlar bakarken, tamgacılar katip ve mühürdar, bitigciler ise haberleşmeden sorumlu katip idiler.
Hükümdarlığı şahsında temsil eden kağan (devlet başkanı) ülkeden birinci dereceden sorumlu olduğundan bütün iktidarı elinde bulunduruyordu. Başbakanları o tayin ediyor, töre değişikliklerini o teklif ediyor, devlet mahkemesi yarguya o başkanlık ediyordu. Türkler’de milletin herşeyi ondan beklemesi tam otoriteyi doğuruyordu.
Boyların başında beyler bulunurdu. Herhangi bir siyasî birliğe dahil olan boylara ok denirdi. Boyların birliğine ise bodun denirdi ki, başlarında arazilerinin genişliğine göre Yabgu, Şad, İlteber ve Erkin gibi idareciler bulunurdu.
M.Ö. 659-621 arasında Çin kaynaklarındaki bir kayıtta Türk halkına dair şunlar yazılıdır:
“Jung-i (Hunlar) böyle değillerdir. Orada yukarıdakiler, aşağıdakilere erdemle dallanıyorlar. Aşağıdakiler de yukarıdakilere sadakada hizmet ediyorlar. Bir ülkeyi idare etmek, bir vücudu idare etmek gibi olduğu için ülkenin nasıl idare edildiği hissedilmiyor. Bu gerçek bilgenin idaresidir.”
Orhun kitabelerinde geçtiği üzere hükümetin karşılığı ayukı tabiri idi. (“Hakkınızdaki söylentiler ayyuka çıktı” cümlesindeki “ayyuka” kelimesinin aslı ayukı olsa gerek) Ayukı yani hükümetin meclisin (toy) toplanamadığı zamanlarda devreye girdiğini görüyoruz. Devletin işlerinin acil görülmesi gerektiği anlarda ayukı toplanıyor ve görüşülüyordu. Çin kaynaklanıra göre Türk hükümeti 9 bakandan oluşmaktaydı. Bakanların yazıtlardaki karşılığı ise buyruk idi. Hükümet üyeleri, çor, ilteber, buyruk ve benzeri unvanlar taşıyorlardı. Merkezin dışındaki hükümet üyeleri askerî vali konumundaydılar. Hükümetin başında ise hanedandan olmayan aygucılar veya ügeler bulunurdu. Vergi toplama işine tudunlar bakarken, tamgacılar katip ve mühürdar, bitigciler ise haberleşmeden sorumlu katip idiler.
Hükümdarlığı şahsında temsil eden kağan (devlet başkanı) ülkeden birinci dereceden sorumlu olduğundan bütün iktidarı elinde bulunduruyordu. Başbakanları o tayin ediyor, töre değişikliklerini o teklif ediyor, devlet mahkemesi yarguya o başkanlık ediyordu. Türkler’de milletin herşeyi ondan beklemesi tam otoriteyi doğuruyordu.
Boyların başında beyler bulunurdu. Herhangi bir siyasî birliğe dahil olan boylara ok denirdi. Boyların birliğine ise bodun denirdi ki, başlarında arazilerinin genişliğine göre Yabgu, Şad, İlteber ve Erkin gibi idareciler bulunurdu.
M.Ö. 659-621 arasında Çin kaynaklarındaki bir kayıtta Türk halkına dair şunlar yazılıdır:
“Jung-i (Hunlar) böyle değillerdir. Orada yukarıdakiler, aşağıdakilere erdemle dallanıyorlar. Aşağıdakiler de yukarıdakilere sadakada hizmet ediyorlar. Bir ülkeyi idare etmek, bir vücudu idare etmek gibi olduğu için ülkenin nasıl idare edildiği hissedilmiyor. Bu gerçek bilgenin idaresidir.”